Öncellikle, final mi diyenlere; kocaman bir EVET sjskdkkd
Üzülen varsa yerim sizi ama bence final zamanı gelmişti.
Neyse duygusala bağlamayalım hemen, bölüm sonu görüşelim Esmer kabanlar!
Herkes tam şuan karşımda bana kocaman gülümsemeleri ile bakıyordu. Merve Hatun, minik kuş dediği Görkem ile gülümsüyordu. Annemin gözlerinin içi parlıyordu. Abim her an Miraç Efe'ye saldıracakmış gibi bakıyordu. Melis otuz iki dişini gösteriyordu sağolsun bana, Timur ise bize değilde çok çok sevdiği karısına bakıyordu. Mısra bana en içten samimi bakışlarını atıyordu. Babam biraz durgundu, hâlâ nasıl beni Miraç Efe'ye verdiğini düşünüyordu galiba.
İsteme anında Timur'un patavatsızlığı bâyâ tuhaf olmuştu. Abimin, 'vermiyoruz kırmızı' diye haykırmasından bahsetmiyorum bile. O an gaza gelen Melis'in dedesi de olaya bomba atış yapmıştı. 'Kim alıyor lan topraklarımızı bizden' diye masanın üzerine çıkmıştı bir anda cıpkın bir hareketle. Daha ne kadar şaşırabilirim diye beklerken, Minik kuş olan Görkem'in ufak osurması olayın tüm ciddiyetini yerle bir etmişti. Artık dayanamayan ben ise, 'vurun beni!' naraları eşliğinde Mısra'nın kollarına yığılmıştım. Tamam ya şaka yaptım, koluna falan yığılmadım ufak bir kahkaha attım herkese katılarak. E daha ne yaşayacağız diye beklerken, bu kez isteme tüm hızıyla olmuş ve Miraç Efe ile sözlenmiştik.
Şükür rabbime!
1 ay nişanlılık dönemi olmuştu, sonrası ise bu masadaydık. Biz olmak için iki imza atmayı bekliyorduk. Yudum bana göz kırıpınca bende ona gizli bir öpücük attım. Baran ile Yudum da nişanlanmıştı. Muaz ise bizim düğünden sonra Mısra'yı ailesinden istemeyi düşünüyordu. Cihan ve Manolya birbirlerini seviyorlardı, Cihan Manolya'ya evlenme teklifi etmişti şuan şapşal aşıklar gibi parmağında ki yüzüğe bakıyordu Manolya. Tüm aile de mutluydu, bunu bize yansıtmayı da ihmal etmiyorlardı. Miraç Efe'ye döndüm. "Evlilik geldi çattı çakma Koreli." Dedim kıkırdayarak.
"Evet Esmer kaban'ım." Bana göz kırıpınca kıkırdayarak nikah memuruna odaklandım. Nikah memuru tüm gerekçeleri söyleyip bizi karı koca ilan etti.
( Yazar: üşendim bacılar, uzun uzun nikâh memurunun dediklerini yazmaya siz anlarsınız😉😂)
Nikah salonunda oturan herkes ayağa kalkıp alkışlamaya başlayınca içimdeki sevinç ile kızların sesleri kulağıma ilişti. "Ayağına bas kanka!" Diyen Melis pis pis sırıtıyordu.
"En kuvvetlisinden hemde Yenge!"Yudum gaza gelmişti zaten, bende ' sizi mi kıracağım Aaa' diyerek topuklu ayakkabım ile Miraç Efe'nin ayağına bastım. Karşımda kırmızıya dönüşen yüzü ile kocaman sırıttım. Bana doğru yaklaşınca hâlâ gülüyordum. "Sen bundan sonra görürsün kim daha iyi güleri" dediğinde hafif yutkundum. "Edepsiz!" Diye tıslayınca. "Ben ayıp birşey dedim mi karıcım niye kızardın. Domatese akraba diye çıkacaksın sonunda." Onun güzel kahkahası kulaklarıma dolunca bir ara içim geçti. Sonra bana îma ettiği şeyler aklıma gelince koluna sert olduğunu umduğum yumruğumu geçirdim. "Kapa çeneni!" Bana kaçamak bir öpücük atınca ben de gülümsedim. Yanımıza gelen her akrabanın 'tebrik ederizleri' eşliğinde artık insanlar eğlenmeye başlamıştı.
Bende oturduğum sandalyede ha uyukladım ha uyuklayacağım modundaydım. Ulan Miraç Efe'de tuvalete diye gidip beni terk mi etti. Şu sahte gelinler gibi oda sahte koca olup altınlar ile tüydümü. Lan! Valla onu altınlar ile boğarım. Koluma dokunan kişi ile kendi dünyamda girdiğim saçmalıktan sıyrıldım. "Kızım ağzın açık mal mal ne bakıyorsun etrafa?" Deyip kolumu delmeye yemin etmiş Mısra ile göz devirdim. "Del annam del lazım değil." Deyip kolumu çekince Mısra'nın ağzından, "hı" diye bir ses çıktı. "Sen iyi misin kimi arıyorsun?" Miraç Efe'nin boş olan sandalyesine oturup gözlerimin içine baktı.
"Muaz yok ya etrafta ona bakıyordum." He şimdi anlaşıldı bunun karın ağrısı.
"Benim kocam da yok kız sabahtandır." Dedikten sonra aklıma gelen şey ile etrafta dolaşan gözlerim hızlıca Mısra'yı buldu. "Lan, bunlar yoksa birleşip altınlar ile kaçmış olmasın!" Mısra bana, ' poposu çıplak bir maymun gibi baktı.'
"Salak mısın? Bak bunu tüm ciddiyetim ile soruyorum." Gözlerini kısıp beni inceledi.
"Şaka yapıyoruz işte sende..." Dedim homurdanarak kafamı insan topluluğuna çevirince tekrar, bize doğru gelen kocam ile kocaman gülümsedim. Yanında da Muaz vardı. Vay anasını altın olayını tekrar düşünmeliyim.
Miraç Efe ve Muaz boş sandalyelere oturunca Mısra'nın yüzüne de gizlemeye çalıştığı ama benim hemen anladığım bir gülümseme gelmişti.
Yanımda oturan Miraç'ın kulağına eğildim. "Sabahtandır tuvalete misin?" Ne biriktirdin bu kadar' derdimde çocuk utanıp benden soğumasın diye çeneme zincir vurdum.
Miraç Efe gülerek, "hayır ufak bir işim vardı onu halletim." He çocuğun günahını aldık bizde. "Affet kocacım" dedim mırıltılı bir şekilde söylendim. ama bizim iyi sağ duyulu hemen, "efendim karıcım." Dedi.
"Anladım dedim Miraç." Yüzü bir an düşer gibi oldu ama sonra toparlandı hemen. Artık saat 1'e gelirken bizde misafirleri uğurlamış sonunda ailem, arkadaşlarım ile bolca göz yaşı dökmüştük. En sonunda ayrılamadığım abimden beni ayırıp Miraç Efe'nin arabasına tıkmışlardı. Teyzem ve Miraç Efe'lerin evinin biraz ilerisindeki bir sitede bir ev tutmuştuk şimdi de oraya doğru yol alıyorduk. Gözlerim ağlamaktan dolayı biraz ağrıdığı için uyku pozisyonu almıştım ama koltukta uyumak tam bir işkence olduğu için Miraç Efe'nin seslenmesi ile ona düşmüştüm. "İyi misin?"
"Kendimi dayak yemiş gibi hissediyorum." Dediğimde güldü.
"Az kaldı güzelim." Dediğinde başım bir anda cama çarptı. Miraç daha şiddetli bir şekilde gülünce somurttum. Hayvan gibi güzelim lafina erimiş ve cama kafa atmıştım.
"Kocacım ilk günden koltukta yatmak istemiyorsan sus!" Diye adeta fısıldadım. Miraç Efe gözleri kocaman açılmış bir şekilde bana baktı. "Bunu bana yapamazsın." Diye acıyla inledi.
"Çokta güzel yaparım." Dedim kıkırdayarak.
Son konuşmamızdan sonra Miraç Efe'nin, 'geldik' demesiyle paytak paytak arabadan indim. Hele şu gelinlik yok mu? üzerime bir sürü zombie yapışmış gibi hissediyordum.
Miraç Efe beni belimden tutup kendine çekince kolunun altına bir kedi gibi sırnaştım. Şansımıza asansör bizim içeri girmemiz ile boşalmış ve bize kalmıştı. Kafamı Miraç'ın omuzuna yaslayıp üçüncü kata varmamızı bekledim. Miraç beni kendiyle birlikte asansörden çıkarıp eve koydu. Ben odamıza girince, yere ve yatağın üzerine serpiştirilmiş güller ile ağzım merdiven misali yere düştü. "Lan, bu kesin Melis'in işiydi." Diye kısık bir sesle inleyince Miraç Efe duymuş olmalı ki içeri girdi. Ama benim aksime onun dudakları iki yana kıvrıldı. "Bizim için çok güzel düşünmüşsün" demez mi birde bende sinir sistemi Alarm diye öttü.
Sinir ve utançla açtım ağzımı yumdum gözümü.
"Ben yapmadım, valla bak bu kesin Melis salağından çıkmış. Ya ben nasıl bu kızla arkadaş oldum ki hani Mısra da çatlak bir kız ama ciddiyet kraliçesi de olabiliyor. Ama ya Melis anca, lay lay lom peşinde bu ne Allah aşkına beni bu akşam nasıl öldürürüm adlı çalışma mı ne yani ah Melis ben seni varya sabah balkondan sa-" bir anda dudaklarımın kenarında hissettiğim baskı ile susturulmuş ve aynı zamanda error vermiştim.
Miraç Efe.
Beni.
Dudağımın.
Kenarından.
Öptü.
"Az susta motorun soğusun. Her kim yaptıysa da eline sağlık çok beğendim." Dedi pis pis sırıtarak.
"Sen az evvel ne yaptın!" Dedim dişlerimi sıkarak.
"Karımın hararetini aldım." Dedi masumca gülümseyerek. Yedim oğlum seni ben!
Dehşet is loading...
"Öyle mi?" Dedim bu kez ben sırıtarak. Miraç Efe biraz tırsmış olmalı ki geri adım attı.
"Karıcım iyi misin?" Valla kulaklarımdan her an duman çıkması dışında iyiyim kocacım.
Bu kez hızımı artırıp üzerine atladım. Göğsüne küçük yumruklarımı indiriyordum ama bu benim hiç yararıma olmuyordu. Çocuk artık nasıl vücut yaptıysa kasları elimi ağrıtıyordu. "Mahur yeter!" Dedikten sonra kendi kendine konuştu. "Kız delirdi anasını satayım." İç sesim âdeta kurtarıcı bir melek gibi konuştu.
Lan mal çocuk senin kocan seni ufacık öptü diye Ayıya dönüştün!
Haklı iç sesim ile yumuşak ses tonuyla, "Miraç özür dilerim, gaza geldim bir anlığına sanırım." Diyip dudaklarımı büzünce Miraç Efe beni yerimden tepen o gülümsemesini yüzüne takındı.
Ayağa kalkıp beni de kaldırdı. "Hadi güzelim kıyafetlerimizi çıkaralım." Hemen yanlış anlamayın gelinlik ve damatlık için söyledi. Kafamı salayıp arkamı ona döndüm. "Fermuarını yarıya kadar açar mısın?" Miraç Efe yanıma yaklaşınca kalp krizi geçirmemek için içimden sayıp duruyordum. Dediğimi yapıp beni döndürdü kendine doğru. Ellerini yanaklarıma koyunca nefes almayı bıraktım aniden. Kalbim göğsümün altından ramazan davulcusu gibi gümbürü güm güm atıyordu.
"Hoş geldin hayatıma, gamzelim." Deyip yanağımdan öptü bu kez. Üstümdeki cesaretim ile bu kez ben ellerimi onun yüzünün iki yanına koydum. "Sende hayatıma hoşgeldin, çakma ama gönlüme taht kurmuş Koreli." Deyip yanağından öptüm. Bir an Miraç'a kal gelsede sonunda kendine geldi. İkimizde kıkırdayınca, iyi ki dedim iyi ki rabbim kaderimizi birleştirmişti, Miraç Efe benim kalbimde koca bir taht kurmuştu benim onun kalbinde kurduğum gibi...
_______________ SON __________________
Her güzel şeyin bir sonu vardır.
Miraç Efe ve Mahur'un hikayesinin olduğu gibi...
Eveeet nasıl hissediyorsunuz? Ben buruk bir ruh halindeyim bu kitaba başlarken kendim için kurduğum hayali kitaba döktüm sksks
Biri de bizi Miraç Efe gibi sever mi be!
Biraz çatlak olabiliriz ama fıstık gibi kızız be! Skskdkkdkkdkdk
İnşallah musait olduğum anlar size bir tane özel bölüm ile geleceğim. Şimdilik hoşçakalın dostlarım😉
Bu arada fantastik, mizah trajikomik ve entrikalı kitabım: YAKAMOZ'a bekliyorum sizi.
Beni takip de ederseniz ekstra mutlu olurum hehehhee.
Allaha emanet olun, mutlu kalın! 😗💕
Bana sınavım için dua edin plissss Efendimisss gibi oldu bu plissss'te 😂😂