旅 | Journey

gigihaneda द्वारा

40K 2.1K 4.2K

Sasuke ve Sakura'nın çıktıkları yolculuğu ve Sarada'nın doğumunu anlatan kısa romandır. Bu bir Hayran Kurgusu... अधिक

Sorumluluk Reddi & Diğer Uyarılar
Characters
Chapter 1
Chapter 2
Chapter 4
Chapter 5
Chapter 6
Chapter 7
Chapter 8
Chapter 9
Chapter 10
Chapter 11
Chapter 12
Speical 1
Chapter 13
Chapter 14
Chapter 15
Speical 2
Special 3
Chapter 16
Chapter 17
Chapter 18
Chapter 19
Chapter 20
Final Chapter
Epilogue ve Teşekkür

Chapter 3

2K 104 310
gigihaneda द्वारा

Kırar mıyım sizi hemen yeni bölümü düzenleyip attım. Bu arada ilk beş bölüm hazır. Bu yüzden peş peşe gelecekler. Destek olmak için bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın🤗

~~~

1

Ertesi gün iki shinobi için de dolu geçmişti. Tazuna, İnari ve İnari'nin annesi Tsunami'yle birlikte küçük bir tören gerçekleştirdiler ve resmi olarak eş oldular. İnari, gün boyunca bilmiş bir tavırla sırıttı ve bu Sakura'nın daha da kızarmasına neden oldu.

Tören bittikten sonra, köydeki bir terziye gittiler ve Sakura için Uchiha armasının bulunduğu yeni kıyafetler diktirdiler. Tüm bu zaman boyunca, Sakura her şeyin bir rüya olmasından korktu. Bu süreç boynca sadece bir kez el ele tutuşabilmişlerdi o da evlilik yeminlerini ettikten sonra.

Nihayet akşam olduğunda ve Tsunami'nin kendilerine özel olarak yaptıkları odaya çekildiklerinde Sasuke mektup yazdığı masaya yerleşti ve Konoha'ya bir mektup daha yazacağını belirtti.

Sakura bu süreçte onu yatakta otururken izledi. Bir süre yazdıktan sonra bakışlarını pembe saçlı karısına çevirdi.

"Sen de bir şey demek ister misin?" dedi soru sorarak.

Sakura bu teklife hayır demedi. Yanına geldi ve kalemi eline aldı. Sasuke'nin yazdıklarını okuduğunda oldukça resmi ve duygusuz yazdığını fark etti. Kendisi de birkaç ekleme yapmaya karar verdi.

Kakashi-sensei, Naruto, ben Sakura. Öncelikle Konoha'dan habersiz ayrıldığım için özür dilerim. Fakat bu görevde olmam lazımdı. Ayrıca, biz evlendik. Evet, acele verilmiş bir karar gibi durabilir ama bir an önce köye dönüp size bu maceramızı anlatmak isterim. Kendinize iyi bakın, Konoha size emanet.

Kalemi bıraktı ve tam Sasuke şahine vermek üzereyken onu durdurdu.

"Onlara bir şey göndermek istiyorum." dedi çantasına ilerlerken. Sasuke ne getirdiğini merak etti.

"Bunu gönderirsek daha iyi olacaktır eminim." dedi elindeki fotoğrafı parşömenin yanına koyarken. Geleneksel kıyafetleriyle çekildikleri bir fotoğraftı. Sasuke sessizce onun ne yaptığını izledi.

Şahini gönderdikten sonra, ikisi de ilk başta ne yapacağını bilemedi. İlk defa, birlikte bir yatağa gireceklerdi ve ikisi de bu durumda ne yapacağını bilemiyordu.

Sakura, pijamalarını giydikten sonra, yatağın sağ tarafına girdi ve gözlerini kapattı. Bir süre sonra, kapanan ışık ve sol taraftan gelen ağırlıkla birlikte Sasuke'nin de yattığını anladı.

Bir süre hiç konuşmadan uzandılar.

"Sasuke-kun," dedi Sakura, bir zaman sonra. "Teşekkür ederim. Hayalimi gerçekleştirdiğin için."

Sessiz sesinin ardından Sasuke hiçbir şey demedi. Sakura bir cevap beklemiyordu zaten. Mutluydu. Ve bu ona yeterdi. Uzun bir süre sonra, tam uykuya dalacakken elinin Sasuke'nin eli tarafından sarıldığını hissetti ve bu onu mutlulukla uykuya dalmasını kolaylaştırdı. Bugün ikinci defa el ele tutuşmuşlardı. Biri formaliteden, biri Sasuke'nin isteğiyle...

2

Ertesi gün daha fazla durmadan köyden ayrıldılar ve Ayı Ülkesine doğru yola çıktılar. Giderken birkaç kez duraklayıp konaklamışlardı. Bu süre boyunca Sakura minik bir kasede yemek hazırlıyordu ve ikisi birden yemek yiyorlardı. Sakura, Sasuke'nin tek elle yemek yemekte zorlandığını gördüğünden beri, ona yemeğini kendisi yediriyordu. Sasuke, bu konuda ilk başta mızmız bir çocuk gibi davransa da, sonrasında Sakura'nın anne tavırlarına boyun eğdi.

Gece yarısını geçtikten sonra yine konaklamak zorunda kaldılar. Bu sürede, planlarını gözden geçirdiler ve fikirlerini birbirileriyle paylaştılar. Hoshigakure'ye vardıklarında görevleri, yer altında bulunan gizli bir labirentti. Orada Kaguya'nın varlığından herhangi bir şeye rastlayabileceklerini düşünüyorlardı.

Hoshigakure'nin varlığı kuruluşundan iki yüzyıl öncesine kadar dayanıyordu. Bu yüzden, Beyaz Zetsu ordusunun varlığına dair herhangi bir şey bulma ihtimalleri vardı. Ya da, Kaguya'nın bu köyü neden yarattığı üzerine herhangi bir ize rastlayabilirlerdi.

Görev hakkında konuşmaları bitince Sakıra yemekleri hazırladı ve birlikte ateşin başına oturdular.

Yemeklerini yedikten sonra nöbet sırası Sasuke'deydi. Sakura ateş başında yere uzandı ve gözlerini kapattı.

Pembe saçlı kunoichi uykuya daldıktan sonra Uchiha bir süre daha etrafı gözetledi. Daha sonra sönmeye yakın ateşi tekrar canlandırdı ve karısının yanındaki ağaca yaslanarak oturdu. Bir süre, gökyüzünü izledi. Ailesi ve abisi aklına geldi. Birlikte geçirdikleri günler, Uchiha ailesinin kalan son anıları, annesi ve babası... Klanı yeniden kurmak, abisinin vasiyetiydi. Sonra genç kıza baktı ve dudakları hafifçe kıvrıldı. Evlilik teklifi edeceği ana kadar, onu kabul edeceğini düşünmüyordu. Zaten, köye varmadan kavga etmişlerdi ve genç kız ona çok sinirliydi. Ona ailesinin Katon geleneğini öğretmesi anlamasına yeter diye düşünmüştü. Fakat onun anlamamaması işini daha da zorlaştırmıştı. Bir süre sonra, anlamayacağına emin olmuş olsa da, sonunda anlayabildi. Ona belki de hayatının en zor konuşmasını yaptı ve o da kabul etti.

Herhangi biriyle de Uchiha klanı tekrar kurulabilirdi, fakat bu kişi Sakura olmalıydı.

Uchiha'nın sağ olan eli, Sakura'nın yüzünü kaplayan bir tutam pembe saça yöneldi ve onları kulağının arkasına itekledi. Onu uyandıramamıştı o gün. Belki de uyandırmak istememişti. Tamamiyle bencilce düşünceler yüzünden olabilirdi.

Genç kızın pembe saçlarını okşadı biraz daha. Uyanmayacağından emin olana dek, bu böyle devam etti. Dolunay, iki genci rahatça aydınlatabiliyordu. Genç Uchiha, o günden sonra ikisine olacaklardan habersiz bir süre daha orada oturdu. Sonra nöbet yerine geçti ve görevine devam etti.

3

Birkaç gündür aralıksız yolculuk eden Uchiha çifti, yollarının üstünde küçük bir handa konaklamayı tercih ettiler.

İkisi de önce kaplıcada bir güzel yıkandılar. Yeni kıyafetlerini giyip hazırlanmış sofraya oturdular ve yemeklerini yediler. Biraz sohbet ettiler. Sakura artık o kadar da uzak hissetmiyordu Sasuke'ye. Her zamanki gibi çok konuşmuyordu ama onu dinliyordu. Her zaman dinlemişti.

Sakura görevleri hakkındaki fikirlerini söylemeye devam etti ve Sasuke de onu dinlemeye.

Bu yatağa da girdiklerinde öyle devam etti. Bir süre de yatakta sohbet ettiler ve sonra Sasuke ışıkları kapattı.

Ama Sakura uyumak istemiyordu. Bu yaptığından utanacağını biliyordu. Aslında utanmamalıydı ama bunu Sasuke'ye karşı yapmak... Ah, ya beni kabul etmezse, ya iterse, ya ayrılmak isterse!

Bu düşünceleri zihninden kovmak istedi. Sasuke onun bu kötü enerjisini hissettiğinde "Bir sorun mu var, Sakura?" dedi.

Sakura zihnini okuyabilirmiş gibi korktuğu için ilk anda utancından hiçbir şey diyemedi.

"Ah, şey hayır. Yani evet. Yani yok, bir şey. İyiyim. Hiçbir sorun yok, sen uyumana bak; Sasuke-kun."

Aceleyle söylenmiş birkaç sözden şüphelenen Uchiha kaşlarını çattı. Sakura'nın yüzünü göremediği için aklından çok farklı düşünceler geçmekteydi.

"Sorun ne?" dedi sertçe.

Sakura daha fazla saklayamayacağını biliyordu.

"Sadece Uchiha klanının restorasyonu hakkında düşünüyordum." dedi Sakura sesi içine kaçarken. Sasuke onu zar zor duyabilmişti.

Demek tüm gece onu yiyip bitiren düşünce buymuş...

"Bunu düşünmen gerekmez." dedi genç Uchiha yine sertçe, ama daha yumuşatılmış bir dille.

Sakura kaşlarını çattı.
"Nasıl gerekmez, ben de bir Uchiha'yım artık. Ne kadar senin kadar olmasa da." diye devam etti yan tarafındaki Sasuke'ye dönerek. "Çocukken emellerinden biri de Uchiha klanını canlandırmak değil miydi?"

Sasuke cevap vermedi ama ikisi de bunun doğru olduğunu biliyordu.

"Bu şu an düşünebileceğimiz bir durum değil." dedi Sasuke konuşmayı sonlandırarak.

Sakura neden bu kadar sert olduğunu bilmiyordu. Ama sormaktan korkuyordu. Onu bir şey tedirgin ediyordu. Belki de Uchiha klanının başına geleceklerden korkuyordur.

"Bazı şeyler hakkında endişelerin yüzünden mi?" dedi Sakura daha yumuşak bir sesle. İçgüdüsel olarak eli Sasuke'nin saçına gitti ve bir tutam saçını kulaklarının arkasına attı. Bu hareket Uchiha'nın kaskatı kesilmesine sebep olmuştu.

"Eğer öyleyse, ben her zaman yanında olacağım, sevgilim." dedi Sakura ninni gibi bir sesle. "Uchiha klanının geleceğini beraber inşa edeceğiz. Ve bu sefer lanetimiz nefret değil, sevgi olacak. İkimizin sevgisi, hayır; hatta benim sevgim bile Uchiha klanının nefret lanetinin tekrar ateşlenmesine izin vermeyecek."

Sasuke farketmedi ama Sakura parmaklarına gözyaşları değene kadar onun ağladığına inanamadı. Hatıralar onun tekrar acı çekmesini sağlamış olmalıydı.

"Özür dilerim, Sasuke-kun. Bu konuyu açmamalıydım." dedi ve elini Sasuke'den çekerek uzaklaştı. Sırtını dönüp uyumaya zorladı kendini.

"Senin suçun değil." dedi Sasuke sessizce.

"Bu konuyu açmamalıydım, biliyorum." dedi Sakura suçluluk dolu.

Sasuke daha fazla konuşmadı. Bunun yerine sağ kalan kolunu Sakura'nın beline koydu ve evlendikleri andan itibaren ilk defa karısına sarıldı.

"Uchiha klanından korktuğum gibi, abimin dileğini yerine getirememekten de korkuyorum. Çocuklarımın da benim gibi kötü yola girebileceğinden korkuyorum. Uchiha klanının lanetinden senin de zarar görmeni istemiyorum."

Bu sefer ağlayan Sakura'ydı.

Yüzünü Sasuke'ye çevirdi.
"Ben zarar görmeyeceğim. Biliyorsun, Sasuke-kun. Ben Tsunade-shishou'nun öğrencisiyim." dedi kendini gülmeye zorlayarak. Elini yumruk yapıp havaya savurdu. "Eğer öyle bir durum olursa, hepsine gününü gösteririm, shannaro!"

İkisi de sessizleştiğinde bakışlar derinleşti ve o an Sakura'nın hiç beklemediği bir şey gerçekleşti. Sasuke'nin dudakları Sakura'nın dudakları üzerindeydi!

Sakura telaşa kapıldı. Önce bunun kazara olduğunu düşündü. Sonra Sasuke'nin onunla kavga ettiğini zannetti. Hayır, Sasuke-kun kesinlikle dudağımda bir kir görmüş olmalı! Ya da belki de çeneni kapa gibi bir şeydir bu!

Sasuke geri çekildiğinde Sakura dehşet dolu gözlerini ondan ayıramadı. Duygu karmaşasından çıkamadığı için "Bu da neydi böyle?" diyebildi sadece.

"Hiçbir şey." dedi Sasuke kaşlarını kaldırırken. Sakura, onun kendisiyle alay ettiğinin pekala farkındaydı.

"Ne demek hiçbir şey?" dedi Sakura sinirle.

Sasuke gözlerini devirdi ve kafasını iki yana salladı.

"Sadece uyu. Çok konuşuyorsun."

Sakura dudaklarını büzdü ve gözlerini kapattı.

"Anlıyorum, ben sanırım hala tam olarak bir Uchiha sayılmam." dedi umutsuz bir tonda. "Bu yüzden Uchiha klanı hakkında bir şey konuşmak istemezsen anlarım."

Sasuke kaşlarını çattı ve onu görmeyen Sakura'ya sabitledi bakışlarını.

"Şimdi olmaz." dedi Sasuke. "Şimdi çok erken. Senin için de, benim için de."

Onun gittikçe düşen yüzünü izledi bir süre. Ve daha fazla dayanamadı bu görüntüye.

Parmakları genç kızın alındaki mor mühürle temas etti ve "Belki bir dahaki sefere." dedi sessiz ama ümit veren bir sesle.

Sakura bu dokunuşla titredi. Bu dokunuşun tüm diğer seferlerden daha farklı olduğunu hissetti. Daha duyguluydu bu dokunuş. Ümit vermişti ona bu dokunuş. Bir öpücükten bile daha değerliydi bu dokunuş. Ve Uchiha devam etti.

"Teşekkürler."

4

Sabah uyandıklarında ikisi de yola çıkmaları gerektiğinin farkındaydılar. Göreve oldukça geç kalmışlardı. Evlilikleri onları programdan birkaç gün geriye atmıştı.

Sakura çantasını hazırlarken Sasuke'nin yeni yıkadığı ve hala nemli olan saçlarına baktı bir süre. Gereğinden fazla uzamışlardı, gözlerini rahatsız ettiğini görebiliyordu. Sasuke, saçını her zaman dojutsusunu gizlemek için kullanırdı. Bu yüzden saçının uzun olması normaldi fakat bu onun yeteneklerine de engel olabilecek bir boyuttaydı. Aklına gelen fikirle eline kunaisini aldı ve kendisi gibi çantasını hazırlayan Sasuke'ye yaklaştı.

"Saçların fazla uzamış gibi duruyor." dedi, ona bakmasını sağlamak için. Sasuke kaşlarını çatarak Sakura'ya döndü ve "Öyle mi?" dedi.

Elindeki kunaiyi arkasına saklayarak "İzin ver de düzelteyim, sana engel oluyordur." dedi reddetmesinden korkarak.

Sasuke saçlarının hareket etmesi için kafasını iki yana salladı ve ona engel olup olmadığını ölçtü.

"Aslında bir sorun yaratmıyor." dedi.

Sakura dudaklarını birbirine bastırdı ve zorla gülümsemeye çalıştı. Bir elini ensesine atarak "Ah, öyle mi? Ben rahatsız olduğunu düşünmüştüm." dedi.

Sakura hayal kırıklığıyla arkasını döndü. Aslında böyle bir tepkiyi bekliyordu fakat yine de hala Sasuke'ye bu kadar uzak olmanın bilinci, aralarında koca, yıkılmaz bir duvar olduğunun bilinci onun ümidinin yitirmesine neden oluyordu. Sanırım ne kadar çabalarsa çabalasın, hiçbir zaman Sasuke'ye Naruto kadar yakın olamayacaktı.

"Sakura," dedi Sasuke durmasına sebep olacak şekilde. "Vazgeçtim. Saçlarım fazla uzamış."

Sakura kaşlarını kaldırarak şaşkınlıkla arkasına döndü. "Ne?"

"Saçlarım uzadı. Kes onları." dedi Sasuke yine gereğinden fazla sertçe. Ama Sakura ne demek istediğini anladığı için içten bir şekilde gülümsüyordu.

"Tamam, geliyorum." dedi ve gerekli hazırlıklar için içerdeki odaya geçti. Elinde bir torbayla geri döndüğünde, Sasuke'yi sandalyede otururken bulmuştu.

Sasuke'nin yanına geldiğinde yüzünün kızarmasına engek olamayarak "Üstünün kirlenmemesi için çıkartmalısın, Sasuke-kun." dedi sessizce.

Sasuke elinin el verdiğince pelerinini çıkarttı. Ama Sakura onun daha fazla debelenmesine izin vermek istemedi.

"Dur, yardım edeyim." dedi sessizce.

Sasuke kendini rahat bıraktı ve Sakura Sasuke'nin bluzunu çıkardığında, üzerinde omzundan başlayıp sol kolunu saran sargıdan başka hiçbir şey kalmamıştı. Sakura, Sasuke'nin arkasına geçip ön ve arkadaki tutamları tek tek düzeltmeye ve kestiği saç tutamlarını yanındaki torbaya doldurmaya başladı. Yavaş yavaş yanları halletti ve nihayet saçlarının ön tarafına geldiğinde Sasuke'ye bakmamak için büyük bir çaba sarf etmek zorunda kaldı. Gözleri, gözlerinin önündeydi ve sanki inadına durmadan gözlerinin içine bakıp duruyordu. Bu durumdan rahatsız değildi ama işini yanlış yapmaktan korktuğu için kendini dizginlemek zorunda kalıyordu.

"İşte, bitti." dedi Sakura, sonunda saçlarını hallettiğinde.

Sasuke kısa bir kafa sallamayla geçiştirdi ve bulundukları handan hızla ayrıldılar. Ayı Ülkesine uzak değildiler ve birkaç saat içerisinde de ülkeye gizlice sızmayı başardılar. Birkaç elit shinobi için ülkelere gizlece sızıp kaçmak oldukça kolaydır. Uchiha çifti de bunu kolayca başardılar ve hızla köyün ormanına doğru ilerlemeye başladılar. Köye yaklaştıkça ağaçları çürümüş ve mutasyon geçirmiş bir şekilde görmeye başladılar.

"Sasuke-kun," dedi Sakura, Uchiha'nın ilerlemesine engel olarak. "Bu, ağaçlardan birkaç örnek toplamama izin ver."

Sasuke bunu duyduktan sonra kafa sallıyor ve yere iniyor, Sakura ağaç köklerinde birkaç kök parçası örneği alıp taşıdığı tüplerden birine koyuyor ve yollarına devam ediyorlar.

Ormanın derinlerine indikçe hissettikleri çakra yoğunlaştı ve nihayet yakınlardaki küçük kulübeyi gördüler.

Bu kulübe, Kakashi'nin bahsettiği Natsuhi adındaki kadına ait olmalıydı.

"Hey, orada durun!" dedi bir anda arkalarından gelen ve onların durmalarına sebep olan bir ses. Arkalarını döndüklerinde bunun genç bir adam olduğunu öğrendiler. Gen adam bir anda şaşkın bir nidayla tepki verince ikisi de şaşırdılar.

"Konoha Shinobileri! Siz Naruto-san'ın arkadaşları mısınız?"

Sakura şaşkınlıkla ne diyeceğini bilemiyor.
"Evet, bir görev için buradayız. Ve Natsuhi adında birini arıyoruz. Onun nerede olduğunu biliyor musun?"

Çocuk kaşlarını çatıyor ve "Natsuhi mi? O benim annem!" diyor bağırarak. "Biz şuradaki dağın orada, bir kulübede yaşıyoruz. Beni takip edin, sizi götüreyim!"

İkisi de çocuğu takip ettiler ve yakınlardaki kulübeye vardılar. Evin önüne vardıklarında çocuk döndü ve kendisini Konoha shiboilerine tanıtmayı akıl edebildi.

"Kendimi tanıtmayı unutmuşum, ben Sumaru." dedi gözlerini kısarak mahcup bir tonda.

"Uchiha Sasuke." dedi Sasuke sadece.
"Ben de Haru- yani Uchiha Sakura. Tanıştımıza memnun oldum, Sumaru." dedi Sakura, ağız alışkanlığıyla az kalsın Haruno diyecekti ama kendine son anda engel olmayı başardı.

Sumaru ikisinin ilişkisini anladığında gülümsedi. "Üzüldüm," dedi şakacı bir tonda, ortamı yumuşatmak için. "Demek çoktan kapıldın."

Sakura kızardı ve birşey diyemedi. Bu sırada da içerden mor saçlı, Kakashi'yle aynı yaşlarda olabilecek biri yaklaştı yanlarına. 

"Siz, Hokage'nin gönderdiği shinobiler olmalısınız." dedi evine buyur ederken. Sumaru onları, oturabilecekleri bir alana götürdü ve Natsuhi de onlar için içecek bir şeyler hazırlamaya gitti. 

"Hoşgeldiniz," dedi Natsuhi de sonunda yanlarına otururken. "Ben Natsuhi, Rokudaime benden bahsetmiş olmalı size. Sen Sasuke-san olmalısın, fakat senin hakkında bir bilgi gelmedi bana."

Bunu söylerken Sakura'ya dönmüştü. 

"Ben, göreve sonradan dahil oldum, adım Sakura." dedi kendini tanıtarak. Natsuhi kafa salladı.

Sakura çayından bir yudum aldı ve geldiğinden beri uzaktan onu izleyen Sumaru'ya kısa bir bakış attı. Uzun zamandır yalnız yaşadıkları belli oluyordu.

"Ne zamandır burada yaşıyorsunuz?" dedi Sakura, Natsuhi'ye ithafen. 

"Eşim öldüğünden beri burada yaşıyorum." dedi Natsuhi ifadesiz bir sesle. Sanki eşi değil de, kedisi ölmüş gibi bahsetmişti, yine de gözlerindeki kırgınlıktan ne kadar zor zamanlar geçirdiği hissediliyordu. "Biz köyden ayrıldıktan sonra, Yondaime öldü ve onun yerine Meiro adlı bir çete yönetmeye başladı köyü."

Devamını Sumaru getirdi. 

"Arada köye indiğimizde, onların adamlarını ve köydeki insanlara davranışlarını gözlemleyebiliyorum. Ben küçüktüm ama uzun zamandır köyde bir çeşit kazı çalışmaları yapıyorlar. Bir madenin ya da başka bir şeyin peşinde olabilirler."

"Kaguya," dedi Uchiha çifti aynı anda, sessizce. Kaguya'ya dair değerli bir şeyin orada yattığı haberi tez yayılmıştı demek ki. 

Anne-oğul, onların ne dediğini duymasalar da bir çeşit işlerin döndüğünün ikisi de farkındaydı. Ama bu konuyu daha fazla irdelemediler. 

"Ne kadar orada yaşamasak da, bu çetenin köyden ayrılmasının en iyi şey olacağını düşünüyorum." dedi Sumaru. "Birçok insanın, evine hatta çocuklarına el koyuyor ve onları istismar ediyor."

Sakura, bu duyduklarına üzülmüştü ama görevleri Meiro çetesini çökertmek değildi. Tek tehditleri bu çetenin lideri olan Adachi Ren'di.

"Adachi Ren hakkında ne biliyorsunuz?" dedi Sasuke geldiğinden beri, ilk defa konuşarak. 

"Tek bildiğimiz, bir köyün kaçak bir ninjası olduğu. Buraya, bir çeşit maden için geldi. Farklı köylerden topladığı ninjalarla şu anda Saklı Yıldız Köyüne hükmettiği söylenebilir." diye devam etti Sumaru.

Natsuhi, bir harita çıkardı ve masaya yaydı. 

"Bu, köyün haritası, biz şu an köyün dışında, yani buradayız." dedi parmağıyla ormanın ortasında bir yeri işaretlerken. "Siz köydeyken irtibat halinde olmalıyız, bu yüzden bu cihazları alın."

Kadının uzattığı cihaz bir çeşit kulaklık gibi bir şeydi. Kadın anlatmaya devam etti. 

"Köyde yanınızda olamam ama başınız sıkıştığında bana bunlardan ulaşabilirsiniz."

Bu sırada, Sakura aklındaki planı anlatmak içi devreye girdi. 

"Eğer ben köye normal bir göçebe olarak girersem fazla dikkat çekmem. Sasuke-kun da bu sırada, köyde gizlice araştırma yapar ve fazla dikkat çekmeyiz. Hem birimiz yakalanırsa diğerimiz için de bir sorun teşkil etmez."

Sasuke bakışlarını Sakura'ya çevirdi ve Sakura bu bakışlardan korktu. Sanki dememesi gereken bir şeymiş gibi davranıyordu. 

"Bu fikri beğendim, Sakura-san. Eğer böyle olursa, iki taraf da daha farklı şeyler öğrenebilir." dedi Natsuhi fikrini onaylayarak. 

"Ben de beğendim." dedi Sumaru, arkadan konuya dahil olurken. "Fakat seni yalnız göndermek tehlikeli olabilir. Bu yüzden seninle geleceğim."

Sakura şaşkınlıkla ellerini iki yana salladı. 

"Ah, hayır; hiç gerek yok. Ben kendim halledebilirim."

"Bilmediğin bir köy ve karşılaştığın şey Meiro. Onların ne kadar acımasız olduğunu daha bilmiyorsunuz. Bu yüzden, benim seninle gitmem daha doğru olacaktır."

Natsuhi kızgın bakışlarını oğluna çevirdi.

"Bu bizim görevimiz değil, Sumaru. Tek yapmamız gereken, onlara çete ve köy hakkında bilgi vermek."

"Bir sorun olmayacak anne, eğer bir sorun olursa kendim halledebilirim. Ben de bir ninjayım." dedi Sumaru bıkkın bakışlarını Sakura'dan annesine çevirirken. 

"Ne diyorsun, Sasuke-san? Senin için de uygun mu?" dedi Sumaru, bakışlarını Uchiha'ya çevirdiğinde. 

Sasuke soluk verdi ve bir süre haritayla bakıştı.

 "Tamam." dedi keskin bir sesle. 

Sakura şaşkın bakışlarını Sasuke'ye çevirmişti ve Sumaru zaferle sırıtmasını engelleyemedi. 

"Onu hayatım pahasına koruyacağıma emin olabilirsin, Sasuke-san."

Sasuke korkunç bakışlarını Sumaru'ya çevirmiş olsa da, o bu bakışlardan etkilenmişe benzemiyordu. Gözlerini haritaya çevirdi ve içindeki sese engel olamadan söylendi. Öyle olsa iyi olur...

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

437K 35.8K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
77.6K 5.2K 17
"Soulmates" hikayesinin Türkçe çevirisidir. Hikayenin gerçek sahibi @its_nusa_obviously'dan izin alınarak çevirilmiştir. İZİNSİZ KESİNLLİKLE KULLANMA...
60.9K 4.5K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
705 70 15
İnsanları yaratıklara dönüştüren bir virüs ve onu durdurabilecek özel gençler. Yarı romantik yarı bilim-kurgu, Japon efsanelerinden referans yapan bi...