KARANLIK ŞEHİR

By gaslann

904K 35.2K 4.9K

Bir mafya hikayesi... YAYINLANMA TARİHİ: Şubat 2021 © HER HAKKI SAKLIDIR © More

❤❤
TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM 'HAKAN'
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM 'ALİ'
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM ♦ I. KİTAP SONU
'KAYIP I'
'KAYIP II'
79. BÖLÜM
80.BÖLÜM
81. Bölüm
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88.BÖLÜM
89. BÖLÜM

21. BÖLÜM 'CEM'

13.7K 498 49
By gaslann

Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

"Üzülme artık, amcanın seni zorladığını biliyorum. Sadece bir yüzük takılacak. Sonrasında da anlaşamadık deriz." omuzlarımı güven verircesine kavraması, yerdeki bakışlarımın ona bakmasına neden olmuştu.

" Söz ver, beni yarı yolda bırakmayacaksın. Amcamdan kurtulmam için tek yol seninle yaptığım bu anlaşma. " dediğimde alnıma küçük bir öpücük kondurmuştu. Dudaklarını alnımdan çekmeden konuştu.     

 "Söz, bebeğim. Seni amcandan koruyacağım"

 Güvendiğim  ilk  ve tek  insandı Cem. Hayallerimi gerçekleştirebileceğimi bana öğretendi. Benden çok şey götürmüş olsa da, ondan öğrendiğim şeyler de vardı. Onunla ilk tanıştığımızda çok güçsüzdüm. Bana başıma gelenlere rağmen dik durabilmeyi öğretmişti. Onun sayesinde amcama kafa tutabilmiştim mesela ilk kez.

"Kızım, çok güzel oldun ya! " Aylin'in seslenmesiyle, aynadaki bakışlarımı ona çevirdiğimde, bana hayran hayran bakıyordu. Ona bu nişanın sahte olduğunu söylesem, bir gün başına bela açılır mıydı? Amcam bir şeylerden şüphelendiğinde onu bilgi alabilmek için sıkıştırır mıydı? Neşeli hallerini gördükçe kahroluyordum ama onu korumak için bunu yapmak zorundaydım. Cem ile yaptığımız anlaşmayı sadece ikimizin bilmesi yeterliydi. Kısa sürecekti zaten.  

"Ne kadar oyalandınız böyle, herkes sizi bekliyor" diyerek kapıyı bile çalmadan odaya dalan yengem Nesrin, en kötü bakışlarını giyinmiş, tepeden tırnağa süzüyordu beni. "Ne bu böyle dikkat çekmek hoşuna gidiyor herhalde" dediğinde ona cevap vermedim. Küçük yaşta ellerine düştüğüm bu kadın, üzerime uygulanan her türlü rezilliği görüp susandı. Beni sevmesini zaten beklemezdim ama kum tanesi kadar merhamet bile yoktu içinde. Bağırışlarıma, o zamanlar akıttığım kanla karışık gözyaşlarıma hep sırtını döndü.

"Geliyoruz, geliyoruz" diye söylenerek zorla da olsa odadan çıkarmıştı Nesrin'i Aylin. Odadan çıktığında rahatladığını belirtir nefes bırakırken, gözlerini devirmişti. Gülümsedim. Nesrin'i ilk görüşüydü. Bu bile onun ne kadar kötü biri olduğunu anlaması için yeterliydi. 

   Nişanlanıyordum. Şanslıydım ki karşıma Cem çıkmıştı, beni anlamıştı. Beni bu kötü insanlardan kurtaracaktı. Ama amcamı mumla aratır olmuştu çoğu kez. Bilemezdim.

   Salondan içeri girdiğimde, sakallarını sıvazlayıp beni baştan aşağı süzen amcamın biricik oğlu, akan kanlarımın, gözyaşlarımın sebebi Suat ilk gözüme çarpan kişi oldu. Gözlerini kısmış vücudumda gezdiriyordu pis bakışlarını. Ona yüz vermediğimden beni çoğu kez amcama karşı doldurmuş, sonrasında da amcamın emriyle dövmüş, hakaretler etmişti. Yanından başım dik bir şekilde geçtim. Artık beni anlayan, yardım eden biri vardı. Güvenmiştim bir kere sırtım yere gelmezdi.

   Amcam Necati. Küçük yaşta eline düştüğüm adam. Babamın bana acımadan küçük yaşta ellerine bıraktığı cani. Beş yaşındaydım yanına bırakıldığımda. Günde tek öğün yemekti hakkım, çoğu kez evin bodrumuydu odam. Karanlık ve soğuk bodrum. Farelerin cirit attığı bodrum. Ben daha beş yaşındaydım. Sadece beş. Akan her damla gözyaşımın hesabını verdiğim adamdı o. Sırtımda parçalanan kemerler, kırılan odunlardı akan yaşlarımın bedeli. " Ağlayıp, sesini millete duyurursan bacaklarını kollarını keserim" tehditleri. On yaşıma kadar öğrenemedim yaşlarımın akmamasını. "Kendi geliyor amca, ben yapmıyorum. Ne olur vurma. Canım acıdığından akıyor amca. Korkuyorum" çığlık seslerimi oğlunun pis ellerini ağzıma bastırarak engellemeye çalışırken, bir yandan da işkencesine devam ediyordu.

   Ben on yaşıma geldiğimde büyüdüm. O zamandan beri ağlamadım. Ağlasam da yanağımdan gizlice akan yaşları yine gizlice sildim. Kimse görmedi, göstermedim. Haykıramadım, acıyor diyemedim, korkuyorum diyemedim kimseye.

   Okulda arkadaşım olmasına izin vermezdi. Biriyle konuştuğumu gördüğünde arkadaşlarımı tehdit ederdi ve akşamına da beni döverdi. Hiç arkadaşım olmadı liseye kadar. Gizli gizli buluştuğum 3 arkadaşım. Nur, Çilem ve Eda. Gizlice buluşurken, Suat'a yakalanırdım çoğu kez. Akşamına yine dayak. O kadar tehdit, iftiraya rağmen beni bırakmayan tek arkadaşlarımdı onlar. Sahte nişanıma çağırmamıştım onları. Sahteydi çünkü. Kısa sürecekti ve bitecekti. 

  Merdivenlerden inip, aşağıda beni bekleyen Cem'in yanına geldiğimde kulağıma fısıldadı eğilerek "Çok güzel olmuşsun bebeğim." Mutlu olmuştum. Cem de o gün çok yakışıklı gözüküyordu. Giydiği siyah takım elbise, geriye taradığı siyah uzun saçları, uzun boyu, kirli sakalıyla yanı başımda duruyordu. Yüzüklerimiz takılmıştı. Amcamın dudaklarından mutlu bir hayat sürmem için dualar dökülürken, kasılan midem bana zor anlar yaşatmıştı. Mutlu bir hayat için yanımda olmaması yeterliydi. Benimle oynuyordu ve bundan keyif alıyordu. 

Nişandan sonra, gelen az sayıda misafir evi yavaş yavaş terk ederken, amcamın Cem ile kapalı odalar ardında konuşması beni çok rahatsız etmişti o gece. Herkes gitmişti ve onlar hâlâ sessiz sessiz konuşuyorlardı. Amcam anlamış mıydı her şeyi yoksa. Elimde kalan tek dayanağım olan evi alırdı yoksa elimden. Tırnaklarımı yiyerek üstümdeki nişan elbisesiyle odanın içinde dönüyordum. Nesrin'in sürekli söylenmesi bile umurumda değildi. Bir an önce bu evden çıkıp kendi evime gitmek istiyordum. Bu gece bir an önce bitsin istiyordum.

   Sonunda odanın açılma sesi geldiğinde kapıyı aralayıp,  konuşulanları duymaya çalışırken Cem'in ismimi seslenmesiyle koşarak yanına gittim. Gözlerinin içine merakla bakarken, "Gidiyoruz" dediğinde hiçbir soru sormadan peşine takıldım. O evden dışarı çıktığımda bütün kötülükler sanki gerimde kalmıştı. Aldığım nefes o kadar rahatlayıcıydı ki korkmasam mutluluktan ağlayabilirdim. Bitmişti her şey.  

"Hadi bin" dedi Cem, arabayı göstererek. Sert çıkan sesini anlamlandıramasam da hızlıca arabaya geçtim. O da yanıma şoför koltuğuna oturdu.  Eline aldığı sigarayı yaktığında " Zararlı, içmesen "dedim çekinerek. Bakışlarını bana çevirdi. Dudakları arasında uzu eni alevlenmiş sigara, ve o sigaranın dumanından kısılmış gözleriyle bana bakıyordu.

 "Sen beni tanıyor musun" diye sordu  bir süre sonra ve devam etti. "Ne iş yapıyorum ben" kömür karası gözleri, mavi gözlerimdeydi. 

"Bilmiyorum" dedim düz bir şekilde. İçimdeki gereksiz huzursuzluğun bedenimi ele geçirmesine izin vermemek için savaş veriyordum içimde. 

  Yüzünü ve kara gözlerini benden çevirdi. Arabayı çalıştırdı ve yavaş bir şekilde hareket ettirdi. Tüm dikkati yoldaydı şimdi. Sigarasını içmeye de devam etti. Annem öldüğünde ben dört yaşındaydım. Bir yıl sonrasında da babam beni terk etti. O bir yıl içinde babamın başkalarıyla konuşmalarına şahit olmuştum. Annemin ölüm sebebi zihnime kazınmıştı. Sigara. Küçük aklımla kendime söz vermiştim. İleride sevdiğim hiç kimse elini bile sürmeyecekti. İzin vermeyecektim. Cem'i sevmiyordum ama bana yeni bir umut kapısı aralamıştı. 23 yaşındaydım. Bundan sonrası güzel olsun istemiştim ve yanımdaki adamın hayallerime ulaşmama yardım edeceğine inanmıştım.

   Öyle olmadı. Bana nişan gecesi sorduğu, cevabını bilmediğim o soru hayatımı mahvetti. Saf gibi sigara içme dediğim adamın bir uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark ettiğimde, amcamın kazdığı çukurun içine düşmüştüm sonunda. Aklım nereye gitmişti bilmiyorum. Amcamın bulduğu bir adama nasıl güvenmiştim. Kimseye güvenmezken, onun güzel sözlerine neden kanmıştım? 

   Yarım bıraktığım üniversite hayatıma devam etmeyi hayal ederken, evden dışarı çıkmama izin vermeyen sahte bir nişanlım vardı artık. Ayda bir yanıma geldiğinde bana sahip olmaya çalışırken içtikleri yüzünden sızardı. Sızana kadar bana yaşattıkları nefesimi sonsuza kadar kesme fikrini aşılıyordu beynime. Kendimden iğreniyordum artık.

   Zamanla kendini iyice kaybetmişti. Bana şiddet uygulamayan Cem, artık ona da başlamıştı. Her ayrılma fikrini ortaya attığımda amcamın dayaklarını aratırdı bana.

   Benim için son damla olmuştu psikolojisin bozuk olduğunu anladığım an. Her şeye rağmen ondan kaçacaktım.

   İlk kez nişandan sonra bana saldırdığı gece kaçmıştım yanından. Sızmıştı ve bunu fırsat bilerek kendimi Ankara'nın soğuk sokaklarına bırakmıştım. Issız sokaklarda nereye gideceğimi bilmeden yürürken, arkadaşlarıma gitme fikrini es geçmiştim. Beni hemen bulurdu. İki gün boyunca dolaştığım Ankara'ya sığamadım. Bedenimi sokacak bir yer bulamadım. Çaresizlik gururumu kırıyordu. Bir gece kulübünün önünde bulmuştum kendimi. Kapısının önünde renkli ışıklarına bakarken, adımlarımı oraya girmek için hızlandırdığımda kolumdan tutan bir el beni ağaçların arasına çekti. Attığım çığlıkla eliyle dudaklarımı kapattı. 

"Sakin ol" diyordu sürekli ama ben elinden kurtulmak için çırpınıyordum kollarının arasında.

" Yardım edeyim sana" deyince zavallı kalbim, aldığı onca yaraya rağmen inandı yine. Bir işe yaramayan çırpınmama bir son verdiğimde, adam da yavaşça elini dudaklarımdan uzaklaştırdı. Kaşlarını kaldırarak telaşla bir bana bir de etrafa bakıyordu.

" Nereye gidiyordun, sakın bana kulübe gidiyorum deme" dediğinde kaşlarımı çattım.

" Kimsin sen" diye sordum hiddetle. Gidecek başka yer mi vardı sanki?

" Ben orada çalışıyorum" başıyla arkamızda kalan gece kulübünü gösterdi." Garsonum."

   Devam etmesi için başımı salladım. Derin nefes alıp konuşmaya devam etti. " Bak açık konuşacağım. Sen oraya müşteri olarak gelenlere hiç benzemiyorsun." Derken kirlenmiş kıyafetlerimde gözlerini gezdirdi . "Başka bir şey için gelmiş gibisin. Çalışmak gibi mesela" dediğinde

"Evet çalışmak için geldim. Hem çalışıp hem de kalacak bir yere ihtiyacım var" dediğimde başını salladı.

"Anlamıştım. Ama ben senin o çakalların arasına girmene izin veremem. Sandığın kadar masum bir yer değil orası " kelimeleri özenle seçerek kurduğu cümlesini bitirdiğinde

"Temizlik, bulaşık gibi işler için geldim ben buraya. Sen ne sandın beni" diyerek çenemi kaldırdım.

"Sen  bu halinle bile ne kadar güzel olduğunun farkında değil misin? Oranın sahibi senin bu güzellikle bulaşık yıkamana izin verir mi?" diye sordu. Yutkundum. Ne demek istediğini anlamıştım. Zaten isteyerek gelmemiştim buraya. Mecburdum. 

" S..sen" diye kekeledim. DErin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim " Neden yardım ettin bana?"

   Gülümsedi. Bir elini omzuma koyup "Harcanmaması gereken bir güzelliğe sahipsin de ondan, yazık olurdu." dedi. Merakla ona bakarken konuşmasına devam etti.

"Karanlığın ortasında parlıyordun resmen. Seni görmemek mümkün değildi. İlk ben gördüğüm için şanslısın" dediğinde göz kırpıp gülümsedi. Yanağında beliren gamzeye takıldı bir süre gözlerim.

   Ona bir cevap vermedim. Sadece dinledim. Bedenim gibi zihnim de yorgundu. Ne olacaksa olsun artık derken, karşıma birisi çıkmış, bana yardım ettiğini söylüyordu. 

 Bakışlarını etrafta tekrar gezdirip "Hadi gidelim buradan, kimse görmeden" dediğinde ona inanıp peşine düştüm. Biraz ilerlediğimizde bir motosikletin önünde durdu.

"Tek kask var, al sen tak" diyerek bana uzattığında kabul etmedim. Yanıma gelip kaskı kendi elleriyle bana giydirdi. Ses etmedim ve arkasına geçip ellerimi beline doladım. "Yavaş gideceğim, korkma" dediğinde başımı salladım. Benim korkularım bambaşka diye geçirdim içimden.

   Kısa süren bir motosiklet yolculuğundan sonra durduk. Hava çok soğuktu ama hissettiğim rüzgar hoşuma gitmişti. Bir parka gelmiş, söğüt ağacının altındaki banka oturmuştuk. Gece olmasından dolayı etrafta kimse yoktu. Sadece biraz ilerimizde açık bir lokanta görmüştüm. Açlığımı hissettim tekrar. Uzun bir süre bakmış olmalıyım ki, bakışlarını benim baktığım yöne doğru çevirdi ve geri dönüp " Aç mısın?" diye sordu. Kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu acır gibi. Utanarak dudaklarımı birbirine bastırıp başımı evet der gibi salladım. "Bekle beni" diyerek hızlıca yanımdan kalktı. İyi niyetini hissedebiliyordum.

   Uzakta da olsa onu görebiliyordum. Bana yiyecek alırken, onu izlemiştim uzaktan. Yaklaşık beş dakika sonra yanıma geldi. Hafif uzun dalgalı siyah saçları, rengini karanlıkta seçemediğim iri gözleri, hafif kemerli burnu vardı. Üzerindeki deri ceketini, altındaki dar pantolon tamamlıyordu. Yakışıklıydı.

"Al bakalım" diyerek elindeki poşeti aramıza koydu. Ayıp olmasın diye ekmek arası yaptırdığı köfteyi yavaş hareketlerle çıkarmaya başladığımda, " Ooo hadi açlıktan öleceğim yoksa" deyip elimden poşeti çekti. İçinden çıkardığı ekmeği bana uzattığında hemen aldım. Küçük bir ısırık aldığımda, kendine aldığı ekmeği daha çıkarmamıştı bile paketten. Minnetle ona bakarken düştüğüm durum içimi acıttı. Tüm dikkatimi yemeğe verdim iştahla yemeye başladım. Yarım ekmeği bitirdiğimde onun henüz başlamadığı gördüm. " Al hadi" diyerek uzattı onu da. Gülümsedim ve uzattığı yarım ekmeği alarak onu da yedim. Yaşadığımı hissediyordum. Açtığı su şişesini uzatınca birkaç yudum da ondan aldım. Benimle birisinin ilgilenmesi hoşuma gitmişti. 

"Teşekkür ederim" dedim gözlerine bakarak. " Ama iyiliğinin karşılığını ödeyecek bir şeyim yok" diye devam ettim.

"Senden bir şey isteyen yok güzellik. Adını söylesen yeter" dedi ellerini deri ceketinin cebine sokup sırtını banka yaslayarak. İkimizde yan yana otururken karşıya bakıyorduk. Aramızda iki insanın sığacağı kadar boşluk vardı.

"Ezgi, senin?" dedim daha canlı çıkan sesimle. Açlığım gittiğinden kendimi daha iyi hissediyordum.

"Sinan" dedi boğuk bir sesle. Kısa süreli sessizliğimizde neler düşündüğünü merak ettim. Arada derin bir nefes çekiyordu içine.

" Ne yapacaksın şimdi?" diye sorduğunda başını yan çevirip bana baktı ama ben hala karşıya bakıyordum.

"Bilmiyorum, ama o tür yerlerin önünden geçmeyeceğimden eminim." Dedim. Cümlemden sonra herhangi bir tepki vermemesi ona bakma isteğimi körükledi. Bakışlarımı iri gözlerine diktiğimde, karanlıkta bile gözlerinin yoğunluğunu görebildim.

   Ne o ne de ben bakışlarımızı birbirimizden ayırabildik. Gözlerime bakarken yavaş yavaş yüzüme yaklaştığında hala birbirimize bakıyorduk. Dudaklarımız arasında milimler kaldığında, aynı anda gözlerimizi kapattık. İkimizin de yaşadığımız bu çekime dur diyecek gücü yoktu.

"Ezgi!" kulağıma gelen tok sesle aynı anda gözlerim açıldığında, Sinan'ın bir anda ayağa kalktığını gördüm. Cem'in yanında birkaç kişiyle gelip beni bulması, Sinan'ı öldüresiye dövmeleri, bağırışlarım, Sinan'ın son gördüğüm kanla kaplı yüzü. Her şey bir anda olmuştu.

   Beni sürükleyip götürdükten sonra onu öldürdüğünü söylemişti Cem. Bana yardım ettiği için canından olmuştu. Ben o geceden sonra bir daha cesaret edemedim kaçmaya. Ta ki aklını kaybetmeye başladığı ana kadar. Dövdükten sonra, yalvararak karşımda ağlaması, tekrar birden bağırıp çağırması. Önceki halinden daha çok korkutuyordu beni.

   Yine kaçtığım bir gece tam bir ay boyunca yüzünü bile görmeden yaşadım. Hayatıma farklı bir yön vermeye çalışsam da yine onun yanında bulmuştum kendimi. Kimsenin yardımını kabul etmediğim bu bir ay sonunda karşıma çıkan üç adama güvenmiş, onlardan aldığım destekle kendi ayaklarımla gitmiştim Cem'e. Sırf onu öldürebilmek için.

   Birbirimizin sonu olacağımızı biliyordum. Ya ben ya da o ölecekti özgürlüğüm için. Ve şimdi Hakan " Öldü" demişti bana. Sadece tek iki hece.  ÖL-DÜ...

Özgürdüm artık. Hoşça kal Cem...

ve Özür dilerim Sinan...

Bölüm sonu...

Continue Reading

You'll Also Like

GELECEK By VeraHare

General Fiction

134K 6.8K 17
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
92.5K 1.7K 42
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.
2.1M 87.9K 41
05*: Abinin ziyaretine çok güzel giyinip gelmişsin. 05*: Benim ziyaretime de bu şekilde gelsene. | Kitabımın kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bi...
81.3K 3.8K 37
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...