BENİM KÜÇÜK KADINIM (+18)

By G_Meyus

2M 34.5K 13.8K

Alt dudağımı dişlerken bana uzandı ve omuzlarımdan sert bir şekilde tutup yatağa atarken çığlığı bastım ama ü... More

ÖNSÖZ
BÖLÜM 1 •Kolye•
BÖLÜM 2 •Seçimler Ve Sonuçlar•
BÖLÜM 3 •Asıl Oyun Şimdi Başlıyor•
BÖLÜM 4 •Beklenmedik An•
BÖLÜM 5 •Kırılmış Gurur•
BÖLÜM 6 •Her şey Aramızda•
BÖLÜM 7 •Öpücük•
BÖLÜM 8 •Büyük Oyun•
BÖLÜM 9 Bar (Part-1)
BÖLÜM 9 •BAR• (Part-2)
BÖLÜM 10 •Gecenin Büyüsü•
BÖLÜM 11 •Oyun Zamanı • (Part-1)
BÖLÜM 11 •Oyun Zamanı•(Part-2)
BÖLÜM 12 •Yaklaşan Tehlike•
BÖLÜM 13 •Karar•
BÖLÜM 14 •Bu gece benimle kal•
BÖLÜM 15 •Özür•
BÖLÜM 16 •Seni İstiyorum•

BÖLÜM 17 •Ne kadar tanıyorsun?•

27.4K 719 374
By G_Meyus

Şaka gibi ama 1M olmuşuz 🎉 Nasıl mutluyum anlatamam🙈 Teşekkürler 🙏

O zaman bu bölüm 1M şerefine,

.

İnstagaram;@g.meyus

Twitter;@g.meyus

(Sizinle sohbet etmeyi çok özledim, haydi yorumlarda sohbet edelim..)

.

Duyduğum müzik, bir zamanlar olmaya çalıştığım çocuğun çığlığını anımsatıyordu. Küçük bir çocukken odama kapanarak yaşıtlarımın tercih etmediği bu müzikleri dinlerken bulurdum kendimi. Kırgınlıklarımdan uzaklaşıp, sığınabileceğim bir limandı müzik.

Merdivenlerden inerken dolabın içinden aldığım Victor'un gömleğinden birisini üzerime geçiriyordum. Etrafta çok hoş bir müzik yankılanıyordu. Merdivenleri inmeyi bitirdiğimde Victor'un mutfakta kahvaltı hazırladığını gördüm. Bir yandan şarkıyı mırıldanıyor, bir yandan da yıkadığı domatesleri ince ince dilimliyordu. Üstünde belinden düşecek gibi duran gri eşofmanından başa bir şey yoktu.

Sırt kasları Victor'un her hareketinde kasılıp bana bir şölen sunuyordu adeta. Bende omzumu duvara yaslayıp onu bir süre izledim.

Kendimi şuan, okuduğum kitaplardaki klasik sahnenin başrol kızı gibi hissediyordum. Bugüne kadar birçok sevgilim olmuştu, yalan yok. Ama hiç biriyle bu şekilde yakınlaşmamıştım. Çoğunlukla ilişkimiz al gülüm-ver gülüm şeklindeydi. Belki de ilişkilerim arasında en uzun süren Simon ile olabilirdi ama eninde sonunda o da bitmişti, diğerleri gibi.

''Beni daha ne kadar gözlerinle taciz edeceksin acaba?''

Victor'un sesi beni düşüncelerimden ayırırken yaslandığım duvardan doğruldum ve onun yanına doğru gittim.

''O zaman üzerine bir şeyler giymeye başlasan iyi olur.'' dedim yanına vardığımda.

Kalçamı tezgaha yasladım ve hazırladığı şeylere bir göz atmaya başladım. Sanırım bir kuş sütü eksik dedikleri sofra bu olsa gerekti. Victor eğilip beni dudaklarımdan öpünce başımı kaldırıp öpücüğüne karşılık verdim.

''Günaydın.'' dedi gülümseyerek bana. Ellerimi boynuna doladım ve parmak uçlarımda yükselip burnumu burnuna sürttüm. ''Bir erkekten beklenmeyecek kadar becerekli elleriniz var Bay Haugens.''

Gülümsedi.

''Bunu neye dayanarak söylüyorsun? Kahvaltıya göre mi, yoksa dün geceki...'' Kollarımı boynunda çektim ve onu göğsünden ittirdim.

''Pis Sapık. Tabiki de kahvaltıyı kast ediyorum.'' dedim kahvaltı masasına doğru yürürken. Ama oturamadan arkadan bana sarıldı. ''Mmm demek kahvaltı için...'' dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. ''ama ellerimin diğer konularda da iyi olduğunun garantisini verebilirim.'' Elinden biriyle kalçamı sıktı. ''Bunu dün gece gösteremediysem, hemen şuanda...'' Kulak mememi ısırınca dönüp ellerinden kurtuldum.

''Belki başka zamana hünerlerinizi gösterebilirsiniz Bay Haugens, şuanda karnım çok aç.'' Onun başka bir hamle yapmasına izin vermeden gittim ve kahvaltı masasına oturdum.

''Demek karnın çok aç.'' dedi dudaklarını birbirine bastırıp. Kızarmış ekmeklerden birine reçel sürerken ''Hmm.'' dedim sadece.

''Artık dün gece nasıl yordularsa seni...''ellerini yıkayıp kuruladı ve dilimlediği domatesleri de alıp masaya oturdu.

Elimde duran çatalı ona doğru yöneltip, ''Sen,'' dedim önündeki domateslerden birini çatalıma batırıp ağzıma götürmeden önce ''çok terbiyesiz bir adamsın.''

''Gerçekler Bayan Eirlys, gerçekler.''

Gülümsedi.

Gülümsedim.

Kahvaltı masası o kadar güzeldi ki insanın karnı tok olsa bile yiyesi geliyordu adeta. Açgözlü müyüm neyim? Çayımdan bir yudum aldım ama sıcaklığı dilimi yakınca geri yerine koyup elimle ağzımı yellemeye başlayınca Victor, ''Ne oldu?'' diye sordu.

''Çay ağzımı yaktı.''

''Öpeyim geçsin.''

Dudakları iki yana kıvrılırken bende gözlerimi devirmekle meşguldüm. Yanındaki su bardağına su doldurup önüme uzatırken ''Bugün ne yapsak acaba?'' diye sordu bana bakıp.

Uzattığı bardağı alıp suyu içtim.

''Ne gibi?''

''Bilmem, sen söyle. Bugün yapmak istediğin bir şey var mı? Ben günümü seninle yatakta geçirmeyi tercih ederim tabi orası ayrı ama...''

''Senin şirkete gitmen gerekmiyor mu?'' diye sordum kaşlarımı kaldırıp ona bakarken.

''Patronum ben.'' Geriye yaslanıp muzipçe güldü.

''Kıçımın patronu.'' diye homurdandım kızarmış ekmeğime sürdüğüm tereyağını ağzıma götürürken.

''Onun da patronu oluruz bebeğim, sen hiç merak etme.'' Bana göz kırpıp yerinden kalktı. Tabağını tezgahın üzerine bıraktı ve yanımdan geçip merdivenlere yöneldi. ''Nereye?'' diye sormadan edemedim.

''Duş alacağım.''

Yerimden kalkıp onun peşi sıra ilerledim ve merdivenleri ikişer ikişer çıkıp onu geçtim. Yanından geçerken poposuna şaplak atıp gülümserken merdivenleri hızla çıkmaya devam ettim. ''Tabi önce ben almazsam!'' diye bağırdım banyoya doğru koşarken.

Onu sinir etmeyi seviyordum, ne diyebilirim ki? Huyum kurumasın.

Arkamdan bağırmadan sakin bir şekilde ama bir o kadar da tehditvari ses tonuyla konuşunca dönüp ona bakma hissiyatı edindim.

''Sen? Az önce? Benim? Götüme? Şaplak Mı attın?''

Victor merdivenleri hızla çıkmaya başlayınca kahkaha atıp banyonun kapısını açtım ve kendimi içeri attım. Ardımdan Victor'da girdi.

''Demek benim götüme şaplak atmak ha?'' tek kaşını kaldırıp bana bakınca alt dudağımı dişleyip gülümsememi saklamaya çalıştım.

''Cık, cık, cıık, kimse size nasıl şaplak atılacağını öğretmedi mi Bayan Eilys?''

Omzumu silktim.

Arkasından kapıyı kapattı ve üzerime doğru yürümeye başladı.

''Eh öğrenme vaktiniz gelmiş o zaman.'' dedi muzipçe gülümseyip.

-*-

''Daha ne kadar beni izleyeceksin?''

Duştan çıkıp kurulanan Victor'u yatakta bornozumla oturmuş resmen gözlerimle taciz ediyordum.

Omzumu silkip ''Bilmem.'' dedim.

Victor bana yandan bir bakış atıp gülümsedi ve bornozunun düğümünü çözüp üstünden sıyırdı ve yere attı. Çırılçıplak karşımda dururken sırtı bana dönük olduğu için sadece poposunu görebiliyordum.

Yerimde kıpırdanınca dönüp bana bir bakış daha attı, dudağının bir kenarı yine havaya kalkmıştı. Şerefsiz, bundan zevk alıyordu.

''Eee,'' dedi dolabından bir gömlek alıp üzerine giyerken. ''Ne yapmak istediğine karar verdin mi?''

''Bilmiyorum...Belki yat turu yapabiliriz ya da müzeleri gezebiliriz...''

Baxterını giyinip tek kaşı havaya kaldırdı. ''Sen ve müze? İnanılır gibi değil.''

Yerimden kalkıp yanına gittim. ''Daha şaşıracağınız çok şey var, Bay Haugens'' parmaklarım baxterının kenarıyla oynuyordu.

Victor koyulaşan yeşil gözleri ile boğazını temizledi. Bende gülümseyip ellerimi çektim ve ''Tabi önce eve uğramam lazım. Malum kıyafetlerim savaşta yok oldu da.'' dedim Victorun uzun tişörlerinden birini alırken. Hepsi pürüzsüz şekilde ütülü ve katlıydı, sanki hiç el değmemiş gibilerdi.

Bu adam hep gömlek mi giyiyordu ne?

Dudaklarını yaladı ve beni baştan aşağı süzdü.

''Tamam önce eve uğruyoruz.'' dedi.

Victor'dan önce giyinip aşağıya indim ve ayakkabılarım ile çantamı aramaya başladım. Ayakkabılarımın birisini salonun ayrı ucunda diğerini ayrı ucunda bulup ayağıma geçirince ayaklarım ağrımaya başladı. Telefonumu ve çantamı da koltukta buldum ve telefonumu çantama attığım sırada Victor aşağıya inmişti, ikimiz de birlikte evden çıktık.

Ortamda sessizlik oluşunca sessizliği dağıtmak adına ağzımı açtım ve aklıma ilk gelen şeyi söyledim.

''Siera senden hoşlanıyor.''

''Yani?'' dedi Victor, gözlerini yoldan ayırmıyordu.

''Ne demek Yani? Asistanın senden hoşlanıyor Victor.'' dedim koltuğumda geriye yaslanıp.

Victor bana yandan bakış attı.

''Herkes benden hoşlanıyor Aderyn.''

''Şimdi senle ilgili fantezi falanda kuruyordur bu çatlak karı.'' diye homurdanmadan edemedim.

Yine dudaklarının bir ucu yukarıya kıvrıldı. ''Benimle fantezi kurmayan kişi yok, Aderyn.''

Gözlerimi kısıp ona döndüm ve baktım. ''Bu egonun kaçıncı evresi acaba? Yani egon aramızda sıkıştı kaldı da...acaba dışarı bırakıp mı gelsen bir dahaki sefer?''

Dönüp bana baktı. Bu seferde dudaklarının iki ucu yukarıya kıvrılmıştı muzipçe.

''Kıskandın mı sen?''

''Kim ben? Seni? Kıskanmak? Yok canım daha neler. Ben seni niye kıskanayım be!''

''Bilmem, bana öyle geldi de.''

''Gelmesin efendim...kıskanmak falan yok.'' dedim, önüme dönüp yolu seyretmeye başladım.

''Peki, öyle olsun.''

Kıskanmakmış, hah! Neyini kıskanayım be senin! O yaşlı cadolaz kadınla senin neyini kıskanabilirim acaba, akıl mantık işi...

Araba tanıdığım sokağa girince çok da uzun sürmeyen ama kısa da sürmeyen yolculuk sonucunda eve gelmiştik.

Araba durunca çantamı aldım ve inmek için kapının koluna uzandım. Victor o sırada ''Eğer işin uzun sürecekse seni seve seve izleyebilirim, biliyorsun.'' dedi göz kırpıp.

İndiğim arabanın içine eğilip orta parmağımı Victor'a gösterdim ve gülümsedim. Sonra kapıyı kapatıp evimin bahçesine doğru yürüdüm. Victor'un arkamdan güldüğüne emindim nedense.

Çantamdan evin anahtarını bulup kapıyı açtım ve hızla odama gidip üzerime bir şeyler giyindim. Bu sefer ne giyinsem diye düşünmemiştim çünkü elime ilk geçen kıyafetleri giymiştim; altıma siyah kot bir etek ve üstüme baskılı bir tişört... Tişörtün uçlarından tutup göbek hizamda bağladım ve üzerime ne olur ne olmaz diye deri ceketimi aldım. Sabahki Victor ile duştan sonra taramadığım saçlarımı sprey ile ıslatıp açılmasını sağladıktan sonra taradım ve kahve tonlarında hafif rujum ile göz farımı sürüp bilekte biten siyah botumu da giyindikten sonra çantamı değiştirmeden yine eskisini aldım ve merdivenlerden hızlıca inmeye başladım. Tam 10 dakika içinde hazırdım. Resmen kendi rekorumu kırmış sayılabilirdim.

Çıkmadan evvel Garfield'ın mamasını vermeyi unuttuğumu fark edip ayaklarımı kapı yerine mutfağa yönlendirdim. Garfield'ın mama kabına kedi maması döküp elime aldım ve sevgili kediciğime seslendim.

''Garfield! Bak mamanı buraya koyuyorum, gelip yers-''

Salona girdiğim anda koltukta oturan birisini görünce yerimden sıçramam bir oldu. Çünkü arkamdan kapıyı açık bırakmadığıma emindim.

Conner koltukta oturmuş kucağında yatan turuncu tüylü kedimin tüylerini okşuyordu. Garfield ise yattığı yerden mırıldanıp gerindi ve Conner'ın kucağına iyice yerleşti.

Conner bana bakıp gülümsedi. ''Beni senden daha çok sevdiğine yemin edebilirim ama ispatlayadabilirim.''

''Sen...burada ne arıyorsun?''

''Seni.'' dedi anında bana bakıp.

''Hı?''

''Seni merak ettim Ryn. Dün gece bir sürü mesaj attım ama hiçbirine geri dönmedin. Bende belki evde olursun diye buraya bir bakayım dedim.'' Garfield'ın başını okşamayı bırakınce kedim miyavladı.

''İyi de kapıyı nasıl açtın?'' diye sordum elimdeki mama kabını yere bırakırken.

''Annen açtı.''

''Annem mi?'' dedim inanamaz bir şekilde. Annem gelmiş miydi? Niye bana haber vermemişti?

''Hı hı. Sen sormadan söyleyeyim kendisi şuanda arka bahçede telefonla konuşuyor.''

''İyi de bana geleceğini söylememişti,''

''Belki de mesaj atmıştır veyahut aramıştır, tıpkı benim yaptığım gibi.'' derken sesleri sonlara doğru kısılmıştı.

Alnıma şaplak atmamak için zor tuttum kendimi. Conner'ın gözünün kenarındaki hafif morluğu şimdi görüyordum. Dün Victor yapmıştı bunu. Ona yumruk atmıştı, bu yüzden morarmış olmalıydı.

Dün çocuk benim yüzümden dayak yediği halde beni merak ettiği için evime kadar gelmişti ama ben ona bir iyiyim mesajı bile atmamıştım. Bu durum kendimi çok kötü hissetmeme sebep oldu.

''Özür dilerim Conner. Mesajını ve aramalarını görmedim.''

''O herif engelledi değil mi?'' diye sordu bana bakıp. Evet desem olmazdı, hayır desem Conner üzülürdü. Bakışlarımı kaçırmak zorunda kaldım.

Beni baştan aşağı süzünce ''Nereye gidiyorsun?'' diye sordu. Alt dudağımı dişledim yanlış bir cevap vermemek için. Yani çocuğa ne diyecektim ''Dün gece seni dövüp gözünü morartan adamla gezmeye.'' mi demeliydim? Çünkü doğrusu buydu. Ya da ''Dün gece sevişip sabah birlikte kahvaltı yaptığım adam ile gezmeye.'' mi demeliydim?

''O adamla mı dışarı çıkıyorsun Ryn?''

''Conner bak-''

''Sana inanamıyorum. Seninle çocuk gibi oynayan adamla dışarı mı çıkıyorsun? Bile bile seninle oynamasına izin mi veriyorsun yani?'' diye sordu, şaşırdığı sesinin tonunun yanında yüzüne bile yansımıştı.

''Onun benimle oyun oynadığı yok.'' dedim Victor'u savunma ihtiyacı hissederek.

Ama yalandı.

''Onu ne kadardır tanıyorsun da seninle oynayıp oynamadığını bile anlayabiliyorsun?'' kaşladı hafifçe çatılmıştı.

''Birisinin benimle oynadığını anlamak için illa onu iyice tanımama gerek yok Conner, ben o kadar aptal bir kız değilim. Kaldı ki seni de uzun zamandır tanımıyorum...'' dedim kaşlarımın birini havaya kaldırıp.

Conner dudaklarını yaladı ve kucağındaki turuncu tüylü kedimi yavaşça kaldırıp koltuğa bıraktı, ayağa kalkıp karşıma dikildi. Boy farkı dolayısıyla ona yukarıdan bakmak zorunda kalmıştım.

''Onun aksine seninle oyun oynamıyorum.'' dedi, gözlerimin içine baktı.

''Ne belli? Sonuçta Victor'u ne kadar süredir tanıyorsam seni de o kadar tanıyorum.'' kollarımı göğsümde birleştirip ağırlığımı sağ ayağıma verdim.

Conner burun kemerini sıkarken ''Beni o adamla bir tutman hiç hoş değil.'' diye mırıldandı.

Dudaklarımı yalayıp bir süre ona baktım. ''Siz ikinizin birbiriyle derdi ne? Sanki birbirinizi uzun zamandır tanıyormuşsunuz gibi davranıyorsunuz.''

Evet, öyleydi. Çünkü sevmediğin bir insan bahsederken ki sesindeki tonun, davranışların ve yüz ifaden ile nefret ettiğim bir insandan bahsederken ki davranışların ve ses tonun aynı değildi, bir olamazdı, ve bu ikisi birbirinden nefret ediyordu.

''Onun hakkında ne kadar şey biliyorsun Ryn?'' Conner'ın pat diye sorduğu soru karşısında kaşlarım iyice çatılırken ''Onun hakkında ne kadar şey bilmem gerek Conner?'' diye sordum.

Kafasını iki yana sallayıp birkaç adım gerilerken gülümsedi. Bu sefer sinirden gülümsediğini biliyordum. ''Onun tarafını tutman akıl alır gibi değil...'' durdu, bana baktı, ve devam etti.

''Seni üzecek.''

''Bunu bilemezsin.''

''Biliyorum!''

Bağırması karşısında irkildim. Conner'ı ilk defa bu kadar sinirli ve agresif görüyordum. Her zamanki neşeli, gülümseyen çocuktan eser yoktu karşımdaki halinin.

Kendisine doğru adım atıp önünde durdum. Topuklu ayakkabılarım sayesinde boy farkımız çok olmasa da yine de parmak uçlarımda yükseldim ve gözlerinin içine gözümü kırpmadan baktım.

''Ne demek istiyorsan açık açık konuş Conner, laf dolambacı yapma.''

O da gözlerini benden ayırmadan elini pantolonunun arka cebine attı ve bir şey çıkardı.

Bir fotoğraf.

Başımı indirmeden sadece gözlerimle fotoğrafa baktım.

''Bu ne şimdi?'' diye sordum gözlerimle fotoğrafı işaret edip.

''Fotoğraf.'' dedi sakince.

Gözlerimi devirmemek için kendimle iç mücadele verdim kısa bir süre. ''Farkındaysan gözlerim ne olduğunun farkında...bu fotoğrafta nereden çıktı?''

Conner başını yana yatırdı ve bana bir süre baktı.

''Gerçekten Ryn, Victor'u ne kadar iyi tanıyorsun?'' diye sordu.

Conner bir şeyler ima ediyordu ve ben bunu anlamıyordum. Sinirlenmeme sebep oluyordu bu durum ama ondan da öte Cidden ben Victor'u onu savunacak kadar tanıyor muydum?

•-•

Helloooo!

Nasılsınız bakalım?

Ben bildiğiniz gibi Yks ile mücadele ediyorum 😌

Bölüm nasıldı? Sonraki bölüm kitap için çok önemli bir nokta olacak, bir nevi dönüm noktalarından birisi de diyebiliriz

Satır aralarına yaptığınız yorumların hepsini tek tek okuyup cevap veriyorum. Diğer türlü bazen gözümden kaçabiliyor ;)

Bir çoğunuza bildirim düşmüyor, beni takip ederseniz eğer bu dertten kurtulmuş olacaksınız :)

Eğer bir sonraki bölüm hakkında kesit veya alıntı okumak istiyorsanız beni instagramdan takip edin.
Takip etmeyen çok şey kaçırır 🙊


Bu kitaba bölüm beklerken Numara Komşumuz okuyabilirsiniz (her güne yb geliyor 😉)

Yb bölümde görüşmek üzere,

Sevgilerle Venüs 💜🎈

Continue Reading

You'll Also Like

YUVA By _twclr

Teen Fiction

689K 34.1K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
1.6M 59.6K 56
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
149K 6.5K 24
~Yeşim Deniz ~ Kendisi hayatını yaşıyor sanarken daha gerçek hayattı ile bile tanışmaması gerçeği fakat hayatı olan adam Alaz Karadağ onu 7 yıldır ta...
667K 30K 18
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...