KARANLIK ŞEHİR

By gaslann

910K 35.4K 4.9K

Bir mafya hikayesi... YAYINLANMA TARİHİ: Şubat 2021 © HER HAKKI SAKLIDIR © More

❤❤
TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM 'CEM'
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM 'HAKAN'
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM 'ALİ'
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM ♦ I. KİTAP SONU
'KAYIP I'
'KAYIP II'
79. BÖLÜM
80.BÖLÜM
81. Bölüm
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88.BÖLÜM
89. BÖLÜM

17. BÖLÜM

14.3K 550 40
By gaslann

   Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

Cem ile yüz yüze gelecek olmam beni oldukça geriyordu zaten. Bir de Hakan'ın güven vermeyen sözleri ve davranışları korkmama neden oluyordu. Gördüğüm kabusta tuz biber olmuştu korkularıma. Benim yüzümden birilerinin daha zarar görmesini kaldıramazdım. 

Cem çok güçlüydü. Ondan kurtulmanın bir yolunu bulamamıştım. Onu yenecek kimse olmadığına da inanmıştım. Ama yine de denemekten vazgeçmemiştim. Çünkü başarısız denemelerimin cezasını yine kendim çekiyordum. Şimdi tek değildim. Hakan, Ali ve Kerem ile birlikte hareket edecektim. Başarısız olduğumda onlarda zarar göreceklerdi. Onları da korumam gerekiyordu. Üzerimdeki yük katmerlenmişti şimdi. 

   Oturduğum sandalyede, elimde sıkı sıkı tuttuğum poşetle düşünürken, kapıya vurulma sesi beni âna döndürdü. Poşeti masanın üzerine bırakarak yavaş adımlarla kapıya ilerledim ve açtım. Ali ve Kerem hiç beklemeden içeri girdiler. Ali koltuğa yayılarak otururken, Kerem az önce oturduğum sandalyeye geçti ve masadaki poşetin içine baktı ve bana döndü. 

"Lan, nasıl aklımıza gelmedi. Hakan getirdi değil mi?" dediğinde başımı sallayarak "Evet" dedim.

"Boşuna okutmadık tabii. Bizim gibi sadece vurma kırma kısmıyla ilgili değil." diyen Ali'nin yüzünde gururlu bir ifade vardı. Kardeşini gerçekten çok seviyordu ve onun intikamını almak için benim Cem'in yanına gitmem gerekiyordu. Derin bir nefes aldım. 

"Artık Cem'i arasam iyi olur." dedim. Ali her zamanki gibi gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. 

"Bir şey mi oldu? " diye sordu. Bu soruyu sorduğuna göre şu an içimde kopan fırtınalar, dışarıdan da gayet net gözüküyor olmalıydı. 

" Sadece kâbus gördüm, bir şey olmadı." Derken başımı yere eğdim ve ellerimi saç diplerime götürdüm. Ali'nin saçlarıma asıldığı anları tekrar yaşıyordum sanki. Her an kalkıp aynısını yapacakmış gibi hissediyordum. 

" İyi misin peki, bugün önemli biliyorsun ve iyi değilsen..." öksürüğüm cümlesinin yarım kalmasına neden oldu. Yayıldığı koltukta sırtını dikleştirip başını sola yatırarak yüzümü incelemeye devam etti.

"Yapmak zorunda değilsin" dedi. Bir kaç saniye beni izlemeye devam ettikten sonra ayağa kalktı birden. "Hatta iptal edelim" dediğinde Kerem'de onu takip etti. Basit bir soğuk algınlığının özgürlüğümü kazanma ihtimalimi yok etmesine izin veremezdim. 

"Hayır" diye bağırdım. Sesimi kontrol edememiştim. "Yapmak zorundayım ve gerçekten iyiyim. Vücudum kırgın sadece" dedim, ses tonumu biraz düşürerek. Onları ikna etmek için sesimi boğazımın acısına rağmen güçlü çıkarmaya zorlamıştım.

 Bunu dememle Ali hareketlenip koca iki adımda dibime kadar geldiğinde elini kaldırıp alnıma doğru yaklaştırdı. Ama dokunmadan geri çekti. Derin nefes verişiyle havada kalan elini kendi ensesine götürüp, üstten bana baktı bir süre.

   Sonra sertçe sırtını bana dönüp, derin nefes seslerini, sessizliğe bıraktı. Sonra elini cebine atıp "Ara" diyerek telefonunu bana uzattı. Bu hareketiyle gözlerim seğirdi. Cem'in sesini duymaya hazır değildim ve bugün bir de yanına mı gidecektim. Her şeyi planlamış, kendimi hazırlamıştım ama Ali'nin birden telefonu uzatması beni korkutmuştu. 

   Gözlerim bana uzatılan telefonda kalırken Ali'nin " Numarayı söyle " deyip telefonu önümden hırsla çekmesiyle kendime geldim. Neden ezberimde olduğunu bilmediğim numarayı söylerken midemde kasılmalar başlamıştı bile.

  Arayıp, hoparlörü açtığında, gelen çalma sesi nefesimi sıkıştırdı. Elimi istemsiz boğazıma götürüp başımı geriye atıp nefesimi verdim.

" Alo!" uykulu, boğuk sesini duyduğumda üzerimdeki tişörtün eteklerini sıkıp sesimi ayarlamaya çalıştım.

"Cem, benim." Dedim kısık çıkan sesimle.

"Ezgi, bebeğim.!" Az önceki boğuk sesi gitmiş, sesi canlanmıştı. Sesinde şaşkınlık vardı. Onu aramamı beklemiyordu. Gözlerimi kapattım.

"Neredesin, iyi misin, söyle geleceğim hemen bebeğim" diye devam ederken gözlerimi araladım. Ali karşımdaydı ve kıpkırmızı olmuş suratıyla dikkatlice beni izliyordu. Sıktığı çenesi ve belirginleşen boyun damarları onun da bu konuşmadan gerildiğini anlatıyordu.  

"İyiyim, beni İstanbul'a getirdiler. Ama ben ellerinden kaçtım. Yardımına ihtiyacım var." dedim yüzümü buruşturarak. 

" Sana bir şey yaptı mı o şerefsizler" dediğinde Ali tam ağzını açmış, zorla tuttuğu sinirini kusacakken, elimi dudaklarına bastırdım ve gözlerinin içine bakıp, başımı hayır anlamında sağa sola salladım. Her şeyi mahvedecekti yoksa öfkesi. Kahverengi gözleri bana bakarken, yavaş yavaş durulduğunu hissettim ve elimi çektim. Dudaklarımı oynatarak "Lütfen" diye rica ettim. Şaşırmış bir şekilde bana bakarken yutkundu.

"Yok iyiyim ben, ama buradan gitmem gerek, sen neredesin beni kurtar!" derken sesimi gerçekten ona mecburmuşum gibi ayarladım.

"Ben de İstanbul'dayım..." dedi gülerek. Gerçekten ondan yardım isteyeceğimi sanacak kadar aptal birisiydi. 

Buluşma yeri söylememesi için hemen söze atladım ve "Florya sahili. Ben oradayım. Sen de buraya gel" dedim hızlıca. Bunu dün gece planlamıştık.

"İki saate ordayım bebeğim, işimi halledip hemen geleceğim. Şimdi kapatmam lazım." telaşlı bir şekilde konuşup telefonu kapattığında Ali içindeki öfke fırtınasını daha fazla tutamayıp bağırmaya başladı.

"Senin o bebeğim diyen ağzını konuşamaz hale getirmezsem, seni doğduğuna pişman etmezsem, bana da Ali demesinler. " diye bağırıp yumruklarını ve tekmelerini eşyalara geçirdiğinde kendimi korumak amaçlı birkaç adım gerileyip ellerimi saçlarıma geçirdim. Ali'nin öfkesi çok korkunçtu. Gözü hiç bir şeyi görmüyordu şuan. Kerem yanıma gelip kollarını omzuma attığında ona iyice sokuldum. Küfürler ede ede odayı dağıtışını izlediğim Ali, dakikalar sonunda sakinleşmiş, kendini öylece koltuğa bırakmıştı. 

  Ellerimle dudaklarımı kapatmış, şaşkınlık ve korkuyla ona bakarken, ellerinden akan kanlar beni endişelendirmişti. Kerem aniden beni bırakıp hızla dışarı çıktı. Ali ve ben tek kalmıştık. Korkmuştum ondan. Ama elinden çok fazla kan akıyordu ve bu kendi duygularımı düşünmemi engelliyordu. Ürkek adımlarla Ali'nin yanına gidip oturdum. Göğsü kalkıp inerken, hâlâ çenesini sıkıyor olmasına şaşırdım. 

   Ortadaki cam sehpaya geçirdiği yumruk, elinin kesilmesine neden olmuştu. Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp, kanayan elini korkarak ellerimin arasına aldım ve dizimin üzerine koydum. Dikkatlice inceleyerek kesiğin boyutunu anlamaya çalıştım. Elinin üstü boylu boyunca kesilmişti. Gördüğüm manzaradan dolayı endişeyle dişlerimin arasından hızla içime çektiğim nefesin sesiyle, öfkeden kırmızıya boyanmış gözlerini bana çevirdi. Ben de aynı anda yaralı elindeki bakışlarımı ona çevirdim. Göz göze geldik. Yorgun gözlerim, öfkeli gözlerle buluştu. 

Burada değil gibiydi. Bana baktığında kendine gelmeye yeni yeni başlamıştı. Gözlerimden ayırdığı bakışları avucumdaki ellerine döndüğünde kaşlarını çattı. Dokunuşumu da yeni hissetmişti. 

"Evi dağıttığın kadar, kendini de dağıttın" dedim şaşkınlığını gidermek için. Rahatlaması gerekiyordu. Korkumdan eser kalmamıştı içinde.  Başını suç işlemiş çocuk gibi önüne eğdi ve fısıldadı.

"Kusura bakma, kendimi kaybettiğimi görmeni istemezdim." dedi mahcup bir sesle. Cevap vermedim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar konuştu yüzüme bakarak. 

" Korkuttum mu seni?" diye sorarken gözlerinde, mahcubiyet vardı. Onu rahatlatacak bir cevap vermemi istiyor gibiydi.

"Korkmadım, bana zarar vermeyeceğini biliyorum." Dedim. Soluk dudaklarına tebessüm eklendi. Gözleri ise bana teşekkür ediyordu.

" Sana asla zara...." Cümlesini içeri giren Kerem böldü. Bana zarar vermişti kardeşi için. Yine olsa yine zarar verirdi. Bunu kendisi de biliyordu. 

  Kerem yanında getirdiği ilk yardım çantasından gerekli  malzemeleri alırken, Ali'nin yaralı elini avuçlarımın arasından tekrar kendi kucağına bıraktım ve yanından kalktım. Kerem benim kalktığım yere oturdu ve Ali'nin kesilmiş elini tedavi etmeye başladı. Bir doktor gibi, kesiğe dikiş atmaya başlamıştı ve ne yaptığından gayet emin gözüküyordu. 

"Doktor musun?" diye sordum merakla. Gülümsedi.  

"Doktor değilim ama, en az bir doktor kadar ameliyat görmüşlüğüm var." dedi göz kırparak. Ne demek istediğini anlamıştım. Ali'nin kesik elinden daha fazlasıyla karşılaşıyorlardı. Ve buna Hakan'da dahildi. Fazlasını bilmek istemediğimden, aklımı kurcalayan soruları sormaktan vazgeçtim. 

Onları salonda tek bırakarak, elimde Hakan'ın getirdiği poşetle odaya doğru ilerledim. Cem ile buluşmak için hazırlanmam gerekiyordu. Onu kandırmam ve, bir şekilde yakalanmasını sağlamam gerekiyordu. Duş alıp Hakan'ın getirdiklerini giydiğimde aynada kendime baktım. 

Beyaz geniş yaka kazağın altına giydiğim siyah kot pantolonu petrol mavisi kabanla tamamladım. Siyah botlarım ve sıkıca at kuyruğu yaptığım sarı saçlarımla aynadaki yansımam beni tatmin etmişti. Ya da birilerine aldırmıştı. Çantamı da çapraz boynuma astığımda hazırdım. Cem ile buluşmak için hazırlandığıma inanamıyordum.

Odadan çıkıp tekrar salona döndüğümde kimse yoktu. İlerleyip kapıdan dışarı çıktım.  Siyah bir cipe yaslanmış bekleyen Ali'yi gördüğümde ilk karşılaşmamız geldi aklıma. Gülümsedim ona doğru ilerlerken.

"Neye gülüyorsun?" diye sordu yanına kadar geldiğimde. 

"Ankara'da kafenin önünde karşılaştığımızda da böyle arabaya yaslanmış ukala bakışlarla bana bakıyordun." dediğimde beklemediğim bir şekilde kahkaha attı.

"Ukala derken! " dedi kahkahalarının arasından. Sinirlenir diye beklerken, bu şekilde gülmesi şaşırtmıştı. Cevap vermedim ve bilmem der gibi omuzlarımı kaldırıp indirirken, arabanın kapısını açıp oturdum. Ve sadece önüme baktım. Eğlenmek ben de istiyordum ama gergindim. Deli gibi kaçtığım adamın yanına kendi rızamla hazırlanıp gidiyor olmak beni korkutuyordu. Üstelik bu sefer yalnız değildim. 

Bölüm sonu...

Continue Reading

You'll Also Like

itiraz By .

General Fiction

14K 1.1K 20
Sıkı kurallara ve iyi bir disipline sahip olan Komutan'ın, kurallarına karşı gelerek düzenini işgal eden askerin hikayesi. * Gerçekte kurguda bulunan...
313K 8.9K 38
Mirhan ağa kaşlarını kaldırarak karısının saçını okşayarak kulak arkasına aldı. Karısının öpmekten şişen dudaklarına alayla sırıtıp burnunu çenesinin...
3.3M 164K 18
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
197K 9.9K 49
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...