little star あ vmin

Ss_Green द्वारा

79.6K 10K 7.1K

küçük yıldız bu gece, tüm gece boyunca sana göz kulak olacağım. 301219 अधिक

little star
⋆1
⋆2
⋆3
⋆4
⋆5
⋆6
⋆7
⋆8
⋆9
⋆10
⋆11
⋆12
⋆13
⋆14
⋆15
⋆16
⋆17
⋆18
⋆19
⋆20
⋆21
⋆22
⋆23
⋆24
⋆25
⋆26
⋆27
⋆29
⋆30
⋆31
⋆32
⋆33
⋆34
⋆35
⋆36
⋆37
⋆38
⋆39
⋆40
⋆41

⋆28

1.4K 218 179
Ss_Green द्वारा

the rose - sorry

Eve dönüş yolunda da, eve geldiğimizde de Taehyung sessizliğini korumuştu. Ben de hala öfkeli olduğumdan kaynaklı bu sessizliğe ayak uydurmuştum. Aslında aklımda eve dönerken alış veriş yapmak vardı fakat zaten Taehyung onun için daha öncesinde aldığım kıyafetleri yanında getirdiği için bunu yarına ertelemiştim.

Eve geldiğimizde de annem yoktu, onu aradığımda Jong Suk'un yanına gittiğini öğrenmiştim. Bu sıraları Taehyung'la baş başa geçirmem ve ona dikkatli davranarak iyi hissettirmem gerektiğini falan söylemişti. Ne diyebilirdim ki? Bir nevi işime geliyordu.

"Konuşmayacak mısın?" Salona geçtiğimizde Taehyung hala ayakta dikiliyor ve oturmak için tek bir hamle dahi yapmıyordu. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Ben de bu sessizliği bozmak istemiştim. Fakat Taehyung yine de konuşmamayı tercih etmişti.

Onun yerine yönünü bana çevirmiş, kısa bir anlığına duraksama yaşadıktan sonra bana doğru yürümüştü. Hareketlerini dikkatle izliyordum. Açıkçası o an yanımdan geçip gidecek sanmıştım ama ellerini yanaklarıma yerleştirip sertçe dudaklarıma kapandığında yemin ederim ki başım dönmüştü. İlk başta ne yapacağımı bilememiştim heyecandan. Saniyeler sonra dudaklarımı emen dudakların hakimiyetine alıştığımda ellerimi beline sararak karşılık vermeye başlamıştım.

Bir insanın iyi hissetmesi için diğer insanlar ne öneriyordu veya hangi ilaçları kullanmalarını söylüyorlardı bilmiyordum ama Taehyung benim ilacımdı. Az önce öfkeliydim lâkin dudaklarının tadıyla uyuşmuştum resmen, afallamıştım. Tüm öfkem dinmişti, içime bir huzur ilişmişti. Gözlerimi kapatıp kendimi bu huzura teslim etmiştim.

Ama kahretsin ki, onu arzuluyordum. Bedenini keşfetmek istiyordum. Bir öpüşüyle bile alt tarafımda hareketliliğe sebep oluyordu. Kendimi kaybettiğim an durmak istemeyeceğim kadar iyi hissettiriyordu. Yine de ona dokunmak istemiyordum. Bu zamanlarında, özellikle fazla kırılgan dönemindeyken bir hata yapmak istemiyordum. Nasıl düşüneceğini veya nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum. Deneyip öğrenme taraftarı da değildim zaten. Zamanı gelince yakınlaşacağımızı biliyordum.

Lâkin sabırsızlık bedenimi sarmıştı bir kere. Daha fazla kendimi kaybedecek gücü elde etmek istemediğimden ondan sakince uzaklaşmıştım. Ama sevgilim duygu seline kapılmış olmalıydı. Gözlerini bile aralamadan yeniden dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırmıştı. Ve bu sefer elinin birini esneme getirerek beni kendisine daha çok çekmişti.

Yine de bir süreden sonra ondan uzaklaşmıştım. Nefes nefese kaldığımız o an Taehyung alnını alnıma yaslayarak soluklanmayı tercih etmişti. Gözlerini yavaşça aralarken ensemde bulunan parmakları saç diplerimi okşamıştı. Ben de bu süre zarfında kendime sakin olmam gerektiğini söyleyip durmuştum işte.

"Hiç bu kadar iyi hissetmemiştim." Nefesi az önce öptüğü için ıslanan dudaklarıma çarpmıştı. Göğüsü hızlı nefes alıp verdiği için inip kalkıyordu ve benim göğüsüme temas ediyordu. Aklımı yitirmek üzereydim. "Oradaki hallerin aşırı-" Nefes nefese olduğu için duraksadı, yanağımda duran eli hareket etti ve hafif dokunuşlarla yanağımı okşadı. Yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirdi lâkin gözlerine baktığımda devamını söylemek konusunda olsa gerek bir tedirginlik olduğunu fark etmiştim. Ama beni yanıltmıştı. "-seksiydi."

Konuşmama izin bile vermeden konuşmaya devam etmişti. Tüm sessiz kalışlarının hıncını çıkarıyor gibiydi. "Bilmiyorum Jimin, ben sana iyice bağlandım. İlgine alıştım. Sana gittikçe daha da güven duydum." Bu sefer ben de gülümsemiştim. "Söylesene, daha ne kadar aşık olabilirim sana?"

"Bilmem, bu kadarına bile razıyım sanırsam."

"Jimin, iyi ki hayatımdasın. İyi ki karşıma çıkmışsın, iyi ki beni sevip, benimle tanışmak istemişsin. İyi ki, iyi ki, iyi ki..." Yeniden eğilip dudaklarımdan öpmüştü fakat bu sefer çok kısa sürmüştü. "Tüm iyikilerimin başını çekiyorsun sevgilim."

Tanrım, bir gün böyle bir an yaşayacağımı söyleseler güler geçerdim. Benimle dalga geçiyor sanarlardım. Mesela ben restoranda Taehyung'u ilk gördüğümde ilerleyen zamanlarda kalkıp beni öpeceğini, bana sarılacağını ve beni seveceğini tahmin edememiştim. Onun bakışlarını hep başka bir şeye yormuştum. Belki korkaklık yapmayıp daha öncesinde söylemiş olsaydım ondan daha fazla mahrum kalmayacaktım. Ne yazık ki ben, tedirgin yaklaşmıştım.

Yine de ona açılma kararına varabildiğim için mutluyum.

"Merak ediyorum." Diye mırıldandım. Sargıda olmayan elimi yanağına çıkarıp baş parmağımı alt dudağında gezdirmiştim. "Sana hiç gelmeseydim, bana gelir miydin?"

Gözleri kısılana kadar gülse bile merakla onu izlemeyi sürdürmüştüm. Çok yersiz ve alakasız bir soruydu biliyorum ama düşüncelerimin esiriyle şekillenmiş bu soru.

"Gelmezdim." Çok gecikmeden beklenen cevap gelmişti en nihayetinde. Aslında olumlu yanıt vermesi garip kaçardı ama yine de kötü hissetmeden edememiştim. "Kaç kişiyle buluştun önümde, sana asla gelmezdim. Ama sen bana geldiğin için mutluyum."

Bu sefer ben eğilip dudağının kenarından öperek geriye çekilmiştim. Sonra bugün pek bir şey yapmasam bile yorgun gibi hissettiğimden uyuşukça koltuklara doğru ilerlemiştim. Bu uyuşukluğun günlerce uyku uyuyamamdan kaynaklı olduğunu biliyordum. Taehyung'da benim peşimden gelmiş, o kadar boş yer varken kendisini yanıma atmıştı.

"Neden benden uzaklaşıyorsun?" Diye sorduğunda ona çevirmiştim bakışlarımı. Anlaşılan bugün sınırlarımı zorlama hedefindeydi. Tabii onu arzuladığımı bilmediği için ona göre sorun yoktu. Ama ben daha fazla onu öpmek istemiyordum. "Uzaklaşmıyorum, sadece yorgunum." Bana fazla yakın durduğu için kolumu omzuna atarak onu kendime çekmiştim. "Böyle iyi mi?"

"Bundan bahsetmiyorum." Asla beni anlayamayacaktı. Bugün olanların ardından büyük bir sevgi patlaması yaşıyordu. Tamam, bundan memnuniyet duyuyordum lakin bugün olmazdı. "Seni öpmek istiyorum."

Gülümsemiştim. "Ne kadar arsız bir şey çıktın sen." Diyerek işi dalgaya vurmuştum. Daha doğrusu dalgaya vurmaya çalışmıştım. "Sevgilimi öpmek istemem beni arsız mı yapıyor şimdi?"

Ama Taehyung ciddi bir şekilde sorduğunda suratımdaki gülümseme silinmişti. Derin bir şekilde iç çektiğimde kolumun altından sıyrılarak koltuğa yaslanmış olan benim üzerime doğru eğilmişti. Fakat geriye çekilmiştim.

"Kaç gündür dayak yediğimi anlama diye senden uzak durdum ben." Kaşlarını çattığında yutkunmuştum. Hayır, ben de özlemiştim. Ama aramızda artık yalan dolan olmadığı için gittikçe yakın bulmaya başlamıştım onu kendime. İnanın bana Taehyung aşırı seksiydi. Vücudu, yüzü, saçları, o bakışları... Her şeyiyle seksiydi. Amacının benimle sadece öpüşmek olduğunu da biliyordum. Fakat aynı durum benim için geçerli değildi. Ben daha ilerisini istiyordum. "Seni çok özledim."

"Biliyorum, ben de seni özledim."

"O zaman sorun ne?" Dışarıdan bakıldığında bir sorun olduğu belli oluyordu tabii. Her defasında ben öpsem ve öpüşmeyi Taehyung sonlandırsa benim de bir garibime gidebilirdi. Bu sürekli tekrarlandığında göze çarpıyordu.

"Yorgun hissediyorum." Gözlerinin içerisine bakarken yalan söylemek pek iyi hissettirmemişti. Daha kötüsü, Taehyung'un anlayış göstererek beni onaylaması ve geriye çekilmesiydi. Tek isteği beni öpmek olan ona istediğini verememek de beni üzmüştü açıkçası.

"Uyumak ister misin?" Diye sormuştu tekrardan kolumun altına girerken. "Sabah da çok erken kalkmışsın. Birkaç gündür de benim yüzümden uyuyamıyorsun."

"Belki de uyusam iyi olacak." Diğer söylediklerini kulak ardı ederek konuştuğumda eğilip saçlarının arasına burnumu sürterek kokusunu içime çekmiştim. "Sen de uyumak ister misin?"

"Benim uykum yok ki."

"Pekâla." Derken cebime sıkıştırdığım telefonumu çıkarmıştım. "Annemi arayayım da gelsin o zaman."

"Hala daha korkuyorsun değil mi?" Böyle bir soru yönelttiğinde başımı onun zıttı tarafına çevirerek bakışlarından kaçmaya çalışmıştım. Çünkü verecek bir cevabım yoktu. Evet, korkuyordum. Ne hissettiğini bilemiyordum. Tekrardan kendisine zarar verebilme ihtimali vardı ve ben de onu anneme emanet ederek uyumaya gidecektim. Başka türlü uyuyamazdım.

Bu yüzden ona cevap vermeden annemi aradığımda kısaca yorgun olduğum için uyuyacağımı ve Taehyung'un sıkılmaması için eve gelip gelemeyeceğini sormuştum. Annem de Jong Suk'u alıp geleceğini söylemişti. İstememiştim onu ama, Taehyung'la iyi anlaşabileceklerini söyleyerek bana kızmıştı. Eh, yapacak bir şey yoktu.

"Hadi şanslısın." Diye mırıldanmıştım telefon görüşmem bittiğinde. Başı omzumdaydı. "Çok sevgili komşumuz Jong Suk'ta geliyor."

"Sen onu neden sevmiyorsun, ben sevdim kendisini."

Ona zamanında anlatmıştım ama yüzünü hiç görmemişti. İsmini de unutmuş olmalıydı. Ben de seve seve hatırlatmayı seçmiştim. "Randevuları ayarlayan kişi o."

"Artık ben de sevmiyorum." Dediğinde de neredeyse tüm yorgunluğumu unutarak kahkaha atmıştım. "Ben uyurken ona hep laf sok tamam mı?" Kahkahalarımın arasından konuşmuştum.

"Merak etme, intikamını alacağım."

"İyi bakalım." Kahkahalarım yavaş yavaş dindiğinde ondan ayrılarak oturduğum yerden kalkmıştım. "Önce bir banyoya uğrayayım, sonra da uyurum."

"Ben de seninle geleyim." O da benimle geldiğinde elimizi yüzümüzü yıkamıştık, ardından dudaklarına kısa bir öpücük kondurarak uyumaya gitmiştim.

⋆⋆⋆

Annemin seslenmesiyle gözlerimi araladığımda havanın neredeyse kararmak üzere olduğunu fark ederek, esneyerek yerimden kalkmıştım. Etrafa bakındığımda annemin çoktan odamdan çıktığını anlayarak bir süre boş boş etrafa bakmıştım. Sonra da banyoya gidip yüzümü yıkayarak uykumun açılmasına yardımcı olmuştum. Dişlerimi de fırçalayarak banyodan çıkmıştım.

Seslerin mutfaktan geldiğini anlayarak mutfağa yönelmiştim. Jong Suk aptalının sesini de işitiyordum ve bu şimdiden bile sinirimi bozmuştu. Kaç saattir bizim evimizdeydi bu herif? Mutfak kapısına ulaştığımda gözüm ilk ayakta dikilen ve bir şeylerle uğraşan Taehyung'u bulmuştu. Neyle uğraştığını görememiştim lâkin aşırı ciddi duran yüz ifadesini görünce hayran kalamadan edememiştim.

"Günaydın." Jong Suk'un beni fark ederek konuşmasıyla beraber Taehyung'da arkasını dönerek benden tarafa bakmıştı. Ve ben o an donup kalmıştım. Gözüm elinde tuttuğu bıçağa takılı kalmıştı. Korku, endişe, öfke... Artık hangi duyguydu bilmiyorum, hepsi bedenime üşüşmüştü sanki. Aniden "Bırak o elindekini!" Diye bağırırken bulmuştum kendimi. Benim bu öfkem bir bir gülümsemeleri silerken ben bağırmaya devam etmiştim. "Nasıl müsaade edersiniz?"

"Sakin olsana biraz." Annem yanıma adımlayıp afallamış bir ifadeyle konuştuğunda Taehyung hala daha beni izliyordu. Tavrım onu şok etmiş olmalıydı ama bu iyi değildi. Bıçak hala onun elindeydi. Benim de bedenim öfkeden titremeye başlamıştı bile. "Sakin olamam!" Diye bağırmıştım. "Bırak o bıçağı!"

Sonunda kendine gelerek bıçağı elinden sakince bıraktığında ellerini aceleyle henüz açmış olduğu suyun altına tutmuştu. Ben de ellerimi saçlarımın arasından geçirmiştim huzursuzca. Annem kolumdan tutup beni sandalyelere doğru çekiştirdiğinde hala daha öfkeli bakışlarımı sevgilimin üzerinden çekemiyordum. Ve o sadece başını önüne eğmiş, bekliyordu. Sakinleşmemi bekliyor gibiydi.

Şu gözümün önüne gelen kötü anlar tamamen gitse sakin olabilecektim ama silinmiyordu o lanet anlar. Kolumu annemin elinden kurtardıktan sonra öfkemi dindirmek ister gibi sargıda olmayan elimi sertçe masaya vurduğumda annem benden biraz uzaklaşmıştı. "Bundan sonra Taehyung'un elinde bıçak görmeyeceğim!" Bu cümlem tamamen anneme ithafendi. O da bunu anlayarak "Jimin abartıyorsun." Demişti ama o anları gören bendim, o değil.

"Ne olduğunu bilmiyorum ama çok üstüne gidiyorsun." Jong Suk'ta devreye girdiğinde öfkeli bakışlarımı ona çevirmiştim. Elimin içi az önce masaya vurduğum için sızlıyordu. "Sadece annene yardım ediyordu."

Bir şey dememiştim. Sadece derin nefesler alıp vererek kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım. Bu süre zarfında da kendimi sandalyelerden birine atmıştım ama benim oturmamla da Jong Suk kalkmıştı.

"Tamam Taehyung onu ben hallederim." Annem beni bırakarak Taehyung'un yanına gittiğinde onların bulunduğu tarafa bakmamıştım. "Hadi sen tabakları içeriye götür de yemeğimizi yiyelim."

Taehyung bir şey dememişti ama gelen seslere bakılırsa annemin dediğini yerine getiriyordu. Jong Suk'ta ona yardım ediyordu. Bu yüzden ikisi de salona gitmişti.

"Böyle yaparak ona iyi hissettiremezsin!" Annem önündeki işle ilgilenirken öfkeyle solumuştu. "Şu haline bak, her gördüğünde böyle mi tepki vereceksin?"

"Anne lütfen sus." Diye fısıldamıştım zorlukla. "İnan bana o anları bilmiyorsun, ben sadece çok korktum. Lütfen üzerime gelme. Sakinleşmem lazım."

Söylediklerimin ardından susmuştu lâkin içten içe kızmaya devam ettiğini biliyordum. Yine de şu an için sessiz kalışı işime gelmişti. Bir süre ben oturmuş, onlar da sessiz bir şekilde masayı hazırlamışlardı. Her şey hazır olunca da en nihayetinde yerimden kalkarak salona ilerlemiştim. Fakat Taehyung'un moralini yerle bir etmiştim. Bana bakmıyordu bile.

Henüz oturmamasından fırsat bilerek kolundan çekiştirerek bana bakmasına izin vermiştim. İlk başta odaya götürüp konuşmak istemiştim ama herkesin içinde ona bağırdığım için yine herkesin önünde "Özür dilerim." Demiştim. "Bu konuda kendimi sakinleştirmeye çalışacağım. Tekrardan özür dilerim."

Taehyung derin bir nefes alırken başını onaylar anlamda sallamıştı ama hala suratı asıktı. Bu yüzden dayanamayarak eğilip yanağından öpmüş, ardından elimle öpmüş olduğum yanağını okşamıştım. "Asma yüzünü ne olur." Arka planda kalan annem de bu hareketimin ardından çığlık atmamak için eliyle ağzını kapatmıştı. Heyecanla bizi izlemeyi sürdürüyordu ve neyse ki Taehyung bunu fark etmiyordu.

"Sorun değil." Diye mırıldandığında Taehyung, elimi yanağından çekerek kollarımı açmıştım iki yana. "Sarılmayacak mıyız?" En nihayetinde gülümseyerek kollarımın arasına girmişti. Biz ikimiz bu şekilde sarılırken sessizliği bozan annem ve Jong Suk olmuştu.

Jong Suk'la beraber Jong Suk'un telefonundan bir şeye bakıyorlardı. "Bu mekan nasıl?" Jong Suk sorduğunda annem başıyla onaylayarak "Beğendim, burası olsun." Demişti. Taehyung ve ben dikkatimizi onlara verdiğimizde artık dayanamayarak sormuştum. "Neye bakıyorsunuz siz?"

Annem gülümseyip ellerini birbirine çarpmıştı. Konuşmadan önce ikimize de uzunca bakmadan edememişti. "Düğün için mekan."

Ah Tanrım, işte yine başlıyorduk.

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

36.3K 2.6K 27
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
kibrit çöpü a द्वारा

फैनफिक्शन

45.9K 2.3K 14
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
54.9K 2.9K 42
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
92.6K 5.9K 35
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...