√61+2x≠-4y [MAZRUB]

Por gulsah_kara

30.9K 2.2K 3.9K

Radyo sunucusunun sesi yetti onu kilometreler ötesinden aşık etmeye "Kalbimde bir fay hattı var, o gülünce ye... Más

1. Bölüm: Ölü Çiçekler (KMM)
2. Bölüm: Zift
3. Bölüm: Sönen Işıklar (UB)
4. Bölüm: Müziğin Suikasti (SS)
5. Bölüm: Çalıntı Notalar (K)
6. Bölüm: Kronik
7. Bölüm: Bitmeyen Şarkılar ve Yollar
8. Bölüm: Sönmüş Kireç (ÇS)
9. Bölüm: Karahindiba Mezarlığı (O)
10. Bölüm: Kalpteki Kramplar
11. Bölüm: CD 042S LÂL
12. Bölüm: 1088 07/ 150 PETROL
Ön İzleme (13. bölüm) + Duyuru
13. Bölüm: İzmarit (YD)
14. Bölüm: Kalbe Çarpan Rüzgarlar(HD-SN)
15. Bölüm: Çizik Plaklar
16. Bölüm: Ters Alizeler
17. Bölüm: Kirletilen Şarkılar
18. Bölüm: Bir Keder Saklar Gülüşü
19. Bölüm: Rıhtım
20. Bölüm: Kömürden Çizilen Resim(AG)
21. Bölüm: Sustu Artık Kasetler (OÜGM)
22. Bölüm: Kayıp Notalar Mahzeni (BPB)
23. Bölüm: Kalbim Sende İnfilak Ediyor
24. Bölüm: Falez
25. Bölüm: Kül Bulutu
26. bölüm: Zihnimde Açan Çiçekler
28. Bölüm: İntihar Mevsimi
Ön İzleme (29. bölüm)+ Duyuru
29. Bölüm: Güz Batımı
30. Bölüm: İstasyon (DOŞ)
31. bölüm: Aşk-ı Kahve
32 . bölüm: Gülümseyen Çiçekler (SD)
33. bölüm: Duman Grisi
34. bölüm: Kırağı
35. bölüm: Telgraf Çiçeği
36. Bölüm: Linet
37. bölüm: Cephe Yağışı
38. bölüm: Okyanus
39. bölüm: Nar Çiçeği
40. bölüm: Bir Fotoğrafçının Hayali (UK)
41. bölüm: İs Kokulu Çiçek (SGGDÖK)
42. bölüm: Saksıma Bir Ceset Diktim
43. bölüm: Meçhul His
Ön İzleme (44. Bölüm)
44. bölüm: Rüzgarın Matemi
45. bölüm: Darmaduman
46. Bölüm: Hezeyan Sözler ve Umutsuz Melodiler
Duyuru
47. Bölüm: Aşka Bulaşanlar
48. Bölüm: Bir Katilin Portresi (SEÇBY)
49. Bölüm: Ruhu Yaralı Düşler
50. bölüm: Fay Hattı (BSYİ)
51. Bölüm: Başıboş Islıklar
52. Bölüm: Kül ve İzmarit
53. Bölüm: Yazı - Tura
54. Bölüm: Deniz Kabukları (BŞ)
55. Bölüm: Bahar
56. Bölüm: Çekim Yasası
58. Bölüm : Noćhic
59. Bölüm : Turuncu Işıklar
60. Bölüm : Çiçeklerin Mezarı Olmaz
FİNAL "SENDE BANA RASTLADIM"
Özel bölüm 1
Özel bölüm 2
Özel bölüm 3
Özel bölüm 4
Özel bölüm 5
TEŞEKKÜR

27. bölüm: Akşamüstü Yalnızlığı (BBPCSU)

447 37 52
Por gulsah_kara

Bana ne oldu bilmiyorum ama şu aralar bölümleri uzunca yazıyorum. Şimdi, satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın çiçeklerim 🥀🥀🥀

Bölüm 27: Akşamüstü Yalnızlığı (BBPCSU)

Kaan'dan:

"Beceriksiz, beni izle de yetenek gör." Elindeki taşı alıp gözlerini kıstı ve derin bir nefes alıp taşı denize attı. Mete beyin amacı taşı benden daha fazla sektirmek olsa da sonuç onu fazla memnun etmemişti.

"Ben böyle bir yetenek görmedim. Altı ha? Sana altın madalya takmalıyım.

"Ya bi' git. Elimden kaydı, yoksaaa... Ben bilirdim yapacağımı"

"Ulan Mete." dedim gülerek. "Bir kere de kabul et." Omuz silkip gülümsedi. Gün batarken oluşan güzel manzaranın tadını çıkarmak için ana yola çıkıp yürümeye başladık.

"Onu bunu boşver de sen ne yapacaksın onu?" Mektubu kastediyordu ve ben hala kararsızlığımı koruyordum.

"Çok zor bir şey istedi Mete, hayır yani nasıl kanıtlarım gazeteci olduğumu? Nasıl ona bir güvence verebilirim bu konu hakkında?"

"Valla kardeşim onu sen düşün. Şimdi senden bir cevap da bekliyordur. Hayır yani bir karşılık veremezsen bir daha kolay kolay bir mektup da yazamazsın metinleri hakkında. Çünkü sana güvenmez abi ona göre."

"Ne bileyim ya! Ne zor bu işler"  dedim önümdeki ufak taşı ayağımla uzağa atıp.

Gülüp ekledi Mete "Kaan bey, daha bunlar ne ki?" Ben de ondan bana bulaşan gülümseme ile omuz silktim,

"Olsun ya. Her şey ona değer."

Yine de es geçmemem gereken bir şeyin olduğunu biliyordum. Derin bir iç çekip "Ama şu işi de halletmek lazım. Teklifime hiç yanıt da vermeyebilirdi. En azından benden bir cevap bekliyor. Bir an önce halletmem lazım şu işi."dedim.

Benim biraz öteye attığı taşın yanına vardığımızda bu sefer Mete taşa ayağıyla vurdu. "Elini çabuk tut derim." Uyarısında haklıydı.

Bunun farkında olduğum için mektubunu aldığım gibi planlar yapmaya başlamıştım. Biraz uçuk görünse de aslında uygulanabilir fikirlerim vardı. Belki Mete'ye anlatırsam saçma bulduğumuz kısımları birlikte düzeltebilirdik.

"Ya aslında aklımda bir plan var ama..."

Cebinden çıkarttığı pakatten bir dal sigara kendine aldı bir dal da bana. Çakmağımla ikisini de tutuştururken sordu,

"Eee?"

Kara dumanla içimi doldururken yanıtladım "Riskli."

Anlatmamı isteyen bir bakışla sigarasını içmeye devam etti.

"Ya bu Gündemden Haber gazetesinde Murat çalışıyor ya. Aslında onun yardımıyla her şeyi halledebilirim."

"E ne duruyorsun ara." dedi. Belki Mete'ye fikrimi anlattıktan sonra aklıma yatarsa Murat'ı ararım diye düşünmüştüm. Yine de aklıma gelen başka bir fikir olmadığından uzatmanın da manası olmayacağını düşündüm.

Rehbere girip Murat'ın adını buldum ve bir banka geçip çağrıyı yanıtlayan Murat ile konuştum sesi de hoparlöre verip,

"Alo. Murat n'aber?"

"Oo Kaan bey, arar mıydınız bizi? İyiyim kardeş, sen nasılsın?" Samimiyetinden hiçbir şeyin eksilmediği Murat samimi bir şekilde yanıtlamıştı beni. Mete de bu konuşmadan geri kalmayarak bir selam çaktı Murat'a

"Lan hayırsız Murat. Ne çabuk unuttun bizi."

"Mete?" Fazla uzun olmayan, özetlerle başta iş güç olmak üzere bir çok olayı kısaca konuşup asıl konuya geldim.

"Murat senden bir ricam olacak. Bu şey hem senin için hem benim için iyi olur." Merakla sordu,

"Tabi oğlum ya. Ne demek, söyle bakalım neymiş bu iş."

Mete de o da merakla söyleyeceğim şeyi beklerken kısa bir soru yönelttim Murat'a, "Şu Allium kızı var ya? Onunla bir röportaj yapmak ister miydin?"

"Tabi ki. Şu an gündem de sadece kız var. En ufak bir cümlesi bizim haberi TT yapar. Biz de düşündük arkadaşlarla. Biraz araştırdık ne ismini ne yüzünü bulduk. Baya sıkıntılı yani." Yüzüm sinsi bir gülüşle şekil alırken sordum,

"Bak oğlum, ben senin yerine onunla röportaj yapabilirim."

Mete mektubu bildiğinden dolayı az çok tahmin yürütüyordu ama her şeyden bir haber olan Murat merakla sordu "Nasıl?" diye.

"Sen şimdi yazara sormak istediğin soruları bana yaz. Ben ona sorarım." İyi bir teklifti bana göre ama bunun böyle hemen hallolmayacağını biliyordum.

"İyi de yazar kendini saklıyor seninle niye röportaj yapıyor? Hem sen gazeteci de değilsin." Ah be kardeşim oralara girmesek?

"Ben uzaktan tanıyorum onu. Şimdi sen onu boşver de söyle, sorularını bana atsan olur mu?" Bir müddet düşündü ve konunun değineceğini tahmin ettiğim noktaya değindi,

"Bak oğlum, benim sana güvenim sonsuz. Biz aynı sokakta büyüdük aynı ekmeği paylaştık ama gün gelir bu yazar bu röportajı yalanlar, hayır ben öyle bir şey demedim derse koskoca gazete ne yapar?"

Bunu söyleyeceğini bildiğim için sordum,

"Sizin ve yazarın ileri de hiçbir şekilde sıkıntı yaşamasını ben de istemiyorum. Ama elinde bir delil olursa sıkıntı olmaz değil mi?"

Bu sefer memnun olmuş bir vaziyette karışık verdi, "Tabi, bir ses kaydı bir kamera görüntüsü..." benim fikrim başka olduğu için cümlesini bir soruyla ben tamamladım,

"Onlar yerine bir mesajlaşma olsa?"

"Olur tabi." dedi. İşte bu iyi olmuştu. Ancak bu yeterli değildi,

"Bak oğlum o öyle bir kız değil. Lakin seni de anlıyorum. Tanımadığın birisine güvenmek çok zor bu devirde. Ve aynı şeyi o da yaşıyor. Ya fotoğraflarım yayımlansa ya başka bir şey olsa. Hem benim gazeteci olmadığımdan da şüphe ediyor." Mete de o da sessizce beni dinlerken devam ettim, "Eğer iki tarafta reddedilmeyecek deliller olursa hem güven ortamı oluşacak hem de iki tarafta kazançlı olacak."

"Şu an devrelerimin anasını ağladı. Senin amacın ne lan?" dedi Mete afallamış bir şekilde bana bakıp.

"Harbi oğlum senin amacın ne? Sen bu kıza niye gazeteciymişsin gibi davranıyorsun?" Murat'ın da Mete'nin de aklımdaki soru işaretini tamamıyla yok etmek için başladım aklımdaki planı anlatmaya,

"İyi dinleyin bir kez anlatacağım. Niyetim şu, gazetenin resmi hesabından yazarla mesaj yoluyla konuşup ona güvence vereceğiz. Hem gazeteci olduğuma inanacak hem de aklında eğer gelecekte yüzünün ifşa olacağından şüphe ederse bu konuşmayı delil olarak gösteririm diyerek bizim ona zarar vermeyeceğimizi anlayacak, bir şey olursa da hakkımı arayabilirim diyerek içi bir nebze de olsa rahat edecek. Ben röportajı yaptıktan sonra soruları ve cevapları yine gazetenin resmi hesabından ona mesaj yoluyla gönderir 'Sorular bu sizin cevaplarınız da bunlar, gazete de yayımlanacak şeyler bunlar olacak. İleri de bizimde elimizde bir delil olması için siz de bize güvence verir misiniz?' diyerek ondan bir onay mesajı alırız. Böylece sizin de eliniz de bir kanıt olur her iki tarafta rahat eder. Hem siz satışlarda patlama yaşarsınız hem yazar kendini açıklama fırsatı bulur."

"Yuh! Oğlum bu ne lan? Kaç gün düşündün lan bunu? Tövbe Bismillah!" Mete fal taşı gibi açılan gözleriyle  ellerini iki yana açmıştı şok olduğunu belli edercesine.

Murat ise daha farklı bir noktaya takıldı "Kaan?" devam etti sakince "İyi güzel de... Sen niye böyle bir şey yapıyorsun?"

Fazla uzatmadan yanıtladım sorusunu gerçeklerle "Çünkü onu seviyorum ve o mutsuzken bir köşe de rahatça oturamam."

Murat doğru bir tahmin de bulundu sonra "Oğlum içimden bir his bu ilişki çok karışık diyor."

"Öyle kardeşim öyle. İnan şu an işin içinden biz de çıkamıyoruz." dedi Mete benim yerime.

Sonra Murat devam etti "Neyse plan iyi güzel. Ben bunu patronla konuşurum. Muhtemelen ilk başta ağız yüz eğer ama kazançlı çıkacağımızı hissedince sevinir."

Son eksiğimi de tamamlamak için sordum,

"Yalnız ufak bir ricam olacak senden. Onunla ben mesajlaşsam olur mu? Hani ona teklifi sunan bendim ya... Sonra sizinle konuşurken bir açık vermeyeyim."

Murat güldü ve "Kaan... Ne halt peşindesin bilmiyorum ama bana yararlı bir iş sunduğun kesin. Ha bu arada. Bence fazla uzatma." dedikten sonra,

"Yok be oğlum, o kabul etsin zaten hemen gidip röportaj yapacağım." Dediğimde destek oluşunu hissettim.

"Onu demiyorum, kastettiğim şey yazar hanım için bunca plan yaparken ona açılmayı ihmal etmemen."

"Merak etme, güzel bir anı bekliyorum." Bu lafımdan sonra biraz önce sorduğum soruyu yanıtladı,

"Senden her şey beklenir. Neyse işler beni bekler. Ben akşam sana soruları bir de bizim hesabın Instagram şifresini yollarım ama bak, yazdığın şeyler ileri de patrona hesabını verebileceğim şeyler olsun. Aşklı meşkli şeyler olmasın tamam mı? Kimseye de söyleme şu şifre işini"

Mete gülüp,  "Ooo aşklı meşkli yazışmalar mı? Neredeeee?" Ensesine vurdum samimi bir şekilde. Evet aramızdaki samimiyeti güzel özetliyor bu şey.

"Ulan Mete! Neyse kardeşim sağol. Çok yardımcı oldun."

"Ne demek, her zaman."

🥀🥀🥀

"Aşk emek ister diyorlar ya hani..." Elimdeki dergiyi masaya bırakıp "Öyle gerçekten. Kuru kuru seviyorum demekle olmuyor."

Bir tebessümle içinden geçenleri döktü Mete "Tabi. Ama bazen istisnaya takılırsın. Emek verip de karşılığını alamazsın."

Gözlerinin içinde bakıp bir şey söylemek için dudaklarımı araladığımda durdurdu beni.

"Bir şey demene gerek yok. Çünkü gerçekten konuşulacak bir konu değil. Yaniii sadece bana iyi bir ders oldu. Bak, keyfim yerimde. Tek problem, ondan soğumaya başladığım an o ilişki için çabalamaya devam etmemdi. Çünkü bu ilişki düzelse bile ben ona olan 'aşk' kavramını çoktan yitirmiştim. En doğrusu buydu, ayrılmak. Çünkü taşlar sert bir şekilde yerinden oynamıştı ve ileri de zaten bu olay muhakkak yaşanacaktı. Hiç uzatmadan bitmesi iyi oldu."

Gülümsedi ve  "Ona değer ver lan. Çabala. Belli zaten yengemizin kibar olduğu. " dedi.

Sırıttım sırtımı sandalyeye yaslarken "Onca yıl tek gayem çalışmak iyi yerlere varmaktı tabi geldiğim yeri unutmadan. Hiçbir zaman birini seveceğim aklıma gelmezdi. Saçma gibi geliyor ama öyle. Sanki hep başkaları severmiş gibime geliyordu. Ama o... O bunun olmadığını benimde sevebileceğimi öğretti bana. Yavaşça kalbimde yer edindi saflığı ile. Masum cümleleri ve çıt kırıldım bakışı... Oğlum... Çok farklı lan. Her gözümün önüne geldiğinde gülüşü, kendimden geçiyorum sanki. O benim iki gözümün çiçe-"

Son lafımın devamını getiremedim.

Ona çiçek diyemezdim.

Mete bunu fark edince yaklaşıp derdimi anlatmamı istedi benden.

"Kaan, sen şu çiçeklerden niye nefret ettiğini hiç söylemedin bana. İlk başta öylesine sevmiyorsundur diye düşündüm de yok! Seninkisi ciddi ciddi bir nefrete dönmüş. Bir de... Hani bir yayında 'Çiçekler annemi beni benden aldı' demiştin ya. Çok üstlenmek istemedim ama anlatırsan, dinlerim."

Hava kararmıştı. Tıpkı o gün gibi.

"O gün hayatımın en zor günüydü. Annemin ambulansa bindirilişi yol boyunca ağlamam. Gece apar topar gelen teyzem, anneannem ve dedem. Hepsi gözü yaşlı iyi bir haber bekliyordu. Ben hastanenin bahçesinde kendimi sorgularken birden teyzem geldi, elimden tutup beni bebek bakım odasına çıkarttı."

Yaşadıklarım bir bir gözümün önüne geldi.

Kaan teyzesinin elini tutmuş bebek bakım odasının önünde bekliyordu. "Annemin yanına neden gitmiyoruz?" Gözündeki yaşa mani olamıyordu genç kadın. Kaan anladı annesinin hala iyileşmediğini. "Çünkü başkasını görmeye geldik" dedi genç kadın zorla. Odadan gelen hemşire kolları arasındaki bebek ile ikilinin yanına geldi.

"Kumru'nun yakınları sizsiniz değil mi?" Genç kadın yaşlı gözlerle kafasını salladı. Ne acı şeydi bu. Abisi beş kuruş için kardeşine kıymış, yeğeni ablasının öldüğü gün doğmuştu. Hemşire kolları arasındaki bebeği genç kadına teslim etti.

Genç kadın bebeği alıp kokladı. Ablasından iz taşıyordu kokusu. Sarıldı minik bebeğe canını acıtmamaya gayret göstererek. Mavi gözleri olan bebek masumca teyzesine bakarken genç kadın diz çöküp kardeşi ile tanıştırdı Kaan'ı.

"Bak Kaan. Kumru... Tanış bakalım kız kardeşinle."

Kaan sevinçle kardeşine baktı. Burnuna dokundu sonra yanaklarına... Yumuşacık tenini kıskandı ve yanağına bir öpücük bıraktı. "Sev kardeşini Kaan, çok sev. Sen kardeşine kıyan abilerden olma. Ona çok iyi bak okur mu?" Kafasını salladı Kaan.

Bu sözler yıllar sonra kafasında yerli yerine oturunca hayatın acı gerçeğini öğrendi Kaan.

Kaan kardeşi ile oynarken anneannesi ve dedesi geldi. Zavallı yaşlı çift bu olanları öğrenince nefret ettiler kendilerinden. Keşke... Keşke zamanında verdikleri kararla kalmayıp kızlarını yanlarına alsalardı. Keşke.

Yaşlı adam da kadın da reddetmişti 'oğul' denilmeyecek o insanı. Bizzat kendileri köye haber salmış o pisliği bulup jandarmaya yine bizzat kendileri haber vermişlerdi.

Yaşlı kadın bir kez daha bayıldı hüzünle. Çok ağırdı yaşadıkları.

Tüm geceyi hastanede geçirdiler ve sabah ayrıldılar hıçkırıklarla. Ufak delikanlı sordu, "Teyze, annem gelmeyecek mi?" Teyzesi kafasını çevirdi ufak çantaya gerekli malzemeleri yerleştirerek.

"Teyze?" Hiç bir yanıt alamayınca yineledi. En son teyzesi 'O bir kaç sene sonra değil şimdi koca bir delikanlı genç olacak' diye iç geçirip diz çöktü.

"Kaan'ım. Annen..." Göz yaşlarına hakim olamazken Kaan ilk kez sesini yükseltti. Çocukların da hisleri kuvvetlidir.

"Gelmeyecek mi teyze söylesene!"

Hani ucuz yalanlar vardır ya, sana söyleyen kişi de bilir inanmayacağını... Ama başka çare de yoktur, o yalan sana söylenir. Ve aslında o yalan, doğrunun ta kendisini söylemeden her şeyi anlamana yardımcı olur.

"O, babanı çok özledi o yüzden onun yanına gitmeye karar verdi." İşte o ucuz yalan buydu.

Ve tabi ki de Kaan buna inanmadı. Dolan gözlerle bahçeye kaçtı. Teyzesi arkasından "Kaan!" diye haykırırken o sayıklıyordu içinden,

"Annecim!"

Arka bahçenin kapısından çıkıp o tepeye gitti. Annesini en son öptüğü o tepeye. Çiçek toplamak için indikleri o tepe...

Kaan koştu hızlıca. Tepeyi aşıp çiçekli tarlaya indi. Her şey çok tazeydi hala. Hırsla bakındı etrafa. Aradığını bulunca hızlı adımlarla ilerledi hedefine.

"Hepsi sizin yüzünüzden! Sizden nefret ediyorum nefret!" Annesinin kanı solmuş çiçeklerin üzerindeydi hala. Kaan yaşlı gözlerle yere çöküp kazdı toprağı minik parmaklarıyla.

"Siz olmasaydınız annem kaçabilirdi! Siz bırakmadınız annemi pislikler!" Çiçekler onu annesinden almıştı işte.

O çiçeklerden işte o an nefret etmeye başladı.

Çiçekleri açtığı minik çukura koydu ve üstünü ayağı ile itip bastırdığı toprakla örttü. Ölenler toprağa gömülürdü, biliyordu. Annesinin de yakında gömüleceğini biliyordu.

Peki o kadar iyi bir kadın öldüyse çiçekler niye ölmesin? Suçlular niye ölmesin? Aklından geçen bu sorular eşliğinde gömmüştü çiçekleri. Sonrasında gücünü toplayıp annesinin yanı başında can verdiği koca taşı çiçeklerin mezarının üstüne itti.

"Benim annem öldü! Siz de ölün tamam mı? Sizde, ÖLÜN!"

Sonra kararmaya başlayan havaya baktı.

Bu soğuk akşamüstü fısıldadı minik çocuğun kulağına 'Yalnız kaldın Kumru'yla'

🥀🥀🥀

"Evet kıymetli mağdurlar. Konular bitti. Ama yayın bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz." Bu gün bilerek az konu seçmiştim. Çünkü aklımda başka şeyler de vardı.

Derin bir nefes alıp aklımdaki şeyi bir an evvel gerçekleştirmek için yavaşça söze başladım,

"Son konumuz neydi? Aşk. Az önce bana yorumlarda 'Abi sen böyle değildin, aşk deyince umursamazdın, güler geçerdin. Şimdi ne oldu?' ne oldu söyleyeyim mi?"

İnsanlar beni hep aşktan uzak birisi olarak tanımlardı. Yalan değildi. Aşk konusunda hiç bir zaman ne bir arzum ne de hayalini kurduğum bir kimse vardı.

Ama hayat önüme öyle bir aşk koymuştu ki bu yaşanılanları kırk yıl düşünsem aklıma getiremezdim.

Bir dergi yazarına onu hiç görmeden, sesini duymadan aşık oldum.

"Değiştim hem de çok. Eskiden inanmazdım ben aşka. Eski gerçekliğini kaybettiğini sanırdım. Halbuki öyle değilmiş. Hala varmış gerçekten masumca sevenler."

Masada duran bardağımdan bir yudum su alıp devam ettim,

"Ben onlardan birine denk geldim. O kişi benim hayatımı değiştirdi. Sevmeyi öğretti bana."

Sadece güldüm bu lafımdan sonra. Yanımda duran Mete gülümserken gelen yorumları içimden okudum. Herkes inanılmaz şaşırmış, bunun şaka olup olmadığını soruyordu.

O kadar mı  aşktan uzaktım? Galiba evet.

Gördün mü Kardelen'im? Ne yaptın sen bana. Şimdi on binlerce insan şok içinde. İnsanlar bu olayın detaylarını merak ederken başladım anlatmaya,

"Önce tesadüfen tanıştık, sonra her günüm onunla geçti." Öyleydi. Deegisini iş için almayı düşünüyordum ama illa alacağım diye de bir plan yoktu aklıma. Sonra bir kırtasiyede tesadüfen dergiyi bulmuş onunla ilk o zaman tanışmıştım. Sonrasında ise bu tanışıklık bu günlere kadar gelmişti.

Gülümsedim ve devam ettim, "Birlikte yedim yemeği, onunla zevk aldım renklerden. Gülüşü şu ana kadar gördüğüm en güzel şey." Utançtan mı bilmem, alt dudağımın kenarını ısırdım bir kaç saniyeliğine.

Sonra devam ettim bu gülüşü bozup "Onunla uyudum onunla uyandım desem yalan olur çünkü o aklımdayken nasıl uyuyabilirim ki?" Evet, ya onu rüyamda görürdüm ya yanımdaymış gibi gülümser sabahlardım.

Sonra hep √61'in girişindeki camekanda onun metinlerini okuduğum geldi aklıma "Hep o camda izledim onu. "

Birden onu camda metinlerini okurken yaptığım klasik rutinler geldi aklıma. Sigaramı içerken yazarın mahlasından yola koyulup içimde ki hissin ' çiçekler kötü ama bu yazar iyi olanlarından galiba?' demesini bastırırdım.

Sonra aklıma Turgut Uyar'ın Beklemiş Bir Paket Cigaranın Son Umudunda şiiri gelirdi.

"İşte suyumuzu kestiler ama masamda yine bir çiçek,
Bir çiçeğin akşamın elbet bir çiçeğe benzeyecek.

Nasıl güzel nasıl diri bir çiçek,
Dipdiri adamlardan biri bir çiçek...

Evet ben son ve kesin umuduyum bir paket cigaranın,
Bir köhne camekanda sararmış alıp içmemi bekleyecek.

Sonsuz bir camekanda,
Başlangıçsız bir çiçek.

Alırım seni tüttürürüm bir gün güzel tütün,
Söyle kim var bunu benden daha iyi bilecek?

..."

O da duymuştu ona 'seni takip etmedim, sen zaten yolumun kendisiydin' dediğimi. Anlamıştı herhalde ona olan duygularımı "O da biliyor onu sevdiğimi. Ve ben..."

Sırtımı sandalyeye yasladım ve sırıtarak insanlara itirafta bulundum,

"İlk kez... Birisine aşık oldum."

________________________________________________________________________________________________

Selammmm, özledim sizi ^^

Başı "Kaan sen neymişsin" diyerek yazdığım komik, ortası hüzünlü, sonu ise güzeldi. Bu güzel bölüm bizi biraz idare etsin, çünkü diğer bölümün sonu hiç beklenmedik olacak.

Bir insanı en fazla ne kadar yanlış anlayabilirsin? Bu soruyu iyi düşünün çünkü diğer bölümün kilidi burada saklı.

Seguir leyendo

También te gustarán

İZLER KALIR Por s.

Novela Juvenil

12.7M 911K 57
"Sana hiç söylemedim ama sana aşıktım. Bunu yüzüne karşı söyleyememek de benim ayıbım olsun." 070822 ☁️
Çilek Kız Por Lara

Novela Juvenil

1.2M 86K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
YUVA Por _twclr

Novela Juvenil

849K 41.4K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
1.9M 68.7K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...