İkinci Yaşam 1-2

amendoeira_ tarafından

1.1M 116K 55.5K

| WATTYS 2021 KAZANANI | Melis Aksoy, her yerde görebileceğiniz türde sıradanlığa sahip bir genç kızdı. Onu d... Daha Fazla

İkinci Yaşam -1-
İkinci Yaşam -2-
İkinci Yaşam -3-
İkinci Yaşam -4-
İkinci Yaşam -5-
İkinci Yaşam -6-
İkinci Yaşam -7-
İkinci Yaşam -8-
İkinci Yaşam -9-
İkinci Yaşam -10-
İkinci Yaşam -11-
İkinci Yaşam -12-
İkinci Yaşam -13-
İkinci Yaşam -14-
İkinci Yaşam -15-
İkinci Yaşam -16-
İkinci Yaşam -17-
İkinci Yaşam -18-
İkinci Yaşam -19-
İkinci Yaşam -20-
İkinci Yaşam -21-
İkinci Yaşam -22-
İkinci Yaşam -23-
İkinci Yaşam -24-
İkinci Yaşam -25-
İkinci Yaşam -26-
İkinci Yaşam -27-
İkinci Yaşam -28-
İkinci Yaşam -29-
İkinci Yaşam -30-
İkinci Yaşam -31-
İkinci Yaşam -32-
İkinci Yaşam -34-
İkinci Yaşam -35-
İkinci Yaşam -36-
İkinci Yaşam -37-
İkinci Yaşam -38-
İkinci Yaşam -39-
İkinci Yaşam -40-
İkinci Yaşam -41-
İkinci Yaşam -42-
İkinci Yaşam -43-
İkinci Yaşam -44-
İkinci Yaşam -45-
İkinci Yaşam -46-
İkinci Yaşam -47-
İkinci Yaşam -48-
İkinci Yaşam -49-
İkinci Yaşam -50-
Julian'ın Kararı - Ara Bölüm
İkinci Yaşam -51-
İkinci Yaşam -52-
İkinci Yaşam -53-
Final
Özel Bölüm
İkinci Kitap, Merak Ettikleriniz
Karakterler
İkinci Şans - Kim Bu Cassandra?
İkinci Şans -1 -
İkinci Şans -2-
İkinci Şans -3-
İkinci Şans -4-
Ölmedim Yaşıyorum
Özet
İkinci Şans -5-
İkinci Şans -6-
İkinci Şans -7-

İkinci Yaşam -33-

17.6K 1.8K 741
amendoeira_ tarafından



Sarayın daha önce görmediğim dolambaçlı merdivenlerinden Zack ile birlikte aşağı inerken mermer korkuluğa bir elimle tutundum. Korkuluktan gelen hoş soğukluk hissi öbür kolumun tutulup sağ yöne çekilmesiyle son buldu.

Zack ile ne zaman bir yere gidecek olsak beni hep bilinmeyen yollara sokardı. Yanımdaki kızıl oğlanın karakterini tanıdığımdam bunu pek dert etmiyordum, üstelik bu durum gizli geçitleri öğrenmemi sağlıyordu. Yani kendimi kârlı sayıyordum.

Bir süre yürüdükten sonra bembeyaz, altın işlemeli bir kapının önüne geldiğimizde durduk. Ana sarayın bu bölümüne elimizi kolumuzu sallayarak rahat bir biçimde gelmemiz biraz şaşılasıydı. Karşılaştığımız hiçbir asker önümüzü kesmemiş, tek kelime dâhi etmemişti. Ethan'ın tüm askerlere söz geçirebildiğinin güzel bir kanıtıydı bu. Böyle büyük bir başarı sağlamış oluşu gerçekten takdire şayandı.

Önüme geçen Zack, anlık bir duraksamadan sonra kapıyı hafifçe üst üste üç kere tıklattı. Birkaç saniye sonra içeriden girmesine dair bir işaret beklemeden altın kapı kulpunu çekip kapıyı ittirerek kafasını bana çevirdi. Gözleriyle içeri geçmemi işaret edince dudaklarımı dişleyip terleyen elimi elbiseme sildim ve derin bir nefes alarak odanın içerisine adım attım.

Açık camdan perdeleri havalandırarak giren rüzgar saçımı hafifçe kıpraştırdığında bir elimle buklelerimi düzeltip önüme aldım. Odanın ortasında, alçak beyaz masanın iki yanında bulunan ve rahat olduğu buradan belli olan koltuklar bulunuyordu. Onlardan birine oturmuş olan Ethan, rüzgarın etkisiyle havalanan altın sarısı saçları alnına düşünce hafifçe bir eliyle yana ittirdi. Üzerine geçirdiği ve kollarını kıvırmış olduğu gömleğe kısa bir anlık gözüm kaydı ama gözümü tekrar hızlıca yüzüne çevirdim.

O anda gözlerim, mavi ve yeşilin harika bir tonda harmanlaşmış olduğu gözleriyle buluştu.

Dikkatini bana vermesiyle ne yapacağımı tam bilemeyerek saçma bir reverans yaptım. Bu, dudaklarının hafifçe kıvrılmasına sebebiyet vermişti. Galiba önünde reverans yapmamam gerekiyordu veya bu durum komiğine gitmişti. Hangi seçenek olduğundan tam olarak emin değildim.

Eliyle karşısındaki koltuğu gösterdiğinde yutkundum ve bu andan kurtulmak için hızlıca koltuğa ilerleyip oturdum. Benden sonra içeri geçen Zack, kapıyı sesli bir şekilde kapamış ve ellerini pantolonunun ceplerine koyarak Ethan'ın yanına geçmişti.

Karşılıklı koltuklara geçince ve aramıza kısa bir sessizlik girince gözlerimi odada yavaşça gezdirip aramızdaki alçak, süslemeli beyaz masanın üstüne geldiğinde şaşkınlık ve biraz da utançla gözlerimi kıstım. Geniş bir tabağın içerisinde uzun süre görmek istemediğim bir yiyecek vardı.

Çikolatalı kurabiyeler.

"Önceki görüşmemizde çok sevmişsin gibi gözüküyordu. İstiyorsan yiyebilirsin." Zack'in ne olduğunu anlayamayan suratına istinaden Ethan gülerken kısılan gözleriyle dalga geçercesine bana bakıyordu. Önünde masaya kustuğumu galiba unutmamıştı.

"Yok sağol, almayayım," dedim ince çıkan sesimle. Kalkan kaşlarıyla kafasını hafifçe salladı. Biraz utandığımdan dolayı yanaklarımın hafifçe kızardığını hissediyordum.

"Uzatmadan konuya geçeceğim." Kalın sesi kulaklarımı doldurduğunda hafifçe başımı salladım. Çikolatalı kurabiyeden direkt konuya geçmesi beni rahatlatmıştı. Belki de huzursuz olduğumu gördüğünden böyle yapmıştı, bilmiyordum.

"Ne öğrenmek istiyorsun?" Bana yönelttiği soruyu hiç beklemediğimden dolayı kaşlarım hafifçe çatıldı fakat yüzümü hızlıca eski hâline döndürerek dudaklarımı yaladım. Ethan her hareketimi dikkatlice izlermiş gibi yüzüme bakıyordu.

"Ne öğrenmek istediğim açık değil mi? Dün yaşadıklarımın nedenini öğrenmek istiyorum. Bunu kimin yaptığını ve benimle ne derdinin olduğunu da merak ediyorum." Ellerimi kucağımda birleştirdim ve başımı hafifçe yukarı kaldırdm.

"Bana bunların cevabını verebilir misin?"

Kaşlarını yukarı kaldırdı. "Bunların cevabını az çok biliyorsun sanıyordum." Ağzım hafifçe aralandı. "Nasıl yani?" dedim meraklı bir ses tonuyla.

"Buraya gelmeden önce Cindy sana olaylar hakkında açıklama yapmış olmalı. Öyle değil mi?"

Sıktığım dişlerimle kafamı hızla Zack'e çevirdim. Cindy ile konuşurken bize en yakın olan kişi ondan başkası değildi. O da bunun farkındaymış gibi rahatça omzunu silkti.

"Çok yüksek sesle konuşuyordunuz."

Önümde birleştirdiğim ellerimi somurtarak birbirine bağladım ve gözlerimi devirerek tekrar Ethan'a döndüm. "Evet, aramızda bir konuşma geçti ama tam olarak bir sonuca ulaşamadık." Bir kaşımı kaldırdım. "Daha net cevaplar vermek için beni buraya çağırmadın mı zaten?"

"Madem daha net cevaplar istiyorsun..." dudağının bir kenarı yukarı kalktı. "Bu bilgileri bedavaya vermeyeceğimi biliyor olman lazım."

Seslice iç çekmemek için kendimi zor tuttum. "Ne istiyorsun?" dedim tatlı bir tavırla. Zaten beleşe her şeyi söyleyeceğini bir kere bile düşünmemiştim. Ethan zeki biriydi, kendi yararına olmayan bir işe bulaşmazdı.

"Anlaşma yapalım istiyorum."

Nedense birden herkes anlaşma yapalım diye tutturmuştu. Önce kraliçeden duymuştum bu teklifi, şimdi de Ethan bana böyle bir öneri sunuyordu. Bunlardaki anlaşma isteği neydi anlayamıyordum.

"Tam olarak ne anlaşmasından bahsediyorsun?"

"Buna daha sonra değineceğim," dedi sevecen bir şekilde. Ne dediğini anlamayarak kaşlarımı çattım. "Merak etme, beğenmezsen kabul etmek zorunda değilsin. Fakat senin de hoşuna gideceğine eminim."

"Bilgi istiyorum demiştin değil mi? Öyleyse en baştan başlıyorum." Sonunda beni meraklandıran kısma geçmesiyle hevesle kulak kabarttım. "Senin de bildiğin gibi herkes bir büyünün kontrolü altında. Bundan hiçbir şekilde etkilenmeyen tek kişi ise sadece sen gibi duruyorsun." Konuşmak için ağzımı açacağım sırada devam etmesiyle bir şey diyemedim.

"Evet, şu anda etkiden kurtulan ya da bunun anormal olduğunun farkına varan Cindy ve biz de varız. Fakat sen, daha farklısın. Sanki büyü sana bulaşamamış, etki edememiş gibi duruyor."

Konuştuğumuz süre boyunca ilk defa Ethan'ın yüz ifadesi ciddileşti. Gözünün üzerine düşen altın saç tutamlarının ardından keskin bir bakış attı. "Bunun ne kadar garip olduğunun farkındasın değil mi?"

Bu konuda hakkında hiçbir fikrim olmadığını belli edip etmemek arasında gidip gelirken Ethan kafa karışıklığımdan ne düşündüğümü anlamış olacak ki içini çekerek arkasına yaslandı. "Büyüyü yapanın senin durumunu bilip bilmediği kesin değil. Amacı nasıl tepki vereceğini test etmek de olabilir."

"Bunu sırf test amaçlı yapmış olamaz, olmamalı." Yaslandığı koltuktan az bir mesafe öne eğilerek etkileyici gözlerini tekrardan gözlerimle buluşturdu. "Düşük bir ihtimal değil. Yapan kişinin hedefi sensen eğer, senin hakkında zaten bilgi sahibi olmalı. Yani, bu durumu nasıl karşılayacağını öğrenmek istemesi muhtemel."

Bu bana biraz mantıksız gelse de itiraz etmemeyi seçtim. Ethan'ın düşündükleri genelde doğru çıkardı bu yüzden benim aklıma yatıp yatmaması pek de mühim değildi.

"Böyle birisine nasıl bulaştın gerçekten merak ediyorum. Yapan kişinin normal büyücü olma ihtimali yok. Tüm sarayı, kralı ve büyü eşiği yüksek olanları etkilemek sıradan değil. Kara büyüye bulaşmayan kimse bunu yapamaz."

Ethan'ın içime su serpen sözleriyle tırnaklarımı tenime geçirdim. Bu kitaba girmeden önce asla böyle olayların olacağını düşünmezdim. Klasik bir aşk romanının içinde böyle olayları saklaması garipti.

"Dediğim gibi, normal bir büyü olmadığından çözümü de kolay değil. Düşündüğünden daha karmaşık ve zorlu." Yavaşça kaybolan umutlarımla beraber koltukta büzüştüm. Hafifçe araladığım dudaklarımın arasından titrek bir nefes çektim içime.

"Yine de imkansız değil."

Tebessüm eden dudaklarından dökülen kelimeler, kafamın hızlıca kalkmasına ve şaşkınca gülümsemesiyle ışıldayan suratına bakmamı sağladı. Kırmızı dudakları daha da açılarak bembeyaz dişlerini ortaya sundu.

"İmkansız değil mi? Nasıl çözebiliriz peki?" Kısa bir süre sessizce suratımı inceledikten sonra elini parlayan sarı saçlarına atıp karıştırdı. "Yakın bir zamanda tüm ülkenin gündemine oturacak bir balo düzenlenecek, bunu sen de biliyorsun."

Kitabın kilit noktalarından biri olan o günü tabiki de biliyordum. Ethan'ın yirminci yaş doğum günü tıpkı ağabeyleri gibi büyük bir şölenle kutlanacaktı. Diğer prenslere kıyasla pek ilgi odağı olmasa da böyle büyük bir gösteriden kaçınamazlardı. Bu, Lamensis Krallığı'nın geleneklerinden biriydi.

"Planı çoktan kurdum. Bu saçma kara büyüden tüm saray halkının kurtulması için herkesin bir arada olması gerekiyor. Yani, balo günü bunun için en uygun zaman. Halletmesi kolay olmayacak, balo vaktine kadar zor vakitler geçirebilirsin fakat güven bana bundan daha iyi bir seçenek yok."

"Peki nasıl bir plan var kafanda? Tam olarak ne yapmamız gerekiyor? diyerek karşımdaki iki gence sırasıyla baktım. "O konu biraz karışık," diyen Zack ile kaşlarım merakla yukarı kalkmıştı.

"Onun için Neville Menters'ın kitaplarına ihtiyacımız olacak." Ethan'ın ağzından çıkan Neville ismini duymamla daha da kulak kabarttım konuşmasına. "Gizli kütüphaneye gitmemiz gerekecek. Bunun içinse başka birinin yardımına ihtiyacımız var," diyerek bir kolunu koltuğun üstüne koydu.

Zack, bu durum onu iğrendiyormuş gibi suratını buruşturarak kafasını salladı. "En sevmediğim kısma geldik," dedi somurtarak. "Hangi kısımmış bu?" diye sormamla cevap vermeyip elini kızıl saçlarına daldırdı. Onun yerine sorumu cevaplayan Ethan olmuştu.

"Julian ile konuşmamız gereken kısım."

Julian'ın adını duymamla bir merak duygusu yerleşti içime. Onunla pek konuşmamız olmamıştı ve Ethan ile olan bağlantısı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kitapta bu iki kardeşin ilişkisine çok değinilmemişti. Bu yüzden olsa gerek, şaşkınlığımı gizleyemeden ikisinin suratlarını inceledim.

"Büyüyü etkisiz kılmak için bilgilere sahip en iyi tanıdığımız kişi o olduğundan pek istemesek de onunla iletişime geçmemiz gerek. Kitaplar onun elinde."

"Yani Prens Julian da mı katılacak bu plana?" Sorum karşısında Ethan'ın yüzünde mimik oynamamıştı ama Zack biraz şaşırmış gözüküyordu.

Sıkıntım Julian'ın katılıp katılmaması değildi, bana her şeyden yarım yamalak bahsetmeleriydi. Hem bu Julian konusunda hem de başka konularda Ethan hakkında beni kaygılandıran yerler vardı. Her şeyi tam olarak bana anlattıklarını düşünmüyordum ve bu beni biraz endişendiriyordu.

"Açık konuşmak gerekirse bir şeyler sakladığınızı düşünüyorum. Bunun en büyük örneği de Zack'in saçı hakkında yorum yaptığımda gerçekten şok olması diyebilirim." Gözlerimi masumca kırpıştırdım. "Asıl isteğiniz nedir acaba?" dedim naif bir sesle.

"Merak ettiğin birçok mesele var gibi görünüyor, anlıyorum. Fakat benim de ilgimi çeken şaşırtıcı konular var. Örneğin Zack'in benimle bağlantısını nereden bildiğin gibi?" Parlayan gözleriyle keskin bir bakış attı. "Neden söz ettiğini bilmiyorum," dedim aceleyle.

"Zack benimle konuşacağını söylediğinde hiç şaşırmadın. Bu odada bile yakın oluşumuzu bir kere sorgulamadın. Yüz ifadelerinden çok rahat oluşun anlaşılıyordu. Emin ol, Zack'in benimle bağlantısını bildiğinden onu bulmaya uğraştığını anlamak çok kolay."

Şaşkınlığımı belli etmemek için büyük bir savaş verdim içimde. Bu çocuk mu çok zekiydi yoksa ben mi fazla dikkatsiz davranmıştım?

Ethan'ın kendinden emin duruşuna ve hafifçe sırıtmasıyla yukarı kalkan dudaklarına tekrar baktım. Muhtemelen o çok zekiydi.

"Herkesin sakladığı belirli sırlar vardır. Sen nasıl bunları açıklayamıyorsan bunu benden de bekleyemezsin. Bu yüzden, şu meseleleri bir kenara bırakmaya ne dersin?"

Bir cevap alamayacağımı ve eğer biraz daha zorlarsam daha da zor duruma düşeceğimi fark ettiğimde içimi çekerek omzumu silktim.

"En azından balo konusundan biraz daha bahsedin. Ne yapmamız gerektiğinden, nasıl bir plan uygulayacağımızdan söz etseniz biraz daha kavrayabilirim."

"Dediğim gibi, Julian ile konuştuğumuzda tam olarak bir plana oturtacağız bunu. Bu yüzden sana şu an net olarak bir şey demek istemiyorum. Yarın birlikte gizli kütüphaneye gittiğimizde ve olayı araştırdığımızda sen de anlayacaksın."

İçimde bir an önce olayları öğrenmek ve plana geçmek isteyen bir kısım vardı fakat biraz daha sabretmem gerektiğini temkinleyerek o hissi susturdum.

"Öyleyse, anlaşma kısmına geçelim."

Anlaşma kafamdan tamamen uçtuğundan kirpiklerimi kırpıştararak Ethan'a bakabildim sadece. O da benden bir cevap beklemiyor olmalıydı ki konuşmaya devam etti.

"Balo günü bunlardan kurtulmuş olacaksın, leydiler arasındaki en dikkat çeken genç kız konumuna geri döneceksin. O zamana kadar sana yardım edeceğim ama benim de senden bir isteğim var. İlgiyi üstüne çekmenden ben de faydalanabilmeliyim," diyerek sakin bir tonda konuştu.

"Anlıyorum...peki bunu nasıl yapabiliriz ki?" Sorum karşısında kafasını yana eğdi ve bu hareketiyle altın saçları hafifçe alnından aşağı dökülmüştü. "Dışarıdan bizi gören kişiler sen aklanana kadar yanında durup sana yardım ettiğimi ve iyi bir ilişkimiz olduğunu görmeliler. O vakte kadar bu şekilde devam edersek ve balo gününde de bunu gösterirsek yeter diye düşünüyorum."

Anladığımı belirtir şekilde kafamı salladım. Bu tepkimle konuşmaya devam etti.

"Balonun çok büyük bir etki yaratacağı ortada. Bana kalırsa yapılmasına kesinlikle karşıyım ve böyle bir yerde gereksiz herkesin sahte bir ilgiyle bana bakması çok da ilgi çekici değil."

Bıkkınlıkla içini çekti.

"Doğum günümü böyle kutlamayı asla istemezdim."

Ona kesinlikle hak veriyordum. Bu balonun yapılmaması hem onun hem de benim açımdan çok daha iyi olurdu. Asıl kurguda o gece ikimize de sadece acı getirmişti çünkü.

Krallıktaki tüm soyluların ve halkın bir kesiminin katılabildiği bu baloda kitabın en romantik ve kalp acıtıcı sahneleri gerçekleşecekti. Aslında Ethan için olan bu günü, Alexander ve Elise adeta kendi balolarına çevirecekti.

Asıl hikayede Elizabeth ve Alexander o sıralar hâlâ nişanlı olduğundan ve Elizabeth delicesine Alexander'dan hoşlandığından dolayı biraz daha iç karatıcıydı. Balo günü ikisinin partner olmaları gerekliydi, öyleydiler de. Ancak Alexander tüm herkesin içinde, Elizabeth hevesle onu dansa kaldırmasını beklerken buz gibi bir tavırla yanından geçip gitmişti. O sırada Elizabeth'in kalbinin feci bir şekilde kırıldığını tahmin edebiliyordum.

Yüzü düşen ve kalbi kırılan Elizabeth'in bu hâliyle balo salonundaki herkes fısıldaşmaya başlayınca Alexander, Elizabeth'in biraz arkasında duran ve ışıldayan bir gülümsemeyle etrafı inceleyen Elise'e hafifçe eğilerek elini uzatmış ve Elise'in şaşkın bakışları arasında onu dans pistine götürmüştü.

İlk dansı Ethan'ın partneriyle birlikte yapması gerekirdi fakat Alexander bunu gereksiz bir mesele olarak görmüş olmalı ki tüm seyirciler arasında sakin ve havalı bir edayla salondaki herkesin hayran kalacağı bir dans sergilemişti Elise ile birlikte.

Bu kısmı okurken gerçekten sinir olmuştum ama içimi acıtan asıl kısım Ethan ile ilgiliydi.

Ethan, bu baloda Elise'e aşık olmuştu.

Elise'i ikinci dansa kaldıran kişi Ethan'dı. Balo için kendine bir partner seçmemişti bu yüzden kızlar arasında en zararsız ve kafasını şişirmeyecek kişi olarak gördüğü Elise'ten yana şansını kullanmak istemişti.

O gün, tam olarak o anda Ethan'ın kötü kaderi başlamıştı bana göre. Elise'in büyüsüne kapılmasından sonra eski zeki ve kurnaz hâlinden eser kalmamıştı sanki. Benim için okuması çok acı verici bir durumdu.

Prenslerden birinin partnerinin olmaması normalde imkansızdı. Üstelik doğum günü çocuğunun partneri yoksa bu daha da garip kaçardı. Fakat bahsettiğimiz kişi Ethan olduğundan ve asla böyle şeyleri sevmediğinden benim için çok şaşırtıcı değildi.

Sadece Elise'ten etkilenmemesini ve gerçek kişiliğini kaybetmemesini isterdim. En çok engellemek istediğim olaylardan biri de buydu. Ethan bunu hak etmiyordu fakat Elise'e aşık olmasını nasıl engelleyeceğimi bilmiyordum.

Kitaptaki sinir bozucu olayları düşünmeye kendimi kaptırdığım esnada koltukta bir hayli öne doğru eğilen Ethan, uzattığı eliyle kucağımda birleştirdiğim ellerimi kavradı ve yumruk yaptığım elimi parmaklarıyla nazikçe açtı. Hissettiğim hoş gıdıklanma hissi mavi yeşil gözlerini bana dikmesiyle son buldu.

"O berbat günde insanların ağzını kapatmamız için yapmamız gereken şey basit."

Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde kalbim sıkışmaya başlarken yüzündeki sıcacık gülümsemeyle bana baktı ve yüz yıl düşünsem aklıma gelmeyecek o sözü söyledi.

"Benim partnerim ol."

————————————————————

Yeni bölümü heyecanla bekleyen çok kişi vardı. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alalım buraya^^

Balo sizce nasıl geçecek? Ya da nasıl geçmesini istersiniz?

Öbür bölümde uzun zaman sonra Julian gelecek gibi duruyor 😶 Julian severler nasıl hissediyorsunuz???

Kitabı yarıladık, artık herkesin kafasında favori karakterleri oluşmuştur. Peki sizin favori karakteriniz hangisi?

Şuraya merak ettiğim bir soru daha bırakmak istiyorum. Elizabeth hariç leydilerden en sevdiğiniz kim? Ya da var mı öspxlsğdeldğ

Öbür bölüm hakkında tahminleriniz var mı?

Hoşçakalıın 🖤 Sizi çikolatalı kurabiye kadar seviyorum dldpeldpel

~

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

8.7K 1K 14
Bedenim tir tir titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş neredeyse ağlayacaktım. Etrafta yeni yeni fark ettiğim geçmişe ait şeyler vardı. Tabelalar, ara...
228K 32.1K 50
Geçmiş hayatınızı yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız? On yıllık ilişkisi büyük bir ihanet ile son bulduğunda Eda artık bir gerçeği kabul etmek zor...
531K 60.9K 63
Bir cariyenin intikamı nelere yol açabilir? İHANET SEVDİĞİ ADAMDAN GELDİ Ayana, İmparatorluğa cariye olarak gelmesinin bir nedeni vardı. Sevdiği adam...
1.3M 72.2K 91
#2 24 Kasım 2017 Kızılkara beyliğinin biricik kızı Evra Kızılkara, küçük yaşta savaşta babasını öldüren gözü kara Şahranbolu Beyinden intikamını alma...