the shy boy // jaeyong

By JAEYONGOTMYBACK

103K 7.5K 9.2K

Jung Jaehyun sevgilisinin en yakın arkadaşını tahrik etmeyi hatta ona izinsiz dokunmaya bayılırdı. Lee Taeyo... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi dört
yirmi beş (f)

yirmi üç

2.5K 179 203
By JAEYONGOTMYBACK

Puffy'e sarılırken uyuya kalmış ve gözyaşlarım yanağımda kurumuştu. Puffy, pembe ayıcığım ise ıpıslak olmuştu. Yaklaşık kaç saattir yatakta olduğumu bilmiyordum ama buraya geldiğimden beri ağlıyordum, yani Jaehyun'la olan şiddetli kavgamızdan sonra.

Herkes kalp kırıklığı ve ayrılık yaşardı değil mi? Ama benim kalbim gerçekten yanıyordu. Neden bu kadar yanıyordu ki? Hem neden hâlâ onu düşünüyordum ki? Ben çok aptal bir çocuktum.

Hem aptaldım hem de utangaçtım. Hiçbir iyi özelliğim yoktu, kafam çalışmazdı. Tanrı bana bunların hiçbirini bahşetmemişti ama güzellik vermişti. Bense bundan bugün ölesiye nefret etmiştim, Jaehyun sayesinde.

Ağlamaya devam ederken Puffy'e daha çok sarıldım. Hiçbir şeyin fayda ettiği yoktu. Benimle büyüyen pembe ayıcığım bile benim ona yaptığım gibi kalbimi bantlayıp, onaramıyordu.

Çalan telefonumla birlikte ekrana göz gezdirdim. Burnumu çektim ve bilinmeyen numarayı cevapladım.

"Taeyong benim Jaehyun," demesiyle kalbim tekledi. Kaşlarımı çatmış ve refleksle ayağa kalkmıştım. "Beni lütfen dinl..."

"Senden nefret ediyorum! Nefret!" yeniden küçük ağlak bir bebek gibi ağlamaya başlamıştım. "Kalbimi kıran o sözlerinden ve yaptığın davranışlardan nefret ediyorum!" dudaklarım titrerken ekledim.

"K-Keşke hiç tanışmasaydık..."

Telefonun diğer ucunda ses kesildi. Çıt bile çıkmıyordu artık. Son dediğimden sonra bense telefonu kapatmış ve dolabıma doğru fırlatmıştım. Göz yaşlarım durmak bilmezken kendime sarıldım. Onun beni sardığı gibi kendimi saramazdım ama denedim. Kendimi bir arada tutmaya çalıştım.

Sonra telefonuma ondan bir mesaj geldi.

jungjae

bu gece sana her şeyi anlatacağım

hiçbir şey atlamadan, dürüstçe

yeter ki beni içeri al yong

son bir kez sevgilim

bir daha seni rahatsız etmeyeceğim

bir daha asla seni görmeyeceğim söz




🎀



Uzun kollu bol tişörtümü değiştirecek vakit bulamadan zil çalmıştı. Ayaklarım üşüdüğü için uzun, bebek pembesi bir çorap giymiş ve dizlerime kadar çekmiştim. Altımda ise sadece pembe iç çamaşırım vardı.

Kapıyı araladığımda önümde ondan eser yoktu.

Onun yerine demet demet kırmızı gül vardı.

Kaşlarımı çattığımda güllere doğru eğildim. Her biri özenle seçilmişti ve yerleştirilmişti. Gördüğüm görüntüyü filmlerde bile rastlamamıştım.

Sonra siyah bir beanie ve parlak deri ceketli birisini gördüm.

Elinde ise kırmızı gül buketi tutuyordu.

Sonra konuşma cesaretini kendimde buldum birden. "Bana sadece her şeyi anlat ve... Git."

Arkamı dönüp içeri girdiğimde kalbim sıkışacaktı. Neden onu gördüğümde nefesim daralıyordu? Neden hâlâ bana bu hisleri yaşatıyordu? Neden karnım kasılıyordu, tanrı aşkına. Her zamanki gibi aynı gözüküyordu işte. Metal piercingli sağ kaşı, o yoğun kokusu ve simsiyah irisleri... Neden onu her gördüğümde böyle tepki veriyordum?

Ona aşık olmayı istemiyordum ama günün sonunda kendimi böyle buluyordum.

İçeri girdik ve yatak odama ilerledim. Yatağıma oturup ona arkamı döndüğümde beni hiçbir şey demeden sessizce takip etti. Her adım atışında kalbim eziliyordu. Sanki arkamdan gelip bana sarılacak, özür dileyecekti.

Öyle de yaptı. "Özür dilerim."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. İnce belimdeki elleri kocaman gözüküyordu. Kokusu ise artık burnumun dibindeydi.

"İstemiyorum." dedim sonra. "Özrünü istemiyorum. Gerçeği istiyorum."

Dönüp yüzüne baktığımda gözlerinden hızla bir ifade geçti. Jaehyun korkuyordu, evet, bu korkuydu.

"Anlatacağım." dediğinde derin bir nefes aldı. "Ne kadar iğrenç bir herif olduğumu, sana neler yaptığımı anlatacağım."

Sonra ellerini belimden çekti ve ayağa kalktı.

Dişlerini sıktı. "Seninle tanıştığımızda döl israfının tekiydim. Ergenliğe yeni girmiştim. İhtiyaçlarımı senin gibi masum kişilerle gideriyordum. Altıma girmeyi kabul etmeyen yoktu ama sen farklıydın. Beni reddetmiştin."

Devam etti. "İlgimi çekmiştin ve seni altıma almak istiyordum. Küçük suratın ve koyu gözlerin beni tahrik etmişti. Sikeyim, hiçkimse bana böyle yoğun arzu hissettirmemişti. Her gün ıslak rüyalar gördüm. O kadar güzeldin ki seni kıskanmaya başlamıştım. Sonra karar verdim, rol yapacaktım. Sana yardım edecek ve yakınında olacaktım, seni öyle kandıracaktım."

"Ne?"

Duyduklarımla bedenim kaskatı kesilirken geçmişe dair hiçbir şey hatırlamama rağmen aklımda birkaç şey belirdi. Jaehyun'un bana derslerimde yardım etmesi ve beni pahalı hediyelere boğması. Türlü iltifatları ve evime her gün gönderdiği kırmızı güller.

Başım ağrımaya başlarken devam etti. "Yakınında oldum da. En yakının olmasam da Yuta'yı geçemesem de değer verdiğin biri olmayı başardım. Beni önceden yargıladığın için özür dilediğinde beni evine yemek yemeye çağırdın. O gün benim için kaçınılmaz bir fırsattı. Evine gittim ve seni içten içe tahrik ettim. O gece birlikte olduk, öyle güzeldi ki. Sarhoş olmuştun, sarhoş olduğun için Yuta'yı aldatmıştın. O gece sabaha kadar seviştik. Vücudunun her bir yerine iz bıraktım. Sen buna çıkmak desen de ben buna aitlik diyordum. Benimdin, sonunda benimdin."

Yuta mı? Yuta'yı mı aldatmıştım... O zaman o benim eski sevgilim miydi? Ona dair hiçbir anı hatırlamıyordum.

"Diğer gün seni yeniden sarhoş ettim. Günler böyle geçti ve nerdeyse her gece bacaklarının arasına girdim. Her gece o ince sesinin çatlaması, her gece benim adımımı inlemen bana haz vermişti."

Sonra korktuğum şeyi dudaklarından bizzat duydum.

"Seni bedenin için kullanmıştım."

Midem bulanmaya başlarken gözlerimi kırpıştırdım. Bütün bedenimi berbat his ele geçirmişti.

"Seni doymak bilmeyen hazlarım için kullanmıştım."

Yanıma gelip bol tişörtümü araladığında yara izinin üzerine bastırdı. "Bunun nasıl olduğunu merak ediyor musun?"

Gözlerimin içine baktı. "Kavgamızdan sonra gözyaşlarına boğularak evimden çıktın. O gece büyük bir kaza yapıp bütün hafızanı kaybettin. Yaşaman bile mucizeydi. Doktorlar bile anlamamışlardı."

Soruların cevapları ortaya çıkarken Jaehyun berbat görünüyordu.

Sonra yanaklarımı avuçlarının arasına aldı. "İki sene bitkisel hayatta kaldın. Yaşama dair hiçbir belirtin yoktu. Bense yaptıklarımın bedelini öderken gerçeğin farkına varıyordum. Seni sevmiştim. Bedenini değil, tüm güzelliklerini. Konuşurken ellerinle oynamanı ve bana utangaç attığın bakışlarını. Seni kandırırken bile bana gülümsemeni ve el ele tutuştuğumuzda kızarıp başka bir yere bakmanı. Baldan farksız kokunu ve güneş gibi ışıldayan sarı saçlarını."

Baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladığında boğazımda yumru oluştu. "Sen hafızanı kaybettikten sonra bir kez daha şansım olsun istemiştim."

O bir kez daha şans istemişti.

O kendini değiştirmek ve yeni bir başlangıç yapmak için bir şans daha istemişti.

"Peki Jungwoo... O kim?"

Fısıldadı. "Bir yakın arkadaş ayarladım sana. Hiçbir şey hatırlamıyordun ve herkese hemen güveniyordun. Seni koruyup kollayacak bir arkadaş lazımdı. Jungwoo bu işi yapacağını ancak karşılık olarak paramı istedi. Sıkıntı değildi. Fazlasıyla vardı ve senden önemli asla değildi."

Gerçekler üstümüze çığ gibi çökerken sessizdik. Bu kadar derin olabileceği o küçük aklımın ucundan bile geçmemişti. O ve ben bilindiğinden daha derin ve güçlü bağa sahiptik.

Jaehyun'u ittirip dolu gözlerimi göstermemeye çalıştım. "Seni affediyorum."

Kalbim yanarken ekledim. "Ama birlikte olamayız."

Jaehyun hiçbir şey demedi. Sadece ayağa kalktı ve bana son kez dönüp yanağıma çok yavaş bir öpücük kondurdu. Dudaklarını çekmemesini diledim bir an, çünkü ilk kez bu kadar yumuşaklardı sanki beni incitmek istemiyorlarmış gibi.

"Bana son kez şans verip güvendiğin için teşekkür ederim, Yong."

Bu kapıdan çıkmadan önceki son cümleleri olmuştu.

_________

liseli yong 🍭🥲🍬

Continue Reading

You'll Also Like

20.3K 992 30
pj.m: Evleniyorum jeongguk jjgguk: Ney
18.2K 2.2K 18
Aşkını ilan etmek için duygu dolu bir mektup yazan Jeonghan heyecanla cevap beklerken mektubunu bir anda okulun belalı tipi Seungcheol'ün elinde görü...
3.4K 570 15
Hanbin, ağaç dallarının güzelliğini gizlediği o anda rastlamıştı O'na. ! düzyazı & slow burn !
33.4K 3K 13
[texting] wonwonu: Hergün beni evime kadar takip etmekten vazgeç. [01.11.2017]