akogare ➵ osaki shotaro✔️

By yutaneko

18.5K 3.1K 2.5K

Her gün okula kocaman bir gitar kutusuyla gelse bile kimsenin onu çalarken görmediği, sessiz bir hayat süren... More

0: secret guitarist shotaro-kun
1: guardian angel minami-chan
2: aeri's servant shotaro-kun
3: a heartthrob, shotaro-kun
4: a confidant, minami-chan
5: bodyguard shotaro-kun
6: adventurist minami-chan
7: another sides of shotaro-kun and minami-chan
8: identity crisis shotaro-kun
9: shotaro's new year's date minami-chan
10: minami's star shotaro-kun
11: minami's king shotaro-kun
12: not a nerd anymore, shotaro-kun
13: shotaro's girlfriend, minami-chan
14: serious, scary shotaro-kun
15: not the same person anymore, shotaro-kun
16: the troublemakers, friends of shotaro-kun
17: shotaro-sama!!
19: minami-chan's jewel shotaro-kun
20: doesn't have a secret anymore, shotaro-kun
21: a sensation, shotaro-kun
22: who has a new friend, shotaro-kun
23: birthday girl, minami-chan
24: teen spirit's shotaro-kun
25: a solo artist, shotaro-kun
26: without shotaro-kun, minami-chan
27: no one loves shotaro-kun like minami-chan
28: back again, shotaro-kun
29: shotaro-kun never will be alone✔️

18: a second shotaro, minami-chan

557 106 42
By yutaneko

Na Jaemin, hep bu kadar umursamaz ve dışadönük değildi.

Aslında... Hiç öyle biri olmamıştı.

Sadece acıyı gizlemek için rol yapmak daha kolaydı.

Genç çocuk, oynadığı oyunu kapatarak konsolu fişten çekti ve hafifçe öksürerek ayağa kalktı. O gün annesi ziyarete gelecekti, bu yüzden okula gitmeye zahmet etmemişti. Gitse de derslerden hiçbir şey anlamaz, anca öfkesini etrafındakilere kusup boş yere insanların kalbini kırardı. Böylesi daha iyiydi.

"Senin gibi bir canavar evde kapalı kalmalı!"

Jaemin, hafifçe tebessüm etti.

Belki de annesi haklıydı.

Fakat çoktan özgürlüğün tadını almıştı ve sırf annesi haklı diye kendisini eve kilitleyecek hâli yoktu. Çoktan Yoo Jimin'le tanışarak kalbini kırmasına bile izin vereceği türden bir kıza aşık olmuş, Tanaka Minami adında müthiş saygı duyduğu bir kızı tanımış ve Uchinaga Aeri ile Kim Minjeung adında iki cesur kızın varlığına şahit olmuştu.

Artık annesine hak vermek için çok geçti.

Saat henüz okulun öğle arası saatlerine geliyordu, çocuğun tek başına yaşadığı apartman dairesi tamamen sessizdi ve tüm arkadaşları da okulda olduğundan ne yazık ki yapacak hiçbir şeyi yoktu. O, sıkıntıyla oflayarak daha az önce fişini çektiği oyun konsolunu tekrar prize takmaya gidiyordu ki, çalan kapı zili onu duraksattı.

Na Jaemin, şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Annesi akşam gelecekti, bu saatlerde gelmesi imkânsızdı. Beş dakika fazladan onun yüzünü bile görmeye dayanamayan kadın en az yedi saat önceden gelecek değildi ya...

"Kim ki?"

Pek üzerinde düşünmeden kapıyı açtığından olsa gerek, gri eşofmanının üzerindeki çıplak bedenine bir tişört geçirmek aklına bile gelmemişti. Yaptığı şeyin farkına son anda gelse de çoktan kapıyı açtığından şokla olduğu yerde kalakaldı.

Ve kapıdaki nefes nefese kalmış Yoo Jimin de onun kadar şaşkındı.

"Jimin?" diye mırıldandı Jaemin, şaşkınca.

Jimin, kızarmaya başlamış yanaklarıyla onu hafifçe içeri itti ve kendisi de içeri geçerek kapıyı arkasından kapattı.
"Ne diye öyle yarı çıplak kapı açıyorsun yarım akıllı?" diye azarladı onu, hafif bir öfkeyle.
Jaemin ise pek tişörtüyle falan ilgileniyor gibi durmuyordu. Şaşkın, irileşmiş gözleri kızın yüzüne kilitlenmişti.
"Evimi nasıl buldun? Shotaro bile bilmiyordu. Kimden öğrendin?" diye sordu, sarsak adımlarla odasına adımlayarak.
O, üzerine bir tişört geçirmek için odasına geçerken, Jimin onun duyması için sesini yükselterek girişe bağlı mutfak ve salonun ortasında yavaş adımlarla yürümeye başladı.

"Ben hâlâ öğrenci başkan yardımcısıyım, unuttun mu? Öğrenci bilgilerinden baktım!"

Dolabındaki ilk tişörtü üzerine geçiren Jaemin, hafifçe güldü ve yavaş adımlarla kızın yanına, ortak alana geri döndü.
"İçecek bir şey ister misin?"
Jimin başını olumsuz anlamda iki yana salladı.
"Vaktim yok. Çalıştığım kafenin bugünkü garsonunun acil bir işi çıkmış, bu yüzden işler bana kaldı, okuldan erkenden çıkmak zorunda kaldım. Sadece okula gelmediğini öğrenince kontrole geldim, hasta mısın falan diye ama domuz gibisin. Yok bir şeyin."
Jaemin, ona ufak bir kahkaha attı ve başını onaylar gibi salladı. Jimin'in pasif agresif hâlleri onu çoğu insanın aksine üzmüyordu çünkü kızın şaka yaptığını ve genelde sevdikleriyle uğraştığını az çok çözmeyi becermişti.
"Öyle..." dedi, başını onaylar gibi sallayarak.
Kızın ufak bir gülümseme kaplamış yüzüne gözlerini çevirdi ve tıpkı onun gibi gülümsedi.

"... İyiyim, merak etme."

"Jaemin, yalan söylemiyorsun, değil mi?" diye mırıldandı Jimin, ona doğru bir adım atarak.
Jaemin, iç çekerek neredeyse dibine girmiş kıza baktı. İyi bir yalancı olduğu söylenebilirdi fakat Yoo Jimin'e yalan söylemek çok zordu. Hemen Jimin yalan dedektörü gibi kız olduğundan, hem de kendisi daha sonradan yalan söylediği için vicdan azabı çektiğinden.
"Shotaro'ya bugün annenin geleceğini söylemişsin, ondan mı gelmek istemedin okula? Canın ona mı sıkıldı?" diye sordu Jimin tekrar, Jaemin ses çıkarmayınca.
Jaemin alayla tısladı.
"Shotaro'nun ağzında da bakla ıslanmıyor he... Evet. Ondan gelmedim. Mutlu musun?"
"Mutluyum..." dedi Jimin, reddetmeden.

Genç kız, yavaşça zayıf kollarını kaldırdı ve onun beline sardı. Onun ani dokunuşu karşısında Jaemin şaşkınlıkla yerinden sıçrarken, Aeri'nin tekme tokat ona girişmesi dışında bir kızın dokunuşuna o kadar yabancıydı ki istemsizce Jimin'i hafifçe itti. Neyse ki Jimin onun isteyerek böyle bir şey yapmadığını fark etmiş olacaktı ki, ona daha sıkı sarıldı.

Na Jaemin'in etrafı hep kendisine 'aşık' kızlarla çevriliydi fakat bir tanesi bile ona sevgi dolu, sıcak bir kucaklama vermemişti.

Tek istedikleri prensten bir öpücüktü.

Ve hatta belki şanslılarla geceyi onunla geçirirlerdi.

Fakat tek bir kucaklama, onlarca kızın aklına bir kere bile gelmemişti.

"... Mutluyum çünkü Shotaro böyle bir şeyi kimseye söylemeyecek birisi ama bana söyledi. Bu da bana söylemesini sorun etmeyeceğin anlamına gelir, değil mi? Bana güveniyorsun, hep benimle şakacıktan flörtleşip beni sinir ediyorsun ama aslında bana değer veriyorsun. Bırak da sana yardım edeyim işte, sırlarını ve yüklerini tek başına taşımak zorunda değilsin!"

"Şakacıktan flörtleşmek mi?" diye sordu Jaemin, öfkeden sesi titrerken.
Jimin, onun neye bu kadar çok sinirlendiğini anlayamıyordu fakat bu belki de Na Jaemin'i gerçekten öfkeli gördüğü ilk andı. Bir de... Jaemin'in bu sefer isteyerek onu ittiği ilk an...
"Benim hislerim, böyle kolayca sahteleştirilebilecek şeyler miydi senin için? Onca ay, tüm çabalarım, tüm güvenim, başından beri sana hep sahte gelen şeyler miydi?"
Kolları boşluğa düşmüş Jimin, onları kendi etrafına sararken, Jaemin biraz da her şeye karşı dolmuş olacaktı ki bir anda patlayıverdi.

Yoo Jimin, onun gözyaşlarıyla ıslanan yüzüne şaşkınca baktı.

Kim okulun biricik 'Kalpkıran'ının bu kadar üzgün olduğunu bilebilirdi ki?

"Sır mı bilmek istiyorsun? Hemen söyleyeyim..."

"Jaemin..." dedi Jimin, ona doğru elini uzatarak.
"... Zorunda değilsin. Öyle demek istemedi-"
Kızın cümlesini kesen ise kendisine uzanan ele sertçe vuran Na Jaemin'di.

"... Sır bir; hani şu Teen Spirit var ya, herkesin konuşup durduğu o grup, o grup biziz işte. Aeri, Jeno, Yangyang, Shotaro ve ben. Yalan söyledik herkese, kandırdık sizi. En başta ben, en büyük yalancı bendim, onlar da yalan söylediler ama Aeri ve ben en kötüleriydik. Ama niye yaptık biliyor musun? Niye, biliyor musun? Çünkü ben bir kere olsun okulda üzerime yapışan o popüler kötü çocuk, o kızların kalpleriyle oynayan pislik lakaplarından kurtulmak istedim! Bir kere olsun insanlar beni farklı görsün, yazdığım şarkı sözlerindeki yalnız çocuğu sevsin, o kocaman egomla gizlediğim zayıflıklarımı kucaklasınlar istedim! Çünkü bir kere olsun, popüleritem ve suratım hariç hiçbir şeyimle ilgilenmeyen ama onlara kaba ve kötü davrandığım hakkında söylenip duran, okuldaki o aşağılık domuz ordusu peşimi bıraksın istedim!"

Jimin, hafifçe titredi. Evin içi mi birden soğumuştu, yoksa Na Jaemin'in içindeki sıcaklık mı sönüyordu? Fark etmez... İki türlü de ona sarılmak istedi.

Yalancının teki ama kızamıyorum bile. Olsun... Eğer bu yalan onu biraz olsun mutlu ettiyse ben de mutluyum.

Ama dizleri güçten çokça uzaktı.

"Yetmedi mi? Sır iki; annem benden nefret ediyor. Ölümüne ama böyle. Sanki yanlışlıkla hamile kalan kendisi değilmiş gibi, beni aldırma şansı yokmuş gibi, bile isteye beni tek başına büyütmeyi göze almamış gibi benden nefret ediyor, nefret! Beşinci sınıfta yurda terk edip gitti, çocukları olmadığı için eşinden ayrılmış teyzem dayanamayıp yurttan çıkarttı, yanına aldı beni. Yurtta dövüyorlardı çünkü, beni görmeye bir tek teyzem gelirdi, her geldiğinde ağzı yüzü kaymış bana kıyamazdı, çünkü beni bir tek o severdi. Sonra verem olup öldü, neyi var neyi yoksa, bu ev de dahil bana kaldı. O da terk etti, kız kardeşi gibi, beni doğuran o kadın gibi gitti ama kızgın değilim çünkü elinde olsaydı, beni hiç terk etmezdi. Neyse ne... Yeterli mi? Daha fazla sır ister misin? Herkesin duygularıyla oynayan pisliğin tekinin hayatı aslında nasılmış?"

Jimin, öfke dolu bir bağırışla onun karnına zayıf bir yumruk geçirdi ve agresif bir şekilde onu yakasından kendisine doğru çekse de, vurup bağırmak yerine onu kollarının arasına aldı.

"Artık yüklerini taşırken tek başına değilsin işte! Yaslansana bana! Shotaro'nun Minami'ye yaptığı gibi, sen de bana gelsene yardım için!"

Jaemin, yavaşça dizlerinin üzerine düştü ve boynuna sımsıkı sarmış kolları büyük elleriyle tutarak kızı iyice kendisine çekti. Saçları Jimin'in kollarına dağılmış, yüzü ise göğsüne bastırılmıştı.

Çocuğun ağzından boğuk, inler gibi bir bağırış çıktı ve Na Jaemin, Yoo Jimin'in kolları arasında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

"İşe gitmeyeceğim, gerekirse kovulurum, umrumda değil. Benim bir numaralı önceliğim sensin..." diye fısıldadı Jimin, onunla birlikte sessizce ağlamaya başladığı için titrek bir sesle.
Eğilerek, beline sımsıkı sarılmış çocuğun başına bir öpücük bıraktı.
"... Annen gelene kadar gidip biraz uyu, ben de yanına uzanacağım, yalnız olmayacaksın. Annen geldiğinde kendimi tanıtır, onunla tanışırım. Seni o kadınla yalnız bırakmayacağım. Seni koruyacağım. Ne olursa olsun. Çünkü Minami, Shotaro'nun başı ne zaman belaya girse hep kendisine böyle söyleyerek, tek taraflı sözler verirdi. Minami diyorsa, bir bildiği vardır!"

Jaemin, burnunu çekerek hafifçe gülümsedi.

"Shotaro gibi mi?"

Jimin, yaşlı gözleriyle gülümsedi ve onaylar gibi başını salladı.

"Aynen öyle!"

Eh... Çiftler ne kadar zıt olurlarsa olsun hep bazı yönlerden birbirlerine benzerler, derlerdi.

Minami'nin de ikinci bir Shotaro olması şaşırtıcı değildi.

Minami, Shotaro, bugün sizin sayenizde Na Jaemin'in kalın duvarlarla örülü kalbine sığıştım.

Teşekkürler.

Ama söylesenize... Dongju'nun karanlık, zorba kalbini aydınlatan Serim hakkında da yapacak bir şeyleriniz var mı?

Yani, Shotaro ve Minami'ydi bunlar. Jimin'in sorusunun cevabı, o ikisinden birisinde mutlaka vardı.

Fakat bu da başka bir bölüme kalsın.












Continue Reading

You'll Also Like

255K 24.1K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
168K 17.3K 31
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
27.3K 2.1K 20
(yetişkin içerik!) ❝Ölümün kıyısında gezerken bana ilk dalganı vuruşunla fark ettim seni. Maviydin sen. Okyanus ve gökyüzünün, hayatın rengi. Güç...
835K 67.2K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...