Nyx • Pietro Maximoff

By nyksblack

68.3K 5.1K 3.4K

𝐵𝑖𝑟 𝑀𝑎𝑟𝑣𝑒𝑙 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒𝑠𝑖... Korkuyordum ondan, çünkü yavaş yavaş beni kendine aşık ettiğini biliy... More

𝓟𝓻𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮
𝓟𝓻𝓸𝓵𝓸𝓰𝓾𝓮
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12 - Sokovia savaşı (part-1)
playlist
13 Sokovia savaşı (part-2)
14
ÖZEL BÖLÜM
15 ÖZEL BÖLÜM
16 - Kırmızı zırh / Kırmızı kan
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27 ve 28. BÖLÜMLER
29
30
31
32
33
34
35

Giriş

3.6K 227 83
By nyksblack

Aylardır üzerinde çalıştığım marvel kurgumu size gururla sunuyorum.

Nyx'in ilk bölümüne hoş geldiniz yıldızlarım.

Oy vermeyi ve fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen :]

Ağaçlardan dökülen turuncu yapraklar rüzgarla uçuşuyordu okyanusun kıyısındaki evin etrafında. Açık penceremden içeri giren rüzgarla tekrar gülümsedim.

Kolumdaki hologramlı saate baktığımda babamdan gelen bir mesaj gördüm. Kaşlarım çatılırken hologramı büyüttüm ve okumaya başladım. Geç geleceğini ve onu beklememem gerektiğini yazmıştı.

Alıştıktım böyle şeylere, sonuçta o meşgul bir adamdı. Ama yalnızlığı sevsem de, bazen yanımda olamaması üzüyordu beni. O benim tek ailemdi.

Kafamdaki düşünceleri rafa kaldırdım ve odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim. Madem babam yoktu, ev de bana kalmıştı. Herzamanki gibi.

Mutfağa girerken bir yandan da konuştum. "Jarvis, güzel bir şeyler çalmaya ne dersin?" Birkaç saniye sonra gelen AC/DC Back in Black ile göz devirdim. "Jarvis, babamın güzeli değil. Benim güzelim." Tamam, ben de AC/DC severdim ama şuan havamda değildim.

Jarvis, dediğimi yaptı ve bu sefer benim çalma listemden bir şarkı açtı. Bir yandan şarkıya eşlik edip bir yandan da dolapları açmaya başladım. Ne yapsam diye düşünürken buzdolabını açtım. Makarna? Bir de belki salata?

Malzemeleri çıkartıp yapmaya başladım. Makarna bitince salatayı da yaptım ve mutfaktaki tezgahın üstüne koydum. Bir de sandalye çektikten sonra yemeye başladım. Yalnız yemek yemekten nefret etsem de, alışmıştım.

Canım sıkılınca arka cebimden telefonu çıkardım ve sol elime alıp karıştırmaya başladım. Bir yandan sağ elimle ağzıma salata atarken 'gelen mesajlar' kısmına girdim. Genel olarak asosyal biriydim ve bu benim seçimimdi. İnsanların ne kadar iki yüzlü olduğunu fark ettikten sonra çevremdeki çoğu insanı kendimden uzaklaştırmıştım. Ve asla pişman değildim. Arada sırada görüştüğüm bir-iki arkadaş vardı o kadar.

Mesajlar kısmına girdiğimde Cora'dan gelen mesajı gördüm.

Cora: Yarın Cedric'le dışarı çıkıyoruz. İstersen sen de gel, Bayadır görüşmemiyoruz.

Gitse miydim? Uzun zamandır konuşmamıştık sonuçta, değişiklik iyidir.
"Jarvis, yarın öğleden sonra işim var mı?"
"Hayır, bayan Stark."

Cora'ya mesaj yazmaya koyuldum.

Carissa: Yarın müsaitim. Herzamanki yerde?

Cora: Tamam Cedric'e söylerim. Üç gibi o zaman.

Carissa: Tamamdır. Haberleşiriz🤙.

Ona da cevap yazdıktan sonra tabağımı kaldırdım. Babama ayırdığım bir tabak soslu makarna ve salatayı da onun için masaya bıraktım.

"Jarvis, babama söylersin ona da yapmıştım."

"Tabi Bayan Stark, ama babanızın bu akşam geleceğini pek sanmıyorum."

Biliyordum ben de elbette, ama bir umut işte. Bir kere de güzel zaman geçirirdik belki?

"Nerede?" Diye sordum. Cevabı bilsem de öyle olmamasını umdum ama yanılmamıştım.

"Yenilmezler kulesinde, efendim." Alayla göz devirdim.

"Ne zaman değil ki? Bir saldırı olmadığına eminim, sorun ne peki?"

"Bir sorun olduğunu sanmıyorum, babanız bir parti düzenlemişti efendim."

Jarvis'in söyledikleriyle odama giden ayaklarım durdu. O eğlenirken ben neden sıkılayım ki? Adımlarımı odama değil de bar kısmına çevirdim bu sefer. Belki de bir akşam için babam gibi olmalıydım.

Her ne kadar böyle düşünsem de birkaç saat sonra elimde içki şişesiyle birlikte ağlayacağıma emindim. Ne yapalım, ruhum melankolik işte.

Beklediğim gibi de oldu. Yalnızca 5 saat sonra elimdeki büyük içki şişesini kafama dikiyordum. Rimelim akmıştı muhtemelen. Gözlerimi karşıya dikmiş sessiz sessiz oturuyordum. Oturuyordum, çünkü ağlamaktan boğazım ağrımış, gözlerim şişmişti. Resmen ağlamaktan yorulmuştum.

Şişeden büyük bir yudum daha almıştım ki kapı açıldı. Beyaz koltuğun üstünden babama baktım. Geldiğini görünce ayağa kalkıyordum ki, yerdeki boş şişelere takıldım. Dengemi sağlayıp ona döndüğümde, o da şok içinde beni inceliyordu.

Bu haline sırıtıp. "Bay Stark da teşrif ettiler nihayet. Hiç gelmeseydin." Diye alayla konuştum.

"Carissa, bu halin ne?" Dehşetle bakıyordu bana.

"Bu mu?" Diyerek kendimi gösterdim. Sağ elimde hala içki şişesi duruyordu. "Senin eserin." Alkol insana neler yaptırıyordu?!

"Ne oldu beğenmedin mi? Birazcık babama benzemiş olabilirim." Diyerek sol elimle birazcık'ın boyutunu gösterdim.

"Carissa saçmala-" derken onu susturdum.

"Ben mi saçmalıyorum şimdi?! Yıllardır umurunda bile değilim! Eve bile nadiren uğruyorsun! Haberlerde görmesem eğer tanımam seni, hala bana saçmalıktan bahsetme!"

"Kızım saki-" Onu konuşturmuyordum. Bunlar her ne kadar alkolün verdiği cesaretle de olsa bunlardan pişmanlık duyacağımı hissediyordum. Ama gene de durmadım.

"Şimdi mi geldi aklına kızın olduğum?! Yıllardır neredesin sen?!"

Acıyla bakıyordu bana. Bir adım attı bana doğru.
"Carissa özür dilerim." elimdeki şişeyi baş hizama kadar kaldırıp yere attım. O irkilirken ben yerdeki kırılan parçalara döndüm.

"Özür dilerim." Diye mırıldandım
Sonra tekrar babama döndüm. "Bak özür dileyince toplanıyor muymuş?" Sesim daha normaldi. Gözünden damlayan bir yaşa aldırmadım.

"Hep dedemin ne kadar kötü bir baba olduğundan bahsetsen de, senin de ondan bir farkın yok!" tükürürcesine çıkmıştı sesim.

Yan tarafa çevirdim kafamı ve kapıyı gösterdim.
"Çık evimden!" Bağırmamıştım, ama sesim buz gibi çıkmıştı.
"Burası benim de evim."
Babamdan miras kalan en büyük şeylerden biri de alayıydı.
"Arada bir uyumak için uğruyorsun zaten."
"Seni böyle bırakamam."
"Sen beni zaten bıraktın! Ne zaman yanımdaydın ki şimdi olacaksın! Şimdi siktir git evimden, bir daha söylemeyeceğim."

O da işi inada bindirdi.
"Gitmiyorum. Çok istersen sen gidebilirsin. Kapı orada." Diyerek kapıyı gösterdi. Gideceğimi düşünmüyordu. Ama unuttuğu şey şuydu ki, ben de bir Stark'tım.

Kapıya doğru gidip elime gelen ilk montu aldım ve kapıyı çekip dışarı çıktım. Ayakkabılarımı gitmiştim, montu da sırtıma geçirip rastgele merkeze doğru yürümeye başladım. İçimden bir ses ona lanet okurken, bir diğer ses ise arkamdan gelmesi için dua ediyordu.

İki sesi de kovalayıp cebimdeki kulaklığı çıkardım ve telefonuma taktım. Çalma listemi açıp karışık çala bastım ve ıssız sokaklarda rastgele yürümeye başladım.

Şarkılar değişirken birden ağlamaya başladım. O kadar uzun süredir ağlamıyordum ki, o gün içimde ne kadar birikmişim varsa ağlayarak atmak istedim. Tamamen bembeyaz olmak istedim.

Ağlarken fark etmeden oldukça uzaklaşmıştım. Sokak lambalarının bile yanmadığı tenha bir sokağa geldiğimi bile anca fark etmiştim. Ilerlerken sağ taraftan gelen hareketlilik ile oraya döndüm. Kulaklığın düğmesinden müziği kapattım ve yavaş yavaş yürümeye devam ettim.

Aynı şekilde bu sefer sol taraftan bir ses gelmesiyle oraya döndüm. İyice tedirgin olmaya başlamıştım ama içimdeki bir ses bana korkmamamı, babamın beni kurtaracağını fısıldıyordu.

Arkamda birinin olduğunu hissettiğimde adımlarımı hızlandırdım. Ama arkamdaki adam da benimle birlikte hızlanınca bu sefer koşmaya başladım.

O da benimle birlikte koşmaya başladı. Ama muhtemelen benden daha iri cüsseliydi ki birkaç saniye sonra beni yakaladı. Pekala Carissa, kaçmak işe yaramadıysa bu sefer savaşıyoruz.

Adam beni sıkıca tutuyordu ki, sağ topuğumla dizine sertçe vurdum. O acıyla inlerken kafamı geriye doğru attım ve burnuna vurdum. Geriye doğru sendelediğinde tekrar koşuyordum ki gittiğim yolda da 3 kişi önümü kesti.

Pekala Carissa, sanırım bu sefer sona geldik. İyi bir ses miydim? İç sesimi susturup adamlara döndüm. Ben Carissa Stark'tım, eğer kaybedeceksem bu onurumla olurdu. Umarım onurunla kaybederken bizi öldürmesin. Kendi kendime göz devirdim ve bana doğru gelen adamlara doğru atıldım.

İlki bana doğru gelirken eğildim ve ayağına çelme takıp onu düşürdüm. Bu sırada diğer ikisi aynı anda gelmeye başlamıştı. Birinin karnına tekma atıp diğerinin de çenesine vurmuştum. Ayağa kalkan adam da geldiğinde bacak arasına tekma atmıştım. Ama asıl beklenmedik olan biraz önce burnuna kafa attığım adamın kalkıp beni bayıltmasıydı.

İlk bölüm! Umarım beğenmişsinizdir, oy verir ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum:)

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. 

Yazarınız, Nyks.

Continue Reading

You'll Also Like

225K 22.1K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
2.5M 215K 33
okumayın for vanilla baby
128K 22.3K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
52.9K 2.5K 15
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...