Karahisarlı

Da cokguluyombenya

4.2M 217K 35.9K

Başkomiser Kürşad Karahisarlı. O mahallenin ağabeyi, herkesin saygı duyduğu delikanlısıydı. Karahisarlı soyad... Altro

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Final
Özel Bölüm

Bölüm 30

80.6K 5.2K 233
Da cokguluyombenya

Özlem bir başka kontrolden çıkmış ve işine geri dönmüştü. Doktor her seferinde daha ümit verici bir şekilde konuşuyordu. Özlem de ümitlenip duruyordu. Aslında artık bu durumu akışına bırakmıştı. Olacağı varsa zaten olacaktı. Onlar da bir gün anne ve baba olacaktı. Zaman önemli değildi.

Genç kadın davasına hazırlanırken yanına gelen arkadaşı Çağla ile konuşmaya başladı. "Ne dedi doktor?"

"İlerleme olduğunu söyledi. Aynı şeyler, farklı bir şey söylemedi." dedi Özlem.

"Çok şükür Özlem."

"Çok şükür."

"Esme'nin doğumu yaklaşıyor."

"Evet. Doğumda yanında olmak istiyorum."

"Kesinlikle gitmemiz gerekiyor." diyen Çağla kolundaki saate bakıp aceleyle "Dava saati yaklaşıyor. Gidip müvekkilimle görüşmem lazım güzelim. Akşam görüşürüz." dedi.

"Görüşürüz canım."

Çağla, Özlem'in yanından ayrılırken genç kadında kendi davasına daha çok odaklanarak son kez kontrollerini yapmaya başladı. Etkileyici bir başlangıç yapmak onun için her zaman önemliydi. Böylece kendinin davaya hakim olduğunu düşünüyordu. Dava esnasında üstün olduğunu hissetmek onun için önemliydi.

Yanına gelen müvekkiline bakıp gülümseyerek elindeki dosyayı kapattı. "Merhaba Meral Hanım."

"Özlem Hanım hazırsınız değil mi?"

"Merak etmeyin. Davayı bizim kazanacağımızdan eminim."

"İnşallah."

"Dava başlamadan önce aklınıza gelen ya da bana söylemek istediğiniz bir şey var mı?"

"Hayır yok Özlem Hanım. Size güveniyorum."

"Pekala, birazdan mahkeme salonuna çağıracaklar."

Davalı ve davacıların isimleri okunduğunda Özlem eşyalarını toplayıp yanında duran müvekkili ile birlikte mahkeme salonuna girdi. Bu davayı alırsa kutlama yapacaktı. Kutlamayı nasıl yapacağı ise zaten belliydi. Kürşad'ın bu konuda ona yardımcı olması gerekiyordu.

O sıralarda Kürşad ekibiyle birlikte baskın için tüm hazırlıkları tamamlamıştı. Katil olduğunu düşündükleri bir zanlıyı şubeye getireceklerdi. Ve neyle karşılaşacaklarını kimse bilemezdi. Tedbirli olup, düzgün bir şekilde bu işi halletmeleri gerekiyordu. Kürşad silahını kontrol edip polis arabasından indi. Onunla birlikte Halil de arabadan indi. Şevval'in arabada kalmasına karar vermişlerdi. Kürşad temkinli adımlarla tek katlı eve doğru yaklaşmaya başladı. Kapının önüne geldiklerinde kapıyı tıklatıp beklemeye başladı. İçeriden herhangi bir ses gelmiyordu. Tekrardan kapıyı çalıp beklemeye başladılar. Yine ses gelmeyince kapıyı kırmak durumunda kalmışlardı. Zaten tahta olan kapı kolaylıkla açılmıştı.

Kürşad, Halil'e eliyle düz gitmesini işaret ederken kendisi de sağ taraftaki odaya girecekti. İçeriye giren Halil ve Kürşad evin odalarını dikkatli bir şekilde gezmeye başladı. Etrafı da iyice inceleyerek ilerliyorlardı.

"Başkomiserim." diyen Halil ile Kürşad girdiği odadan çıkıp arkadaşının bulunduğu odaya ilerledi. Yerde yatan adama bakıp silahını belindeki yerine geri koydu. Derin bir iç çekti.

"Ölmüş mü?"

"Öyle görünüyor. Nabız alamadım başkomiserim."

"Elimizdeki tek zanlı da öldü yani öyle mi?"

Genç adam sinirli bir şekilde telefonunu çıkarıp adli tıpı aradı. Hemen buraya gelip cesedi ve etrafı incelemeleri gerekiyordu. Acaba kaç gündür buradaydı? Bulundukları odada ağır bir koku hakimdi. Sorularının cevaplarını ancak adli tıp ekibi verebilirdi. Bu hiö iyi olmamıştı. Şimdi düşünmeleri gereken iki ceset vardı ve baş şüphelinin ölmesi tekrar en başa dönmek demekti. Her şeyi tekrar gözden geçirip ele almaları gerekiyordu. Bu da oldukça yorucu bir yığın dosya ve sorgu demekti. Evden çıkan Kürşad, arabadaki Şevval'in yanına ilerledi.

"Adam ölmüş."

"Of kötü olmuş başkomiserim."

"Hem de ne kötü. Yeniden en başa döndük."

"Dava gittikçe zorlaşıyor. Adamın DNA'sını zar zor bulmuştuk. Şimdi çıkmaza girdik."

"Gerçek katil adamı öldürmüş olabilir. Adam bilmemizi istemediği şeyler biliyor olabilir. Fakat bunları asla öğrenemeyeceğiz." dedi Kürşad. Ekipleri beklerken şişesindeki sudan birazcık içti. Beklediği ekipler yarım saat içinde gelip olay yerini incelemeye başladılar. Kürşad başlarında durup ilk bulguların yorumlanmasını bekliyordu.

Dikkatli bir şekilde yapılan incelemeleri izliyordu. Nihayet adli tıpçı arkadaş yanına gelip "Başına aldığı sert bir darbeden dolayı ölmüş olabileceğini düşünüyorum başkomiserim. İlk bulgulara göre ancak bunu söyleyebilirim. Ayrıntı verebilmem için detaylı bir otopsi yapmam gerekiyor. " dedi.

Kürşad başını sallayıp "Pekala kolay gelsin. Detaylı otopsiyi gönderirsiniz." dedi. Halil ile birlikte polis arabasına ilerlemeye başladılar. Kürşad o sırada gözleriyle sokaktaki kameraları yokladı.

Genç adam "Halil bu mahalleye çıkan tüm sokakların kamera görüntülerini istiyorum." dedi. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Ve kamera kayıtları iyi bir başlangıçtı. En azından gelen giden arabayı ve eve giren var mı görmüş olurlardı. Keşke evi gören bir kamera olsaydı. Fakat katil her kimse zaten bunu da akıl etmiş olmalıydı.

Kürşad'ın bu dava için aklı iyice karışmaya başlamıştı. Tam sona erdiğini düşünürken yeniden başa sarıyorlardı. Bu da sürekli daha çok çalışmak demekti. Halil kamera kayıtlarıyla uğraşırken Şevval ve Kürşad şubeye geri döndüler. Yoğun bir gün daha yaşamaya devam ediyorlardı. Bugünün artık bitmesini istiyordu.

✨✨

Genç adam masanın üstündeki raporları okuyordu. Özlem eşine yaptığı sıcacık kahveyi getirip, masanın üstüne koydu.

"Daha çok işin var mı?"

"Biraz daha var hayatım."

"Kendini çok yorma Kürşad."

Kürşad gerinerek duruşunu dikleştirdi. "Güzel bir masaj iyi gelebilirdi."

Özlem eşinin demek istediğini anlayarak oturduğu sandalyeden kalktı. Oturan eşinin arkasına geçti ve ufak ellerini Kürşad'ın omzuna yerleştirdi.

"Pekala hayatım. İstediğin masaj olsun. Fakat benimde bir isteğim var haberin olsun."

Kürşad meraklı bir şekilde karısına doğru döndü. Özlem'in bakışlarındaki tutku parıltılarını görünce sırıtarak önüne döndü.

"Seve seve hayatım."

Özlem kocasının omzunu nazik bir şekilde ovmaya devam ederken Kürşad'ta rahatlayarak işine daha çok odaklanmaya çalıştı. Ağzından istemsizce rahatlama sesleri çıkıyordu. Bir yandan da kahvesini içiyordu. Özlem ovma işini bitirip masaya oturdu.

Kürşad'ın baktığı raporlara göz gezdirirken kocasının uğraştığı dosyanın gerçekten zor bir dosya olduğunun farkına vardı. Yani bu kadar sıkı ve yoğun çalışması normaldi. Bazen bu tempoda çalışmak artık ona normal geliyordu.

Kürşad telefonuna gelen mesajları not alıp duruyor ve sürekli düşünüyordu. Keşke Özlem ona yardım edebilseydi. Şu an yapabileceği en büyük yardım eşinin dikkatini dağıtmamaktı. - ki bu da oldukça zor bir işti-

Özlem telefonuna bakıp sosyal medyada vakit geçirirken Kürşad'ta kendi kendine notlar alıp düşünüyordu. Evde derin bir sessizlik hakimdi. Genç adamın ihtiyacı olan şey de zaten buydu. Düşünmek için kendini zorluyordu. Katil zeki bir erkek olmalıydı. Kürşad aniden duraksadı. Yüz ifadesinden bu ani durgunluğu belli oluyordu. Erkek? Erkek olduğunu kim söylemişti?

"Buldum!" diyen Kürşad ile telefonunu kapatan Özlem merakla eşine bakmaya başladı.

"Ne buldun?"

"Katilin neden erkek olduğunu düşünüyorum ki? Ya kadınsa?"

Kürşad dosyaları karıştırmaya başladı. Önce öldürülen maktulün dosyasına bakmaya başladı. "Bu adamın eski karısı. Tabi ya."

Kürşad kendi kendine söylenip bir şeyler hatırlarken Özlem onu izliyordu. Eşi yine bir sonuca ulaşmışa benziyordu. İşinde her zaman en iyisini yaptığına şüphe yoktu. Çok çalışıp, çabalıyordu. "Adamın eski karısını sorguya çektiğimizde kocasının yığınla borç yapmasından dolayı ayrıldıklarını söylemişti. Ya öyle değilse? Belki de aldatıldı."

"Tamam ama o zaman ikinci öldürülen adamla bunun ne alakası var?"

Kürşad alevlendiği gibi aniden söndü. Biraz düşünmeye başladı. İkinci öldürülen adamın DNA'sı birinci öldürülen adamın evinin her yerinde bulunmuştu. Zaten onu da bu şekilde bulabilmişlerdi.

Genç adam aklına gelen bir fikirle "Ha... s***r" diyerek küfür etti.

"Kürşad!"

"Aşkım özür dilerim ama sanırım bu ölen adamlar gaydi ve ilk eş bunu öğrendi. Düşünsene kocan seni bir adamla aldatıyor. İnsan bunu gururuna yediremez dolasıyla kimseye de söyleyemez. Ve borç yalanını uydurabilir."

Kürşad'ın söyledikleri Özlem'in aklına yatmaya başlamıştı. Kocası çok doğru bir yolda ilerliyor görünüyordu. "Hiç böyle düşünmemiştim." dedi Özlem.

"Bende. Üstelik eski eşin olay gecesi bulunduğu yeri destekleyecek bir şahidi de yoktu. Geriye sadece delil bulmak kalıyor." dedi Kürşad.

"İşin en zor kısmı da bu değil mi zaten?" Demek bir intikam cinayeti daha işlenmişti. İnsan zayıf bir varlıktı. Birçok insan içinden gelen çoğu dürtüye engel olamıyordu. Bunlardan biri de intikam alma arzusuydu. Keşke herkes arzularına karşı koyacak kadar cesur olsaydı. O zaman dünya bambaşka bir yer olabilirdi. İnsana cesur olmaktansa boyun eğmek çoğu kez daha kolay geliyordu.

"Evet. Öyle bir delil bulmalıyız ki kadının itiraf etmesine bile gerek kalmamalı."

Kürşad, Halil'e mesaj atarak kamera kayıtlarında ilk maktulün eşinin olup olmadığını iyice incelemesini istediğini söyledi. Artık Halil'in bulacağı sonuca göre ilerlemeye devam edeceklerdi. En iyisi bu gecelik bu işi burada bırakmaktı. Zaten yarın yeterince bu konuyla meşgul olacaktı. Masada duran dosyaları kapatıp sandalyede oturan eşine doğru döndü.

"İşin bitti mi?" diye sordu Özlem.

"Öyle görünüyor. Artık karımla ilgilenebilirim."

"Kutlama yapmamız gerekiyor. Bugünkü davayı kazandım."

"Hiç şüphem yoktu."

Kürşad, burnunun ucunu Özlem'in burnunun ucuna değdirdi. Adamın yeşil gözleri karısının yüzünde gezinmeye başlamıştı. Özlem sadece bu bakışlarla bile erimeye hazırdı.

"Bugün Esmeyle görüştüm."

"Hım."

"Doğuma birkaç ay kaldı. Doğum olunca Kayseri'ye gider miyiz?"

"İnşallah o zaman gelsin gideriz güzelim."

"Seni özledim."

"Bende seni özledim. Doktorla olan görüşmen nasıl gitti?"

"Normaldi. İlerleme olduğunu söyledi."

"Madem ilerleme var o zaman deneyelim bakalım."

"Hemen mi?"

"Kutlamayı geciktirmemek gerek hayatım, biliyorsun."

Kürşad eşini kucakladığı gibi yatak odasına yönelirken birlikte uzun ve yorucu bir gecenin başlangıcını yaptılar. Saat gece yarısını çoktan geçtiğinde Özlem kocasının göğsüne yatmış, eliyle Kürşad'ın göğsünde daireler çiziyordu. Kürşad, karısının saçlarını okşayarak onu izliyordu. İkisi de oldukça yorulmuştu. Biraz dinlenmek en iyisiydi. Tabi dinlendikten sonra kutlamaları devam edecekti.

"Sence olacak mı?"

"Elbette olacak. Bir gün bir bebeğimiz olacak Özlem."

"Biliyorum. Bunu artık kafama takmıyorum. Sen yanımda ol yeter Kürşad."

"Ben hep yanındayım."

"İyi ki varsın."

Kürşad eşinin saçlarına öpücük kondurdu. "Bazen seni ilk gördüğüm anı düşününce şu anki halimiz hayal gibi geliyor."

"Saçlarım savrulurken mi?"

"Evet. Bir film karesiydi sanki. Sen başroldeki güzel kadındın."

"Sende başroldeki yakışıklı erkek."

Genç adam sesli bir şekilde güldü. "Hadi söyle bana."

Özlem gülümseyerek adama bakmaya başladı. Ne söylemesi gerektiğini biliyordu. Sessiz bir ses tonuyla "Karahisarlı." dedi.

Ah onun Karahisarlı deyişi çok başkaydı. Öyle güzel söylüyordu ki, onu öpesi geliyordu. Bu hep böyle hissetmesine neden olacağa benziyordu.

Karısının dudağına ufak bir öpücük konduran Kürşad, Özlem'e bakıp yeniden bir öpücük verdi. Sonra yeniden ve bir tane daha öpücüğü paylaştılar.

Güzel bir hayatı paylaşacakları gibi daha binlerce öpücüğü paylaşacaklardı.

Continua a leggere

Ti piacerà anche

SARKAÇ Da Maral Atmaca

Narrativa generale

1.3M 87.3K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
12K 410 19
0538 455** neden hep gecikiyorsun siz: kimsiniz? siz: nereye gecikiyorum? 0538 455** dershaneye neden gecikiyorsun siz: ya sen kimsin hadi işine b...
3.9M 242K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
1.4K 146 3
İçinde birikmiş, biriktikçe canını acıtan yaralar... Hem suskun hem de çığlık çığlığa... Bir iğne bir de iplik... Yaralarının üstüne kapamak için at...