NEVER

By Ningyoo

38.7K 1.8K 783

Jeon Jungkook çok zor bir Alfa-Omegaydı. Taehyung ise dünyaya yüz kez daha gelse Jungkook'u bir şekilde bulu... More

0. Benim omegaverse evrenim "bilgilendirme"
1. Beklenen
2. Bu tatlı koku kime ait?
3. Senin de beni mühürlemene, s*kmene izin verebilirim!
4. İç çamaşırımı mı kokluyorsun sapık!"
5. Canavar
6. Bu halinle bile "onu" içime alabilirim!
8. İç çamaşırını istiyorum!
9. Jeon kardeşler
10. Bu kocaman adamı becermek istemez misin?
11. P*nis*min başı da onun kafası gibi ıslak ve kırmızı!
12. Seninim
13. Çoktan mühürlenmişsin...
14. Sadece öp beni!
15. O bizim için yaratılmış gibi değil mi?
16. Keşke sen de doğmasaydın
17. Jungkook hep mutlu olmalıydı...
18. Omegamıza feromon salgılatan birisi var.
19. İğrenç kokuyorsun.
20. Alfamızın adıyla inle.
21. Jungkook hep hayal kırıklığıydı.
22. YENİ BÖLÜM!! Sen olduğun sürece her şeyi kabul ediyorum...

7. O çocuğun ç*künü mü tutması gerekiyordu!

1.9K 95 56
By Ningyoo

UYARI!!!
Tesadüfen geldiysen,

+18
AŞIRI CİNSELLİK!
EŞCİNSEL İLİŞKİ!
ŞİDDET!
OLUMSUZ ÖRNEK!

Eliyle Jungkook'un kurt formundaki penisini tuttu, hafifçe sıktı ve daha da derinden gelen sesiyle "kocaman!" dedi.
"Bu halinle bile onu içime alabilirim!.."

Jungkook yaşadığı şoku atlatınca geriye doğru kurt bedenini Taehyung'un elinden neredeyse kaçırdı. Ve aniden orada onun bacakları arasında dururken dönüştü. Sonunda yeniden insan formundaydı. Hepsi şaşkınlıkla dururken sessiz bir kaç saniye geçti. Ta ki Taehyung'un yüzünde belirmeye başlayan gülümsemeyi ve bakışlarının odağını görene kadar...

Jungkook iki eliyle hızla önünü kapattığında Jimin yanına geldi. Kardeşini arkasına alarak bedenini gizledi. Normalde böyle şeylerden utanmazlardı ama Taehyung'un sürekli Jungkook'u taciz ettiğini düşünürsek eh onu koruma altına almaya çalışması normaldi.

Seokjin üzerindeki t-shirt'ü hızla çıkarıp Jungkook'un beline sardı. Yoongi herkesin dikkati dağılmışken hala yerde uzanan Taehyung'un elinden tuttu ve onu yerden kaldırdı. "Gidelim" diyordu "gel! gidelim buradan lanet olsun sana!" Taehyung üzerini silkelerken Yugyeom'un endişeli sesiyle oraya baktılar. "İyi misin?" diyordu Jungkook'u kolundan tutarken Jungkook yere doğru eğilmiş burnundan akan kanın çimenlere düşmesini izliyordu. "İyiyim" dedi güçlükle ve Taehyung yanına gidemeden aceleyle eve soktular.

Taehyung dalgın dalgın arkasından bakarken Jimin'i duymuyordu bile. Havada Jungkook'un kanının kokusu asılı kalmıştı ve nedensizce içini titretiyordu. Yanına gitmek ona destek olmak istiyordu ama hiçbirisini yapamıyordu. Yıllar önce sürüler arasındaki düşmanlık bitmişti ama yine de ticari ilişkiler dışında birbirlerinin topraklarına ayak basmaları hoş karşılanmıyordu. Gerginlik devam ediyordu ve iki taraf da diğerinin hata yapmasını bekliyor gibiydi.

Jimin boşa konuştuğunu anlayınca Taehyung ile konuşmaktan vazgeçti.  Yoongi'yi kolundan sertçe tuttu ve çocuğun kendisine bakmasını sağladı. Yoongi omeganın kolunu acıtacak seviyede sert tutuşuna hayretle baktı. Sonra bakışları bir an Jimin ile buluştuğunda diğerinin gözleri anlık titremiş, sarıya yakın açık kahveye bürünmüş ve düzelmişti. Jimin hemen kendini toparladı ve elini çekmeden konuştu. "Belli ki onun beyni yok -parmağıyla Taehyung'u gösterdi- Anlamıyor. Bir daha buraya gelirseniz kırmızı seviye güvenliğe izin veririm!" dedi arkasındaki silahlı adamları gösterirken. Yoongi henüz fark ettiği, ellerinde silah olan adamlara baktı. Mermilerin içinde kurtboğan olduğundan adı kadar emindi.

Yoongi kolundaki çocuğun elini tuttu ve nazikçe oradan ayırdı. Bir kaç saniye gözlerinin eline kayması buraya gelmek kadar büyük bir hataydı. Ne kadar küçük ve sevimli eller diye düşündü dalgınca bakarken. Jimin diğerinin ellerine hayran hayran bakmasıyla garip bir şekilde gerildi. Kalp atışları hızlanıp kurdu içeride onu rahatsız etmeye başladı. Ona kuyruk sallıyordu! Yaptığı şey tam olarak buydu. Jimin içinden ona uslu durmasını emretti ve elini hızla geri çekti. Yoongi ani hareketle irkildi. Öylece dalıp gittiğine inanamıyordu. Diğerinin yüzüne baktığında çocuğun yanaklarının kulaklarına kadar pembeleştiğini gördü ve sevimli buldu.

Jimin arkasındaki adamlara "onlara sınıra kadar eşlik edin. Gittiklerinden emin olun" dedi. Alfa'nın oğlu olduğu o kadar belliydi ki. Çok asil duruyordu. Kırılgan değildi. Dişliydi. Tam istediğim gibi dedi kurdu ve Yoongi ani bir uyanışla başını salladı. Kurdu burada kalmak diğeriyle flört etmek için kuduruyordu. Ama Yoongi onu susturdu. "Hemen gidiyoruz" dedi Taehyung'un kolunu tutarken.

Taehyung tam yürürken kolunu Yoongi den kurtardı ve Jimin'e döndü. Diğeri kaşlarını çatarken soru sorar gibi ona baktı. "Telefonunu ver" dedi Taehyung aceleyle. Emir gidi değil, bir yalvarış gibi gelmişti sesi. Yoksa Jimin onu asla dinlemezdi. Telefonunu çıkarttı ve ekranı açıp ona verdi. Taehyung hızla numarasını kaydetti ve telefonu ona geri uzattı. "Lütfen bana haber ver dedi. Onun iyi olduğunu bilmek istiyorum." Jimin üstü başı toz olan t-shirt'ü parçalanmış Alfa'ya baktı. Duygularında samimiyse onun için üzülmüştü. İmkansız bir şeyin peşinde boşa koşuyor gibiydi. Ne diyeceğini bilemedi "gidin" dedi "hemen şimdi gidin."

İkili önde ilerlerken arkalarında eli silahlı adam sınıra kadar onlara eşlik etti. Yoongi biraz daha önden sinirle yürüyordu. Biraz gerisinde Taehyung ve arkalarında da o adam vardı. Yoongi içine düştüğü durumdan dolayı sinir krizi geçirmek üzereydi. Şu an yürüme şekilleri bile absürt şekilde komikti.

Zaten kafası yeterince doluydu. Kurdu da onu sürekli taciz ediyordu. Kimin emir vereceğini ona göstermedin diyordu. Ama Yoongi olan şeyin bir emir olmadığını, sınırı aştıklarının farkındaydı. Onunla flört etseydin, salgıladığım kokuyu bastırmasaydın o tatlı omega bizimle olabilirdi diyordu. Yoongi sessizce "lanet olsun" dedi "kapat çeneni!"

Taehyung yol boyunca sessizliğini korumuştu. Aklı çocukta kalmıştı. Burnunun o derece kanaması uzun süre kurt formunda kaldığı için olmalıydı. İlk dönüşümünde bu kadar uzun süre normale dönememesi gözüyle görmese inanacağı bir şey değildi. Aklına gelen şeyle bir anda havası dağıldı ve yüzünde tüm dişlerini gösterecek büyüklükte bir gülümseme belirdi.
Jungkook'un penisini tutunca aniden dönüşmesine delice gülmek istiyordu. Belki eve gittiği zaman odasına kendini kilitleyip yada duşa girip kimsenin duymadığından emin olduktan sonra delice gülüp, yerlerde yuvarlanırdı.

Taehyung arkasındaki ayak sesi kaybolunca başını kaldırdı ve etrafa baktı. Sınıra gelmişlerdi. Sınırda elinde silahı ve yüzündeki sırıtmayla bekleyen Felix'i görünce "siktir" dedi. Diğer tarafta olduklarının haberi onlar buraya ulaşmadan duyulmuştu. Yoongi arkasına bile bakmadan ağaçların arasında kaybolurken Felix arkasındaki jeep'i gösterdi ve "atla" dedi. "Alfa seni bekliyor."

***

"Şimdi iyi misin" dedi Jimin elindeki pamuğu burnuna tutan kardeşine bakarken. Jungkook "iyiyim" dedi. Yarım saat kadar önce şifacı gelmiş, muayene etmiş ve dönüşümün yan etkisi olduğundan bahsetmişti. Kanaması da durmuştu ama Jungkook yine de pamuğu tutmaya devam ediyordu. Bir kez daha ağzına doğru aniden kan akmasını istemiyordu.

Jungkook cam duvardan huzurlu hissettiren ormanı izlerken abisine döndü. "Onlara ne oldu?" Jimin de şimdi ona dönmüştü ve Jungkook'u göğsüne doğru çekmişti. Jungkook onu hiç ikiletmeden başını göğsüne yasladı ve bebekliğinden beri alışık olduğu, huzur kaynağı kalp atışının sesini dinledi. Abisinin kokusunu içine çekti. Anneleri olmadığı için her geceleri böyle geçmişti. Jimin onun her şeyiyle yapabildiği kadar ilgilenmişti.

"Öncelikle" dedi sesini sinirli tutmaya çalışırken, "sana dönüşmen için o kadar yardımcı olmaya çalışmama rağmen o çocuğun çükünü mü tutması gerekiyordu!" Küçük eliyle Jungkook'un kafasına bir tane vurdu. "Gülme" dedi bunu söylerken kendi bile gülüşüne engel olamıyordu.

Az önce vurduğu kafasını şimdi okşarken "sana kafayı takmış manyak. Giderken bana numarasını bıraktı; iyi olup olmadığını haber vermemi istedi" dedi Jungkook'un tepkisini beklerken. Jungkook kaşlarını havaya kaldırdı "haber verdin mi?" dedi şaşırarak. Jimin başını salladı. "Kararsız kaldım ama bunda bir sakınca görmedim. Yani haber verdim."

Jungkook omuzlarını silkti. "Bugüne kadar karşılaştığım en garip insan. Kolunda iç çamaşırımı görünce kafayı yiyecektim!" dedi. Abisi bir şey söylemeyip onu dinlemeye devam edince o da devam etti. "Öyle aşkımdan ölüyormuş numaralar yapsa da hissettiği şeylerin o kadar derin olmadığını biliyorum" dedi. "Nasıl bilebilirsin ki?" dedi Jimin o kadar emin olmasına şaşırmıştı. "Bilmiyorum ama öyle hissediyorum" dedi Jungkook "üniversiteye gideceğim, yüzünü üç kez gördüğüm birisiyle evlenip asla ona bağlanmayacağım!" dedi. Elini yumruk yaptığında ikisi de güldü. "Hayat yeni başlıyor!" dedi Jimin o da abisini tekrarladı "hayat yeni başlıyor!"

***

Taehyung arabadan indi ve Felix arabayı geri çevirip orman yolunda gözden kayboldu. Babası kayalıkların başladığı uçurumun kenarında, kayalıkları döven denizi izliyordu. Dönüp bir kez bile Taehyung'a bakmamıştı. Taehyung gerginlikle ona doğru yürüdü. Apar topar buraya getirilince üzerini bile değiştirememişti. Sefil gözüktüğüne emindi. Yanına doğru ilerledi ve arada biraz mesafe bırakıp durdu. Onun gibi denize baktı.

Minho yüzüne bile bakmadan "rezil ettin bizi" dedi "senden hiç beklemezdim." Sözleri bıçak kadar keskin olunca Taehyung kalbinin sıkıştığını hissetti. Sertçe yutkundu. "Neden o olmak zorunda ki? Başka insan mı kalmadı? Alfa'nın oğluyla kim eşleşmek istemez ki? Hemen şimdi sürüden kimi istiyorsan onunla olmanı sağlarım. O çocuğun omega olduğu bile kesinleşmemiş. Dönüştüğü şeyi sen de duydun değil mi? Ah pardon" dedi Minho aniden ona dönünce Taehyung irkilmişti. Minho konuşacak gibi oldu ve kaldı. Oğlunu baştan ayağa inceledi. "Sen çoktan dönüşmüş halini görmüşsün" dedi.

Taehyung bir şey söyleyecek gibi ağzını açtığında babasının öfkeli bakışıyla sustu ve yere baktı. "Şu haline bak!" dedi onaylamaz bir şekilde başını sağa sola salladı. "Bizi soktuğun duruma bak!" dedi ve yarısı yırtılmış t-shirt'ün yakasından kavradı. Zaten hırpalanmış olan t-shirt'ün bir kısmı daha yırtıldı ve Taehyung "baba" dediğinde Alfa'nın eli boğazına yapıştı ve sıktı. Taehyung bir anda nefesinin kesilmesiyle babasına baktı ama o gözlere bakmak imkansızdı. İki eliyle eline tutundu ve bırakmasını umdu.

Minho boğazını bıraktı, yüzüne bakmayan Taehyung'un saçlarından tutup başını geriye doğru çekti. Yumruğu sert bir şekilde yüzüne geldiğinde Taehyung kan tükürdü. Kendini toparlayamadan kulağını sağır edecek şiddette bir tokat yüzünde patladı. En son ne zaman böyle dayak yemişti?.. Taehyung'un gözleri doldu ama ağlamadı, ağlayamazdı. Ağlarsa daha çok vuracağını biliyordu.

Minho sertçe karnına vurduğunda Taehyung yere düştü.  Acımasızca üzerine eğildi ve  altındaki oğluna vurmaya devam etti. Taehyung'un kolundaki Jungkook'un çamaşırını gördüğünde ise deliye döndü. Kumaşı çekip aldı ve Taehyung'un yüzüne bastırdı. Şimdi yeniden boğuluyor gibi olmuştu. Taehyung zorlukla "ba—ba" dediğinde elini çekti ve diğerinin nefes almasına müsade etti.

"Bu ne!" dedi Minho dişlerinin arasından "her yerin o çocuk gibi kokuyor! Utanmadan bunu da koluna sarıp gezmeye mi başladın? Nereden buldun bu iç çamaşırını?! Cevap ver!" Cevap ver diyordu ama Taehyung'un cevap vermesine imkan tanımadan yüzüne vurmaya devam ediyordu. Yüzündeki iç çamaşırı Taehyung'un kanıyla koyu bir renge büründü. Minho çamaşırı sertçe aldı ve kayalıklardan aşağıya attı. Taehyung boşluğa uçan çamaşırı kısa bir an gördü ve kalbinin kırıldığını hissetti. Bu hepsinden daha çok acıtmıştı.

Minho çocuğun üzerinden kalktı ve bel boşluğuna doğru bir tekme atıp, az önce çamaşırın sarılı olduğu boş bileğine ve eline sertçe bastı. "Bir daha seni o çocuğun etrafında görürsem, seni doğduğuna pişman ederim!" dedi. Cebinden temiz bir mendil çıkarttı; eline bulaşan kanları silip topak haline getirdi ve Taehyung'un yüzüne fırlattı. Pantolonun içinden çıkan beyaz gömleğini düzeltti. Üzerine kan sıçramıştı. Sadece bu sebepten dolayı bile Taehyung'u bir tur daha dövesi vardı. Arabasına binmeden önce "tek varisim sen olsan da asla acımam biliyorsun" dedi. "Asla!" Ve arabasına binip gitti.

Taehyung yerde biraz daha kıvrandı ve sırt üstü uzanıp kendine gelmeye çalıştı. Minho her zaman acımasızdı. Bunu en iyi annesi ve Taehyung biliyordu. Öfkelenince gözü dönüyordu. Çocuklarına laf söyletmezdi ama yalnız kaldıklarında da en ağır şekilde cezalandırırdı. Şimdi bile kimse görmesin, duymasın diye bu kadar uzağa getirerek onu dövecek kadar düşünceli bir adamdı.

Taehyung bir kaç kez baygınlık geçirdiğini düşündü çünkü gözlerini açtığında kopuk kopuk aradaki şeyleri hatırlamıyordu. Hava kararıyordu. Kaç saat geçmişti bilmiyordu. Yerinde yavaşça doğruldu ve uçurumdan aşağıya baktı. Sinirle onu aşağıya yuvarlamadığı için babasına teşekkür etmeliydi. Çünkü küçükken çıktığı ağaçtan inmeye korkup ağladığında babası ağaca tırmanmış ve Taehyung'u hiç düşünmeden boşluğa bırakmıştı. Zavallı küçük Taehyung şansına sadece ayak bileğini incitip bir kaç hafta üzerine basamamıştı.

Taehyung düşüncelerin içinde dalıp gitmişken kayalıkların üzerine takılı kalmış çamaşırı gördü. Gülümsemek istedi ama dudağındaki yara müsade etmedi. Kendini aşağıya doğru sallandırdı ve kayalara basarak aşağıya doğru indi. Çamaşırı takılı kaldığı yerden aldı ve burnuna götürdü. Kendi kanı, babasının kokusu ve Jungkook'un tatlı kokusunu alıyordu. O güzel kokunun yanına karışan diğer kokulardan nefret etti. Gözlerini kapattı ve denizin sesine doğru çığlık attı. Nefret ediyordu o adamdan, nefret! Çamaşırı pantolonunun cebine sıkıştırdı ve güç bela yukarı tırmandı. Adım atacak hali yoktu. Kendini bu şekilde kimsenin görmesine de müsade etmezdi. Tabii ki Yoongi dışında... telefonunu çıkarttı ve ona konum gönderdi. Diğerinin gelip onu buradan alcağına dair şüphesi yoktu.
Yoongi'nin şefkatine sığınıp her zamanki gibi onun kollarında sabaha kadar ağlamak istiyordu.

***

29.01.21
Ningyoo
Öncelikle Taehyung ezik bir karakter değil. Hikaye ilerledikçe göreceksiniz zaten.

İkinci konu da; ben bu hikayeyi yazmak için çok hevesliydim ama biraz hevesim kırıldı diyebilirim. Evde yazamıyorum hesabım açık bile kalamıyor. İşe gelirken, işten dönerken ve serviste ne kadar fırsat bulabilirsem yazıyorum. Öğle molamın da bir kısmını ayırıyorum. Hikayeyi seviyorsanız bunu bana gösterirseniz çok mutlu olurum.  
Paylaşmayacağım dediğim  halde yeni bölümü de paylaşıyorum. Ya bana hissettirdiği kadar güzel değil ya da olmayan bir şeyler var. Okunma yorum sayılarına göre planımdan  daha hızlı final de yapabilirim. 

Benimle olanlar seviyorum sizi :*


Taehyung'un babası Minho. Bunun biraz yaşlısı yani ama hala taş gibi asdfhjlfşgşzb
Ben bu bebeği bir şekilde Tae'ye benzetiyorum. Hangi Minho olduğunu önceki bölümlerde yazmadığımı fark ettim fotoğraf bırakayım dedim:)



Bu da Felix *-*

Continue Reading

You'll Also Like

12.1M 588K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
146K 15.3K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
2.4M 214K 33
okumayın for vanilla baby
436K 35.8K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...