ÇİÇEK MAHALLESİ|✅

By _umutlugirl

3.2M 132K 40.3K

Gözleri benim mavi harelerime tutundu, "Neden, her cümlenin sonuna o kelimeyi getirmek zorundasın?" Kaşlarım... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
İnstagram Bölümü #1
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
FİNAL
İnstagram Bölümü #2
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2
İnstagram Bölümü #3

Özel Bölüm 3

36.2K 1.5K 367
By _umutlugirl

Ağlıyorumkee :')
Siz okumaya geçiyorke...

🥀

"Barın dağıtma etrafı oğlum, yorma anneyi! Dört yaşına geldin hâlâ bir zeka ilerlemesi yok sende annem ne yapacağız?"

İki elimi belime koymuş, koltukta zıplamaktan saçları birbirine karışmış ve bana alık alık bakan oğluma bakıyordum.

Gözlerini benden alan ancak geriye kalan 'her şeyini' babasından kapan Barın bey yüzüme bakmaya devam etti ve en sonunda da omuzlarını kaldırdıp geri indirdi sonra da benim ona karışmayacağım bir yere koşmaya başladı.

Kendimi koltuğa atarken aynı anda da söyleniyordum, "Çok koşma terleyip hasta olursun sonra! Kime diyorum ben?"

Sırtım yumuşak kumaşı bulurken, "Tamam anne!" diye yüksek bir ses duyuldu ortamda ve sonrası sessizlik...

Elimi karnıma atarak dört aylık olan bebeğimi sevdim. Cinsiyet öğrenme zamanı gelmişti ancak sevgili oğlumuz da yaşadığımız olaydan dolayı bir fark olmayacağı için bizde sürpriz olsun istedik. Hoş her türlü sürpriz oluyordu ya...

Elimi uzatarak kenarda olan kumandayı aldım ve televizyonu açtım.

Ekranda ne olduğunu anlamadığım, ilk defa izlediğim programa dalmışken hırkamın cebinde olan telefonum çaldı. Elime alıp ekrana baktığımda kızların grup görüntülü arama yaptığını gördüm ve hemen yanıtladım.

Ekranda beliren Gamze ve Beste ile dudaklarımda anında tebessüm belirdi.

Beste bana göz kırparak, "Kız Gamze bu niye sapık gibi sırıtıyor bize?"

Gamze Bestenin lafına gülerek kucağında yatan kızının alnını öptü.

Beste elini şiş karnına koyarak ayaklarını duvara koydu. Üç yılın sonunda bir çocuk sahibi olabilecekti. Bir dakika ya?

Gözlerimi açarak ekrana daha da yaklaştım, "Beste ne yapıyorsun kızım sen?"

Saçları yere sürterken bana endişeyle baktı, "Ne yapıyorum kız!"

"Manyak mısın niye ayaklarını duvara yaslamış ters oturuyorsun? Çocuk iki hafta sonra doğacak feleği mi şaşsın, ters mi dönsün?"

Derin bir iç çekti, "Abdülrezzak benim karnıma yerleşerek hayatını ters çevirdi zaten kanka."

"Bebek yerleşeceği anneyi mi seçiyor salak. Düzgün dur! Ayrıca şu çocuğa düzgün bir isimle seslen artık. "

Oflayarak kendini düzeltirken, "Bu da Allahtan iki çocuk annesi olacak ha!"

"Ne alaka?"

Kaşlarını çattı, "Ne bileyim ben!"

Ben de aynı şekilde kaşlarımı çatarak ona baktım, "Bağırma bana!"

İki hormonları tavan olan hamile arkadaş birbirimizle tartışıyorduk ne güzel.

"İkiniz de susun kızımı zor uyuttum ben. Zaten babasının değişik masal  mutasyonlarından uyuyamıyor."

Bir an kıza acımadım değil. Alex hâlâ pek türkçesini düzeltebilmiş değildi. Tabi bu da ister istemez kızına geceleri okuduğu masallara yansıyordu.

Bestenin keyfi yerine gelmişti,"Kalburabastı saman içinde demişti o bir kere değil mi!" diye anırarak gülmeye başladı Beste. (Kalburabastı samanın asılı Kalbur zaman.)

Bende en sonunda dayanamayarak ona katıldım. Gamze ilk başta kızsa da o da gülmeye başladı.

Bir saat kesintisiz süren konuşmamızdan sonra telefonu kapatarak koltuğa koydum. Tam ayağı kalkacakken içeri giren oğlum bana doğru koştu ve bir anda kollarını karnıma sardı. Onu bacaklarıma dikkatlice oturtup kollarımı boynuna sardım.

"Ne oldu anneciğim?"

Cevap vermek yerine daha çok göğsüme sokulunca bunun ikinci kardeş sendromlarından biri olduğunu anladım ve gülümseyerek saçlarına öpücük kondurdum. Kardeşinin olacağını öğrendiğinden beri bana ve babasına fazla düşkün olmuştu.

Ne kadar o şekilde oturduk hiç bilmiyordum. Kafamı geriye yaslamış tavana bakarken Barının açık gerdanımı okşayan düzenli nefeslerinden uyuduğunu anlamıştım.

Cem gelip onu odasına taşıyana kadar böyle bekleyecektim.

Bir süre sonra gelen kapı sesi ile kafamı yasladığım yerden kaldırdım ve dik bir şekilde durdum.

Ensemde hissettiğim nefes ve hemen ardından aynı bölgeyi öpmesiyle huylanıp kafamı geriye doğru attım ve kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Otuz bir yaşına geldin hâlâ şunu yapmaman gerektiğini öğrenemedin mi Cem!"

O benim aksine fısıldayarak yüzüme doğru eğildi, "Hayatım," dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurarak geri çekildi, "Oğlumuzu uyandıracaksın ama."

"Öpme beni sinirliyim sana."

Kaşlarını çatarak tekrar dudaklarımdan öptü.

Elimi dudaklarıma sürterek öptüğü yeri sildim.

Bu sefer ellerini iki yanağıma koydu ve yine öptü, bende yine sildim.

"Çocuklaşma Eylül! Sinir etme beni, silme şu dudaklarını! "

"Cem, hayatım bağırma ama oğlumuz uya-"

Lafı ağzıma tıkan yine dudakları oldu ama bu sefer çekilmedi. Gözlerim hızla kapanırken dudaklarım dudaklarına eşlik etti. Tecrübeli ebeveyinler olarak iş çığrından çıkmadan geri çekildik.

"Sen yine her zamanki gibi feleğimi şaşırttın yavrum."

"Var öyle huylarımız."

"Zaten ben de bu huylarına ve sana aşığım ya," diyerek göz kırptı ve beni öylece bırakarak Barını kucağına alıp salondan ayrıldı.

Kendi kendime fısıldarken bende ayağa kalkarak mutfağa gittim, "Hâlâ niye aniden  söylediği bu şeylere alışamadım ben?"

Ben mutfakta atıştırmalık bir şeyler hazırlarken mutfağa giren kocam hemen kollarını karnıma sardı. Ellerini karnımın üzerinde gezdirerek
bebeğimizi de sevmeyi ihmal etmedi.

Kafasını boyun girintime koyarak konuştu, "Şaka gibi geliyor bazen, öyle oluyor ki gerçek olduğunu kendime inandırmak için sana ve Barına uzun uzun bakarken yakalıyorum kendimi."

Kaşlarım havalandı, "Neye inanmıyorsun tam olarak beyefendi?"

"Senin benim hayat arkadaşım olduğuna bir çocuğumuzun olup, birinin de yolda olduğuna."

"Bazen bana da oluyor abi diye beynime kazıdığım adamla bir anda böyle olmam."

Beni belimden tutarak kendine çevirdi, "Şu yiyeceklere verdiğin özen ve ilgiyi biraz da bana mı göstersen karıcığım?"

Alayla güldüm, "Sen cidden hiçbir şeyde sınır tanımıyorsun kocacığım."

Bana daha çok yaklaşırken, "Bunu anlaman bu kadar uzun sürmemeliydi, istersen deney ve yanılmayla kanıtlaya bilirim tekrardan?"

Kaşlarım havalandı ve dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. Amacıma ulaşıp gözleri dudaklarıma düşünce dudaklarımızın arasına ufacık bir mesafe koyup fısıldadım,"O nasıl olacakmış?"

Burnundan verdiği nefes benim sus çizgime çarparken bir anda beni havalandırdı ve kendimi onun kucağında buldum. Bacaklarımı beline sararken o da ellerini kalçalarıma koydu.

Kalçalarımı avuçlayarak sıktı, "Sen iyice yanmaya başladın Eylül?"

Mutfaktan çıkarken ellerimi omuzlarına sararak kafamı kafasına yasladım ve gözlerimi kapattım, "Hmm..."

"Söndürelim bir seni hatun."

Kulağının altına kondurduğum öpücük yeterince bir cevap olmuştu bence.

Sanki sayamayacağım kadar çok olan birleşmelerimiz yaşanmamış gibi, büyük bir istekle dolmuştuk ikimiz de. Büyük bir arzuyla, arada boynuma kondurduğu ıslak sesler ile odamıza taşıdı beni.

Sırtım yatağın yumuşak yüzeyi ile buluştuğunda bacaklarım aralanmış, ortasına da ayakta duran kocam girmişti. Üzerinde ki kıyafeti tek hamlede çıkarırken her zaman ki gibi yerdeki yerini alan o kumaş parçası oldu.

Tam elini pantolonu açacakken, "Kocacığım..." diye fısladayarak yattığım yerden kalktım ve bağdaş kurarak tam önünde oturdum. Kafamı kaldırarak hârelerinde kaybolurken kemerini açtım ve o çıkan şakıma sesi kadınlığımın sızlamasına sebep oldu, aynı şekilde tam nabzımın altında duran erkekliğinin zonklamasına.

İkimizde birbirimizin duyacağı şekilde, boğazımızda ki arzu ile yutkunduk.

Onun iç çekeceği yavaşlıkta düğmesini açıp fermuarını indirdim. Arada bilerek tırnaklarımı sürttüğüm, boxerını zorlayan erkekliğini unutmamak gerekirdi tabi.

Bu hareketim genizinden gelen bir inleme ile, "Eylül, yapma yavrum hamilesin. Beni azdırtma, kendimi kaybetmeme sebep olma..." demesine sebep olmuştu.

Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirerek, "Şştt bugün tüm hakimiyet bende aşkım. Sessiz ol lütfen." dedim.

Bu söylediklerim onu yatıştıracağına, ağzında yuvarladığı küfürler ile eğilerek çenemi kavradı ve susadığım dudakları dudaklarım ile birleştirdi. Ona ânında karşılık verirken sabırsızca dudaklarımı vakumladı. Emdi, ısırdı ve kendine doğru çekerek serbet bıraktı.

Tüm bunlar olurken o kadar kendimden geçmiştim ki üstümde ki kıyafetlerden kurtulduğumu fark etmemiştim bile.

Evde bunaldığım için sütyenin örtmediği onu deliye çeviren göğüslerim, tüm çıplaklığı ile karşısındaydı. Gözlerinin parladığında yemin edebilirdim.

Ciddi ciddi bir ara Barın daha on bir aylıkken dişleri çıkmaya başladığı için, dişlediği göğüslerimi görünce. Oğluyna onları sadece ben ısırabilirim diyerek kızdığında, haliyle onu uyarmıştım sonra trip yiyen ben olmuştum.

Cem avuçlarını dolgun göğüslerime attıp onları sıkınca acıyla inledim. Hamilelikten dolayı hassaslaş mışlardı. Bunu bildiğini için sıktıktan hemen sonra kendini afettirmek istercesine okşadı. Elleri aşağılara kaydı bebeğimize ait olan çıkıntıyı hafifçe okşadı.

Pantolonunu çıkardıktan sonra üstüme doğru eğilmeye başladı. Bedenim tekrar yatağa serilince kemikli parmakları belimin yanında ki yerini aldı ve beni yatağın ortasına taşıdı. İkimiz de sadece özel bölgelerimizi kapatan iç çamaşırları vardı üzerinde.

Bacak arama yerleştiğinde çıplak bacakları çıplak bacaklarımla birleşti. Kalın dudakları alnımı turladı önce aşağıya doğru inerek kulak mememde durdu ve orayı dudaklarının arasına alıp emdiğinde inleyerek kalçamı kaldırdım ve kasıklarına çarptım.

"Sikeceğim!"

Elleri üstüme hiç yük vermeyecek şekilde iki yanıma koymuşken bir elini sağ bacağıma atarak kaldırdı ve beline koymamı sağladı. Hemen sonrasında kadınlığımın üzerinde hissettiğim zonklayan uzun aleti, benim de kendimi ileri geri hareket ettirerek sürtünmeme neden oldu. Gözlerim kaymaya başlarken Cem aynı anda göğüslerime sulu öpücükler konduruyordu.

Tam onu üzerimden atarak, üsteki ben iken içime alacağım sıra tıkırtılar ile aniden duyduk. Gözlerim sonuna kadar açılırken nefes nefese Ceme baktım, "Kapıyı kilitlemedik, Barın bizi böyle görürse oğlumun yüzüne ölene kadar bakmam Cem."

Kafasını sallayarak dudağıma kısa bir öpücük kondurdu ve uzerimden kalktı. Kapıya vardığınde gozlerimin içine bakarak kilidi çevirdi. Yetmedi bir daha çevirdi. Alt dudağını dişlerinin arasına alarak göz kırptığında.

İç çekerek onu karşıladım.

🥀

Elimi sağa doğru attığımda hissettiğim çıplak ten ile o tarafa dönerek sıcak tenine daha çok sarıldım. Beni hemen sinesine alıp sütyenimin üzerinden taşan göğüsüme öpücük kondurdu.

Tam tekrar uykuya dalacakken kapının kırılacak gibi vurulmasıyla aniden yataktan kalkıp etrafa baktım.

"Anne!"

"Bu çocuk niye böyle oldu ya?" diye homurdanarak kafasını koyduğu yastığa sarıldı.

Oflayarak gözlerimi ovuşturdum ve yataktan kalktım tam kapıyı açacaktım ki gözlerimi sonuna kadar açarak üstüme baktım. Sadece sütyen ve iç çamaşırı vardı.

"Ya anne bu kapı niye açılmıyor hâlâ!"

Barının aceleci sesi elimi ayağıma dolaştırırken kafamı sağa sola çevirerek sabahlığımı aradım.

"Kalkıyorum anneciğim, bir dakika."

Yüzüme fırlatılan şeyi refleks olarak havada yakalarken.

"Bu kadar şaşkın olma beni tahrik ediyorsun, giy şunu çabuk."

"Yok artık Cem. Az daha abart istersen, "derken bana az önce fırlattığı sabahlığı üzerime geçirdim.

"Sen onu bir de gel bana sor." diyerek uyumaya devam etti.

Üzerimi son kez düzelterek kapıyı açtım. Ben açar açmaz bacaklarıma sarılan şey ile kafamı eğdim.

"Anne ya niye kapıyı açmadın? Hem sizin kapınız niye kilitli, hani kapıyı kilitlemek kötü bir şeydi? Ben kilitleyince kızıyorsunuz. "

Şimdi buna ne denirdi ki...

Ben ne diyeceğimi bilemeyerek Ceme bakınca o tek gözü açık sırıtıyordu.

"Oğlum biz kapının kilidinin çalışıp çalışmaması konusunda deney yapıyorduk annenle."

Dediği şey ile aklıma dünki deney ve yanılma yöntemi gelince güldüm.
O da gülünce oğlumuz ne olduğunu bilmeden sürü psikolojisi ile güldü.

Beraber yatağa geçince Barın ortamıza uzanarak ikimize de aynı anda sarılmaya çalıştı olmayınca da en çok düşkün olduğu bana sardı kollarını. Bazen ikisi arasında kaldığım çok oluyordu. En nefret ettiğim şey...

Cem gözlerini kısmış bize bakarken Barın bir anda babasına döndü, "Baba senin niye üstün çıplak?"

Sorduğu soru gözlerimi büyütmeme neden olurken aklıma oğluma bin defa üstsüz uyumanın kötü bir şey olduğu, insanı hastalandırdığını söylediğim cümleler geldi...

"Niye uyumayayım kerata?"

Barın bana bakarak tekrar Ceme döndü, "Annem kızmıyor mu?"

Cemin dudağı sağa doğru kıvrıldı tam konuşacağı sıra lafı ağzına tıktım, "Baban yeni çıkarttı oğlum terlediği için."

Cem kafasını ağır ağır salladı, "Ya ya o kadar çok terledim ki."

Ona göz devirerek, "Annem sen git bugün giyineceğin üstlerini seç bakalım."

"Niye ki?"

"Bugün anneannelere gideceğiz ya."

Konuşmam biter bitemez çocuk odadan uçtu resmen.

Kaşlarımı çatarak kocama döndüm, "Ne biçim konuşuyorsun sen çocuğun yanında?"

Üzerime doğru gelerek beni yatağa boylu boyunca uzandırdı, "Ne biçim konuşuyor muşum yavrum?"

"Arsız ya." diyerek onu üzerimden ittim ve yataktan kalktım.

🥀

Aydan üzerime son bir kez daha baktıktan sonra makyaj masasının pufuna oturdum.

Saçlarımın uçlarını dalgalandırıp açık bıraktım. Dudaklarıma kahve tonlarında ki rujumu gezdirdikten sonra gözlerime eyeliner çekip, rimel sürdükten sonra yüzüğümü, saatimi ve boynumdan çıkmayan ağaç kolyemi taktım ve puftan kalktım. Krem çantamı, telefonumu aldıktan sonra odamdan çıktım ve oğlumun odasına gittim.

Ona yatağa koyduğu kıyafetlerini giydirdim. Siyah kot pantolon, krem tişört, siyah deri ceket ve son olarak da siyah çoraplarını giydirdim. Saçlarını ona özel olan tarakla tarayıp yanaklarını tuttum ve şöyle bir süzdüm.

Kendime engel olamayarak, "MaşAllah," dedim ve tükürdüm.

Yüzünü buruşturdu, "Ya anne ne yapıyorsun?"

Ona dil çıkartarak yanaklarına öpücük kondurdum.

Tam odadan çıkacağımız sıra elimi sıkarak durdu. Ne olduğunu anlamak için ona döndüm, "Ne oldu annem?"

Beni baştan aşağı süzdü, "Böyle mi çıkacaksın dışarı?"

Gözlerim bu söylediğine inanamayarak açıldı, "Ney ney?"

Kafasını olumsuz anlamda sağa sola salladı, "Olmaz izin vermiyorum çıkamazsın anne."

"Yok ya! Bana bak bu lafları sana baban ve dayın mı öğretiyor, doğruyu söyle bak?"

Göğsünü kabartarak, "Ne alakası var anne ben de genç bir erkek oldum ve izin vermiyorum, çok güzel olmuşsun."

"Ya sabır, yürü evladım vallahi çimdiklerim seni, ek paket olarak da gıdıklarım."

Gözlerine ulaşan korkuyla bana tereddütle baktı ve oflayarak yürümeye başladı.

"Eşşek sıpası seni!"

Berber aşağı indiğimiz de portmanto da olan ayakkabılarımızı aldık. Onun ve benim beyaz nikelarımız yeri boylarken Barın kendi ayakkabısını giydi.

Ayakkabıları zor da olsa ayaklarıma geçirdim, tam bağcıklarını bağlamak için eğilecekken beni durdurdu.

"Ne oldu oğlum?"

Ayaklarımın önüne eğildi, "Sen eğilme anne kardeşime bir şey olur sonra." diyerek küçük parmaklarıyla bağcıklarımı bağladı.

"Yaa." gözlerim anında dolarken kafamı geriye doğru atarak yüzümü yelledim.

"İşte bu kadar!"

Ayağı kalktığında kendimi tutamayarak yanaklarına sulu öpücükler kondurdum.

"Sen çok iyi bir abi olacaksın, ilk göz ağrım."

Gereksiz duygusallıkta bugün, oynat bakalım arkadaşlar.

"Anne sakin ol ya."

Derin bir nefes alarak dikleştim. Kapıyı kilitleyerek evden çıktık. Park halinde olan arabama doğru gittik.

Bu gün sabah da dediğim gibi annemlerde buluşacaktık. Cem işten sonra gelecekti biz de erkenden gidecektik.

Yarım saat süren yolculuğun sonunda mahalleye varmıştık. Arabayı park editikten sonra indik. İner inmez Barın hemen bahçede oyun oynayan kuzenlerine koştu.

Buse ablanın çocukları Ela ve Ferhat, amcasını oğlu Alp bir de benim minik yeğenim Eda vardı. Bende hemen onun peşinden gittim.

Beni gören Eda bana doğru koştu. Onu kucağıma alamayacağım için yere çömeldim.

Eda küçük kollarını boynuma sarınca bende kollarımı ona sarıp saçlarına öpücük kondurdum.

"Halacığım çok mu özledin beni?"

"Hı hı."

Sonunda benden ayrıldığında Ela, Ferhat ve Alp de yanıma geldiler. Onlara sarılıp konuştuktan sonra ayağı kalktım.

"Barın ben anneannenlere gidiyorum siz sonra gelirsiniz. Dikkat edin tamam mı?"

Kuzenlerini görünce beni pipisine bile takmayan oğlum geçiştirerek, "Tamam." dedi.

Ona kafamı iki yana sallayarak baktım ve bizim binaya girdim. Birinci kata gelince kapı her zaman ki  gibi açıldı. İçeriden Münevver teyze ile Necmi amca çıktı. Beni gördüklerinde gülümsediler. İkisiyle ayak üstü sohbet ettikten sonra annemlere çıktım. Kapıyı Aslı açtı ve hemen bana sarıldı.

Kendisi ünüversite sonda  tanıştığı Berk ile nişanlıydı. Yani anlayacağınız Tunahan ve Aslı tarih olmuştu. Zaten Tunahan farklı bir şehire taşımıştı iki yıldır. Neyse bu da kısa bir bilgilendirmeydi.

"Hani benim yeğenim?"

"Hoşbuldum Aslı ya," diyerek ayakabılarımı çıkardıktan sonra içeri girdim.

"Hı hı." diyerek içeri girdi.

İki saatin sonunda herkes evde toplanmış yemek masasında oturuyorduk.

Bir yanımda Barın diğer yanımda Cem oturuyordu.

Abim hemen karşıma oturmuş kızına yemek veriyordu Başak yengem de hemen yanında oturuyordu , baş köşelerde annem ve babam, çaprazımda Aslı ve nişanlısı oturuyordu.

Abimle göz göze geldiğimde bana göz kırptı.

Cem ile de göz göze gelince canım eşim abime göz kırpıp öpücük attı. Abimde bir anda aile ortamında olduğumuz unuttup, "Bak bak hoppa!" diyerek el hareketi çekecekken yengemden yediği tekme ile hazin sonunu son anda erteledi.

Anlayacağınız bu geçen dört yıl sadece abime daha kaliteli terlikler kazandırmıştı ve ikisinin ilişkisinde hiçbir değişiklik olmamıştı.

Yemeklerimizi yedikten sonra çay hazırlayıp salonda hep beraber oturmuştuk. Ancak tek farklılık eve Besteler, Gamzeler ve kocamın ailesi gelmişti. En sevdiğim ortam.

Sonradan Beste, Gamze , Buse abla, eltim Ayça, Aslı, Başak yengem ve ben ayrı bir odaya gittik sohbet etmeye başladık.

Beste elini karnına koymuş bir o yana bir bu yana yuvarlanıyordu. Gözlerini tavana dikip, "O kadar çok yemek yedim ki çocuk içeride sıkışmış olabilir," elini karnına koyarak karnına baktı, "İyi misin evlat?"

Onun bu hiç değişmeyen hareketleri bizi güldürürken içeri oğlum geldi. Onunla berber diğer kuzenleri de geldi. Bir süre oynadıktan sonra yanıma gelerek uzandı ve kafasını bacaklarıma koydu.

Elimle terden alnına yapışan saçlarını geriye doğru ittim, gözleri hafiften kapanınca, "Annem uykun mu geliyor?"

Ne kadar da saçma bir soru bu ya?

Ama canım evladım bunu sorgulamayıp kafasını aşağı yukarı salladı.

Onu elinden tutarak odama çıkardım. Yatağıma uzandırıp bende yanına kıvrıldım. Hemen göğsüme sinerek kollarını bana sardı. Bende burnumu saçlarına gömerek gözlerimi kapattım. Hamilelikte dolayı hep yorgun ve uykuluydum, şu ana kadar uyuklamam bile mucizeydi.

Derin uykular içindeyken yüzümün her bir santiminde hissettiğim öpücüklerle homurdanarak soluma döndüm.

Dudaklarıma minik bir öpücük kondurduktan sonra, "Kalk artık hatun."

Omuzlarımı kaldırıp indirdim ve dibimde olan kocamın göğsüne sokuldum.

"Eylül..."

Gecenin sonunda ortamız da oğlumuz bir yanında ben diğer yanında Cem. Beraber uyuyorduk.

🥀

5 yıl sonra

"Alara! Barın! Hadi çocuklar sizi bekliyoruz."

Benim seslenmem ile içeri giren kızım ve oğlum koşarak yanıma geldi. Abimler, Gamzeler, Besteler, Aslılar ve biz toplu fotoğraf için bir mekana gelmiştik.

İki çocuğum da karnımda olan ikizlerimden dolayı kocaman olan karnımın kenarlarına geçmişlerdi. Benim hemen yanıma Cem vardı o da kolunu belime sarmıştı.

Onun yanın da abim ve yengem onların önünde yeğenlerim Eda ve Eslem vardı. Yengemin yanında Aslı ve eşi Berk vardı onların önünde yeğenim Efe vardı.

Hemen yanlarında Beste ve Anıl vardı onların önünde ise ikizleri Mavi ve Cenk vardı, evet Beste sürpriz yaparak ilk çocuklarını ikiz getirmişti. Cidden sürpriz olmuştu...

En sonda da Gamze ve Alex vardı onların önünde ise kızları Mina vardı.

Hepimiz en içten gülümsememizi dudaklarımıza yerleştirdik. İlk kare çekildikten sonra ikinci kareyi de çekildik. Fotoğraflara bakarken ilk kare gayet güzeldi ancak ikinci karede bir anormallik vardı.

Abimin elinde ki siyah terlik. O terlik de Cemin kafasına doğru tutulmuştu. Abimin yüzünde ise her zaman ki sinsi gülüş...

🥀

Arkadaşlar küçük Cemi tutamıyoruz!

Ben ağlıyacağım galiba. Çünkü biz Çiçek Mahallesi olarak size veda ediyoruz...

Umarım sizin aklınıza kazınan, aile, aşk ve dostluğu güzel bir şekilde hissettiren bir hikaye olmuştur.

Eğer yazımı beğeniyoriseniz sizi Vatan Uğruna da bekliyor olacağım. 

Seviliyorsunuz🖤

Continue Reading

You'll Also Like

321K 20.7K 41
Ailesinin zoruyla sevgilisinden ayrılan Ecrin arkadaşının yanına gönderilir ve orada bir adamın kızına bakıcılık yaparken hayatı ummadığı şekilde değ...
6.4K 526 38
Elena Yıllar sonra varlığından haberi dahi olmadığı tek yumurta ikizi sanılıp kaçırılır, onun yerine zorla geçirilir. ☆ "Boğulmana izin vermem Ele...
541K 34K 46
"Baba,çok korktum ben." Mirzat Bey kolları arasına aldığı kızını göğsüne yaslarken duyduğu şey ile adeta donup kalmıştı. Kızı kendisine yıllar sonra...
340K 17.8K 25
Sıcak dudaklarının tenime değmesi karnıma sancılar girmesine sebep oluyordu. Yabancısı olduğum ne kadar duygu varsa hepsi Çağlar sayesinde gün yüzüne...