Bölüme başlamadan önce bir balkon konuşması yapmam gerekiyor ehe. Öncelikle asırlar sonra 82828292 yaşındaki Lune'dan selamlar. Öxöxöxöx. Bu kadar beklettiğim için üzgünüm. Birkaç sorun vardı. Halledildi mi yoo, ama buraya gelmem için yeteri kadar gücü toplamam gerekti ve topladım da.
Yarım bırakılan işleri sevmiyorum. Yarım bırakılan cümleleri, konuşmaları. Bazen bunlar elimizde olmadan gerçekleşiyor ama burayı yarım bırakmak tamamen benim seçimim.
O yüzden, kendime olan saygımdan, burayı böylece yarım bırakamayacağıma karar kıldım ve buradayım.
Bu bölümden sonraki bölüm final. En başından beri plan buydu. Ani alınmış bir karar değil.
Bunun dışında uzun süre okumadığımızdan unutmuş olabileceğimiz yerler var kitapta. Onları minik bi özet geçmek istiyorum ki hem daha önceki bölümlere gidip okumak zorunda kalmayın hemde hızlıca bölüme adapte olun.
BURAYA KADAR OLAN OLAYLAR:
Öncelikle öğretmenlerimiz sürekli Adrien ve Marinette'e uzak durmalarını istiyordu. Onların arasında ise büyük bir çekim vardı.
Can kubbe altında yaptıkları eğitimlerin birer simülasyon olmadığını öğrenmiştik sonra.
Bunun yanında Luka ve Chloe ilişkisi de büyüyordu ama ilişkide çatlaklar vardı.
Gençlerimiz anlam veremedikleri yalanlar ve yasaklar içinde debelenirken Felix ve Kagami belası çıkmıştı başlarına.
Felix ve Kagami onların tahtlarını isteyen kraliyet ailesi mensuplarıydı.
Bu olay ve yalanlar hakkında bir çözüm ararken 4 kitap bulmuşlardır. Birleştiklerinde yin yang oluşturan 4 kitap.
Bunun yanında sürekli gelen kehanetler de vardı tabii. Tıpkı öğretmenler gibi dengeden, zıtlık ve eşlikten, en önemlisi de dehlizden bahseden kehanetler.
Çiftlerimiz bunları çözmeye çalışırken aynı zamanda yakınlaşmaya da başlamışlardı.
Ve o yakınlaşmadan ötürü küçük bir kıyamet kopmuştu. Gök kubbe yarılmış, tsunami oluşmuş, gök ada hasar almıştı.
Bu olayı öğretmenler sayesinde atlatmışlardı çiftlerimiz.
Ve o an bir şey fark etmişlerdi.
4 ülkenin tam ortasında, akademinin giriş katının tam merkezindeki çeşme.
Üstünde yin yang olan.
Ha birde unutmadan.
Eğitmenlerin büyük sırrı da açığa çıkmıştı.
Onlar krallığın ilk varisleriydi.
Ay ve Güneş, Bulut ve Rüzgar.
Birbirlerine aşık olmuşlardı.
Ay ve Güneş Krallıklarının birleştiği noktada bir ağaç vardı. Hayat Ağacı. Ay ve Güneş'i eğitmenleri orada aşkları yüzünden cezalandırılıp zehirlenmişlerdi.
Ve o ağaca bir kehanet inmişti.
Adım bir,
İlkler gelecek.
Zehirlenecek.
Adım son,
Sonlar gelecek.
Her şey silinecek.
Eveet her şeyi özetledim neredeyse. Kalanını bu bölümde göreceksiniz dert etmeyin.
O zaman hadi gidelim bakalım.
İyi okumalar!
-Lune.
Adrien Agreste
"Planı ne zaman devreye sokuyoruz?" Dedi pislikçe gülerken, Felix. Sevgilisi gülüşüne karşılık vererek cevapladı soruyu. "Yarın."
Yarın.
Plan.
Ne?
"Sence işe yarayacak mı? Bu hepimizi tehlikeye atabilir."
"İşe yarayacak, yaramak zorunda." Yakın duruyorlardı. Öpüşmelerinin etkisi ile soluk soluğa konuşuyorlardı.
"Git hadi," Dedi Felix. "Yarına güç topla."
Bir süre ayrılmalarını bekledim. Onlar gittikten sonra benimle beraber, saklandığı yerden o mavi gözler de çıkmıştı.
Marinette.
"Ne yapacağız?" Dedi şoka girmiş sesi ile. Bende farklı değildim. Derin bir nefes alarak gözlerimi ona çevirdim. "Bizimkilerin yanına dönelim. Orada, her şeyi konuşuruz."
Yaşadığımız şok ile nasıl akademiye, oradan da bizimkilerin yanına döndük bilmiyorum. Masanın etrafında her zaman ki gibi toplanmış sessizce birbirimize bakıyorduk.
"Hepimiz hocalarla konuştuk." Başlarını salladılar.
"Ve biz hocalardan sonra bir şey daha öğrendik." Dedi Marinette bana bakarak.
"Ne?" Ses Luka'ya aitti.
"Kuzenlerimiz, Felix ve Kagami sevgililer." Dedim tek nefeste Marinette'e bakarken. Söylediklerime ben bile inanamıyordum.
"Ne?" Bu sefer ses Chloe'den çıkmıştı. "Ama, sizi ayırmaya çalışırken onlar-"
"Öpüştüklerinde deprem oldu." Marinette masanın bir köşesine bakarak söylediği şey ile tüm masayı sessizliğe boğdu.
"Yani siz.." Chloe sözlerini tamamlayamadı.
Biz buna kalkışsak, kıyamet olurdu.
"Bir planlar var ve yarın devreye sokacaklar. Bizden kurtulmak istiyorlar." İç çektim. "Fakat plan ne bilmiyoruz."
"Basit." Dedi Luka. "Alınmayın ama eğer orada öpüşebilecek kadar ahmaklarsa çok zekice bir plan değildir bu."
"Ne demek istiyorsun?"
"Sizi ortadan kaldırmak istiyorlarsa yapmaları gereken iki şey var." Hepimiz sus pus olmuş Luka'yı dinliyorduk. "1, o depremden daha büyük bir şey yaparak suçu size atacaklar. Böylece kurallar gereği tahttaki hakkınız, tahta ve kraliyete zarar verme suçundan düşecek."
Bu oldukça mantıklı ama depremden büyük bir şeyi nasıl yapabilirler ki?
"Adrien, çok masumsun kardeşim."
"Ha?"
"İç sesini duyabiliyorum. Ona dedim."
"Nasıl?"
Luka güldü. "Siz eğitim alırken bizde boş durmuyoruz evlat."
Bu sefer bende güldüm. "Hem eğitim alıyorsun hemde eğitmeninin laflarını." Luka 32 dış sırıttı. O böyleydi işte. Ortam ne kadar gergin olursa olsun o ortamı dağıtmayı iyi bilirdi.
"Peki 2.ihtimal Luka?" Marinette'in sorusu ile Luka ona döndü. "2.ihtimal sizi düşürmek için tüm krallıkları yıkmak ve yerine en baştan kendi krallıklarını kurmak. Ama bu hem zor hemde onların yapamayacağı türden bir iş. Başka bir seçenekleri yok. Size iftira atacaklar bence."
Luka çok çok haklıydı. Bunu durdurmalıydık.
" Eğitmenlerimiz ve zehir hakkında bir şey öğrendiniz mi? " Dedim biraz düşündükten sonra.
" Aşıklarmış. Ve ayrıca birde Ölüm Ağacı var. " Dedi Chloe.
" Aşık oldukları zaten tamamdı ama Ölüm Ağacı? " Dedim Chloe'ye.
"Rüzgarlar ve Bulut Krallığının birleştiği noktada bir ağaçmış bu. Eğitmenlerimiz orada zehirlenmiş."
"Bizimki de Hayat Ağacı."
İş gittikçe karmaşıklaşıyordu. O ağaçlarda bir şey vardı. Aynı şekilde Dehlizde de öyle.
"Çocuklar," Dedi Marinette ayağa kalkarken. "Hikayenin çoğunu çözdük."
"Nasıl?"
"Eğitmenlerimiz en başından sonuna kadar gelen varisleri eğitmek için gelen kişiler ve temel özelliklere sahipler. Örneğin benimkinin temel özelliği Bilgelik. Kontrol edebildiği element su. Kitaplarınızı getirsenize."
Birkaç dakika içinde 4 kitapta masada yerini almıştı.
Kitapları açıp okumaya başladığımızda ilk ben konuştum.
" Tanrı güçlü olanı seçti. "
" Güç, öfke, Güneş. Kontrol edebildiğin element? " Dedi Marinette heyecanla. "Ateş." Diye karşılık verdim.
" Tanrı bahar getireni seçti." Konuşan Chloe'ydi.
"Bahar getirmek. Çiçekler rüzgarlar ile taşınır. Bahar, güzellik, Rüzgar."
"Elementim Hava." Dedi Chloe başını sallayarak.
"Tanrı kışı getireni seçti." Dedi Luka.
"Kar, fırtına, Bulut."
"Şey bu arada benimde Elementim hava." Dedi Luka Chloe'ye bakarak.
"Bunlar bizim kristal güçlerimiz. Birleştiklerinde hayat veriyorlar. Yani toprağı oluşturuyorlar." Dedi Marinette. "Ama ayrı ayrı yıkım getiriyorlar. Bu yüzden eğitmenlerimiz koca akademide bize aynı odaları verdi. Ayrı kalamayız ama parçalara da ayrılamayız."
Birbirimize bakıp gülümsedik.
"Hikayenin buraya kadar olan kısmı tamam. Dengeyi koruma, zıtlık eşlik durumları da kafamızda oturuyor artık." Dedi Marinette. "Elimizde tek bir soru işareti kaldı, o da Dehliz."
İç çektim. "Soru işaretinin tek bir tane kaldığını sanmıyorum ama orayı bulursak hem soru işaretlerinin artacağını hemde bir yandan çözülecek şeyler olduğunu biliyorum." Dedim. Herkes başı ile onayladı.
"Orayı bulduk, Adrien."
Çeşmeden mi bahsediyordu?
"Bekle bizi Dehliz, biz geliyoruz."
Eveet soru işaretleri çözülmeye yavaş yavaş başladı.
Bir diğer bölüm için minik bir spoi vermek istiyorum size.
Neden çocuklar Dünya'da telefonla normal bir şekilde konuşurken, hayata uyum sağlarken burada, Gök Evren'de bu tip teknolojik şeyler yerine daha antik şeyler mevcut?
Çeşme gibi. Telefon kullanmaması gibi. Araba olmaması ve her yere yürüyerek ulaşılması gibi. Mutlak Monarşi'nin devam ettirilmesi gibi.
Tahminleri alayım.
Şimdilik görüşmek üzere. Bu sefer arayı fazla uzatmayacağım söz!
Seviyorum sizi.
Ha bu arada, @saydamduvarlar hesabında kitaplar yazmaya devam ediyorum. Hayran kurgu değiller ama seveceğinizi düşünüyorum. Destek olursanız çok mutlu olurum!
-Lune.