𝐌𝐮𝐥𝐭𝐢𝐟𝐚𝐧𝐝𝐨𝐦 𝐈𝐦𝐚...

By mdrema

22.2K 532 157

[Çeviri kitabıdır] - Loki Laufeyson - Bucky Barnes - Peter Parker - Thor Odinson - Steve Rogers - Pietro Ma... More

Hello
A Kiss Goodnight
Doesn't Matter
heavy the load you tow
Love Always Wakes The Dragon

Belle of the Ball

4.9K 107 39
By mdrema

Karakterler: Klaus Mikaelson x Reader

Uyarılar: Fluff, sexual tension, sexual implication

•••

Yatağının kenarına oturup gardırobunda asılı duran 2 balo elbisesine bakıyordun ve gece Mikaelson Balosunda hangisini giymen gerektiğine karar vermeye çalışıyordun. Rebekah Mikaelson ile en yakın arkadaş olduğundan beri birkaç yıldır misafirleri olmuştun. Oradaki en kötü aile olarak kabul edilmelerine rağmen. Sen ve Rebekah her yere birlikte giderdiniz, o senin sadece atan olduğu için değil, ikiniz de gerçekten inanılmaz derecede iyi anlaştığınız için, adeta kız kardeştiniz. Yine de bununla ilgili tek garip şey vardı ki, kardeşi Klaus'la arandaki şey. Sen ve Klaus. İlk günden beri, onun çekiciliğine ve karşı konulmaz bakışlarına karşı zayıftın. İkiniz de hiç durmadan flört ederdiniz, çok ciddi bir şey yoktu ama ikiniz arasında her zaman çok fazla cinsel gerilim olmuştu, bunun peşinden gitmenizin bir sakıncası yoktu ama Klaus'un seni gerçekten isteyip istemediğini asla bilemezdin.

"Güzel, şimdi elbisemi hallettim - oh Y/N sakın bana hala elbiseni seçmediğini söyleme!" Rebekah stres içinde ellerini saçına koydu. Ayağa kalktın ve istediğin 2 elbiseyi gardıroptan çıkarıp yatağa attın.

"Ah Rebekah, hangisini seçeceğimi bilmiyorum. Beyaz olan çarpıcı ama gelinlik gibi, kırmızı olan ise fazla rüküş" Kendini tekrar yatağa attın. "Sadece senin kadar zarif görünmek istiyorum" Yüzüne kapattığın ellerin yüzünden sesin boğuk çıkmıştı. Rebekah kıkırdadı ve yanına oturup saçını okşadı.

"Saçmalama Y/N, sen çok güzelsin! Bu gece iyi bir izlenim bırakmak istediğini biliyorum, o yüzden sana eşsiz dolabımdan bir parça ödünç veriyorum. Senin için mükemmel bir elbisem var! " Odasına koştu, gardıroptaki askılardan gelen şıngırdama ve takırdama sesleri, odana doğru giden ayak seslerini duyarken heyecanını bastıramıyordun. Rebekah, devasa eteğin etrafına sarılmış dantel parçalarıyla güzel, bej bir balo elbisesini odana getirdi.

"İşte! Bir prensese yakışacak bir elbise!" Sana elbiseyi uzattı, şokla çenen açılırken ona baktın. Hiç bu kadar güzel bir şey görmemiştin! Onu astın ve Rebekah'ya sıkıca sarıldın, yardımları için ona teşekkür edip balo için hazırlanmaya başladın.

Saçını düzgünce basit ama zarif, kıvrımlı bir topuz şeklinde yaptın ve yüzünün her iki tarafına iki saç teli kıvrılmış halde bıraktın. Saçındaki örgüler arasına minik gümüş takılar yerleştirdin ve doğal bir makyaj uyguladın. Gözlerini ortaya çıkarmak için bir rimel ve elbiseye uyması için biraz ince pembe dudak parlatıcısı. Sonunda, hayallerindeki elbiseyi giyme zamanı! Senin için tasarlanmış gibi düşündüren elbiseyi giyip aynaya baktın. Ellerini şokla yanağına koydun, kraliyet ailesinden gibi görünüyordun.

"Mükemmel!" Rebekah'ın kapıdan gelen sesini duyduğunda, sana balo salonuna kadar eşlik etmeden önce elbisene son bir kez bakarken kendi etrafında dönüşünü izledi.

Girdiğiniz salonda, birbirinden şık, özenle giyinmiş kadın ve erkeklere baktınız. Üzerinde şampanya olan bir tepsi tutan bir garson görmek için solunuza baktın, Mystic Falls'ta birkaç misafir tarafından karşılanırken kendine ve Rebekah'a bir bardak aldın. İçkinizi yudumluyorken bir misafirin yaptığı şakalardan birine gülüyordunuz ve Mikaelson kardeşinin sizi izlediğini fark etmeden çevrenizdeki sohbetin tadını çıkarıyordunuz. Klaus'un güzelliğine hayran kalarak sana baktığını görmek için kafanı çevirdin. **Gif** Ona sırıtıp kadehini kaldırdın, seni taklit ederek ve senin için elini uzatarak karşılık verdi. Güldün ve ona doğru yürüdün, elbisenin yerde sürüklenmemesi için hafifçe kaldırarak.

"Bu akşam muhteşem görünüyorsun" diyerek elini öptü, omurgandan aşağı ürperti geçtiğini hissettin ve gerçek kraliyet tarzında reverans yaparak karşılık verdin.

"Teşekkürler, senin de harika göründüğünü söylemeliyim" Ona göz kırptın, bu da onu gülümsetti. Elini tutup seni dans pistine götürdü. Klaus ile ilk kez dans ediyordun, normalde balolarda olduğun zaman sadece seninle yatmak isteyen rastgele adamlarla uğraşıyordun. Elini beline yerleştirip diğerini de elinle birleştirdi. Parmakları senin parmaklarına dolandı, başparmağı cildini okşadı. Elini boynunun arkasına koyarken, saç uçlarıyla biraz oynayarak vücudunu ona yaklaştırdın. Ardından seni biraz heyecanlandıran çok yavaş ve şehvetli bir şarkı çalmaya başladı.

"You make it look like it's magic
'Cause I see nobody, nobody but you, you, you
I'm never confused
Hey, hey"

"Balo salonu dansına oldukça aşina olduğunu görüyorum?" Siz ikiniz de müzikle ve dans pistindeki herkesle senkronize bir şekilde uyum içinde dans ediyordunuz.

"Evet, birkaç yıl önce öğrendim, verdiğiniz tüm partilerde ne işe yaradı. Çoğu zaman pisliklerle karşılaştığım için genellikle onlarla baş etmem gerekti."

Klaus'un elinin sırtını biraz ovduğunu, elbisenin cildini açıkta bıraktığı yere uzandığını hissediyordun. Parmakları çıplak sırtında yukarı ve aşağı hareket ediyordu, bu da senin tüylerini diken diken ediyordu. Sana gülümsüyor ve bir kral gibi yönettiğinden emin olarak dans etmeye devam ediyordu.

Yüzün ondan birkaç santim uzaktaydı. Dudaklarının sana yakın olduğunu, nefesinin sıcak ve hızlı olduğunu hissederken midenin düğümlendiğini hissediyordun.

"You know our love would be tragic (oh yeah)
So you don't pay it, don't pay it no mind
We live with no lies
Hey, hey
And you're my favourite kind of night"

Klaus dansı mükemmel bir şekilde yönetmeye devam ediyor, seni her doğru anda döndürüyordu. Aranızdaki cinsel gerilimi, etrafınızda çalınan şarkıyı, aklınıza gelen sözleri hissedebiliyordun. Seni nasıl etkileyeceğini biliyordu ve seni memnun ediyor, seni neyin iyi hissettirdiğini biliyordu. Ve seninle her zaman flört etme şekli, özellikle de o dans pistinde. Sana dokunma şekli, parmaklarının tenine nazik davranışları, nefesinin yanağına yumuşak çarpışı. Gözleri seninkinden hiç ayrılmadı ve seninki de onunkinden hiç ayrılmadı. Yüzü seninkinden birkaç santim uzaktayken, tek düşündüğün onu öpmek olduğu için bacaklarının güçsüzleşmeye başladığını hissettin.

"Dans becerilerim standartlarına uygun mu Y/N?" Dedi Klaus kendi kendine gülerek.

"Dans becerilerin mükemmel, ancak, bu dans için olması gerekenden daha yakınlaştığını hissedebiliyorum ve sadece nedenini merak ediyorum" Mikaelson'ın evinde diğer günlerde yaptığın gibi ona göz kırptın.

"Belki sana yakın olmayı seviyorum. Nefesini tenimde hissetmeyi. Vücudunun bana temasını" Yaklaştı, bedenleriniz artık birbirine değiyordu. Sana karşı hissetmene yetecek kadar yumuşak bir şekilde sana karşı oynuyordu.

"Belki sadece seni iyi hissettirmek istiyorum" Dudaklarına doğru giderken dudaklarını yaladın, o kadar yakındı ki seni tekrar döndürene kadar neredeyse birbirine değeceklerdi. Seninle dalga geçmeyi severdi, bunun seni çılgına çevirdiğini biliyordu.

"Cause girl you're perfect (girl you're perfect)
You're always worth it (you're always worth it)
And you deserve it (and you deserve it)
The way you work it (the way you work it)
'Cause girl you earned it (earned it, yeah)
Girl you earned it (earned it, yeah)"

Sözler söylenirken sırıttı, o şarkının senin için yapıldığını söylermiş gibi gözlerine derinlemesine baktı. Mükemmel olduğunu. Ve buna değer olduğunu...

Anın büyüsü yoğunlaştıkça sıcakladığını hissediyordun, ışıkların altında terlemeye başladıkça sırtın nemlenmeye başlıyordu. Ve ikiniz arasındaki sıcaklık da.

"Sıcak mı tatlım?" Diye sordu, yüzünü seninkinin yanına hareket ettirerek.

"Ateşli şeylere dayanamıyorum da" Kulağına fısıldadı. Başını salladın ve biraz acı çektiğinden emin olmak için saçını biraz kavradın. Çekişine güldü ve seni tekrar döndürdü. Elbisenin eteğinin ışıkta kıvrılıp parlamasını, saçlarının gevşeyip omuzlarına dökülmesini izliyordu. Sanki planlanmış gibiydi, güzel ve kıvırcık görünüyordu. Seni geri çekti ve elini saçlarının arasına koydu. Artık alınlarınız birbirine yaslanarak dinleniyordu, şarkı sona gelmek üzere olduğu için ikiniz de ağır nefes alıyorsunuz.

"Bitmesini istemiyorum" dedin saçını okşayarak.

"O zaman bitmesine izin vermeyiz." Sana gülümsedi ve şarkının sonuna kadar seni tuttu. Başını omzuna yasladın, son dize yaklaşırken elini tutup seni döndürdü ve dansın bir parçası olarak seni tekrar geri çekip belini kavradı. Aniden büyük bitiş için seni havaya kaldırıp etrafta döndürdü.

"So girl you're worth it
The way you work it
You deserve it
I can tell you"

Klaus seni yavaşça aşağı çekti, indirilirken bedenleriniz birbirine değiyordu. Ayakların yere değdiğinde ve müzik durduğunda, gözlerinin içine bakıyordun.

"Çok güzelsin" Gülümsedi ve hiçbir uyarıda bulunmadan yüzünü eliyle tutup dudaklarını seninkine çarptı. Ellerini beline koymadan önce duruma alışman bir saniyenizi aldı. Öpücük derinleştikçe tüm gözler ikinizin üzerindeydi. Her kadın, eşi olanlar bile, senin konumunda olmak isterdi. Yumuşak dudakları açılıp tekrar seninkilere kapanıyordu, dili yavaşça ağzına kayıyordu. Elleri beline doğru hareket etti ve bir saniyeliğine uzaklaştı, sana gülümsedi.

"Bayanlar ve baylar, umarım güzel bir akşam geçiriyorsunuzdur. Lütfen bir an için kusura bakmayın... İlgilenmem gereken konular var" Sana göz kırptı ve seni odasına götürdü, sonunda gecenin geri kalanını kollarınızın arasında birbirinize tutkuyla bağlanarak geçirdiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

112K 7.6K 38
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma i...
169K 9.1K 59
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
95.3K 5K 61
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
9.9K 699 14
"Çocuklar ikinizi de üzmek istemem ama ev sahibi sadece evli çift arıyor üzgünüm."