SARMAŞIK (Tamamlandı)

De delidivaneyimmm

28.2K 809 57

Kısa ve öz bir hikaye çıkarmaya çalıştım. Aşkla kalın. romantik 200 10.04.22 Hikaye 223 24.12.2023 Türkü... Mais

Tanıtım
Part-1-
Part-2-
Part-3-
Part -4-
Part-5-
Part-6-
Part-7-
özel bölüm 1

FİNAL

3.1K 109 16
De delidivaneyimmm

Hayat ne kadar garip öyle değil mi? Tam umudunuzu kaybettiğiniz bir anda neler oluyor. Benim durumumda şuan öyleydi. alimin bana söylediği türkü  dolanıyordu aklımda. Ne demişti sahi? Ali Ayşe'yi seviyor.  Belki seni seviyorum dememişti ama bu bile yeterdi bana. Şimdi onu izliyordum. Gözleri kapalı uyuyor. Yüzü bana dönmüş. Beni bir koluyla sıkıca sarmış.  Derin bir uykuda. Gözleri hafif şişmiş, dudakları aralık. İşte tam şuan hiç bir şeyin önemi yok benim için. Saat kaç? Günlerden ne? Tatil mi? Dünya yanmış kimin umurunda? Ben bu hayatta en çok istediğim şeye sahibim şu anda. Aliye. İşte şimdi güçlüydüm. İnsan sevildiğini biraz olsun hissedince çiçek açıyormuş. Bana bu saatten sonra bir tek Ali zarar verirdi. Biliyordum beni ruhen yıkacak tek kişi oydu. Bu uzaktan sevmelere benzemiyordu. Kokusu burnuma doluyordu. Elleri ellerim, saçları saçlarıma karışıyordu. Uzaktan sevmekle bunlar bir olur muydu hiç?

Uyandırmak istemiyordum ama dayanamayıp parmağımın tersiyle yanağını okşadım. Hafif çıkmış sakallarını sevdim. Kirpiklerine dokundum. Uykuda dağıttığı kaşlarını düzelttim. Dudağının kenarında o güldüğü zaman çıkan minik gamzeyi sevdim.  Ve Ali yine beni şaşırttı. Bİr anda gözlerini açınca sıçrayıp geri çekilmeye çalıştım. 

"Nereye hanımefendi? Uykuda severken dokunurken utanmıyorsun da niye kaçıyorsun?"

Şuan yüzümü basan sıcakla ne diyeceğimi bilemedim. Hadi ama görüyorsunuz değil mi kalbim ne halde? Kollarından kurtulmaya çalıştım ama bana izin vermedi. Kolları arasına sıkışmış durumdaydım. Ve kalbimin ritmini değiştiren şey şu an fazla yakın olmamızdı. Burnu burnuma değerken nasıl konuşabilirim?

"T tamam özür dilerim dokunmam bir daha"

Anlayamıyordum.  Bana nazlanıyor mu yoksa hoşuna mı gidiyor anlayamıyordum.  Elimi tutup yanağına koydu. Avuç içlerime batıyordu sakalları.  Gözlerini tekrar kapattı ve beni kendine iyice çekti.

"Böyle bi rşey söylemedim. Her şeyi yanlış anlamaktan vazgeçer misin ? Ve lütfen biraz daha dinlenmeye ihtiyacaım var"

"Peki ama beni bırakırsan kahvaltı hazırlayayım?"

"Ben seninle dinlenmek istiyorum kahvaltıyı da dışarda yaparız boş ver"

Huzurla kapattım gözlerimi. Başımı salladım ama hissetti mi bilmiyorum. Kokusuyla mayıştım. Ve bir süre sonra uykunun kollarındaydım. Hadi ama sevdiğinin kokusu uyuşturucu gibi. Böyle şehrin uzaklığından kaçtığında bir ormanın içinde ıslak toprak kokusunu çekmek gibi. Tarif edilemez  bir huzur.

Başımın ağrısıyla uyandım. Öyle sızlıyordu ki sanki kafamın içinde filler vardı. Enseme vuruyordu ağrısı hadi ama bugün güzel bir gün olmalıydı. 

"Ayşe'm ne oldu bak bakayım bana iyi misin"

Acıdan inlememe Ali şaşırmıştı ama gözlerim bile dolmuştu acıdan. Dayanılmazdı. 

"Başım çatlıyor ağrıdan sanırım doktorun verdiği ağrı kesici etkisi geçti. "

"Hadi kalkalım o zaman da kahvaltıdan sonra ilaçlarını vereyim dayanabilecek misin ?"

"Denerim hadi hazırlanıp çıkalım."

Üzerime düzgün bir şeyler giyip hızla hazırlandım. Açtığım camlardan gelen serin havayla başımın ağrısı biraz olsun sakinleşmişti.  Arabaya bindiğimizde dahi Alinin gözü benim üzerimdeydi. Sanırım onu gerçekten telaşlandırmıştım.

"Seni mükemmel bir yere götüreceğim. Amcanın yeri gittin mi daha önce"

Hafızamı şöyle bir yokladım. Buralarda meşhur bir yerdi. Ama her şey gibi bundan da mahrum kalmıştım.

"Yok gitmedim hiç güzel bir yer diye duymuştum"

"Turgut amcalar sürekli gidiyor diye biliyordum ben özellikle bayram sabahları. Sen gitmek istemedin sanırım?"

Artık  saklanmak yoktu. Kocadan bir şey saklanır mı hiç?

"Yok genelde bir yere giderken götürmezler beni pek."

Kaşlarını çattı. Düşünceli bir hali vardı. Camdan yansımasından görüyordum. Sahi bu şehir bir bana mı dar olmuştu?

Amcanın yerine geldiğimizde buraya bayılmıştım. Şehir sokakları gibi değildi.  Masaların etrafında büyük çınar ağaçları vardı.  Ve deniz gözüküyordu. Burada sonsuza kadar Aliyle durabilirdim. 

Oturduğumuzda Ali kahvaltılık her şeyi söyledi. Bunlarla bir ordu doyardı..

"Çok şey söyledin kim yiyecek bu kadar?"

"Senle ben yiyeceğiz hem rengin bembeyaz dünde çok kan kaybettin güç toplaman lazım."

Mutluydum. Normal çiftler gibiydik. Hani böyle şakalaşan, gülüşen , arada utanan, her şey güzeldi benim için.  Uzun zamandır aradığım mutluluğu  bulmuştum. Birbirimize seni seni seviyorum dememiştik ama insan gözlerden anlar ya. Bende öyle anlıyordum. Gözlerinin ta içinde kendimi görüyordum. Ellerimi tutuyor. Ellerinden hayata tutunuyorum. Yüzü kaşı gözü her bir zerresine hayranım.  

-- Bir zaman sonra---

Sedyede oturmuş hemşirenin gelmesini bekliyordum. Dikişlerimin alınması için gelmiştim. Alim gelmek için ısrar etmişti ama benimle son günlerde  o kadar çok ilgilenmişti ki bu sefer onu hastaneye sürüklemek istememiştim. Yanımdaki poşete baktım. İçinde börek vardı. Buradan çıkışta sürpriz yapıp iş yerine gidecektim. Bir anda gelen bir cesaretti. Ne tepki verir bilmiyordum. Ama son zamanlarda bana o kadar çok adım atmıştı ki. Benim artık koşmam gerekiyordu.

Hastaneden çıkıp iş yerinin önüne geldim. Avuçlarım terliyordu. Heyecandan kalbim hızlı atıyordu ama artık özgürce sevebilmek istiyordum.

"Merhaba ben eşimi ziyarete gelmiştim ama"

İş yerinin kapısındaki güvenlik bana yandan bir bakış attı.

"Kimdir bacım senin kocan?"

"Ali Albayrak"

"İçeri sormam lazım bacım öylece alamam seni"

"Şeyy ama ben sürpriz yapmıştım bu seferlik mümasa gösterseniz olur mu?"

Adam uzunca baktı bana. Bir emin değildi. Ama ben yolumdan dönmezdim.

"Bakın size de bir tabak börek vereyim geçirin beni olur mu"

Gülümsedim. Böreğin silah olabileceğini kim tahmin edebilirdi?

"İyi bakalım öyle olsun İnşallah başımı belaya sokmazsın. 3. Kat Kapısında ismi yazıyor."

"Çok teşekkür ederim bu iyiliğinizi unutmayacağım."

Börekten birazcık plastik tabağa koyup içeri girdim. Asansörde saçımı düzelttim hafifçe hadi ama.. Acaba sürme sürse miydim?  Sanırım bunun düşünmek için kalmıştım.

Koridorda bir masa vardı. Sekreterdi sanırım ama yerinde kimse yoktu. Bende hızlıca odaların yanındaki isimlere göz gezdirdim ve Alinin ismini görünce kapının önüne geldim. İçeriden gülüşme sesleri geliyordu. Girmese miydim? Hiç gelmese miydim?  Dönmek yok hadi bakalım! Kapıyı tıklatıp içeriden gel sesini duyunca hafifçe açıp vücudumun yarısını kapıdan içeri soktum.

"Merhaba müsait misin?"

Bana şaşkınca bakan 4 kişi vardı. Ama ben bana şok olmuş ifadeyle bakan Aliye bakıyordum. Lütfen beni kırma. Lütfen?

"Senin ne işin var burada?"

Ve kalakaldım. Elimdeki poşetin sapına can simidi gibi yapıştım. 

"Ya ne kadar öküzsün hanımefendiye düzgün davran merhaba gelsene içeri kime baktınız"

Kadın bana gülümsedi ama ben şuan yok olmak istiyordum. Tam ağzımı açıp yanlış geldim diyecektim ki sarışın adamın dediğiyle sustum.

"LAn bu kadın senin karın değil mi? Oha şaka mı?""

bununla beraber kadın da bana döndü ve kocaman gülümsedi. Diğer adamın hiç sesi çıkmadan beni inceliyordu. Ger çek ten yok ol mak is ti yo rum

"Ali ne kadar kabasın karın gelmiş dediğine bak merhaba tatlım Ezgi ben."

En sonunda çektim gözlerimi Ali den. 

"Merhaba Ayşe ben. Sanırım işiniz var ben börek getirmiştim size afiyet olsun kolay gelsin."

Hızlıca elimdeki poşeti masanın üzerine bıraktım ve kaçar gibi çıktım odadan. Hataydı buraya gelmek hataydı. Arkamdan gelen sesleri umursamadım burada ağlamamalısın. 

"Kız şok oldu deli misin sen bakıyor hala manyak gitsene karının peşinden"

"Bu adamda bir haller vardı belli oldu sebebi ama tam salaksın tam!"

Ardından Ali'nin seslendiğini duydum ama asansör çoktan kapılarını kapatmıştı. Başım önümde hızlıca çıktım binadan. Sağıma soluma baktım. Güvenlik böreği yiyordu. O bile daha ılımlı karşılamıştı beni. Öküz Ali! Salak Ayşe!

"Yaa dur nereye gidiyorsun beklesene sesleniyorum."

Alinin sesiyle durdum. Kolumdan  tutup çekince ona döndüm. Gözlerine baktım. Bana günlerdir aşkla baktığına inandığım gözlere baktım. Bekledim ki kızgınlıkla baksın bana ama onunn gözlerinde sadece şaşkkınlık vardı.

"Nereye gidiyorsun kaçar gibi?"

"Ben rahatsızlık verdim kusura bakma. HAdi gitg içeri bir daha olmaz."

"Bana sürpriz mi yaptın? "

"Sadece içimden gelmişti ama bir daha rahatsız etmem."

Ve bir anda bağırdı. Sokağın ortasında. Hafif sisli havada. Narin rüzgar eserken.

"Yapma şunu işte! Yapma !"

"Ne yaptım. Tamam gidiyorum işte bağırma lütfen."

"Ya ben sana onu mu diyorum! Şaşırdım özür dilerim öyle tepki verdiğim için. Beklemiyordum. Yemin ederim beklemiyordum. Bana kırgın gözlerle bakma. Yıktığım duvarları örme artık !"

"Ne yaptım Ali Allah aşkına ? Görmüyor musun halimi he?"

Ve  eteğimdeki taşların dökülme zamanıydı. İnceldiği yerden kopsun.

"Bir sözüne bir bakışına ne hale geldiğimi görmüyor musun? Sevgine ne kadar muhtaç olduğumu görmüyor musun? Seni deli gibi sevdiğimi görmüyor musun? Ne olur sevmesen de seviyormuş gibi yapma. Beni kırma ne olur. Ben zaten paramparçayım sen de kırarsan dayanacak gücüm kalmıyor. Seni seviyorum ne olur artık bana acı verme!"

Bana öyle bir baktı ki. Sanki cennetten müjde vermişim gibi. Omuzlarından yükü almışım gibi.  Kolumdaki elini bırakmadı. Ama diğer eliyle ensemden tutup dudaklarıma yapıştı.

Upsss. İşte bu beklenmedikti. Sahi söylemiştim değil mi sevdiğimi? Elimi kaldırıp göğsüne koydum. Kalbi benimki kadar hızlı atıyordu. Şu an ne çıkacak dedikodu. Ne de sokağın ortasında olmamız umurumdaydı. Beni öpüyordu.  Hırsa başladığı öpücükten geri çekildi öylece bakarken söylendi uzaklaşmadan.

"Salaksın. Seni nasıl sevdiğimi görmüyor musun? Uğruna canımı vereceğimi görmüyor musun lütfen artık bırak kendini bırak ki sarayım seni."

Onaylarcasına gözlerimi kapattım ve dudaklarımda dudaklarını hissettim. İlk seferki gibi hırslı değildi daha çok kıyamıyormuş gibiydi. Ayrıldğımızda kollarımı boynuna dolayıp sımsıkı sarıldım. Bu gün benim miladımdı.

--Bir zaman sonra--

"Alim kalk üstümden işe geç kalacaksın."

"Az daha uyuyayım hem kokuna doymadım daha?"

"Olmaz hadii ahtapot gibi sarıldın bak bende kalkamıyorum."

Olmaz anlamında bir mırıltı çıkardı ve beni daha çok sardı.

"Alim canım hayatım hadi bak sana kahvaltı hazırlayacağım"

"Alinin canı. Alin çok seviyor seni ama seni kıracağına kafasını kırar"

Hızlıca kalkıp banyoya geçti. Bugün gitmesi gerekiyordu. Hazırlanmalıydım.  Ben adım atmazsam Alinin bana dokunmayacağını biliyordum bu yüzden akşam Elvanla aldığımız gecelikleri giyme vaktiydi.

--- Bir zaman sonra---

Günlerim o kadar güzeldi ki. Alimin bir dokunuşuna bir bakışına tekrar tekrar aşık oluyordum. Şirketin kapısındaki o günden ve benim ona attığım adımdan sonra her şey değişmişti. Biz birbirini deli gibi seven karı kocaydık. Hayallerim gerçek olmuştu. Ama artık yeni bir hayalim vardı. Aliye benzeyen bir bebek istiyordum. Deniyorduk ama bu ay adet olmamla olmadığını anladım. Demek ki daha zamanı değildi. 

Elvanlarla gideceğimiz piknik için malzemeleri hazırladım. Ama o kadar halsizdim ki erken kalkmak bana hiç yaramamıştı.

"Güzelim tamamsan çıkalım"

"Hazırım hazırım balkonu kapattın dimi"

"Evet hadi bakalım."

Piknikte her şey güzeldi. Aliyle Asım enişte mangalı yakarken Elvan bana doğru eğildi. Emir bebek kucağımda uyukluyordu.

"Bana bak kız siz niye şapşal gibisiniz."

"Yok bir şey abla ne olacak Allah aşkına "

"Yok ben anlarım. Var sizde bir şey. Ali gözünden ayırmıyor seni. Hiiii. Anladım. Ayyy çok mutluyum şuan yeğen ne zaman?"

"Abla sus ne olur zamanı var ayıp yaaa."

Bana kahkahalarla güldü. Bense Ali'nin gözlerine bakamdım. Bunlar böyle mi konuşulur yahu.  Beni biraz daha sorguya çekse de daha fazla utandırmamak için sormadı. Sormaması için Emiri kucağına tutuşturmuş olabilirim ama bu kadında sordukça soruyordu yahu. 

Etler pişince oturup yedik. Bu piknik işine bayılmıştım. Fakat  çayları doldurup dönerken kafama gelen  darbeyle kendimi tutamadım ve yere çöktüm. 

"Ayşeee! Hay sizin topunuza!"

"İyiyim iyiyim sakin ol sadece başım dönüyor."

"Bilader özür dileriz bir şey oldu mu?"

"kes sesini yoksa o topu ben ne yapacağımı bilirim."

Sonrasını hatırlamıyorum. Bir top geldi bayılınır mı yahu?

Hastanede gözlerimi açtım. Kolumda serum Herkes baş  ucumdaydı. 

"Uyandın mı güzelim? İyi misin"

"İyiyim niye geldik ki hastaneye?"

"Bayıldın ayıltamadık gelir doktor şimdi."

Doktor geldiğinde yüzü gülüyordu. Hastayız yahu görmüyor musun?

"Evet Ayşe hanım merak etmeyin gayet iyisiniz. Eşiniz çok telaşlandı ama korkacak bir şey yok. Tansiyonunuz düşmüş ama böyle dönemlerde normal"

"Anlayamadım nasıl dönemlerde?"

"Bir buçuk aylık hamilesiniz hem de üçüz!"

Doktorun söylediğiyle doktorla beraber kahkaha attım. Bebeklerim oluyordu!

Doktor bir kaç ilaç yazıp tebrik edip çıktı. Ve ben utandığımdan Aliye bakamadım ama hırsla Elvana döndüm.

"Yeğen yeğen al sana yeğen hem de üç tane"

Güldük ama alnımdan öpen Alimle gülüşüm tebessüme dönüştü. Beni ne kadar sevdiğini, bu günler için şükrettiğini, bebeklerimi en az benim kadar seveceği fısıldarken odadan çıkan Elvanla Asım gram umurumda değildi. Anne ve baba oluyoruzz!!

--Bir zaman sonra---

Camın önünde dışarın seyrediyordum. Karnım kocamandı. Daha 5 aylık olmalarına rağmen hiçbir yere sığamıyordum.

"Yine mi rahat durmadılar?"

Arkamdan belime sarılan Alimin yanağına öpücük bıraktım. 

"Yok içerde futbol sahası var sanki tepiniyorlar."

"Aslında bir fikrim var."

Gülümseyen güzüne baktım huzurluydu.

"İlk kalbime düştüğün zamanı bilmek ister misin?"

"Evet bunu bana hiç söylemedin. Ben yıllardır seni seviyorum ama sen hiç söylemedin."

"İlk şarkı söylediğin zaman"

"Yalan söyleme ben şarkı söylemem her yerde"

"Evet her yerde söylemezsin. Bizim evin balkonu hariç. İlk o zaman duydum sesini. İlk o zaman düştü aşkın içime ama anlayamadım. "

"Bu çok uzun bir zaman biliyorsun değil mi?"

"Evet ama sana yetişmem için önümde uzun bir ömür var. "

"Seni seviyorum."

"Bende sizi seviyorum."

Ellerimizi karnımın üzerinde birleştirdi.

"Hadi bakalım söyle bakalım türkümüzü."

"Kar yağar kar üstüne
Derdim var dert üstüne
Cellat boynumu vursa
Yar sevmem yar üstüne"

SON

Selamlar ilk  hikayemin sonuna geldik. Sevmekten ve daha önemlisi umudumuzu kaybetmediğimiz çok daha güzel günlere.. Aşkla kalın..



Continue lendo

Você também vai gostar

737K 46K 50
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*
157K 1.3K 11
Aile baskısı olan bir genç ne kadar cesaretli olabilir? Hayallerini yaşamak sadece rüya mı? Belki de elinden tutacak bir ele ihtiyacı vardır. O el s...
138K 3.7K 41
Yalan...Pembesi,beyazı olmayan tek rengi koyu siyah olan yalan.Masum sıfatının ardına gizlenen vicdan azabına gebe bir yalan. Bataklığa batarcasına b...
9.2K 388 19
Bir yanda asiliyile tanınmış nefes bir yanda deliliyle tanınmış deli Tahir bakalım bu iki kişinin arasında neler olucak