KARANLIK ŞEHİR

By gaslann

904K 35.2K 4.9K

Bir mafya hikayesi... YAYINLANMA TARİHİ: Şubat 2021 © HER HAKKI SAKLIDIR © More

❤❤
TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM 'CEM'
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM 'HAKAN'
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM 'ALİ'
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM ♦ I. KİTAP SONU
'KAYIP I'
'KAYIP II'
79. BÖLÜM
80.BÖLÜM
81. Bölüm
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88.BÖLÜM
89. BÖLÜM

24. BÖLÜM

12.6K 460 19
By gaslann

  Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

   Dört kişilik yemek masasında yine tek başıma oturuyorum. Önümdeki çorba kâsesine hiç dokunmadım bile. Kaşığa doldurup geri boşalttığım çorba çoktan soğumuştu. Her şey istediğim gibi olmuştu. Cem'den sonsuza dek kurtulmuştum, amcamın üzerimdeki etkisi zaten çoktan zayıflamıştı. Kelimenin tam anlamıyla sonu yaşıyorum. Mutlu son.

Peki kalbimi huzursuzluğa iten şey neydi? Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum özgürlüğümü elime aldım bugün. Ama ardımda bir sürü suçsuz insan bıraktım. Benim yüzümden zarar gören suçsuz insanlar. Vicdanım bugünü mü bulmuştu beni sıkıştıracak. Bencilim ben. Kendim için harcadım onları. İstemeden de olsa ben yaptım. Ben zarar verdim o insanlara. Dünkü şoför olmasaydı mesela ben burada olabilir miydim? Ona ne olmuştu acaba? Hakan da onun abisi, arkadaşı da hiç bir şey anlatmadan çıkıp gittiler hayatımdan.

Hakan'ın aklıma gelmesiyle bir sinirle elimdeki kaşığı sertçe kâsenin içine atmamla kâsenin üstüme devrilmesi bir oldu. " Lanet olsun" diye söylendim kendime. "Bir boku da becer be Ezgi!" diye devam ettim. Hırsla ayağa kalktım. Hiç dokunmadığım sofrayı toplamaya başladım.

Toplarken yere düşürdüğüm bir başka tabak paramparça oldu. En sevdiğim tabaktı bu. Yere çömelip parçalarını toplamaya başladım. Gözlerimin sızlamasına son verdim. Çünkü en sevdiğim tabaktı o. Ve kırılmıştı. Ben kırmıştım. Ellerimle. Her şeyi mahveden bendim. Sertçe avuçladığım kırık tabağın parçaları avuç içime batıyordu. İyice sıkmaya başladım. Beynimin içinde dönüp, kalbimi sıkıştıran düşünceleri dağıtıyordu çünkü. Sadece avuç içlerimi dert sayıyordum şuan. Bedenim, ruhum sadece orayı dinliyordu ve bu beni rahatlatmıştı. 

Yerdeki kırık parçaları, kirli üstümü önemsemeden yerden kalktım. Masadan aldığım peçeteyi avucuma bastırıp, koltuğa doğru ilerlerken, çalan kapı ile yönümü kapıya çevirdim. Gelen Aylin'di.

Kapıyı açar açmaz boynuma doladı kollarını. Sıktıkça sıkıyordu. Ellerimle sırtına vurduğumda geri çekildi. Nefes nefese kalmıştım.

"Yavaş Aylin, öldüreceksin!" dedim iki nefes arasında.

"Evet öldüreceğim" dedi ve üstüme doğru yürümeye başladı. "Az önce özleminden sarılıyordun ama unutmadık" derken onun adımlarına karşılık geri adımlıyordum.

Sırtım duvarla buluşunca kaçacak yerim kalmamıştı. Gözlerini kısıp tehlikeliyim imajı veriyordu. Güldüm bu hareketine. "Çok çirkin oluyorsun yapma" dedim. İyice kıstı gözlerini. Üzerime geldiğinde " Sakın" deyip ellerimi havaya kaldırdım. " Bittin kızım sen" diyerek koca ellerini göbeğime değdirmeye çalıştı. Bir kaç girişimini engellemiş olsam da devamını getiremedim. Elleri göbeğimde buluşunca gıdıklamaya başladı. Beni çatlatana kadar durmayacaktı. Gerçekten beni öldürmek için gelmişti buraya.

Kendimi yere bıraktığımda o da yere oturup gıdıklamaya devam etti. Nefes alamıyorken, ciğerlerimde biriktiğim nefesler de bitmişti. Yüzümü ateş basmaya başladı. En son halimi görüp acımış, ellerini üzerimden çekmişti ama ben gülmeye devam ediyordum. Gülmelerim hıçkırığa dönüştüğünde, ona sırtımı döndüm. Ağlamaya başladım. Elimden geldiği kadar sesimi engellemeye çalışıyordum. Ağladığımı ona göstermiyordum. Durdurabilirdim kendimi. Bedenimi sıktıkça, titremeye başladım. Bu hallerime alışkın olduğundan kollarını sardı vücuduma.

"Tamam, Ezgi seni öldürmeyeceğim! " dedi kafamı dağıtmak için. Onun çabalarına karşılık vermek istesem de yapamıyordum. Çok geçti artık. Bedenim benden bağımsız hareket ediyor, titremeler gittikçe artıyordu. 

" Sakinleş, şşştt" diyerek saçlarımı okşuyordu Aylin. Ama kendimi toplayamıyordum bir türlü. Sonra saçlarımda daha farklı bir dokunuş hissettim. Başımı o dokunuşa yaslamak için geriye doğru attım. İyi gelmişti. Gözlerime bastırdığım titreyen ellerimi yavaş yavaş yüzümden ayırdım. Başımı çevirdiğimde puslu görüşümün ardında onu gördüm. Aylin kenara çekilmişti ve karşımda Hakan duruyordu. Derin bir iç çektim. Vücudumu ele geçiren kriz bitmişti ve rahatlamıştım.

" Ezgi, iyi misin?" Hakan'la birbirimize bakarken Aylin'in sesi böldü sessizliği. Başımı evet anlamında sallarken hala Hakan'a bakıyordum. Benden bir tepki bekliyor gibi bakıyordu. Kalkmak istedim. Daha fazla gözlerine bakmak istemiyorum. Ona verecek bir şeyim yok çünkü. Avuç içimden destek alıp kalkmak için yere bastırdığımda, acıyla inledim.

İç çekip elimi kendi eline hapsettiğinde kaşlarını çatıp bana baktı. Elimi ondan kurtarmak için çekmeye çalıştım ama izin vermedi. " Nasıl oldu bu?"  Diye sordu. Benden sonra Aylin'e baktı. 

"Bırak" dedim. Elimi geri çekmek istedim ama izin vermedi. Ama en az benim kadar inattı karşımdaki adam.

"Ne kadar derin bir kesik olduğunun farkında mısın sen? " dedi. Öfke dolu sesi yüksekti.

Farkındaydım. Kalbimin acısını susturmak için bilerek yaptım. Sizin yüzünden, hepinizin diye bağırmak istedim o an suratına. Ama bu sefer başka bakıyordu. Bu sefer bana değil de kendine acıyor gibiydi bakışları. Ve ilk defa saklamamıştı duygularını. Ya da bunu yapamamıştı bu kez.

"Sana ne oldu?" diye sordum birden. Diğer bakışlarını da sevmiyordum ama şimdikinden nefret ettim. Kendine kızıyor gibiydi.

Cevap vermedi. Gözlerini gözlerimden ayırdı. Elimi yavaşça bacağımın üzerine koyup ayağa kalktı. Kapıya doğru yürüdü. Açık kapıdan çıkarken bana döndü, " Sonum geldi galiba" dedi ve gitti.  Yerde oturmuş ardından bakakaldım. İçimde bir ses peyda oldu.

" Onun sonu, senin sonun Ezgi!" diye fısıldadı ruhuma. Sesler sustu, görüntüler bulanıklaştı, karanlığa gömüldüm gidişiyle.

Uyandığımda kendimi salonda kanepede buldum. İçerisi karanlıktı ama sokak lambasının sarı ışığı buradayım der gibi karanlığımı deliyordu. Hafifçe doğrulmaya çalışırken sargılı elimi fark ettim. Zihnime hücum eden anılarla kendime geldim ve gözümle etrafı taradım. Hakan burada mıydı? Giderken iyi gözükmüyordu. Sahi o neden geri gelmişti ki?

Hızla koltuktan kalktığımda görüş açıma Aylin girdi. Elimi tedavi eden o olmalıydı. Diğer koltuğa kıvrılmış, uyuyordu. Beni bu halde bırakmayacağını biliyordum. Bir umut bir kaç adım atıp, görmek için can attığım adamı aradım. Ama yoktu. Kapının önüne kadar geldim. En son "Sonum geldi" demişti. Ne sonuydu bahsettiği. Neden geri dönmüştü peki? İçimde bu kadar soru biriktirmişken, ruhumu rahatlatacak cevapları elindeyken nereye gitmişti. Son ne demekti?

Dikkatlice kapıyı açtım. Aylin'i uyandırmak istemedim. Soğuk hava yüzüme çarptığında derin bir nefes aldım içime. Bahçe kapısını da açıp yola çıktım. Çıplak ayaklarıma batan sert ve soğuk asfalt umurumda değildi. ' Son kez 'dedim içimden. 'Son kez bakayım gözlerine '. Yalvarıyordum kendime. Gururuma. Fırsatım olursa izin ver de yapayım diyordum kendime. 

Çarpan araba kapısının sesiyle başımı soluma çevirdim. Yaklaşık on adım uzağımdan karanlıkta yürüyen adam çarptı gözüme. Başka bir şey göremedim zaten. Bir karanlık bir de o. Büyük adımlarla bana doğru gelirken nefesimi tuttum. 'Son kez' dedim içimden ve ellerimi beline sarıp göğsüne yasladım başımı. Tüm acılarımı unutturuyordu bir dokunuş. Alışık olmadığım bir şeydi bu. Tehlikeliydi, belirsizdi ama hissi çok güzeldi. Bana iyi geliyordu. 

Karanlık, sessiz, soğuk gece  aydınlanmış, kalp atışları sessizliği bozmuş, sıcak teniyle ısınmıştım. İyi ki buradaydı. Gitmemişti. Bensiz gitmeyecek miydi? 

Benim bu dengesiz hareketime karşılık vermedi. Ama beni kendinden mahrum da bırakmadı. Sarılabildiğim kadar sarıldım. Zaman kavramımı yitirmiştim. Ne kadar ona sarıldım bilmiyorum. En sonunda bana iyi gelen sıcaklıktan ayrıldığımda iki adım geriledim.

"Neden bunu yaptığım sorma. Ben de bilmiyorum" dedim gözlerine bakarak. İyi geliyorsun bana diyemedim.

" Sormayacağım." Dudaklarını iki yana kıvırırken gamzesi ortaya çıktı ve bakışlarımı o çukura odakladım. Kirli sakalları arasındaki çukura dokunmak istedim. Yavaşça elimi kaldırırken sorduğu soruyla silkindim.

"İyi misin? Diye sordu. Başımı sallayarak evet dedim.

" Sana her şeyi anlatacağım." dedi birden. Şaşkınlığımı gizleyemedim. Asla geri adım atacak birisi değildi.

" Neden fikrini değiştirdin?" diye sordum kaşlarımı çatarak. İşaret parmağını kaldırarak iki kaşımın ortasına bastırdı.

"Düzelt kaşlarını, çirkin oluyorsun." Daha çok çattım kaşlarımı. " Konu benim çirkinliğim değil, soruma cevap ver." diyerek mızmızlandım. Huzur hissediyordum şimdi. Hasret kaldığım...

" Konu sensen zaten çirkinlik hiçbir cümlede yer alamaz" dedi. Kalbim kanatlarını çırpmaya başladı. 

"Ezgi, nefes al" dediğinde nefesimi tuttuğumu anladım. Bir çift güzel cümleyle bu hale gelmiştim. 

" A..alıyorum nefes ben. Konuyu değiştiriyorsun" dedim mırıldanarak. Artık gözlerine bakmıyordum. Bakamıyordum.

"Ben de böyle tür biriyim. Arkamı dönüp bırakamadım seni" diye sorumu cevapladığında, ona inandım.

"Anlat o zaman dinliyorum" dedim. Bilinmezliğin son bulmasını istiyordum bir an evvel. 

"Burada olmaz" dediğinde arkamda bir noktaya dikti gözlerini. Başımı baktığı yöne çevirdiğimde Aylin'in kapı girişinde ellerini beline koyup bizi izlediğini gördüm. Sinirlendiğini vücut hareketlerinden belli ediyordu. Ona bir dakika diye işaret yaptığımda tekrar Hakan'a döndüm heyecanla.

"Nerede anlatacaksın peki?" diye sordum. Haklıydı. Ne anlatacağını bilmiyordum. Aylin'in duymaması en iyisiydi. 

"Hazırlan çıkalım. Arabayla gitmemiz gerek." Dediğinde başımı salladım ve parmak uçlarıma basarak eve doğru yürüdüm. Arkamdan " Ayakkabılarını giymeyi unutma bu sefer. Hava soğuk" diye seslendiğinde elimi havaya kaldırarak tamam işareti yaptım.

Aylin hala kapının önünde bekliyordu. Kızgın gözlerini Hakan'dan çekerek bana yönlendirdi.

"Kim o adam Ezgi?" diyerek sorularına başladı. Kolundan tutup kenara çekilmesini sağladıktan sonra eve girdim.

"Aylin sana söz veriyorum, geldiğimde her şeyi anlatacağım" dedim odama doğru yürürken.

" Nereden geldiğinde, saatten haberin var mı senin?" diye sordu arkamdan. Evet geç bir saatti. Ama Hakan güvenilmez biri değildi. Öyleydi yani. 

" Merak etme, güvenilir bir arkadaşım. Geç kalmadan geri gelirim." dediğimde odadan çıkmıştım bile . Montumu ve ayakkabılarımı giyip Aylin'in şaşkın bakışlarına aldırmadan yanağına bir öpücük kondurdum ve dışarı çıktım.

" Dikkat et kendine" dediğinde ona dönüp el salladım.

Bahçe kapısını açtığımda Hakan'ın arabası tam önümdeydi. Hiç beklemeden arabanın ön koltuğuna oturup kemerimi taktım.

"Baya enerjiksin bakıyorum" dedi beni inceleyerek. " Heyecanlıyım" ona değil de önüme bakıyordum. Dizlerimin üzerine bıraktığım ellerimle oynarken, içimden bir an önce hareket etmesini diliyordum. Sonunda bakışlarını benden ayırıp arabayı çalıştırdı. Yol boyunca hiç konuşmadık. Yaklaşık yarım saat süren yolculuk bittiğinde bana bir şey demeden arabadan indi. İnip inmemek arasında tereddütte kalırken, camıma vurdu. Camı kaydırdığımda anlamaz gözlerle ona bakıyordum.

"Kapını açmamı mı bekliyorsun. Geldik işte insene" dedi. O sırada şoför tarafındaki kapı açıldığında içeri vale girdi ve bana 'İyi geceler' dedi. Başımı sallayarak karşılık verdim. Şaşkınlığımı üzerinden atıp kemeri çıkardım ve arabadan indim.

Beş yıldızlı bir otelin önündeydik. Araba önümüzden kaybolduğunda sarı ışıkların aydınlattığı otelin döner kapısının önündeydik. Elini bel oyuntuma yerleştirip bana yön verdirmeye çalıştığında çevik bir hareketle elinden kurtuldum. Havada kalan eliyle yüzüme şaşırmış bir şekilde bakarken, ben de olanları anlamaya çalışıyordum.

"Konuşmak için fazla iddialı bir yer değil mi?" diye sordum imalı ses tonumla. " Saçmalama gel buraya" dediğinde kolunu tekrar belime uzattı. Ama dokunmasına izin vermeden kendimi birkaç adım daha geriye attım.

" Sorun ne Ezgi?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım.

"Neden otele getirdin beni" çenemi havalandırdığımda sol elini ensesine götürdü. Etrafa kısa bir bakış attıktan sonra tekrar bana döndü.

Bak, burada herkes beni tanıyor. Saçma sapan hareketler yapıp beni sinirlendirme. Millet yanlış anlayacak" dedi. Histerik bir kahkaha patlattım ve ona cevap vermeden arkamı otele dönüp büyük adımlarla yürümeye başladım.

Beş adım anca atabilmiştim. Kolumdan tutup beni otel girişine doğru sürüklemesiyle ağzım açık kaldı. Bu kadarına nasıl cesaret ediyordu bu adam.

" Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bak bağırırım. O çok korktuğun millete rezil olursun." Tehdidim işe yaramamıştı. Hala peşinde sürüklüyordu. Otelin içine girmiştik bile. Resepsiyona uğramadan, hızla önlerinden geçip asansörlerin önüne geldiğimizde lobiye doğru bir bakış attım. Herkes bize bakıyordu. Başka işleri yokmuş gibi bize bakıp, fısır fısır konuşuyorlardı.

"Rezil oldum senin yüzünden!" dedim kulağına eğilerek.

Öfkesiyle harmanladığı bir gülüş gönderdi bana " Sen mi, ben mi?" diye mırıldanırken.

" Tabi ki ben" dedim sertçe.  Artık ona bakmak istemiyordum. Başımı yere eğdim ve olacakları beklemeye başladım. 

Bölüm sonu...

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 103K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

119K 5.5K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
2.1M 88K 41
05*: Abinin ziyaretine çok güzel giyinip gelmişsin. 05*: Benim ziyaretime de bu şekilde gelsene. | Kitabımın kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bi...
443K 23.4K 51
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...