KARANLIK ŞEHİR

By gaslann

904K 35.2K 4.9K

Bir mafya hikayesi... YAYINLANMA TARİHİ: Şubat 2021 © HER HAKKI SAKLIDIR © More

❤❤
TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM 'CEM'
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM 'HAKAN'
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM 'ALİ'
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM ♦ I. KİTAP SONU
'KAYIP I'
'KAYIP II'
79. BÖLÜM
80.BÖLÜM
81. Bölüm
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88.BÖLÜM
89. BÖLÜM

64. BÖLÜM

5.3K 292 36
By gaslann

Keyifli okumalar....

Hissediyorum. Mutsuzluğun içinde de mutlu olunabileceğini öğrendim. İliklerime kadar hissediyorum şimdi. Mutluyuz. Hakan da, ben de. Olanlar artık bizi etkilemiyor. İkimize zarar gelmedikten sonra, diğer insanların bizim hakkımızda düşündükleri umurumuzda değil.

Ama kalbimin bir köşesinde, sinsi sinsi bekleyen bir duygu var. Korku. Her an yaşadığım bu mutluluğu kesip atacakmış gibi. Orada duruyor. Bedenimi ele geçirmek için fırsat kolluyor.

Hakan'a daha sıkı sarıldım. Düşünmek istemediğim şeylerdi bunlar. Bir şey olmayacak diye kendime telkinler versem de bunların çocuk avutmaktan farkı olmadığını biliyordum. Yine de anın tadını çıkarmak daha iyi bir fikirdi. Hep olmak istediğim yerdeyim şimdi. Onun kalbinde.

"Biliyor musun, tekneye beni amcam götürdü. Baban bana bunu yaptı" dedim. Hâlâ  bahçedeydik. Ne kadar süre öyle durduğumuzu bilmiyorum. Uzun süre konuşmamış, sadece nefes alışlarımızı ve esen rüzgarın sesini işitmiştik.

"Biliyorum" dedi fısıltıyla .Kendimi geriye çekip yüzüne baktım. "Biliyor musun?" diye sordum.

"Sen evden çıktığında Adem ve diğer adamlar peşindeydi. Her adımını izlediler. Kötü bir şey olsa müdahale edeceklerdi" dedi. Kötü bir şey olmuştu. Kendimi boğmaya çalışmıştım. Ama onlar bunu fark edecek kadar beni tanımıyorlardı. Amcamın yanında her an tehlikede olduğumu bilemezlerdi. 

"Suat'ı almak için babanla iş birliği yapmış. Önceden tanışıyorlarmış. Nasıl olur anlamıyorum" dedim sıkıntıyla. Kollarımız tamamen birbirinden ayrılmış, bedenlerimizin arasında mesafe koymuştuk.

"Nereden tanıştıklarını bilmiyorum ama Suat'ı bok bulurlar. Uyarmama rağmen tekrar senin yanına geldi o puşt. Cezası da bitmedi. Bittiğinde atarım kapısının önüne. Alır oğlunu" dedi ürpertici ses tonuyla.

"Tamam, bana kötü davrandığına şahit oldun birkaç kez. Ama sence de bu fazla değil mi?" dedim. Ona ne yaptığını bilmiyordum. Ama kötü bir durumda olduğunu tahmin edebiliyordum. Suat beni küçüklüğümden beri taciz etmeye çalışmıştı ama ben ona hiçbir zaman bu fırsatı vermemiştim. Bana dokunamamıştı bile. Çok dayak yedim bu yüzden ama kendimi korumayı da becerebildim. Önemsiz, güçsüz birisiydi. Bana zarar veremezdi hiç bir zaman.

"Ezgi, geçmişin hakkında her şeyi biliyorum. Cem'in sana yaptıklarını, Suat'ın, Necati'nin, Nesrin'in. Bana bunları anlatmak istememeni anlarım. Ama sakın onların yaptıklarını küçültme." Dedi. Öyle bir bakıyordu ki, gözlerinde ki ateş, ben hariç herkesi yakabilirdi. Bakışlarımı gözlerinde sabit tutamadım. Hakkımda her şeyi öğrenmiş olmasından dolayı hissettiğim rahatsızlık gerilmeme neden olmuştu. Elimi enseme götürüp hafifçe sıktım. Yüzüne bakamıyordum. Bir zamanlar kimseye hiçbir şeyini anlatmayan ben, şimdi yaşadıklarımın şeffaflığıyla yüzleşiyordum. Herkes öğrenebilirdi. Bunu bilmek, bilerek yaşamak çok zordu.

"Ezgi" dedi. Az önceki ateş çıkaran gözlerinden farksız olan sesi kaybolmuş, yumuşacık çıkıyordu şimdi. Gözlerine bakabildim bu sefer.

" Benden çekinme. Yaşadıkların her ne ise, tek başına aşmaya çalışma. Bana kız, vur, dağıt ama tek başına yaşama. Tek başına gizli gizli ağlama. Gel benim yanımda ağla. Artık ben varım. Yalnız değilsin. Nefes aldığım sürece de asla yalnız olmayacaksın, söz veriyorum" dedi. Omuzlarımdan tuttu önce. Sonra kollarımdan aşağı bir  yol çizip ellerime ulaştı. Ellerimi dudaklarına götürüp öptüğünde gözleri gözlerimdeydi. Samimiyetini anlamamı istiyordu. Anlıyor, hissediyordum.

"Biliyorum" dedim. Verdiği güven, önceki yaptıklarını çoktan unutturmuştu bana. "Geçmişin artık canımı sıkmasını, aramıza girmesini istemiyorum Hakan. Öğrenmişsin. Anlatmam bir işe yarasa anlatırım. Çok zordu, kötüydü. İğrençti. Ama geçti. Ben hep hayalini kurduğum güzel gelecekler için yaşamak istiyorum sadece. Ve o kuracağım geleceğin en başında da sen varsın" dedim.

"Hep olacağım" dedikten sonra alnıma küçük bir öpücük bıraktı. "Hadi gidelim. Çok üşüdün" dedi. Başımla onu onayladığımda el ele müştemilata doğru ilerledik.

İçeri girdiğimde Aylin'i koltukta oturmuş, telefonuyla uğraşırken gördüm. Mutluydu. Ve bu beni de mutlu ediyordu.

"Geldin sonunda!" dedi beni gördüğünde. Telefonunu kilitleyip önündeki sehpaya koyup bana bakmaya başladı. Gidip yanındaki boş yere oturdum.

"Sevgilisiniz değil mi?" dedi. Daha fazla dayanamamıştı işte soramadan. Güldüm. Şu an öyle komik görünüyordu ki. Gözlerini dudaklarıma kilitlemiş, oradan çıkacak cevaba odaklanmıştı.

"Evet" dedim aynı gülümsemeyle. Sevgiliydik ama bunu dile getirmesi bile farklı hissettiriyordu.

"Enişte adayım Hakan değildi. Şimdi sana kızmam gerekiyor. Ama gözlerindeki mutluluğu görünce bir şey yapamıyorum ya" dedi ve oturduğu yerde bana sıkı sıkı sarıldı. Hem sarılıyor, hem de sağa sola sallıyordu. Mutluluğuma ortak olan bir arkadaşım vardı benim.

"Seninle de ilgilenemiyorum Aylin. En son korkuyordun. Gidelim buradan diyordun. Hala aynı fikirde misin?" dedim. Sarılmayı bırakmış tekrar eski pozisyonumuza dönmüştük.

"Geldiğimizden beri dört gün oldu. Seninle hiç vakit geçiremedik Ezgi. Tehlikeli burası hâlâ . En son sana olanlar mesela. Denizde senin ne işin vardı da düştün. Bana Ali ile olacağını söyledin mesela. Hâlâ  korkuyorum." dedi ellerimi avuçlarının içine aldığında.

"Ama sen burada çok mutlusun. Seni belki de ilk defa bu kadar mutlu görüyorum. Durgunsun eskisi gibi, ama bakışlarında rahatlık var. Anlayabiliyorum. Bu insanlar sana her ne veriyorsa, bu sana iyi geliyor" dedi. Aylin deli doluydu. Ama beni okumayı ilk tanıştığımızdan beri iyi biliyordu.

"İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?" diye sordum aklıma gelenle. Başını evet anlamında sallarken gülümsedi. Onun da hatırına gelmişti şimdi.

" Mert fotoğraf makinemi alıp yere fırlatmıştı herkesin içinde. Sonra bana yardım etmiştin de birlikte sıkıştırıp dövmüştük onu" dedi. Gülüşlerimiz kahkahalara dönüşmüştü.

                                                            💫💫 💫 💫 💫 💫  

Üniversiteye yeni başladığım zaman bir çömez olarak atölye de resim çizmeye çalışırken, dışarıdan gelen sesler dikkatimi çekmişti. Resim yapmayı bırakıp bahçeye çıkmıştım. Aylin ve Mert birbirlerine bağırıyordu. Herkes etraflarında toplanmışlardı ama kimse müdahale etmiyordu.

"Benim çektiğim fotoğrafları nasıl kendin çekmiş gibi sosyal medyaya yüklersin" diye bağırıyordu Aylin. Mert ise onun bu hareketlerine umursamaz bir şekilde gülüyor, üste çıkmaya çalışıyordu. Hareketleri ve vurdumduymaz halleri beni sinir etmişti zaten ilk görüşte.

Sonra Aylin'in çantasında duran fotoğraf makinesi alıp yere fırlatmış, üstelik Aylin'i tehdit etmişti. Kimse ona yardım etmemişti. Mert'in hiçbir şey olmamış gibi çekip gitmesiyle çevredeki kuru kalabalıkta kaybolmuştu. Ben hariç. Sinirden ellerini iki yanda yumruk yapmış, ama fazlası elinden gelmemiş olan Aylin'in yanına gittim. Ve ilk tanışmamız bu şekilde oldu. Üniversitenin fotoğrafçılık kulübünden olduğunu öğrendim o gün. Ve sonra arkadaş olup Mert'ten alacağımız intikamın planını yapmıştık.

Mert'i üniversite dışında bir kafede otururken yakalamış, içeceğine karın ağrıtan bir ilaç koymuştuk. Yoksa gücümüz yetmezdi. Makineyi kırdıktan sonra araştırmıştım onu. Basketbolcu olduğunu öğrenmiştim Mert'in. Kalıplı, uzun boylu birisiydi. İntikamımızı tek başımıza almamız imkânsızdı. Yardımcı ilaçlardan faydalanıp, kafeden dört büklüm çıktığında ara bir sokakta dövmüştük. Aylin kulağını ısırmış, ben de yüzüne peş peşe yumrukları indirmiştim.

                                                     💫💫 💫 💫 💫 💫  

" Ne oldu acaba Mert'e?" dedim nefesimi düzenlerken. O günden sonra onu okulda görmemiştim. Zaten o olaydan bir buçuk ay sonra okulu bırakmak zorunda kalmıştım ben.

"Bilmiyorum ama o günden sonra bana hiç bulaşamadı. Birkaç kez okulda görmüştüm uzaktan." Aylin de hala kesik kesik gülüyordu. Gözlerimizden yaşlar akana kadar gülmüştük. Eski günlerdeki gibi.

"Burası gerçekten bana iyi geliyor. Bu insanlar bana kötülük yapıyormuş gibi görünseler de, aslında eksik taraflarımı tamamlıyorlar. Bir aile içinde gibi hissediyorum kendimi." Dedim.

"Farkındayım ve senin adına çok mutluyum. Ben bile burayı çok sevdim. Korkuyorum ama buradaki insanlardan değil. Ondan eminim artık. Hem Kerem bana her şeyi anlattı. Kötü olmaya zorlanmışlar hep. Ama inat edip kötülüğün içine girmemişler. Kendi hayatlarını kurmuşlar biliyor musun?" dedi. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Kerem ile arası sandığımdan da iyi olmalıydı.

"Kerem'le aranızın bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum. Resmen hayran kalmışsın ona" dedim imalı bir tonla. Ve yüzünün aldığı şekli an be an izledim. Utanmış, kıpkırmızı olmuştu. Şok içerisinde "Aylin" diye mırıldandım. Gözlerim irileşmiş, kaşlarım havalanmıştı.

"Ne var ya!" dedi ayağa kalkıp. "Uykum var ben uyuyacağım" dediğinde bana söz hakkı vermeden hemen odaya doğru ilerledi. Arkasından bakakaldım. Bunlar sürekli Kerem'le kavga ediyorlardı ama belli ki, bu kavgaların altında derin duygular yatıyordu.

Kapı çalındığında Aylin'e soracağım soruları başka bir zamana erteledim. Kapıyı açtığımda karşımda Hakan'ı gördüm. Yüzümdeki gülümseme iyice genişledi.

"Çantanı getirdiler" dedi elinde tuttuğu çantayı göstererek. Yatta personel dolabına koymuştum en son.

"Yatta değil miydi? Nasıl alabildin?" diye sordum. Yat Serdar Koçar'ındı çünkü.

"Adamımız vardı içeride." Dedi ve devam etti. "Onu boş ver de neye gülüyordunuz öyle. Gülüş sesleriniz dışarı kadar geliyordu." diye sordu.

"Bizi mi dinliyordun sen?" Yalandan kızmış gibi yaptım. Ama içimde konfetiler patlıyordu.

"Gülüşünü duyunca gidemedim" dedi omuz silkerken. Gülümsemem büyürken, kollarımı açıp boynuna doladım. Geri çekilip yanağından öpeceğim sırada başını çevirdi. Yanağı yerine dudaklarına dokunduğumda geri çekilmek istesem de, izin vermedi. Öpmeye devam ederken, şaşkınlığımı üzerimden atıp karşılık vermeye başladım.

"Ergen misiniz?" diye söylenen Aylin'i duyduğumda hızlıca Hakan'dan ayrıldım. Arkamı döndüğümde ellerini beline koymuş kızgın bir ifadeyle bize bakıyordu.

"Her bulduğunuz yerde böyle sarmaş dolaş olacaksanız işimiz var yani" dedi. Gerçek mi, yoksa rol mü yapıyor anlamadım bir süre. O kadar ciddi duruyordu ki.

Hakan'ın burnundan nefes vererek güldüğünü işittim. Aylin hiç bir şey yapmamış gibi mutfaktan su alıp tekrar odaya döndüğünde şaşkınlıktan ağzım açıkta kalmıştı. Sadece bizi rahatsız etmek için yapmıştı bunu. Bunun hesabını soracaktım elbet.

Bakışlarımı Hakan'a çevirdiğimde elini ensesine götürmüş aptal aptal sırıtıyordu. Benim ise kaşlarım çatılmıştı. İşaret parmağını iki kaşımın ortasına yerleştirip "Çatma kaşlarını" dedi. Göz kırpıp alnımdan öptükten sonra "İyi geceler" deyip gitti. Olanları hala aklım almıyordu. Resmen normal insanlar gibi aşk yaşıyor, şaka yapıyor ve gülümsüyorduk.

Bir süre Hakan'ın arkasından baktıktan sonra kapıyı kapatıp içeri girdim. Çantamdan telefonumu çıkardım. Telefonumu açtıktan sonra aklıma gelen kişiyi aradım. Ali'yi en son hastane çıkışında görmüştüm. Sonrasında Aylin ve Kerem'le birlikte olduğunu düşünmüştüm ama değildi. Tek gelmişlerdi. Ama telefonunu açmadı.

Ben de Aylin geldikten sonra yatağım haline gelen koltuğa kıvrıldım. Huzurla başımı yastığa koyduğum nadir gecelerden birindeydim. Derin bir nefes alıp kendimi uykuya teslim ettim.

Gözlerimi açtığımda sırtımı doğrultup gerindim. Uyanınca yine birilerini görürüm sanmıştım ama bu sefer kimseler yoktu. Telefonumdan saate baktığımda henüz sabah yedi olduğunu fark ettim. Aylin de henüz uyanmamıştı. Yataktan kalkıp banyoda işlerimi hallettikten sonra Aylin gelmeden önce benim olan odaya girdim.

"Çabuk kalk öğlen oldu" dedim perdeleri açarken. Öğlen olmamıştı saat daha yedi buçuktu. Gece yaptığının karşılıksız kalacağını sanmıyordu herhalde. İntikam vaktiydi şimdi.

Yatakta bir tur döndükten sonra, açtığım perdeden sızan güneş ışığını engellemek için başını yastığa gömdü. Bu sefer de yastığı çekip rahatını bozdum.

"Off, ne yapıyorsun ya. Dikildin yine başıma manyak!" dedi sırtını yataktan doğrultmuştu ama gözleri hala kapalıydı. Siyah uzun saçları dağılmış, yüzüne dökülüyordu. Daha fazla dağıtmaktan zarar gelmezdi değil mi?

"Çok konuşma da kalk hadi" dedim saçlarını iyice karıştırarak. Gözlerini birden açıp üzerime doğru yürümeye başladığında koşarak odadan çıktım. Bu kadar sinirlendirmek yeterliydi. Dozunda bırakmalıydım.

Ama Aylin dozunda bırakacak gibi değildi. Salona geldiğimde, o da hala peşimden geliyordu. Bu halde dışarı çıkamaz diye, evden çıkıp koşmaya başladım. Sabah daha erkendi. Hava da soğuktu ama koşmak çok güzel hissettiriyordu. Aylin peşimden gelmeyi bırakmıştı. Tahmin ettiğim gibi o haliyle dışarı çıkmak, birilerine görünmek istememişti.

Ben de koşmak hoşuma gittiği için durmamış, koşabildiğim kadar hızlı bir şekilde koşmaya başlamıştım. Bir süre sonra birilerinden kaçıyor muşum gibi bir his oluştu içimde. Ya beni birileri takip ediyorsa şimdi? Aklıma üflenen bu düşünceler zevki kabusa dönüştürmüştü. Arkamda bana zarar vermek isteyen birileri vardı şimdi.

Koştum, koştum. Göğsüm artık nefes alamaz, bacaklarım da adım atamaz hale gelmişti. Arkamda beni kovalayan insanlara bakarken çarptığım sert bir şeyle çığlık attım. Başım acımıştı ve elimle başımı tutarken koşan adımlarım da durmuştu.

"Ne oldu, neden koşuyorsun?" dedi beni kolları arasında tutan Ali. Nefes nefeseydim.

"Birileri peşimde, beni yakalayacaklar" dedim telaşla. Ali endişeli bakışlarını benden çekip, arkamda gezdirdi. Beni kolları arasında sıkıştırıp, güven verircesine tutuyordu. Tanıdık birilerini görmek , biraz olsun beni rahatlatmıştı.

"EZGİ!" diye bir tanıdık ses daha duydum. Koşarken ayakkabılarının çıkardığı sesi ve boğazını acıtacak kadar adımı bağırdığını işittim. Hakan'dı gelen kişi.

Tam arkamda olmalıydı şimdi. Çünkü adım sesleri kesildi ve ben Ali'ye sarılmış bir şekilde duruyordum.

Bölüm sonu...

Continue Reading

You'll Also Like

GELECEK By VeraHare

General Fiction

132K 6.5K 17
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
336K 12.5K 62
[DÜZENLENİYOR] Bir hastasına iyilik yapmak isteyen Ahu, hastane kayıtlarından aldığı numarayı yanlış girip bir komutana yazarsa ne olur? Nerden bileb...
2.1M 87.8K 41
05*: Abinin ziyaretine çok güzel giyinip gelmişsin. 05*: Benim ziyaretime de bu şekilde gelsene. | Kitabımın kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bi...
174K 16.1K 45
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız