MİHEN (Tamamlandı)

By WritersBreath

8.3K 811 2.6K

~Tamamlandı~ Bekleyişler durağında yılları geçen bir kadındı Neva. Rüzgar'a kapılmış yaprak misali kendisini... More

🍂1🍂
🍂2🍂
🍂3🍂
🍂4🍂
~Neva'nın Dilinden~1.Bölüm~
🍃2🍃
🍃3🍃
🍃4🍃
🍃5🍃
🍃6🍃
🍃7🍃
🍃8🍃
🍃9🍃
🍃10🍃
🖤Final #Part 1🖤
🖤Final #Part 3🖤

🖤Final #Part 2🖤

416 43 78
By WritersBreath

Yayımlama tarihi:
~25 Şubat 2021~
10:30

❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎❣︎

Onu çeken o derinlik onu bir bahçenin kapısına götürmüştü.
Annesini o bahçede görmüştü uzaktan.

Şu an yeniden yaşıyor gibi o anı.

Bahçenin kapısı açılıyor birden. İçeriye giriyor. Bahçenin her tarafı rengarenk çiçeklerle donatılmış. Tüm çiçeklerin kokusu birbirine karışmış, o kokuyu duyanların ayaklarını yerden kesiyor adeta. O kadar büyüleyici ki.Neva o kokuyla kendinden geçiyor. Arkası dönük halde çiçeklerle ilgilenen annesine sesleniyor boğuk bir sesle. Çünkü gözleri dolu dolu. Kelimeler boğazında düğüm.

"Anne!"

Annesi duyduğu sesle ayağa kalkıp sesin geldiği yere dönüyor.

"Neva'm?"

Kollarını açıyor. Üzerinde ışıltılı bir elbise var. Rengi bembeyaz. Yeşil bir şal ile saçlarını örtmüş. Neva'nın gözleri , annesinin güzelliği karşısında kamaşıyor. Neva koşup boynuna atlıyor annesinin. Az önce başını döndüren kokuyu daha net duyuyor gömüldüğü sinede. Annesinin kokusu mu işlemişti bahçeye yoksa bahçenin kokusu mu annesini sarıp sarmalamıştı bilemedi. Tek bildiği bu sineden hiç ayrılmak istemediğiydi.

İkisi de sevinç gözyaşları arasında sarmaş dolaş.

"Ooo anne kız birbirinizi buldunuz beni unuttunuz değil mi?"

Yumuşak bir ses geliyor. Neva annesinin kollarından hafifçe doğrulup sesin olduğu yere dönüyor. Bunu söyleyenin babası olduğunu görmesiyle sevinci ikiye katlanıyor.

"Baba!"

Kollarını açıyor babası. Koşup ona da sarılıyor sımsıkı.
Annesi gülen gözlerle, baba ve kızı izliyor.

"Biz de yemeğe oturacaktık. Sofraya buyur kızım."

Anne ve babasıyla birlikte aynı sofrada oturup yemek yemek...

O kadar hasret ki böyle bir ana. O kadar susamış ki. Sahi onlarla beraber aynı sofrada oturmak nasıl bir duygu? Hiç yaşamamıştı ki bilsin. Tamamen yabancısıydı bu duygunun.

O yüzden can atıyor şu an onlarla o sofraya oturmaya. Büyük bir tutkuyla "Tamam baba." diyor.

Babası kızının narin ellerini tutuyor. Neva boşta ki diğer elini annesine uzatıyor. Annesi elinden tutuyor ve hep beraber biraz ilerdeki tek katlı şirin mi şirin evin önünde kurulu yemek masasına doğru yürüyorlar.

"Fatih abim de burada olsaydı keşke. O da sizi çok özlemiş biliyor musunuz?"

"Biliyoruz kızım." diyorlar birbirinin gözünün içine bakıp gülümseyerek.

O sırada Rüzgar bahçenin kapısında beliriyor
"Nevaaaaa!" diye sesleniyor. Ama onu duymazdan geliyor. Onlarla yürümeye devam ediyor Neva.

"Nevaaa!"

Avazı çıktığı kadar bağırıyor ama Neva dönüp bakmıyor. Rüzgar çaresizce arkasından bakakalıyor.

"Anneeeeee!"

"Anneciğiiiiimmm!"

Bu duyduğu  sesle Neva yerinde kalakalıyor. Ne bir adım öne ne de bir adım geriye atıyor. Babası ve annesi de durup ona bakıyorlar.
Neva arkasına dönüp sesin geldiği tarafa dönüyor.

"Anneciğiiiiimmmm!"

Bu seslenen oğlu Enes. Bahçenin kapısından içeri girmiş.  Orada durmuş durmadan annesine  sesleniyor. Kızı Elif ise Rüzgar'ın kollarında ağlıyor.

Neva bir onlara bir anne ve babasına bakıyor. Bir yanı onlarla gitmek istiyor bir yanı çocuklarının yanına gitmeyi istiyor. Gelgitler geçidinde şu an Neva. Yardım dilenir gibi bakışlarını anne ve babasına çeviriyor.

"Annem! Babam!"

"Git kızım. Git! Onların sana ihtiyacı var. Biz buradayız ne de olsa. Seni bekliyor olacağız her zaman. Ama şimdi onlara git. Onları bırakma!"

Annesinin söylediklerini ağlayarak dinliyor. Babası da annesinin dediklerini onaylıyor.

"Annen doğru söylüyor kızım. Gitmelisin. Çocuklarının sana ihtiyacı var. Vakti gelince o sofrada hep beraber oturacağız inşaAllah. Ama şimdi gitmelisin."

Neva başını sallıyor "Peki." Ardından ikisine sımsıkı sarılıyor. Annesinin o eşsiz ve büyüleyici kokusunu ezberlercesine içine içine çekiyor son kez. Sonra da onlardan ayrılarak çocuklarının yanına koşuyor. İkisini sımsıkı kucaklıyor. İkisi de gülücükler atıyor annelerine. Rüzgar ise sadece uzaktan onları izliyor. Neva'nın gelişi yüzünde hafif bir tebessüme neden olmuş. Mahçup gözlerle onlara bakıyor uzaktan.

Elif , annesinin başka alemlerde gezindiğinden habersiz ona sokuluyor ve onu daldığı alemden çıkarıyor.

"Anneanne bizi duyuyor değil mi anne?"

"Evet duyuyor kızım. İçimden konuşsam bile mi?"

"İçinden konuşsan bile." diyerek Elif'in beresini düzeltip gülücüklerini zihnine tekrar tekrar nakşediyor evladının.

Fatih ve Enes el birliğiyle nergisleri ekip işlerini halletmişler bile. Doğa ise bir kenarda oturmuş elinde yasin-i şerif okuyor. Bir yandan da omuzundan düşen şalını düzeltiyor.

Neva da okumasını bitirince ayaklanıp kabristanın ilerisindeki yola doğru gidiyorlar. Yirmi-otuz metrelik yolu kabirleri izleyip tefekkür ede ede ilerliyorlar. İki yol ayırımından sağ tarafa olanına dönüyorlar. Hemen ilerde yan yana olan iki mezarın başında durup Fatiha okuyorlar.

Daha önce kararlaştırdıkları gibi Fatih ve Enes bu iki mezara da nergislerden ekiyorlar. Neva yanında duran Doğa'nın duyacağı bir sesle:

"Ruhları şad olsun. İkisi de babalık ve anneliklerini esirgemediler benden."dedi.

"Ruhları şad olsun Neva."

"Biliyor musun Doğa? Rahmi Baba'nın bahçesinde oynadığımız, sohbet ettiğimiz o günleri özlüyorum bazen."

"Ben de. İkisi de çok tatlı insanlardı."

"Öyle."

"Sanki artık onlara kızgın değilsin gibi.

"Onlara kızıyordum başta. Ama artık kızmıyorum. Bilemezlerdi ki böyle olacağını."

"Haklısın."
Beraber onlara dua ettiler.

Kumru Teyze, Neva yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken Rüzgar'ın suçunu itiraf etmesiyle kalp krizi geçirmişti. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı ne yazık ki. İşte o günden sonra hep yarım yaşadı Rahmi Amca. O günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı. Darmadağın oldu hayatlarında var olan ne varsa. Rahmi Amca da çok geçmeden sadece bir kaç ay sonra o da ebedi istirahatgâhına çekildi.

Neva yirmi gün boyunca yoğun bakımda kalmıştı. Çocuklar yirmi gün boyunca annesiz yaşamıştı ne yazık ki.

Rüzgar hastane köşesinde hep Neva'nın uyanmasını beklemişti bir umut. Durmadan dualara durmuştu. Bir yandan Neva'nın yoğun bakımda yaşam mücadelesi vermesi bir yandan annesinin vefatı... Kendisini dipsiz bir kuyuda gibi hissediyordu. Sahip olduğu ne varsa bir anda elinden kayıp gitmişti. Ne artık gideceği huzurlu bir yuva ne de oturacağı, aile fertlerinin hepsinin üstünde olduğu bir sofra. Ne de duyacağı; o odanın bir köşesinde otururken koridordan , mutfaktan gelen cıvıl cıvıl sesler. Sönüp gitmişti her şey işte. Babasının yüzüne bakamaz olmuştu. Ama bir gün kendisini tutamamış babasına sitem etmişti.

"Baba! Ne vardı bizi evlendirecek. Ne vardı bu kadar acele etmeseydiniz evliliğim konusunda. Ben başta demiştim şu an evliliğe hazır değilim, diye. Ama siz direttiniz. Tam da ailemize uygun bir gelin dediniz. Neva'nın kötü biri olduğunu iddia ettiğimden bunları söylemiyorum. Neva melek gibi bir insandı ama ben kıymetini bilemedim. Siz illa Neva ile evlenmeni istiyoruz, deyince kabul ettim. Sırf gönlünüz kalmasın diye. Peki ya benim gönlüm. Bak ne oldu? Ne iyi bir eş olabildim, ne de iyi bir baba. Bu dünyada en çok sevdiğim annemin ölümüne sebep oldum. Şimdi de masum bir insan can çekişiyor benim yüzümden. İki çocuk da boynu bükük bir şekilde annesiz kalacaklar belki de."

Rahmi Amca pişmanlığın vurduğu gönül kıyılarındaki şiddetli dalgalarla cebelleşerek onu dinlemiş ve hiç bir şey diyememiş sadece göz yaşı dökmüştü. Aynı sitemi günler sonra Neva, uyandıktan ve çocuklarını da alıp evi terkettiğinde yapmıştı. Özürler dileyerek ayrılmıştı evden.

"Babam!" demişti ellerini tutarak.

"Affet ama ben artık buraya sığamam. Ben zaten her şeyimi feda ettim bu evlilikte. Ama çocuklarımı feda edemem. Nerdeyse çocuklarım annesiz kalıyordu baba. Rüzgar'ın her türlü ilgisizliğine sorumsuzluğuna katlandım. Ama bu kadarı da fazla baba. Hadi kendimden geçtim o gün sizler ve çocuklar evde olsaydınız ne olacaktı? Düşünemiyorum bile. Bu olanda da elbet hayırlar güzellikler saklı. Kaderi tenkit etmiyorum. Çünkü kaderi tenkit eden başını örse vurur kırar, bilirsin.

Seni böyle bırakıp gitmek istemezdim. Ama beni anla ne olur. Kumru Annem de yok. O da bu yaşanılanlar yüzünden öldü. Artık bu çatı altında Rüzgar'la yoluma devam edemem baba.
Aylar öncesinde hamileyken gidecektim aslında. Sen ve Kumru annem konuşurken duydum sizi. Rüzgar siz istediniz diye evlenmiş benimle. Baba neden? Neden onu zorladınız bu evliliğe. Neden istemediği bir şeyi yaptırdınız? Oysa ben sanmıştım ki o istiyor evlenmeyi. Ama bilmiyordum. Meğer o istemiyormuş."

"Bilemedik ki kızım. Bilemedik ki buraya kadar varacak işler. Gerçi kaç defa kulağını çekip uyardım. Ama dinletemedik ki. Senin gibi biriyle evlenirse hayatı kurtulur mutlu olur sandık. Biz kötülük olsun diye yapmadık."

"Baba! Siz kendi oğlunuzun hayatını kurtarmaya çalışırken benim hayatımı mahvettiniz. Ben yıllarca bir köşe de sessiz sedasız gözyaşı döküp durdum. Ama hiç biriniz bilmediniz. En çok da Rüzgar bilmedi."

Rahmi Amca Neva'nın gözyaşları içinde söylediği bu sözler karşısında kalbinde derin bir üzüntü duydu. Sadece inleyerek ve ağlamaklı bir sesle:

"Affet bizi kızım." diyebildi.

"Her şeyin sebebi biziz. Affet bizi."

Neva hiç bir şey söylemeden sadece ağlamıştı.

Ve böylece Rahmi Amca ve Kumru Teyze, evlatlarının rızası olmadan ama tamamen onların iyiliğini düşündüklerinin rahatlığıyla onları evlilik yoluna sürükleyen anne ve babaların hakikatte onlara en büyük kötülüğü yaptıklarının bir kanıtı olmuştu. Onlar evlatlarının iyiliğini düşünmüştü oysa. Ama bilememişlerdi ki hem oğullarının hem gelin diye aldıkları genç kızın hayatlarını söndüreceklerini. Bilemediler ki böyle bir ailede büyümek zorunda kalacak çocukların karanlık dehlizlerde mutsuzluğa baş koyacaklarını. Bilemediler...

Neva o gün eşyalarını toplamış Rüzgar ile tek bir kelime konuşmadan babaannesinin yanına dönmüştü. Bir ay içinde de boşanmıştı Rüzgar'dan. Rüzgar boşanma konusunda hiç zorluk çıkarmamıştı. Her ne kadar Neva'dan ayrılmak istemese de onu özgür bırakmanın daha iyi olacağına karar vermişti. Zaten koskoca yedi yıl onu hapsetmişti kendi rüzgarına ve nerdeyse onu öldürüyordu. Ona daha fazla zarar vermemek için onu özgür bıraktı.

Çocukları ve Neva'yı göresi geliyordu bazen. Yapayalnız kalmıştı koskoca evde. Kızkardeşi vardı ama o da eşyalarını toplayıp yurt dışındaki ablasının yanına gitmişti Rahmi Amca vefat edince. Rüzgar tek başına kalmıştı. Başlarda bir kaç defa çocukları görmeye gitti. Ama her defasında yüreği sıkışıyordu. Onlara zarar verecekmiş gibi hissediyordu. Bu yüzden bu gitmelerini kesti ve bir daha onlara görünmedi. Ama o onları görmeye devam etti. Gizli gizli çocuklarını ve Neva'yı uzaktan izledi her fırsatta . Onları mutlu gördükçe daha çok gizlenesi geldi. Daha çok uzaklaştı. Çünkü onlar onsuz çok mutluydular. Bu mutluluğu bozmaya hakkı olmadığını düşünüyordu. O günden sonra Neva ve çocuklar bir daha Rüzgar'ı görmediler. Zaten hiç olmamıştı hayatlarında. O yüzden onun yokluğu çocukları pek etkilemedi. Neva güçlü duruşuyla ve harika anneliğiyle onlara hem anne hem baba oldu.

Dualarını bitirip eve döndüler. O akşamı Neva'nın evinde geçireceklerdi. Arabadan inip yukarı çıktılar. Neva ve Doğa akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa geçtiler. Neva arkadaşının gidip dinlenmesini istese de söz geçirememişti. Bir yandan aşeriyor bir yandan da yemek yapmak ile uğraşıyordu. O sırada kapı çaldı. Neva koşup kapıyı açtı. Gelen Ömer'di. Onu hiç beklemiyordu. O yüzden onu karşısında görünce çok şaşırdı. Biraz da heyecanlandı. Ama hemen bu duyguyu uzaklara def etti. Garip bir şekilde bu duygu son günlerde durmadan sinesine uğruyordu hafifçe.

"Kusura bakma habersiz geldim. Sana bunu vermek için uğradım."

Elindekileri Neva'ya uzattı.

"Ama bunlar..."

"Nergisler. Kuşlar bana küçük bahçende boşalan yerler olduğunu fısıldadı da onun için getirdim. Bugün kaldırdığın nergislerin yerine ekersin."

Neva duyduklarıyla ne konuşabiliyordu ne de hareket edebiliyordu. Öylece kalakalmış bir Ömer'in kapıda ki silüetine bir elinde ki nergislere bakıyordu. Şu anda yerinde duramayan sadece kalbiydi. Hızlı hızlı atıyor göğüs kafesinden dışarı fırlamak istiyordu sanki....

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 40.3K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
328K 13.3K 52
From the Beginning she thought there was only two choices Change Him or Get sucked into his Lifestyle Now she sees there's only one option Surviving...
261K 7.8K 45
The Sequel to PERSONAL. Kehlani Parrish took a chance on Kari Chanel Brewster when no one else would. She learned to be open and PERSONAL with her...