EFLÂL | RAFLARDA

By idelirukiye

13.6M 268K 602K

🥀 "Geçmiş, bazen mutlu bir anı bazen acı bir tebessüm. Bazı zamanlarda ise adı konulamayan duygunun adı..." ... More

1. YABANCI SÜLİETLER | KİTAP VERSİYONU
2. ÇARE | KİTAP VERSİYONU
3. YALNIZLIK | KİTAP VERSİYONU
4. BAŞLANGIÇ | KİTAP VERSİYONU
5. BİLİNMEZ BİR YOL | KİTAP VERSİYONU
6. KADERİN SALINCAĞI | KİTAP VERSİYONU
7. AN | KİTAP VERSİYONU
8. YOL AYRIMI | KİTAP VERSİYONU
9. PİŞMANLIĞIN İKİ YÜZÜ | KİTAP VERSİYONU
10. BEKLENMEYEN TEKLİF | KİTAP VERSİYONU
11. MAZİ | KİTAP VERSİYONU
12. BAZI GERÇEKLER | KİTAP VERSİYONU
13. ÇIKMAZ SOKAK | KİTAP VERSİYONU
14. GECEDEN KALAN | KİTAP VERSİYON
15. AÇIĞA ÇIKAN DUYGULAR | KİTAP VERSİYON
16. BİR RUHUN VAVEYLASI | KİTAP VERSİYONU
17. KİMSESİZLİĞİN YUVASI | KİTAP VERSİYONU
18. CEVAPSIZ SORULAR | KİTAP VERSİYONU
19. GEÇMİŞTEN GELEN | KİTAP VERSİYONU
20. MÜHÜRLENMİŞ RUHLAR | KİTAP VERSİYONU
21. SANRILAR | KİTAP VERSİYONU
22. RUHUN ZELZELESİ | KİTAP VERSİYONU
23. CAM KIRIKLARI | KİTAP VERSİYONU | I. KİTAP FİNALİ
II KİTAP | GİRİŞ | KİTAP VERSİYONU
II. KİTAP | 1. BÖLÜM | BASTIRILAN DUYGULAR | KİTAP VERSİYONU
II. KİTAP | 2. BÖLÜM. GÜVEN DUYGUSUNUN YANIK KOKUSU | KİTAP VERSİYONU

GİRİŞ | KİTAP VERSİYONU

597K 15.1K 16.6K
By idelirukiye

İlk bölüme başlamadan bir selam vermek istiyorum. Umarım beklediğiniz gibi bir hikayeyle karşılaşırsınız.

Beni  idelirukiye basarak takip edebilirsiniz❤️

İyi okumalar minik kuşlar.

Tarihleri artık buraya alabiliriz. İlk ben başlayayım. 14.08.2021, 02.54

KİTAP HÂLİNİN BİRKAÇ BÖLÜMÜNÜ YAYIMLAYACAĞIM KISMA HOŞ GELDİNİZ. KEYİFLİ OKUMALAR GÜZELLERİM❤️

🕊

Zamanın riyakârlığı, gecenin koynuna sessiz adımlarla yaklaşıyordu. Bu riyakârlık, zamanın küçük bir parçasına denk gelirken hayatımın yaşanacak günlerine ayna tutuyordu. Göğün, karanlığı yırttığı bir vakitte sessiz sedasız bir yol çiziliyor; kaderin çığlığı bir kapının önünde son buluyordu.

Gece, çoktan kendini yarılamıştı. Yavaş yavaş şafak sökmeye başlarken ilk kez geldiğim bir şehirde abimin evini arıyordum. Abim, adresi yanlış vermiş olabilir miydi? Hadi ama Lâl, bari kendini kandırma. Adam sana direkt evin konumunu attı, bulamayan sensin. Doğru, bulamayan bendim ve utanmadan abime suç atıyordum.

Evlerin kapılarında, adreste yazdığını hatırladığım 13 numarayı arıyordum. Gözlerim, sokak boyunca sıralanan evlerin üzerinde gezinirken aradığımı bir türlü bulamıyordum. Görmekle bakmak arasındaki ince çizgide gidip gelirken yaptığım tek şey, derin bir nefes almak oldu. Sokak lambaları, cılız bir ışıkla sokağı aydınlatırken aynı sokaktan üçüncü kez geçtiğimi fark etmiştim. Başım kazan gibi olmasaydı, evi bulmuş, çoktan sıcak duşun altına girmiştim.

Gece, güne dönmeden evi bulmalıydım. Bulamazsam eğer, arabayı köşeye çekip bağırmak gibi planlarım vardı. 112'yi arayıp, "İmdat!" diye haykırsam sorun olur muydu? Birincisi, telefonunun şarjı yok; ikincisi, bu hâlini gören biri seni cenaze işlerine yönlendirir gibi geliyor.

Yüzümü elimle sertçe sıvazladım. "Cinnet geçirmeme son beş!"

Bilmem kaçıncıya döndüğümü bilmediğim sokaklarda evi aramaktan gözlerim ağrımaya başladı. Yavaşlayıp şakaklarımı ovdum. Yön duygusu olmayan bir insanın Ankara'dan İstanbul'a kadar arabayla gelmesi, cahil cesaretiydi. Hem cahildim hem de anlamsız bir cesarete sahiptim. Ya da çok öz güvenliydim.

Bence hepsiydi.

Büyük ve görkemli bir evin önünde durdum. Gözlerimi kısarak evin numarasına bakmaya çalıştım. Otoparktaki arabayı görünce, bunun doğru ev olmadığını anlayıp vitesi R'ye alarak geri geri gittim. Abim evde değildi, uzun bir süre de gelebilecek gibi durmuyordu. Ne halt etmeye tek başıma gelmiştim ki!

Derin bir iç çekip gözlerimi kimsenin olmadığı, bana kalbimi hatırlatan sokakta gezdirdim. Yağmur, İstanbul'u damlalara boğarken bir anda rüzgârı hissetme isteğiyle doldum. Camı açıp derin bir nefesle ciğerlerimi doldurduğumda toprak kokusu, göğsüme ne ara yerleştiğini bilmediğim ürkekliğimi usulca silmeye başlamıştı.

Dikiz aynasına bakarken yüzüme çarpan birkaç damlanın beni ağlıyormuşum gibi gösterdiğini fark ettim ve benliğim bir anlığına dumura uğradı. Kendi kendime gülümseyip bu durumla başa çıkmaya çalıştım. "İyisin. Çok iyisin. Çok daha iyi olacaksın," diye fısıldadım buna inanmak isteyerek.

Neden bu gecenin sanki yeni bir hayata gebe olacağını hissediyordum?

Uykusuzluk başına vurdu herhâlde, Lâl. Lütfen, konumuza odaklan. Hem umarım evin adresini ezberlemişsindir. Ezberledin, değil mi? Yön duygum olmadığı gibi görsel hafızam da yoktu. Bittik diyorsun, öyle mi? Öldük diyorum.

İç çekip, sinyal vererek sola döndüm. Yağmur hızlanınca, camı kapatıp zar zor görmeye çalıştığım evlerin üzerinde 13 numarayı aramaya başladım. Evet, hatırımda kalan sadece 13 numaraydı. Doğru olmasını ummaktan başka şansım yok gibi görünüyordu.

11 numarayı gördüğümde hedefe yaklaştığımı hissederek gaza hafifçe asıldım. Ve bingo! 13 numaralı ev, tam karşımda duruyordu. "Oh be!" diyerek koltuğa yaslandım. "Biraz daha bulmasam bayılacaktım!" dedim sevinçle karışık bir yorgunlukla.

Lâl, neden içimden bir his bu ev doğru değil diyor? Yasin'i aramak için... Anahtarla evin kapısını zorlayarak girmeyi denesem başıma en fazla ne gelebilirdi ki? Denemekten zarar gelmezdi. İç sesin de lafını kesmezsin!

Evin garajı kapalıydı ve bende sadece evin anahtarı vardı. Mecburen arabayı evin önüne park edecektim. Sinyal verip hızlıca park ettikten sonra yan koltuktaki çantama uzandım. Çantanın içine telefonumu atıp kapüşonumu kafama geçirdikten sonra arabadan indim. Çantamı kafama siper edip ıslanmamaya çalıştım. Bavulları sonra taşırdım, şimdi biraz uzanıp kendime gelmem gerekiyordu. Dışarı çıktığımda daha yakından gelmeye başlayan toprak kokusu, içimin huzurla dolmasını sağladı. Şiddetlenen yağmurun altında kalmak istemeyerek adımlarımı hızlandırdım.

Hastalık hastası olan bir yavru kuş olduğum için üstüme değen her yağmur damlası, zatürre olmaya bir adım daha yaklaşmama neden oluyordu. 173 cm yavru kuş mu olur? Evet.

Kapıya vardığımda çantamı yere bırakıp buz tutmuş parmaklarımın arasındaki anahtarı deliğe yerleştirmeyi denedim. Denedim diyordum çünkü anahtar deliğe girmiyordu. Parmak ucumla sıkıca kavradığım anahtar, yabancı birinin varlığını hissettiğimde elimde kaldı. Derin bir nefes aldığımda göğsümde peyda olan korku, ellerimin titremesinin nedeniydi. İçimi kaplayan korkuya aldırış etmemeye çalışarak, arkamı dönmek için hareket ettiğimde bana doğru uzanan el, son görüntü gibi zihnimde çakılı kalmıştı. Beni kapüşonumdan yakalayan el, kafamı tutup sert bir şekilde kapıya vurduğunda dünyam durdu.

Yediğim darbenin etkisiyle zihnimdeki düşünceler birbirine girmişti. Zihnimin içini istila eden çınlama sesleri, kendime sormak istediğim soruların önündeki en büyük engeldi. Bu sefer bulmuş muydu beni? Hayatımın kötü günlerini geride bıraktığımı zannederken her şey başa dönemezdi. Abim bitti dememiş miydi? Demişti! Allah kahretsin ki demişti! O zaman arkamdaki kimdi?

Olaya odaklanmaya çalışan beynim çalkalanırken sakin kalamıyordum. Her şey birkaç saniye içinde olmuştu ve şu an yapmam gereken tek şey, bağırmaktı. Aralanan dudaklarımdan ses çıkmıyordu. Ya kafama aldığım darbeden ya da kanıma bir zehir gibi karışmış olan korkudan olsa gerek dudaklarımdan dökülen tek şey, acı dolu bir inlemeden başka bir şey değildi.

Kapüşonumu bırakmadan, ''Kendin mi geldin ayağıma, lan? Azrail'ine mi geldin ha?'' diye bağırdı kafama vuran adam. Öfkeli olduğu sesinden bile belliydi. Onu sesinden tanımaya çalışsam da bu ses daha önce hiç karşılaşmadığım bir insana aitti.

Azrail'im, bana yabancıydı.

Kafamı geriye doğru çekip beni sağa doğru itti. Öyle sert bir şekilde itmişti ki ayaklarım toprağa değmeden kendimi bir anda yere düşerken bulmuştum. Kulaklarımdaki uğuldama beynimin en ücra köşelerinde bile yankılanmaya başlamıştı. Sırtım yerle buluştuğunda, kafam mermer zemine çarptı. Gözlerim, tüm bedenime yayılan acıyla karardığında boğazımdan güçlü, acı dolu bir inleme kaçtı. Bu sefer bitiyor mu? Şimdi değil. Daha anneme verdiğim sözü tutamadım, henüz değil.

Dün yirmi beş olmuştum, bugün ölüyordum. Yeni yaşımın ilk günlerini, belki de evim olacak toprağın üzerinde karşılıyordum.

Bedenimde acının emareleri yankılanırken, gözümü son kez açıp celladımı görmeyi bekledim. Hiçbir suçum günahım olmamasına rağmen bana kin besleyen bu adamı görmek istedim. Gözlerimi yavaşça açtığımda gördüğüm tek şey, bulanık bir silüetti. Adamın kim olduğunu idrak edemeden, göz kapaklarım bana ihanet ederek yeniden kapandı.

Üzerime yağan yağmurla beraber kimsesizliğim yüzüme bir tokat gibi vurdu. Yanağıma doğru süzülen sıcak kan, tenimin üzerinde varlığını emanet eden son histi. Böyle bir son değildi beklediğim. Ölüm, şu an beklediğim bir misafir değildi fakat kapımı çalmak için hazır gibi görünüyordu.

Karanlığa düşmeden önce duyduğum son ses, pişmanlık dolu olduğunu iliklerime kadar hissettiğim bir haykırıştı.

😶

Instagram: idelirukiye
Kitap: eflalofficialpage
Twitter: idelirukiye
TikTok: idelirukiye

Continue Reading

You'll Also Like

17.9M 663K 62
Dışarıda devam eden bir hayat, içimde kalbi duran bir kız çocuğu vardı. Asi Merve Karakuyu, ailesi ve kendisiyle devamlı olarak savaş veren genç bir...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

676K 33.7K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
2M 124K 42
Lina Kara, babasıyla ettiği kavga sonucu babasını kendi kafasına sıktığı bir kurşunla kaybeder. Bu kayıp kendisinden de birçok şey götürür. Borçlar v...
287K 15.4K 5
"Kendi serüvenine çıkmak isteyen ahmaklar, en çokta doyumsuz hayal güçlerinin iştahını kapatmak için yazarlar. " Oryus Mürekkebinin çiçeği son tomurc...