Sırlar Okulu

By yankiiderya

11.3M 527K 162K

En yetenekli öğrencileri toplayarak onlara en güzel geleceği vermekle ünlü okula davet aldım ve yatılı olarak... More

Ilk Adım-Tanitim
Düşman-Dostlar
İpuçları
Video
Ceset
Konuşma
Sınıf Mahkemesi
Suçlu
İdam
Yeni Kat
Kavga
Kan Banyosu
Bloody Mask
Sır
Alex
Adalet Robotu?!
Kaybolan Cesetler
Katliam
Zach
Büyük Hayaller
Hadise
Ölüm
Gerçekler
Kilitli Oda
Vasiyet
Söz
Telefon
16.
Kasa
Iki Umutsuzluk
Kurban
Elveda
UZUN ZAMAN SONRA MERHABA

Duvarlar

193K 11.9K 3.5K
By yankiiderya

BLAKE: Ne demek istiyorsun?

DEAN: Anahtarımı sen almıştın. Anaharım olmadan odama giremem.

Hayır, bu yanlış. Az önce söylediği şey çok büyük bir çelişki içeriyor. Külliyen yalan. Dean bana anahtarla ilgili bir şey demişti. "Bulduğum anahtar okuldaki bütün kapıları açıyor" . O anahtara sahip olduğu sürece odasına girmek de sıkıntı olmaz. Yalan söylemek Dean'e uymuyor. O zaman neden?

BLAKE: Ama senin odanda dojo kilitlerinden birinin anahtarını bulduk. Öyleyse söyle bize, odana nasıl girdin?

Dean neredeyse fısıldayarak bir şeyler söylemeye başladı. Fakat bunu sadece ben , Christie falan duyabilirdik. Müdürün duyamayacağı şekilde konuştu.

BLAKE: Eğer beni burada infaz ederseniz, bu okilun ardındaki gizem asla çözülmez. Bunun olmasına izin vermeyeceğim, ne olursa olsun.

Dean streslendi. Bu yüzünden okunuyordu. Çünkü yere bakıyordu ve dudağını ısırıyordu.

VICTORIA : Dean...

Dean'in, biz soyunma odasındayken söylediği bazı şeyler aklıma geldi.

"Riskli olacağını biliyorum, ama bu gizemi çözmek için ilerlememiz gerekiyor. Sence de öyle değil mi?

Dean'e güvenmem lazım. Bir çeşit planı olduğuna eminim. Onun birisini öldürme ihtimali yok.

BLAKE: Dean! Bu kadar inatçı olduğunu bilmiyordum.

MÜDÜR: Hey hey! Burada boşa zaman harcıyoruz. Buradaki en şüpheli kişi Dean, değil mi? Oylamaya başlayalım mı o zaman?

Olamaz! Hepsi Dean'i suçlayacak!

VICTORIA: Bekle biraz! Bu sınıf Mahkemesi sence de biraz tuhaf değil mi?

MÜDÜR: Niyeymiş o?

VICTORIA: Yani niz daha kurbanın tuhaf olduğunu yeni farketmişken bu mahkeme başladı! Sizce de öyle değil mi?

Diğerlerine sordum. Hepsi biraz düşünmeye başladım.

ZACH: Kurban Ally'di.

VICTORIA: Bunu tam olarak bilmiyoruz ama.

ZACH: Haklısın.

CHRISTIE: Evet.

VICTORIA: Ayrıca, daha hiçbir şey net değilken bu mahkemeyi yaptırtmak çok saçma!

Diğerleriyle konuşmayı bırakıp müdüre baktım.

VICTORIA: Bir şeyler planlıyorsun, değil mi?

MÜDÜR: Ha? Peki ya sen? Sen de kendince bir şeyler planlamıyor musun? Suçlunun,  ağzını hiç kapatmadığını söylemezler mi?

Oha! Herkes hemen kafasını bana doğru çevirdi. Bu da ne demek oluyor?! Resmen beni suçlu durumuna düşürmeye çalışıyor!

MÜDÜR: Zaman doldu! Süreniz bitti! Sınıf Mahkemesi burada bitiyor. Artık konuşmanıza da gerek yok.

Sesim titremeye başladı.

VICTORIA: Süremiz mi bitti, ne demek istiyorsun?

MÜDÜR: Oylama zamanı. Oy vermek için düğmelere basın!

VICTORIA: Bekle-

DEAN: Cinayet silahının olduğu yerin anahtarını bulan Victoria'ydı sanırım,  değil mi? Beni suçlamak için oraya koymuş olabilir.

VICTORIA: N-ne?

DEAN: Ben odama giremediğim müddetçe, akla yatkın tek açıklama bu.

EVA: S-Suçlu kişi Victoria o zaman!

VICTORIA: Hayır...

MÜDÜR: Öyleyse oylayalım!

VICTORIA: Yanılıyorsunuz millet!

Hayır! Beni oylayacaklar! Ben suçlu olan değilim! Hepimiz öleceğiz!

VICTORIA: Lütfen durun! Yemin ederim ben yapmadım!

Herkesin yüzüne teker teker bakıyordum. Ağlamaya başladım. Çok fena bağırıyordum. Herkesin yüzünde emin olmadıklarını gösteren bir ifade vardı. Eminim ki benim olmadığımı biliyorlardır ama karşı bir kanıt bulamamışlardır. Dean'e baktığımda yere bakıyordu.

Herkes oylamak için önündeki butonlara bastı. Herkes oynadıktan sonra müdür konuşmaya başladı ama ben hala bağırıyordum.

VICTORIA: Cidden büyük bir hata yapıyorsunuz! Ben değildim!

MÜDÜR: Veee suçluuuu... Victoria Williams!

VICTORIA: O-olamaz... Bu mahkeme çok saçma! Bu çok saçma! Ne demek zaman doldu?! Açıkla müdür!

Christie ve Dean yere bakıyordu. Eva eliyle yüzünü kapanmıştı, Zach tırnağını kemiriyordu ve Blake ellerini saçlarına geçirmiş yukarı bakıyordu. Kimse ne yaptığını fark edemedi ve herkes şoktaydı.

MÜDÜR: İşte başlıyoruz!  Heyecanlanın! Ceza vakti geldi!

VICTORIA: Hayır!

Son dakikalarımı yaşıyordum. Böyle mi ölecektim ha?

Müdür önündeki kırmızı butona bastı ve diğerlerindeki gibi robot el, beni yakamdan çekti ve o ölüm odasına kadar sürükledi. Karşı koymaya çalıştım. Bağırabildiğim kadar bağırıyordum.

Ölüm odasına geldiğimde bu sefer etraf daha farklı olmuştu. Tam bir sınıfa benziyordu. Sınıfın sağ ve sol taraflarında masalar ve sandalyeler(her tarafta çift sıra halinde masalar var, ve her bir sırada 10 masa var. Yani toplam 40 masa) vardı ama araları boştu. Boş yerde, en önde ise sadece bir sıra vardı. O boş yerde tren rayı tarzında bir şey vardı ve masanın bacakları ona bağlıydı. Masaların karşısında smartboard vardı, arka tarafında ise duvar ortadan ikiye ayrılmıştı, ayrılan duvarın arasındaki yer boşluktu.

O el beni zorla o masaya oturttu. Karşı koymaya çalıştım ama olmadı. Beni oturttuğu gibi uzun bir iple beni sandalyeye sıkıca bağladı. Yüzüm smartboarda dönüktü.

Bir anda müdür içeriye girdi ve smartboardu açıp ders anlamıyormuş gibi yapmaya başladı. Ne yaptığını anlayamadan büyük bir makine gürültüsü geldi. Masam ile sandalyem arkaya doğru, yani ayrık duvarlara doğru giymeye başladı. Bu nasıl oluyor?! Sanırım tren raylarının üstündeyim ondan.

Ben ne olacak diye düşünürken arkadaki duvarlar yavaş yavaş birbirlerine yaklaştı ver büyük bir şiddetle birbirlerine çarpıp yine ayrıldılar.  Daha sonra tekrar aynısı oldu.

Sanırım böyle ölecektim. Ben bu raylardan yavaş yavaş arkaya doğru gidecektim, o sırada bu duvarlar birbirleriyle çarpışacak ve ben arada kalıp ölecektim. Daha sonra ise o yerdeki boşluğa düşüp orada çürüyecektim.

Diğerlerini görmek için etrafa baktım. Onların sağ taraftaki boş yerden beni izlediklerini gördüm. O ara dikkatle Dean'i görmeye çalıştım ama yoktu. Beni ölüme attı ve yinede burada değildi.

Ben yavaş yavaş o çarpışan duvarlara daha çok yaklaştım. Duvarlar çarpıştıkça tren rayları ve benim masam da hareket ediyordu. Sesi daha da yakından hissediyordum. Müdüre baktığımda elinde bir sopa vardı ve smartboard da olan bilgisayardan matematik ile ilgili bir slayt açmış gibi, daha çok ders çalıştırıyormuş gibi gösteriyordu.

Ölümüm bile sınıfta olacak. Duvarların çarpışma sesleri daha da çok yükseldi ve artık ölüme sadece birkaç saniyemin kaldığını biliyordum. Gözlerimi kapadım. Tam duvarların arasına geldim. Duvarların sağ ve sol taraflarından yaklaştığını hissettim.

Ve durdu. Tam ben ezilecekken durdu. Neler olduğunu anlamak için gözlerimi açtım ve müdürün ders anlattığı bilgisayarda Alex'in kafasını gördüm. Çok cızırtılı görünüyordu. Bu Alter Ego!

Alter Ego göründüğü gibi tekrar kayboldu ve bir anda, duvarların arasındaki boşlukta aşağıya düştüm.

----BLAKE'IN AĞZINDAN

Hepimiz olan şeyden dolayı çok şaşkındık.

MÜDÜR: Lan!Laaan! Noluyor?!

ZACH: O...

CHRISTIE: Alter Ego muydu?

BLAKE: Demekki gerçekten katil Victoria değilmiş.

MÜDÜR: Bekle bir dakika. Virüs mü bulaştırmış?Internet ağına ulaştığında sızdırmış olmalı. Beni gafil avladı!

BLAKE: Görünüşe göre planların geri tepti.

MÜDÜR: Gerçekten öyle mi acaba? Orası çöplerle dolu. Belki yavaş ve acı dolu bir ölüm onun için daha iyidir.  HAHAHAHA!

Senin olmadığını başından beri biliyordum ve kurtarmaya çalıştım ama hep Dean yüzünden... Özür dilerim.

----VICTORIA'NIN AĞZINDAN

Yere düştüğümde bağlandığım sandalye kırıldı ve benim canım çok acıdı. Acımasının nedeni sandalye ve masanın kırılması değil ama düştüğüm yer çok yüksekti. Başta hareket edemedim. Bütün sırtım ağrıyordu. Fakat daga sonra acı biraz geçti ve etrafa bakınmaya başladım. Burası baya çöplük ve çok pis kokuyordu. Eski bir koltuk ve gazete kağıtları vardı çoğunlukla. Tam karşıda kocaman,tahtadan bir kapı vardı. Yerinden zıplayıp kapıya doğru koştum ve kapıyı ittirmeye çalıştım fakat kapı açılmadı.  Burada ne yapacağım? !

Burada resmen ölümü bekliyorum ve hiçbir zaman kavramı yok. Ne kadar zamandır buradayım onu bile bilmiyorum. Ama umudumu kaybetmeyeceğim! Alter Ego bunun için bana yardım etti.

Çöpleri karıştırmaya başladım. Belki bir şeyler bulurum diye düşünmüştüm ama hiçbir şey yoktu. Yukarıya, düştüğüm yere baktım.  Çok yüksek olduğundan o ölüm odasına ait hiçbir şey görünmüyor.

VICTORIA: Beni duyuyor musun müdür!  Yaşadığım sürece pes etmeyeceğim.

Madem yiyecek veya içecek hiçbir şey yok,  bende enerjimi uyuyarak koruyacağım!

Eski koltuk yerden daha kötü göründüğü için gazete kayıtlarından biribi yere serdim. Uzerimdeki hırkayı yastık olarak kafamın altına koydum çünkü zaten burası sıcaktı. Üzerime bir şey örtmeme gerek yoktu. Uyumak için gözlerimi kapadım ve birkaç dakika sonra uyuyakaldım.

------------------------------

Ani bir ses duydum ve hemen uyanıp etrafıma baktım. Ne kadar zamandır uyuyordum bilmiyorum ama gördüğüm kişinin Dean olduğunu anladığımda hala rüyada olduğumu sandım.

VICTORIA: Hala uyuyor muyum?  Rüyada mıyım yoksa? Sen nasıl buradasın?

Uyku sersemi olduğum her yanımdan belli oluyordu. Dean başta gülümsedi ve konuşmaya başladı.

DEAN: Hayır rüya değil. Seni kurtarmak için senin düştüğünü yerden atladım ve çöpler düşüşümü yavaşlattı.

Bu anın gerçek hayatta olduğunu anladığımda hemen yerimden kalktım.

VICTORIA: Buraya neden geldin?

DEAN: Belli değil mi? Seni kurtarmaya.

Ölmeyeceğim için çok mutlu oldum!

O sirada kafasındaki marul dikkatimi çekti ve gülmeye başladım.

DEAN: Neye gülüyorsun?

VICTORIA: Kafanda yemek var.

Dean hemen elini saçlarının arasına geçirdi ve saçlarını hızlıca karıştırmaya başladı. Sonunda saçlarını temizledi ve elini bana doğru uzattı. Bir poşet tutuyordu ve poşetin içi doluydu.

DEAN: Düşündüğümden daha iyi görünüyorsun ama daha sonra konuşuruz önce biraz yemek ye.

Gözlerim kocaman açıldı ve hemen Dean'in elindeki poşeti alıp içini açtım. İçinde iki çikolata bir elma ve bir şişe su vardı. Hemen yemeğe başladım. Bütün hepsini bitirdiğimde Dean'e döndüm.

DEAN: Tam da düşündüğüm gibi asla pes etmedin. Hep bir umut aradın.

VICTORIA: Iyi olduğum tek konu iyimser olmaktır.

Birbirimize gülümsedik.

DEAN: Heveslerim uğruna seni yüz üstü bıraktım.

VICTORIA: Takma kafana. Bizi buraya kilitleyen kişi suçlu. Sen değil.

Biraz sessiz durduk. Sonra Dean bu sessizliği bozdu.

DEAN: Viktoria. Aslında Ally yerine ilk sen ölecektin.

VICTORIA: Ben mi?!

DEAN: Bu konu hakkında bir fikrin vardır.

Odamdaki katili hatırladım. Daha sonra da Dean gelmişti.

VICTORIA: o gece olanlar rüya değil miydi?! Beni sen kurtardın değil mi?

DEAN: Evet. Suçlu seni öldürecek,  suçu benim üzerime atılacak ve ben infaz edilecektim.

VICTORIA: Ama beni öldüremedi.

DEAN: Bu yüzden de farklı bir ceset kullandı. Suçlu beni başa bela olarak görüyordu, bu yüzden bütün bu planı beni infaz etmek için yaptı. Ama senin mahkemenin saçmalığı hakkındaki konuşmandan sonra seni de baş belası olarak gördü.

VICTORIA: Ve müdür planı değiştirip,  senin yerine beni infaz etmeye karar verdi.

DEAN: Aynen öyle. Ve Mahkemedeki davranışlarına bakarsak, gerçek suçlu kendini ifşa etti. Neyse, bu çöplükten çıkalım hemen.

VICTORIA: Kapı kilitli.

Dean cebinden müdürün bütün kapıları açan anahtarını çıkardı ve gülümseyerek havada salladı.

DEAN: Anahtar.

Ayağa kalktım ve Dean ile birlikte kapının yanına gittik. Dean anahtarı kilit yerine soktu ve kapıyı açtı.  Çöplükten dışarı çıktığımızda yuvarlak boş bir odaya geldik. Burası silindir şeklinde bir yerdi. Kapının tam karşısında, yukarıya çıkan çok uzun bir merdiven vardı ve diğer ucu görünmüyordu. Demekki o kadar aşağıdaymışız.

Önden o, arkadan ben merdivenden çıkmaya başladık. Yarım saat sonra ilk merdivenin bittiği yerde dinlenmek amaçlı durunan bir yer var. Balkon gibi demirlikleri de var. Orada biraz oturduk.

DEAN: Victoria?

VICTORIA: Hm?

DEAN: Hafızam geri gelmeye başlıyor. Artık nasıl çağırdığımı hatırlıyorum.

VICTORIA: Oha cidden mi?! Nasıl?

DEAN: En iyi dedektif. Bu konu üzerine eğitim aldım ve sanırım bu yüzden en çok benim hafızam allak bullak edildi. Mesela okula ilk geldiğim gün etrafı karıştıracağımı kendime görev olarak bildim. Bu okula gelmemdeki asıl amaç ise, okulun gerçek  müdürlerü ile tanışmaktı. Yani benekliğimden beri görmediğim babam.

VICTORIA: Yani okulun gerçek müdürü baban mı?! Şimdi neden bütün bu olayların arkasında müdür olmadığını söylediğini anladım.

DEAN: Evet. Neyse ,hadi devam edelim.

Dean ile tırmanmaya devam ettik ve tam tavana ulaştığımızda kapalı bir kapak şeklinde bir şeyler kapanmıştı. Dean onu ittirerek açtı ve dışarı çıktı. Bende onun arkasından çıktım.

Çıktığımız yer son açılan kattaki Çöp odası. Çok mantıklı!

VICTORIA: Şimdi ne yapacağız?

DEAN: Tabiki müdürle konuşacağız.

------------------------------

MÜDÜR: Sen nasıl infaz edilmedin?! Onu sen mi kurtardın Dean?!

Dean ile birlikte,  spor salonunda müdür ile konuşuyorduk.

DEAN: Kurtardıysam ne olmuş?

MÜDÜR: Suçlu bulunan kişi öldürülmeli! Bu okul kuralı. Bunu değiştirmeyiz. Bu yüzden Victoria tekrar infaz edilecek! HAHAHAHAHA!

DEAN: Emin misin? Peki izleyiciler ne düşünür? Zor durumda kaldı mı hemen ağır cezalara başvuran bir müdür? Sence bu iyi bir şey mi?

MÜDÜR: AHH!

VICTORIA: İşte sana bir şans. Ally Jackson'ın mahkemesini tekrar yapalım. Bu sefer adil olsun.

DEAN: Umutsuzluk,  umudu yenemez.

VICTORIA: Bu mahkeme bizim finalimiz olsun. Sence böyle bir final uygun mu?

DEAN: Bizimle son kez savaş. Bu savaşta asıl kazanan ve kaybeden belli olacak.

Müdür biraz durdu. Kararsız görünüyordu.

MÜDÜR: İlginç... Tamam meydan okumanızı kabul ediyorum. Fakat eğer bu final savaşımız, böyle uyduruk bir suçluyu bulma şeyi yapamayız. Bu sefer özel bir kural olacak.

VICTORIA: Özel kural mı?

MÜDÜR: Eğer bu okulun bütün gizemlerini çözmeyi başarırsanız siz kazanacaksınız ve altınız da okulda çıkacaksınız. Eğer yapamazsanız-

DEAN: Hepimiz infaz edileceğiz.

VICTORIA: Ne?!

MÜDÜR: Evet.

DEAN: Kabul ediyorum.

MÜDÜR: Gizemleri çözemeyinceki umutsuzluğunuzu görmek için can atıyorum.

DEAN: Asıl ben ,senin biz bütün gizemleri çözdükten sonraki halini görmeye can atıyorum.

VICTORIA: O zaman büyük finale hazır olun!

Continue Reading

You'll Also Like

1.3K 972 5
Gözlerine inanamıyordu karşısında diz çöktürülmüş kişinin suratı hiç yabancı değildi. Şaka olmalıydı aylar önce konuşup görüştüğü kişi şuan karşısı...
874 422 4
Bir ülke düşünün, yirmi yaşınıza gelince tüm sevdiklerinizden koparılıp başka bir şehre yerleştirildiğiniz. Gittiğiniz şehirde size yeni bir isim ver...
293 108 8
Kralın ritüelin sonuna gelerek serbest bıraktığı, herkesin peşinde olduğu ve neredeyse her şeyi feda ettikleri, en büyük lütuf olarak gördükleri ebed...
78.2K 2.2K 12
Her Türlü Kapak Tasarlanır. Yalnızca yorum yapmanız, mesaj atmanız Yeterli!