Abilerim Ve Üçüzler...

Av floweraleyna

42.4K 2.9K 987

Sadece bir yangın tüm hayatı etkilemişti. Onlar dik durmak zorundaydı. Kimi zaman okulu bırakacak, kimi zaman... Mer

2
3
4
5
6
7
8
DUYURU
9
10
11
12.

1

10.3K 328 169
Av floweraleyna

Hoşgeldiniz!!!

Evet yeni bir kurguya başlıyorum. İnşallah sevilir. Birçok olayı burada toplamaya çalışacağım. Çoğu abi kurgularından farklı olacağını umuyorum.

Oy verip yorum yapar mısınız?

İyi okumalar dilerim 🦋🦋

🦋🦋🦋🦋





Kafamın içinde dönüp duran sayılar dikkatimi toparlamamı zorluyordu. Kaşlarımı çattım ve kendimi toparlamak için  havaya baktım.

Denizin önü, kapıyı andıran ve çiçekler ile süslenmiş çok güzel gözüken bir süs, yuvarlak mumların üstü yanıyor ve harika gözüküyorlardı.

Ve önümde diz çökmüş, elinde yüzük kutusu ile bekleyen tüm yakışıklılığı ile bana bakan daha önce hiç tanımadığım adam...

Yutkundum. Ve dudağımı ısırdım. Ne söylemem gerekiyordu?

Bence benim bir süre daha matematik hesabı yapmam gerekti.

Derin bir nefes aldım ve etrafıma baktım. Karşımda diz çökmüş adam ciddileşmişti. Rüzgar üzerimdeki elbiseyi harekete geçiriyordu. Başımdaki papatya tacı ise işin cabasıydı.

Gözlerimi doldurdum ve onun yüzüne baktım. Ellerimi yüzüme götürdüm.

- HAYIR! HAYIR! HAYIR!

Büyük bir alkış tufanı koptuğunda gururla gülümsedim. Bakışların ardında gördüğüm tanıdık bakışlar bir süre içimi ürpertse de şimdilik sevinmeliydim. En azından birazdan yiyeceğim azarı düşünmek istemiyordum.

Bir saat nutuk çekeceklerdi. Acıma yoktu, insaf yoktu, bir değil, iki değil, üç kişilerdi. Onların da arkasında da üç kişi vardı. Hayır ya dört kişi. Ya da beş mi demeliyim?

Ve hiçbirine durumumu anlatamıyordum. Aslında o iki kişi beni çok iyi anlıyordu ama işlerine gelmiyordu. Pislikler!

Alkış tufanı sona erdiğinde gururla karşımdaki adama baktım. Bana gülümsüyordu. Ben de ona gülümsedim. Ayağa kalktı ve üzerini silkeledi.

- Sonunda! Gün boyu bu anı bekliyordum.

Alayla güldüm.

- Sen dua et, bir hafta süründürmedim seni!

Ciddi ciddi bana baktı ve yanımdan ayrıldı. Yanıma gelen makyöze göz devirdim. Her ara vermede gelmese olmuyordu.

Arkadan büyük ve gürültülü ses geldiğinde ne olduğunu anladım. Kısa süre sonra Can kaşlarını çatarak yanıma geliyordu. Arkadaki Cem' i de görmek mümkündü. Yani bu demek oluyordu ki, benim kaçmam gerekti.

Arkama konan sandalyeye oturdum ve yanıma gelen iki koca adama baktım. Sadece aynı yaştaydık. Ama onlar anneme ben ise teyzeme çekmiştim. Çünkü ailede baska kimse kalmamıştı çekecek.

Annem mankendi. Babam ise tasarımcı. Bana annemin fiziği gelse de boyu yanıma bile uğramamıştı. Can ve Cem ise tam tersi, manken gibi fizikleri vardı.

Adeta korumam gibi ikisi de iki farklı yanıma geçti. İkisi ile hiç iyi anlaşamazdım. Onlar tek, ben onlarla çift yumurta üçüzüydüm. Sürekli kavga ederdik. Kimse onlarla üçüz olduğumu anlamazdı. İkisi birbirlerine ölesiye benzerken, ben hiç onlara benzemedim.

Oysa onlar Toprak abime de benziyordu. Duruşları, bakışları, konuşma tarzları...

Ben ise anneme benziyordum sadece.  Ve bence ben evlatlıktım.

Yan yan ikisine baktım.
- Bir sorun mu var beyler?

İkisi aynı anda bana anlamlı anlamlı baktı.
- Canım üçüzüm, daha kaç kere söyleyeceğiz bilmiyorum ama şunu yapmayı kes artık!

Can. Cem' e göre daha sinirli olan canım üçüzüm. Öfke problemleri vardı. Kimi zaman nöbet geçiriyordu. İlaçlarını kullanması lazımdı. Ve kontrol etmeye bayılırdı. Otoriterdi fazla otoriterdi.

Cem
- Abartma Can. Alt tarafı seçmelere katılmış.

Cem. Benim canım üçüzüm. Beni her zaman korur, kollardı. Her ne kadar benzemesek de iyi anlaşırdık. Can' a göre çok daha iyi anlaşırdık.

Derin bir nefes aldım.
-  İyi gidelim o zaman. Ben de eve gidip uyurum. Bu arada saat kaç?

Sinirle nefes alan Can,
- Sabah sekiz buçuk.

Dedi. Kafamı salladım. Can' ın yoğun bakışları eşliğinde ayağa kalktım. İkisi de korumam gibi bir adım arkamdan gelirken kapıda bizi bekleyen Toprak abimi görünce abime gülümsedim ve boynuna atladım.

Abim hemen  kollarını belime doladığında kendimi tamamen abimin kollarına bıraktım.

Büyümüştük, ama hala onlara çok düşkündüm.

- Hadi kahvaltıya eve gidelim. Ben çok acıktım.

Cem'in kurduğu cümle ile hepimiz tek tek arabaya bindik.

Toprak abim
- Annem harika kahvaltılıklar hazırladı. Ve Cansu, eve gidince seninle uzun uzun konuşacağız güzelim.

Abime Şirince sırtım.

Oyuncu olmak istiyordum. Her hafta başvuru yapıyordum ve bana verilen senaryoları en uygun şekilde oynamaya çalışıyordum. Fakat yaşım tutmuyordu.

Üçüzlerim, özellikle de Can istemiyordu. Benden yarım saat büyük olması işine geliyordu. Cem ise benden yirmi dakika sonra doğmuştu. Yani en küçüğümüz oydu.

Zaten aramızda en duygusal da Cem' di. En babacan tavırlı ise Can' di. Ben ise öyle arada dolaşıyordum.

Toprak abim sürücü koltuğuna,  biz de arka koltuğa sıralanmıştık. Ve galiba ilk defa üçümüz öne oturma kavgası yapmamıştık.

Kafamı Can' in omzuna yasladım. Her ne kadar gıcık olsa da onu seviyordum. Benim omzuma da Cem yaslandı. Can ikimize doğru kolunu atınca güven kapladı içimi.

Can
- Senden bir söz istiyorum Cansu. Bir daha bizden habersiz bir yere gitmek yok. Lütfen.

Kafamı hafifçe kıpırdattım.

Ben
- Tamam ama sen de bana söz ver. Hatta ikiniz söz verin.

İkisi de aynı anda bana baktı.

- Bir daha hiçbir zaman bensiz çikolata yemek yok.

Cem gülmemek için kendini tutarken Can konuşmuştu.
- Annemin karnında zavallı kardeşimizi yemişsin Cansu. Hala doymadın mı üçüzüm?

Sert olmayan şekilde koluna vurdum.
- Ben o anı hatırlamıyorum bile! Ya abi, Can benimle dalga geçiyor.

Abime doğru konuştuğumda Toprak abim dikiz aynasından bize baktı. Eve yaklaşıyorduk. Bize gülerek bakan abime gülümsedim.

- Can, bu dalga geçilecek bir konu değil abicim. Cansu, bir daha şikayet getirme abim. Artık kocaman oldunuz.

Cem sessiz sessiz,
- Sadece on altı yaşındayız.

İleriden yükselen kara dumanları görünce içime bir kuşku düştü. Eve yaklaştıkça polis, ambulans ve itfaiye aracını gördüm.

- Abi
Dedim korkuyla. Toprak abim arabayı hızlandırırken evimizin, yuvamızın, cayır cayır yandığını gördüm.

Herkes hızlıca dışarı çıkarken ben olduğum yerde kalmış, yanan evimize bakıyordum. Evimiz devasa büyüklükte değildi. Üç odası, bir salonu bir de mutfağı vardı.

Toprak ve Can  bir odada, Cem ve ben bir odada kalıyorduk.

İçime resmen bir yangın düştü. Kalbime, tam ortasına.

Allah'ım nolur annem evden çıkmış olsun.

Toprak abim, yangınların arasına girmeye çalışan Can' ı engellemeye çalışıyordu. Polisler ise Cem' i tutuyordu.

Ben ise kıpırdayamıyordum. Başımı önüme eğdim ve yangin seslerini duymamak, insanların sesini duymamak için kulaklarımı kapattim.

Annem iyi olacaktı. Yanımıza gelecekti. Yine bize nasihatler verecekti. Annem yanımızda olacaktı. Bizi bırakmayacaktı.

Aklıma anılarımız gelince kalbim mümkünmüş gibi daha fazla acıdı. Annem bizi bırakmayacaktı.

Daha dün uyumadan önce kahkalar ile gülüyorduk. Hepimiz...

Korkuyla kafamı kaldırdım. Can'ın yanına sağlık çalışanları gelmiş, müdahale ediyordu. Cem yere çökmüş, kollarını vücuduna sarmış, ağlıyordu. Kalbim daha fazla ağırdı.

Ev ise hala cayır cayır yanıyordu.

İtfaiye ekipleri sürekli su atıyorlardı ama bana mısın demiyordu. Tekrar abime baktım.

Toprak abim ile göz göze geldik. Hızlıca yanıma geldi. Arabanın içine girdi ve bana sıkıca sarıldı. Abimin sarılmasını bekliyormuş gibi anında yumuşadım. Ve ağlamaya başladım.

- Bizi bırakmaz değil mi abi? Bana söz vermişti. Yemek yapmayı öğretecekti.

Abim de ağlıyordu benim gibi. Hiçbir şey söylemedi. Sadece saçımı okşayıp sıkıca sarıldı.

Acı bir fren sesi duyulduğunda kafamı kaldırdım. Babam gelmişti. Feryad ile eve doğru koşuyordu ama polisler engel oldu.

Kızgın alevlerin arasından kucağında annem ile çıkan bir itfaiye görevlisini görmemle hızlıca arabadan indim ve annemin yanına koştum.

- Anne! Anne uyan nolur! Anne aç gözlerini!

Belime sarılan sıkı kollar ile durmak zorunda kaldım. Hıçkırarak ağlıyordum. Birkaç sağlık ekibi annemin etrafını kapatmıştı. Rahat nefes alması için anneme hava maskesi taktılar.

Ayakları yanmıştı. Canı çok acımıştır annemin.

Durmadan ağlarken annemin başı yana düştü. Sağlık ekipleri anneme kalp masajı yapmaya başladığında resmen boğazımı yırtar gibi bağırdım.

Yanıma Cem de geldiğinde bana sarıldı. Ona sıkıca sarıldığımda ağlıyordum. O da ağlıyordu.

Kafamı kaldırdığımda annemin üzerine siyah bir şey örttüklerini gördüm. Cem' e daha sıkı sarıldım. Annem artık yoktu.

Bir daha ona sarılamayacaktım. Onu sevdiğimi söyleyemeyecektim. Bir daha annemin kokusunu içime çekemeyecektim.

Bir kol daha hissettiğimde hafifçe kafamı kaldırdım. Can da gelmişti ve ağlıyordu bizim gibi. Toprak abim de bize sarılıyordu.

Babam ise hala haykırıyordu.

Bu günün bir rüya olmasını diledim.

Derin bir nefes aldım.

...

Bir hafta olmuştu annem vefat edeli.
Bir hafta olmuştu annemi kara toprakta bırakalı.
Bir hafta olmuştu annemsiz.
Bir hafta olmuştu...

Alışamamıştım ama alışmak zorundaydım. Herkes güçlü durmaya çalışıyordu. Abim, üçüzlerim, babam. Yine küçük bir eve tanışmıştık. Orta halli olduğumuz için eşyalarımız tam anlamıyla yoktu. Okulu dondurmuştuk. Ve hepimiz işe girmiştik.

Ancak kafamı böyle dağıtabiliyordum.

Eve yakın bir kırtasiyede işe girmiştim. Cem bir oto yıkamaya, Can ise bir kafeye garson olarak gitmişti.

Abim de okulunu dondurmayı düşünmüştü ama üçümüz onu kesin bir dille reddetmiştik. Abim gecesini gündüzüne katarak çalışmıştı o üniversiteye gidebilmek için. İnşaat mühendisliği okuyordu ve okulu dondurmazdı.

Abim de yarı zamanlı çalışıyordu.

Babam ise tamamen dağıtmıştı. Anneme çok aşıktı ve aşık olduğu kadın artık hayatta değildi. Büyük bir aşkla evlenmişler. Annem manken olmasına rağmen Toprak abime hamile kalınca mesleğini bırakmayı tercih etmiş ve bir daha da dönmemiş. Sevgisini hep bize vermişti.

Bir hafta öncesine kadar annem ve babam birbirlerine büyük bir aşkla bakıyordu. Babam anneme her akşam çiçek alır, bazı günler sürpriz yapardı.

Babam çok zorlanıyordu. Hiçbir şey yiyip içmiyor ve çalışmıyordu. Ama biz idare ederdik. Sonuçta babam da bizim gibi zor zamanlardan geçiyordu.

Kırtasiyeye giren öğrencileri görünce ayağa kalktım. Gülmeye zorladım kendimi.

- Hoşgeldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?

İki sevgiliydi galiba. Çok tatlılardı.

- Biz test kitaplarına bakmak istiyoruz.

Kafamı salladım.
- Tabi, şu taraftan.

...

Akşam olmuştu. Ben de bulduğum kitaplardan birini okuyordum. Kırtasiyenin sahibi Aysel ablanın işi olduğu için bugün ben kapatacaktım kırtasiyeyi.

Kitap okumaktan gözlerim acıyınca kapağını kapattım ve kenara koydum. Uykum gelmişti.

Birazdan Can beni almaya gelirdi. Beraber eve gider ve uyurduk. Uyumak... Çok ihtiyacım vardı.

Bu bir hafta içinde her gün annemin mezarına ziyarete gitmiştimtik. Sadece bugün gidemedik. İkimiz de çok yoğunduk çünkü.

Ayağa kalktım ve sandalyeyi düzelttim. Sonra ışıkları kapattım ve
Açık olan yazıyı kapalı tarafa çevirdim. Üzerimi düzelttikten sonra anahtarı aldım ve dışarı çıktım. Kapıyı iyice kapattığımdan emin olduktan sonra iyice kilitledim ve kepenkleri indirdim.

Sokağın başına doğru yürümeye başladım. Yaz ayındaydık. Hava akşam olmasına rağmen sıcaktı.

Derin bir nefes aldım ve durdum. Sokağın başına gelmiştim. İleriden hızlı hızlı bana doğru gelen üçüzümü görünce gülümsedim ve el salladım.

Adımlarını daha da hızlandırdı. Yanıma gelince sıkıca sarıldı. Ben de sarılmasına karşılık verdim.

Can
- Yoruldum mu çok?

Yorulmuştum ama kafamı olumsuz anlamda salladım.
- Ben ve yorulmak, çok ters işler Can.

Gülümsedi.

- Hadi yine iyisin, bugün canın üçüzün sana tost yapacak. Hem de karışık.

Kaşlarımı kaldırarak baktım.
- Bak sen! Bizim iş bilmez Can ve tost yapmak. Aferin len.

Gülümsedi ve saçımdan hafifçe çekti. Yürümeye başladık. Koluna girdim. Uykum gelmişti.

- Çok yoruluyorsun değil mi?

Kafasını olumsuz anlamda salladı.
- Ben ve yorulmak çok ters işler Cansu.

Gülümsedim. Yoruluyordu.

Bu bir haftada kavgalarımız sıfırı bulmuştu. O an anladım bizim nazımızı sadece annemin çektiğini.

Birbirimize daha fazla bağlanmıştık. İyi ki onlar vardı. Yoksa ben yaşayamazdım.

Eve doğru ilerledik. Eve girdiğimizde iğrenç bir koku etrafı sardı. Yüzümü buruşturdum. Berbat kokuyordu. Evde eşya yoktu. Bir yer minderi, iki yer yatağı, birkaç bardak, çatal, kaşık ve çaydanlık vardı sadece. Durumu nasıl düzelteceğimizi bilmiyordum ama annem olsaydı bu kötü yeri bile çiçek gibi güzel yapardı.

İçeriden sesler geldiğinde Can ile beraber içeriye girdik. Babamın önünde içki şişeleri vardı. Parayı nereden buldu ki? Biz bile daha maaşımızı alamamıştık.

- Babacığım, iyi misin?

Babama doğru bir adım attım ama babam ayağa kalktı. Ona sarılacağım anda beni kendinden sertçe itti.

Yere düşmekten beni Can kurtarmıştı.

Can
- Baba ne yapıyorsun?! Kendine gel!

Babam kötü kötü bize baktı. Sonra bana baktı. Ayakta durmakta bile zorlanıyordu.

Babam
- Hepsi senin yüzünden oldu! Lanet olası oyunculuk seçmelerine gitmeseydin hayatımın aşkı şu an yanımda olacaktı!

Şaşkınca babama baktım. Benden önce Can konuştu.
- Baba iyi değilsin, kendine gel! Laflarına dikkat et! Karşındaki öz kızın!

Başka hiçbir şey söylemeden yanımızdan ayrıldı ve kapıyı çarparak evden çıktı. Can yanımdan ayrıldı ve camları açtı.

Can
- Leş gibi kokutmuş her yeri.

Göz ucu ile Can' a baktım.
- Sence haklı mı?

Hızlıca yanıma geldi ve saçımı okşadı.
- olur mu öyle şey birtanem? Olacak varmış. Sen düşünme şimdi bunları. Hadi doğru yatağa. Saat geç oldu. Ben buraları toparlarım.

Kafamı salladım.

- ama çok gecikme. Cem de gelir birazdan..

Kafasını salladı benim gibi. Yanıma geldi ve alnımdan öptü.

- İyi geceler can parçam.

- İyi geceler can suyum.

🦋🦋🦋








Merhabalar. Nasılsınız?

İlk bölüm nasıldı?

Bana iki tane erkek isim önerebilir misiniz? Ve bildiğiniz herhangi bir erkek karakter de rica edeceğim.

Sizce kurgu nasıl devam edecek?

Gelecek bölümde görüşmek üzere.

Hoşçakalın 🦋

Fortsett å les

You'll Also Like

1.5M 56K 55
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
Peyda Av Herkes Yalan

Ungdomsfiksjon

817K 56.7K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
140K 9.6K 90
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
AVUKAT (+18) Av NUR<3

Ungdomsfiksjon

198K 4K 31
Instagram hesabı; maviibulutt__official Başlama tarihi: 28.10.2023 Bitiş tarihi: ----------------- "Bir, iki, üç, dört" Dediğinde ilerlemeyi bırakt...