KARANLIK ŞEHİR

By gaslann

904K 35.2K 4.9K

Bir mafya hikayesi... YAYINLANMA TARİHİ: Şubat 2021 © HER HAKKI SAKLIDIR © More

❤❤
TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM 'CEM'
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM 'HAKAN'
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM 'ALİ'
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM ♦ I. KİTAP SONU
'KAYIP I'
'KAYIP II'
79. BÖLÜM
80.BÖLÜM
81. Bölüm
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88.BÖLÜM
89. BÖLÜM

16. BÖLÜM

14.6K 585 89
By gaslann

Oy verip, yorum yaparsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar...

 Bir süre öylece sırtım kapıya yaslı bir şekilde dururken bir şeyin farkına vardım. Ali'nin yanımda olduğunu bilmek, beni desteklediğini görmek beni mutlu etmişti. Hiç olmadığım kadar güvende hissediyordum kendimi. Cem ile karşılaşma düşüncesi beni hala korkutuyordu ama, birisi benim yanımdaydı. Yalnız değildim bu sefer. Güzel bir histi bu. 

  Yatağa geçtiğimde saat gecenin üçüydü. Kocaman esneyip yatağa uzandığımda, gözlerim tavanda yıldızları aradı. Evimde, odamda, yatağımın tam üstünde geceleri parlayan yıldızlardan vardı. Uyumadan önce onlara bakmak iyi hissettiriyordu. Yanaklarımdan süzülen bir damla yaşla sağıma dönüp bakışlarımı boş tavandan çevirdim. Yarın her şey bitecek, ben güzel günlere yürüyecektim.

  Sesli bir iç çekerek, gözlerimi yeni güne açtığımda, sertçe çalan kapı korkutmuştu. Ara vermeden peş peşe yumruklarını indiriyordu her kimse kapının ardındaki. Yataktan hızlıca çıkıp kapıya doğru koştum. Hemen kapıyı açtığımda nefes nefese kalmış Kerem'i gördüm. Kaşlarım çatıldı endişeyle. Kötü görünüyordu. Aldığı hızlı nefesler göğsünü kaldırıp indiriyordu.

"N..ne oldu?" diye sordum dilimin döndüğü kadar. Ondan geri kalır yanım yoktu. Korkmuştum.

"Her şey senin yüzünden!" diye bağırıp üzerime yürümeye başladığında geriye bir adım attım.

"Anlamıyorum ne oldu, neden böyle yapıyorsun?" Üzerime gelmeye devam ediyor, ben de onunla birlikte geri geri adımlıyordum. Sırtım soğuk duvarla buluştuğunda, gidecek başka yerim kalmamıştı. O ise bana doğru gelmeye devam ediyordu. Yüzünden hissettiği nefret açıkça okunuyordu. Ve bana zarar vermek için gelmişti.  

  Aramızdaki mesafeyi kocaman adımlarına rağmen bitirememesini fırsat bilerek son bir güçle koşup onu itekleyerek açık olan kapıya doğru koştum. Kapıdan çıkarken bakışlarımı ardıma çevirdiğim ve Kerem'i görmemle bir çığlık koptu dudaklarımdan. Kerem yerde yatıyordu ve başından kanlar akıyordu. Açık kahve parke, kanıyla kırmızıya boyanmıştı. Ben onu itekleyince kafasını duvara vurmuş olmalıydı. Korkudan ne yapacağım bilemez halde dışarıya çıktım ve tüm gücümle koşmaya başladım. Yardım edecek birileri olmalıydı. Ben tek başıma kaldıramazdım bunu. 

   Hakan'ın evine doğru koşuyordum. Sonra yukarıdan gelen Ali'yi gördüm. Biraz olsun rahatlamıştı içim. Elindeki beyzbol sopası dikkatimi çekti birden. Sonra yaklaştıkça fark ettiğim gerginliği, adımlarımı yavaşlattı. Aynı Kerem gibi bakıyordu ve bana doğru öfkeyle yürüdüğünü gördüğümde adımlarım durdu. Zorlukla yutkundum. Elimi saçlarıma geçirip, yüzüme düşen tutamları geriye attım. 

Ali bana doğru yürümeye devam ediyordu ve aramızdaki mesafe daha da azalmıştı. Bacaklarım tekrar hareketlenmeye başladı. Küçük adımlarla geri geri giderken, birden tüm vücudumu çevirip Ali'den aksi yöne koşmaya başladım. 

   Henüz bir kaç adımlık koşmuşken saçlarıma dolanan parmaklarla tiz bir çığlık attım. Canım acımıştı. Aramızdaki mesafe bu kadar da kısa değildi. Beni hemen yakalaması imkansızdı. Ya da ben algı kabiliyetimi yitiriyordum. 

 Ellerim saçlarımı kavrayan ellerini tuttu ve gözlerimle zorlukla arkamdaki adama bakmaya çalıştım. Ali gözlerindeki sek öfkeyle bakıyor, burnundan soluyordu. Diğer elinde tuttuğu beyzbol sopasını sıkıca kavradı. Nefesimi tutmuş, olacakları bekliyordum bir kurban gibi. 

" Yaptıklarının sonucu olmayacak mı sandın!" diye dişlerinin arasından nefesini yüzüme üfledi. Saçlarımdaki gücü git gide artıyor, öfkesi bir şey yapmadığım halde daha da artıyordu. 

"Ben bir şey yapmadım, lütfen! " diyebildim sadece. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Saçlarımı sıkıca tutan ellerinin üzerindeki ellerimi çekerek yüzümü kapattım. "Özür dilerim" diye mırıldandım. Kendimi kaybediyordum. Yaşlarım durmadan akarken, akan yaşlarımın cezasını nasıl vereceğimi düşünüyordum. "Lütfen ceza verme, özür dilerim." diye yalvarmaya başladım. Yüzüme kapattığım ellerimden dolayı sesim boğuk çıkıyordu. 

"Öleceksin, ben değil sen öleceksin." Duyduğum sesle ellerimi yüzümden ayırıp bakışlarımı karşıma çevirdim. Nefesim boğazıma oturan hıçkırıkla kesildi. Nefes almaya çalıştıkça daha çok kesiliyor, boğuluyordum.

"Bebeğim!" dediğinde kalkan midemle öğürmeye başladım. Ali'nin saçlarımı tutan ellerinin sertliği, buna rağmen hiç azalmamış hatta artmıştı.

"Sana güveneceğimizi mi sandın? " gelen başka bir ses kulaklarımda uğuldamaya neden oldu. Kalbimi durduran sese doğru döndüğümde Hakan karşımda duruyor, elindeki silahı bana doğrultmuştu. Hayır kalbim durmamıştı. Hatta duracak bir kalbim kalmamış, paramparça olmuştu. Tek parçası bile yoktu artık vücudumda. Yaşamıyordum. Sonra bir silah sesi...

 Öldüğümü sanıp  gözlerimi kapattım. Her şey sustu. Çıt bile çıkmıyordu. Saçlarımdaki el uzaklaşmıştı benden. Korkuyla tekrar gözlerimi açmaya çalıştım. Bunu başardığımda da gördüklerimle derin bir iç çektim. 

   Az önce Hakan'ın elinde olan silah Cem'in elindeydi ve Ali ile Hakan yerde kanlar içinde yatıyordu. Cem pis sırıtmasıyla bana bakarken, ben yere çöküp başımı dizlerimin arasına alıp kollarımı etrafına sardım. Boşluğa bakıyor, hiç bir şey hissetmiyordum. Çünkü ölmüştüm. Kurşun bedenime değil ama ruhuma isabet etmişti. Ruhu ölen insan da ölmüş sayılırdı. 

"Bebeğim" diyen sesi duydum. Sonra omzuma dokunan elini hissettiğimde attığım çığlıkla kendimi uçurumdan düşerken yakaladım. Son sürat aşağıya düşerken hızla sırtımı doğrulttum. Deli gibi kapıya vuruluyordu ve ben odada, yatağın içindeydim. Her şey rüya mıydı? Yoksa tekrarını mı yaşayacaktım. Kapı aynı rüya sandığım zamandaki gibi çalınıyordu. Yavaşça yataktan kalktım. Ayağa kalkmaya çalıştım. İlk denemem de titreyen bacaklarım beni tekrar yatağa düşürse de, sonunda yağa kalkabilmiştim. Adımlarım biraz daha hızlandı. Çünkü Hakan'ın sesini duyuyordum kapıya inen yumruk seslerinin arasında. 

"Ezgi!" 

"Aç kapıyı" 

"Bir anahtarı getirmek bu kadar uzun mu sürer lan!"  ...

  Korkuyla kapıyı açtığımda karşımda nefes nefese kalmış halini gördüm. Birkaç adım geriye attım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Kabus gördüğümden artık iyice emin olmuştum. Gözlerimi tekrar açtım. Karşımda Hakan'ı canlı bir şekilde  gördüğümde, gözlerimin önüne yerde kanlar içinde yatan hali geldi ve içimden şükürler ederek boynuna atladım.

"Neden çığlık attın, ne oldu?" derken boynuna sardığım sımsıkı kollarım sözünü yarıda kesti. Boynuna gömdüğüm yüzüm  sıcaklığını hissetmişti. İyice emin olmuştum artık. Her şey bir rüyaydı. Benim yüzümden kimse zarar görmemişti. Cem onlara bir şey yapmamıştı.

   Hâlâ sıkı sıkı sararken boynunu, ellerinin belime dolanmasıyla aldığım karşılık, tuttuğum nefesimi bırakmama neden oldu. Rahatlamıştım. 

   Ne kadar süre o şekilde kaldığımı bilmiyorum ama kabusun etkisinden çıktığımda hızla kollarımı ondan uzaklaştırdım. Yüzüme bakarken ilk defa ifadesiz değildi bakışları. Benim için endişelendiğini görebilmiştim. 

   Sağ elinin işaret parmağının tersini sol yanağıma değdirdiğinde kendimi geri çektim. Göz hizasına getirdiği parmağına baktığında ıslaklığı gördüm ve elim hemen yanaklarıma gitti. Islanmışlardı ve Hakan bunu fark etmişti.

"Özür dilerim, bilerek olmadı, gerçekten ben ..." derken parmaklarımı yanaklarıma tüm gücümle bastırıyor, bana günah olan yaşların emarelerini silmeye çalışıyordum. Sıkıca tuttuğu bileklerimi zorlasam da iri ellerinden ayıramadım. Kaşlarını kaldırmış, dudakları hafif aralı bir şekilde bana bakıyordu. Endişesi iyice katlanmıştı sanki.

"Yanaklarını yara ettin neredeyse, ne yapıyorsun?" dedi naif bir sesle. Bağırsa kırılacakmışım gibi mi görünüyordum? Bunu fark etmiş gibi sessizce konuşuyordu benimle. 

   Yanaklarım gözlerinde, bileklerim ellerindeydi. Ben ise göz bebeklerine bakıyordum öyle boş boş. Yanaklarımdan gözlerime yükselen gözleri, gözlerime ulaşamadan bakışlarımı çevirdim hemen. Derin bir nefes alıp kendimi topladım.

"Bırak, tamam." Dedim . Sesim iyi çıkmış olmalı ki, o da derin bir nefes alıp yavaşça serbest bıraktı bileklerimi. 

"Kabus gördüm, ondan kendimi kaybettim biraz. Kusura bakma." dedim gözlerimi yere dikerek. Az önceki sarılmamın sebebini açıklıyordum. 

   İçeri girip kapıyı kapattığında başını anladım der gibi salladı. Gözleri hala endişeyle bakıyordu. Koltuğa oturduğunda sarı saçlarımı kulağımın ardına iliştirerek masanın yanındaki sandalyenin ucuna oturdum ve  tekrar bakışlarımı yere diktim. Sol bacağımı sallıyor, ellerimin titremesini birbirine bastırarak yok etmeye çalışıyordum.

   Sessiz salonda öfkeyle soluduğu nefesi ve benim salladığım bacağımın çıkardığı sürtünme sesiyle birkaç dakika öylece bekleyip sakinleştim. Hakan'da sakin değildi ve bu sessizlik ikimize de iyi gelecekti. 

"Gitmekte kararlı mısın hala? " dediğinde uzun süren sessizlik son buldu. Aklıma Cem'in gelmesi rüyamı tekrar yaşamama neden olurken, tüm vücudumda ürperme hissedip, titredim.

"İyi misin?" diye sorduğunda titrememin dışarıdan da rahatça fark edildiğini anladım. 

"İyiyim, gideceğim. Ve bu saçma sapan durumdan kurtulacağım!" dedim. Sesim kısık çıkıyordu. Hızla ayağa kalkıp yanıma geldiğinde başımı kaldırıp tepemde dikilen adama baktım. Bütün hareketlerimi durdurmuş, ince bir nefes alabiliyordum sadece ciğerlerime. Tek eli cebindeyken diğer elini alnıma değdirdiğinde ağzından dökülen fısıltıları duymadım ama öfkeyle söylediği kesindi.

"Ne oldu?" diye sordum merakla. Alttan bakarken onun bakışları arkamdaki duvardaydı. Kaldırdığım başımı tekrar kucağımdaki ellerime devirdim.

"Ateşin var. " derken tekrar koltuğa doğru yürüyüp, oturdu. "Gecenin o soğuğunda buradan benim eve kadar yürüdün, hem de üzerinde sadece bir tişörtle" dediğinde gözlerimi devirdim. Bir de azarlaması eksikti.

"Şimdi de azarlıyor musun beni?" deyince sırtını öne doğru eğip bana korkutucu bir bakış attı. Yutkundum sadece ve boğazımın acıdığını fark ettiğimde omuzlarımı kaldırıp yüzümü buruşturdum. 

"Bu halde mi gideceksin?" yüksek çıkan sesi bu seferde başımın ağrısını fark ettirdiğinde ellerim başımı buldu. Hasta olmuştum ve bunu yeni fark ediyordum.

   Yanında getirdiği poşeti üzerime fırlattığında, poşet  yüzüme çarpmadan havada yakaladım. Öfkeyle ona baksam da, benim öfkelenmem onun umurunda değildi. 

"Bir plan yapıyorsanız tam yapın. Hem hastasın hem üstüne giyecek kıyafetin yok. Bu halde mi gideceksin süper planını uygulamaya! " dediğinde poşetin içine baktım. Kıyafetler vardı. Gerçekten ne giyeceğim şimdiye kadar hiç aklıma gelmemişti.

  Mahcup gözlerle ona baktığımda kolçağa dayadığı kolunun parmaklarını sakallarında gezdiriyordu. Gülümsedim. İçim duygu karmaşasıyla taşmıştı ve ben duyguları kontrol edemiyordum. Şimdi gülümserken, biraz sonra hıçkıra hıçkıra ağlama isteğiyle sarmalansam şaşırmazdım. 

"Teşekkür ederim." dedim sadece. Ayağa kalktığında bana sırtını dönüp pencereden dışarı bakmaya başladı. Ellerini cebine sokmuş, gergin vücuduyla karşımda duruyordu. Gidip dokunmak istedi bir an ellerim o gerginliğe. Dokunuşum onu rahatlatır mıydı?

"Gitmek zorunda değilsin. Ben bulacağım o iti" dedi fısıltı gibi çıkan sesle. Aklıma gelen rüya zorunda hissettirmişti ama. Cem'in burada olduğumu öğrenmesi ve buraya gelmesi. Benim yüzümden zarar görmeleri. Aklıma gelen rüya kesitleri ile gözlerimi sımsıkı kapattım ve o görüntüleri  karanlıkta boğmak istedim.

" Zorundayım. Bugün her şey bitmeli!" Kısık sesim onu sinirlendirmişti. Aldığı derin nefesin omuzlarını kaldırmasından anladım. Hızla bana dönüp yanıma kadar geldi. Öfkeli soluğunu yüzüme üflüyordu.

   Dudaklarını araladı, her ne demek istiyorsa onları haykıramıyor, içinde öldürüyordu kelimeleri. Dudaklarını kapatıp öfkeyle burnundan bir nefes verebildi sadece ve  benden uzaklaştı. Kapıyı açtığında son kez bana baktı " Pişman olma sakın!" dedi . " Olmayacağım" dediğimde şaşırdığım bir tepki verip gülümsedi.

Gülümsemesinde her zamanki alay yoktu. Gülümsemesinde hüzün vardı. 

Bölüm sonu...

Continue Reading

You'll Also Like

21.9M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
951K 56.4K 73
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

119K 5.5K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
174K 16.1K 45
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız