Yağmurlu Bir Gece

By ChristineSarahh

1.5K 97 21

Leydi Campbell, yıllar önce yağmurlu bir gecede tesadüfen karşılaştığı günah kadar cezbedici zampara adama yı... More

Giriş
1
2
3
5
6

4

147 11 1
By ChristineSarahh

Genç kadın odadaki tıkırtıdan rahatsız olduğunu belli edercesine homurdanarak uyandı huzursuz huzursuz.

Üzerinde uyuduğu beyaz ipek çarşafın hışırtısıyla sesin kaynağı ona çevirdi bakışlarını.

"Günaydın." Dedi arsız bir tavırla ilerleyerek dibine otururken.

Kadının dilinden günaydına benzer bir karşılık çıktı esnerken.

Gülümsedi. Bu hali sevimliydi.

"Benim işler için gitmem lazım, uyandığın iyi oldu. Şimdi sana birkaç bilgi vereceğim-"

"Sana verdiğim mektubu unutma olur mu?"

Dikkati dağılıyordu adamın, cevap veremedi. Karşısındaki kadının, utangaçlık mı dese bilemedi, göz kontağı kurmaması onu delirtiyordu.

O koyu yeşil gözlere ulaşmak istiyordu bir an önce. Tek düşünebildiği bundan başkası değildi.

Leydinin yüzüne oranla koca iri elini kadının çenesine yerleştirip kendisine bakmasını sağladı kibarca. Gözleri buluştuğunda ise kalbinin böylesine hızlı atması hiç hoşuna gitmedi, çekti elini ateşten çeken bir çocuk gibi.

"Mektup mu? Çoktan gönderildi bile," Ayağı kalkarak önündeki pencereye doğru ilerledi.

"Evangeline Campbell... Bir aylığına benimsin."

"Evet, öyleyim." Leydi saçlarını sağ omzuna toparlayıp birkaç adım ilerisindeki seramik hazne ve üzerine bez yerleştirilmiş demir sürahiye doğru ilerledi.

"Ben skandalların adamıyım."

"Bana bilmediğim bir şey söyle" dedi Evy kendini tutamayarak.

"Ama sen değilsin Eva," adam bakışlarını yüzünü yıkayan kadına çevirdi.

"Bu yüzden seni korumak zorundayım."

"Hayır hayır..." İşini bitiren leydi hışımla onun yanına ilerledi.

"Benim kimsenin korumasına ihtiyacım yok."

"Tek yapmanı istediğim ismin sorulduğunda Campbell soyadını vermemen." Adam yumuşak bakışlarla onun hırslı ve sinirli halini inceledi.

Görünen o ki kadın gereksiz tepki verdiğini anlayabilmişti.

"İsmim Eva. Burada sizin misafirinizim. Uygun mudur?"

"Kesinlikle," Daha fazla ciddiyetini koruyamadan güldü.

"Zaten buraya soylu biri gelmez... Ablam hariç."

"Ablan mı?" Dedi hayretle. Onun ablası mı vardı?

"Demek hayranım ailemi pek araştırmamış ha," Kendisine kıyasla kısa olan avına eğilerek yaklaştırdı yüzünü.

"Bilmek ister misin?"

Evangeline yanaklarının ısınmasına engel olamadı.

Bu adam hayatında gördüğü en çekici varlıktı şüphesiz. Ve eğer Osborne'un söylediklerini duymasa şuan onunla burada olması tek kelimeyle imkansızdı.

İyi ki diye geçirdi içinden, istemsizce var olan pişmanlıklarını da öldürerek.

Kadının şaşkın bakışlarına, kendisine fazla sevimli gelen yeşil gözlere daha fazla dayanamayan adam sessizliği kadının saçlarını kabaca okşayarak bozdu.

Amacı kendisine saplanan bu deli kadını biraz olsun sinir etmekten başka bir şey değildi.

"Seni..." Dişlerinin arasından hırlayan 'sevimli' genç kadını dinlemeye tenezzül etmeden yatağa geri oturdu.

"Ablam sosyetede göremeyeceğin kadar samimi ve sıcak bir insandır." Konuşurken ışık hüzmeleriyle yavaş bir ahenkle dans edip duran tüle sabitledi gözlerini.

"Bazen buraya gelip kafa dinlemeyi sever. Yanında kimseyi getirmez endişelenme, seni de tanımaz. Kimseyi mi tanımaz demeliyim..."

"Sosyeteden kendini koruyor ha? Kendisiyle iyi anlaşabileceğimden şüpheniz olmasın." Dedi kadın sıcak bir gülümsemeyle.

Az önce sinirden deliye dönen o değilmiş gibi.

"Diyeceklerim bu kadardı. Artık izninle gidiyorum Eva." Dedi ismini bastırarak. Leydi ister istemez bu hitaptan hoşnut olmuştu.

"Sebze ve meyve getirttim, aşağıdalar. Kendini doyurmayı biliyorsundur umarım." Dedi tatlı bir alayla. Siyah paltosunu alıp aşağı kata ilerledi arkasındaki kadın eşliğinde.

Boyunluğunu da hızla gömleğinin arasına yerleştiren adam, dışarı adımını atmak üzereyken paltosunun arkadan çekildiğini hissetti.

"Ne zaman döneceksin?" Campbell'in sesi kısık ve...

Zampara, ne yazık ki o duyguyu tasvir edecek kadar deneyimli değildi. Fakat biraz düşünme sonucu hüzün olarak tanımlamaya karar kıldı.

"Bu akşam geleceğim, söz veriyorum." Söz veriyorum'u dediği için kendine lanet okudu.

Neydi o, romantik bir beyefendi mi?

Boğazını temizledi.

"Cennetimi gez ve tadını çıkar. Eğlenmene bak." Dedikten sonra arkasına dönüp kadına iyice göz gezdirdi.

Bu kadın farkında olmasa da fazla alımlıydı. Buna şüphe yoktu.

Erkek dürtülerine karşı koyamadı. Kadının elini tutup hızla kendisine yaklaşmasını sağladı.

Artık aralarında mesafe yoktu. Kadının şaşkın ifadesi fazlaca hoşuna gitti. Eğilip kulağına fısıldadı:

"Senden bir öpücük almama ne zaman izin verirsin?"

İşaret parmağını Evangeline'in kulak arkasından boynuna kadar yaramazca dolandırdı.

"Hala bir gelişme göremiyorum," dedi kadın şoku atlatarak.

"Beni eğit ve sonrasında ne istersen yap."

"Seni çok güzel eğiteceğim Eva... Bekle ve gör." Genç kadının yüzüne eğildi.

Neye uğradığını şaşıran kadına cürretkârlık yapmak istemedi nedense. Pek tabii dudaklarını tadabilirdi, fakat onu incitmek sanıyordu ki isteyeceği son şeydi.

Ona ne olmuştu böyle?

Evangeline kapının kapanma sesinden sonra yere yığıldı. Heyecandan bacakları tutmuyordu.

Kalbinin yanağından attığına yemin edebilirdi.

"Çok... Güzeldi." Dudaklarından döküldü istemsizce.

Bu zampara onu cezbediyordu.


Genç Kont, apar topar malikanesindeki çalışma salonuna girdi. Masasının ortasında gelmesi gereken evraklara bakındıktan sonra, odadaki sigara tüttürmüş karaltıya bakarak iç çekti.

"Bu kağıtlar neden bir türlü bitmiyor?"

"Bir gün olsun adam akıllı doldurmadığınız için olabilir mi?" Dedi iğneleyici bi samimiyetsizlikle masanın yanında oturmuş adam, üst üste attığı bacaklarını yavaşça çözerek. Dudaklarının arasındaki sigarayı parmaklarına alıp dumanlı nefesini yavaşça dışarı boşalttı.

"Dün geceki baloda neden sizi hiç göremedim, Lichfield Kontu?" Yüzünün ifadesizliği yaptığı imayı hiç mi hiç eksiltmiyordu.

Son birkaç gündür fazlaca aşina olduğu renk tonuna benzer fakat daha ruhsuz bakan gözler, sinsi fakat sırıtan bir ince dudak...

Tam bir düşman olduğunu düşünmeden edemedi.

Sorusuna cevap alamayınca kıkırtısına mani olamadı karşısındaki.

"Kimdi bu geceki? Leeds Düşesi mi? Yoksa çocuklu bir kocakarı mı?"

Brandan yumruğunu sıktı. Bu imalardan hiç hoşnut olmamıştı, her ne kadar normal hayatında sürekli duysa da.

Alışmak kolay olmayacaktı.

"Dün hiçbir şey olmadı. Neden dinlemiyorsun?"

"Olmadı demek... İlk defa birini gizliyorsunuz."

Kollarını kavuşturmuş odanın merkezindeki Helene heykeline bakan sert bakışların sahibine doğru ilerledi Raymond.

"Doğruyu söyleyin, başınızı büyük bir belaya sokmadınız değil mi?"

Kont, geriye dönüp masadaki suyu kafasına dikti kuruyan boğazını biraz olsun toparlayabilmek için.

Şimdiye kadar hiç yalan söylemediği iş ortağına ne diyeceğini şaşırıyordu.

"Raymond, bu konuyu konuşmasak olmaz mı?" Dedi yalvarır gözlerle. Fazla tuhaf bir aurası vardı gerçekten de bugün.

Kendisini garip hissetti genç adam. Ülkenin en yakışıklı zamparası bugün kanlı canlı bir Paris'e dönmüştü.

Ya da sadece kuruntu yapıyordu.

"Pekala, susalım bakalım. Tek temennim başımıza dert açmaman."

Brandan ukala tavrına geri dönerek elini günahı kadar sevmediği biricik iş ortağının omzuna attı.

"Sizin başınızı katiyyen derde sokmam Bay Raymond Campbell..."

Genç adamın gülüşü de gecikmedi. İkisi de normal hallerine dönüp işlere kaldığı yerden devam ettiler.

Yalnızca yanındaki adam, zampara dostunun Helene heykeline dalıp dalıp kendisiyle olan iç çekişmesini asla fark edemedi gün boyu.

Continue Reading

You'll Also Like

145K 14.9K 94
Zengin Kont ailesinin tek kızı öldürüldü. Ama onun adına üzülen yoktu. O ona olan nefreti anlamadı. Bir gün gözünü bir hayalet olarak açıncaya kadar...
108K 9.3K 36
Bedenim tir tir titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş neredeyse ağlayacaktım. Etrafta yeni yeni fark ettiğim geçmişe ait şeyler vardı. Tabelalar, ara...
17.4K 901 25
"Bırakın beni" "Seni efendimize götüreceğiz ne yapacağına o karar verecek şimdi kes sesini" Eun Ae kurtulamayacağını anlayınca kendini olayların akış...
2.2M 104K 44
On dokuz yaşında, hayatı yalanlarla süslü, güzel, zeki ve cesur bir genç kız. Ettiği intikam yemininin esiri, etrafına korku salan, güçlü ve sevgisiz...