L.L.P.

By LeakyCauldron21

57.5K 4.4K 7.1K

Adımı büyükannemden miras alan, yeterince cesaretin varsa hicbir seyin imkansız olmayacağını öğreten kadının... More

Açıklama
1. Bölüm ~ ⚡🌷~
2. Bölüm ~✨🔥 ~
3. Bölüm ~😈🖤~
4. Bölüm ~🏛~
5. Bölüm ~🤨🤦‍♀️~
6. Bölüm ~ 😈😠~
7. Bölüm ~ ⏳💧~
8. Bölüm ~ 🤫😳~
9.Bölüm ~⚾️🤯~
10. Bölüm ~ 🐸🌸~
11. Bölüm ~ 🐕🧙‍♂️~
12. Bölüm ~🤔❤~
13. Bölüm ~😕🐍~
14. Bölüm ~ 💔🤥~
15. Bölüm ~ 😶🤯 ~
16. Bölüm ~ 😈🙊~
17. Bölüm ~😣😧~
18. Bölüm ~ 🤔🖼~
19. Bölüm ~💀😈~
20. Bölüm ~ 🌩💧~
21. Bölüm ~ 🤮😬 ~
22. Bölüm ~ ❤🤗 ~
23. Bölüm ~ 😲😓 ~
24. Bölüm ~ Final ~
Epilog (1)
Epilog (3)
Bölüm Değil

Epilog (2)

1.6K 134 171
By LeakyCauldron21

ginnyharry_ ve Ginnylilylunapotter :
Diğer boyuttaki Ginny ve Harry i okumak isteriz.

" Harry nin, Cho dan boşandıktan sonra neler olduğunu okuyabilseydik nasıl olurdu?"

Keyifli Okumalar...

......................................................................

" Ne yazık ki yüklü bir nafaka ödeyeceksiniz Mr. Potter."

Harry de bunun farkındaydı fakat zerre umrunda değildi. Mahkeme salonundan dışarı adımını atarken aylardır üstüne binen yük, nihayet ortadan kalkmıştı. Hiçbir şey korktuğu gibi olmamıştı. James i istediği zaman görebilecekti ve haftasonları da hakim, Lin nin yanında kalmasına izin vermişti.

Içi içine sığmıyordu. Aylardır bu anın gercekleşmesi için uğraşıyordu ve nihayet sonunda başarmıştı. Olan biteni Ginny e anlatmak için sabırsızlanıyordu. Çünkü onu da hiç görememişti. Cho ile boşanma sürecinde ısrarla beraber görülmemek konusunda diretmişti. Bu yüzden kızıl saçlı kadını deliler gibi özlemişti. Ama bunun beklediğine değeceğini biliyordu Harry. Bir saat sonra Portekize gitmek için hazırladığı anahtar onu Ginnysine kavuşturacaktı.

" Her şey için teşekkür ederim Mrs. Olive." Harry, avukatının elini sıktı. Onu Cho nun avukatına karşı iyi savunmuştu çünkü. Tüm o anlattığı yalanlarla ne kendisinin ne de Ginny nin adını lekelemesine izin vermemişti. Ki gelecek postasında çıkan dedikodulara rağmen kadın iyi iş çıkarmıştı.

" Ne demek, sadece işimi yaptım. Umarım bundan sonraki hayatınızda her şey istediğiniz gibi olur." dedi Mrs. Olive.

Olacak.

Kadına girişe kadar eşlik etti. Ardından çoktan mahkeme salonundan dışarı çıkıp onu koridorda bekleyen iki en iyi arkadaşının yanına yürüdü. Hermione kocaman bir gülümsemeyle ona sarılırken Ron ise sırtını patpatladı.

" Nihayet özgürsün demek." Ron sırıttı. " Nasıl hissediyorsun?"

Harry aklına gelen ilk gelen kelimeyi söyledi. " Canlı."

" Eh, bunu kutlamalıyız öyleyse!" dedi Ron coşkuyla. " Aylardır bu geceyi planlıyorum. Sen, ben, Neville ve bakanlıktaki şu gevşek herif Çatlak Kazan da ha, ne dersin?" 

Bu harika olurdu fakat Harry nin akşam için daha özel planları vardı ve bunu birlikte kutlayacağı ilk kişi Ginny olmasını istiyordu. Ron a bunu söyleyemezdi. Ginny ile olan ilişkisini bilen tek kişi Hermione ydi. Çünkü nasıl bir tepki vereceğini hala kestiremiyordu. Mrs. ve Mr. Weasley in, arkadaşlarının, diğer Weasley üyelerinin... Ona kalırsa Ron dışında Ginny e olan sevgisini tüm dünyaya haykırabikirdi fakat Ginny kendisi kadar bu konuda hevesli değildi. Ona göre bir süre daha gizli tutmaları gerekiyormuş.

Bu Harry için problem değildi. Ginny i görebilecekse her şeye tamamdı.

" Kulağa harika geliyor ama olmaz." dedi Harry. " Bakanlıkta teslim edilmesi gereke raporlar var."

Ron kaşlarını büzdü. " Harry Potter bugün yeniden hayata bekar bir adam olarak adım atacak ve sen tüm gece kafanı dosyalara gömeceğini mi söylüyorsun? Itiraz yok, bu gece beraber içip erkek erkeğe dağıtacağız. Şuan dışarıda seninle birlikte olmak için çıldıran kim bilir kaç cadı vardır-"

" Ki boşanan kişi Harry hayatım, sen değil." dedi Hermione, tek kaşını kaldırdı. " Içki içip dağıtmak da nereden çıktı Ronald Weasley?"

" Eh, yani Harry için öyle dedim tatlım." dedi Ron hızla. " Istersen sen de- yani tabii ki sen de bizimle gelebilirsin."

Hermione kollarını göğsünde kavuşturdu. " Iyi olur. Neredeyse bir an Harry e özenmeye başladığını düşünüyordum."

" Hiç olur mu öyle şey?" Ron hemen kadının elini yakalayıp öptü. " Benim bu dünyada koklayacagım ilk ve son çiçek sensin."

Hermione al al olsa da yalancı bir huysuzlukla bakmaya devam etti.

Harry e ilk kez bu halleri mide bulandırıcı gelmemişti. Aslında şuan gözüne her şey çok güzel ve toz pembe geliyordu. Bu nedenle avukatıyla yanlarından geçen Cho Chang i umursamamıştı bile.

" Neşeniz bol olsun." dedi Cho, avukatıyla birlikte yanlarında durdu. " Sonunda istediğini başardın Granger, tebrik ederim."

" Ne dersen de Chang, ben hiçbir şey yapmadım." dedi Hermione bakanlıkta sıkça kullandığı o otoriter sesle." Bunu kendine yapan sensin."

" Sihir Bakanı olunca herkesin doğruları söylediğine inancağını düşünmek gibi saçma bir inanca kapılmışsın fakat ben o ahmaklardan biri değilim." dedi Cho buz gibi.
" Harry den aldıklarım daha bir başlangıç. Seni işinden etmek için de elimden gelen her şeyi yapacağım."

Hermione " Öyleyse sana bol şans dilerim çünkü ihtiyacın olacak tatlım." dedi mağrur bir edayla.

" Yazık." dedi Cho, gözleri Ron ve Hermione arasında gidip geldi. " Eğer bir yalancıyla birlikte olduğumu bilseydim - ah dur, zaten öyleydim - kendime bir avukat tutup ondan kurtulurdum Ron. Istersen Mr. Wilson ile görüşebilirsin, işinde oldukça iyi."

" Bu zamana kadar Harry nin hatrı için sessiz kalmış olabilirim Cho fakat karıma hakaret edemezsin." Ron nun kaşları çatıldı. " Ve biz mutluyuz, çok sağ ol."

" Hakaret ettiğimi kim söyledi?" dedi Cho, yalancı bir şaşkınlıkla gözlerini Harry e kırpıştırdı. " Çok ayıp Harry, yoksa ona kız kardeşiyle daha rahat yatmak için boşandığımızı söylemedin mi?"

Harry nin toz pembe görüşü anında yok oldu. Öfke yavaş yavaş damarlarına yayılmaya başladı.
" Müvekkilinizi de alıp buradan gidin Mr. Wilson." Ron nun bakışlarını üzerinde hissetse de karşılık vermedi.

Fakat avukat oralı olmadı. " Üzgünüm Mr. Potter fakat muhattap olduğum tek kişi Miss Chang."

" Ağzından çıkanı kulağın duysun!" Ron öfkeden iyice kıpkırmızı oldu.
" Harry haklı, sen delisin. Hırsından kime saldıracağını bilmiyorsun. Şimdi ben ağzımı bozmaya başlamadan önce buradan git yoksa fena olacak."

" Muhtemelen gözüne kötü biri olarak görünüyorum ama emin ol, bu pis oyunda kandırılan tek kişiler biziz Weasley..." dedi Cho. " Gidelim Samuel." Başka tek kelime etmeden koridorda gözden kayboldu.

Harry, Hermione nin endişeli bakışlarını üzerinde yakalasa da karşılık vermedi. Üçü, binadan çıkana kadar birbirlerine tek kelime etmediler.

Bu doğru değildi. Cho ile evli olduğu süre boyunca ona ihanet etmemişti.
Yani, bakanlıktaki öpücüğü saymazsa. Fakat o da Cho ya boşanmak istediğini açıkladıktan sonraydı. Ne o, ne Ginny yanlış hiçbir şey yapmamışlardı. Neden durmadan bunu kendilerine hatırlatmak zorunda olduklarını anlamıyordu. Harry, yıllarca rafa kaldırdığı duygularını Lily sayesinde fark etmişti. Ki buna rağmen Cho ya onunla birlikte olmak için fırsat tanımıştı.

Fakat artık olamazlardı. Onun bu kıskanç tavıtları, arkadasları ve ailesiyle olan tutumu hayatını zindan etmeye başlamıştı. Artık eskisi gibi olamazlardı.

Temiz, güneşli havaya nihayet adımlarını attılar. Merdivenlerden inerken aniden Ron nun durduğunu fark etti. Ona bakıyordu fakat Harry, bu bakışın ne anlama geldiğini biliyordu. Ron yirmi sene önce Cho ile evlenme kararı aldıklarında - Cho nun hamile olduğunu bilmiyordu - bu bakışı ona atmıştı.

" Doğruyu mu söylüyor?" dedi Ron soğuk ve ifadesiz bir tonda.
" Karından boşanmanı sebebi Ginny mi?"

Hermione " Ron-"

" Sen karışma Hermione." dedi Ron. Gözlerini kırpmadan Harry e bakmaya devam etti.

Harry hemen yanıt vermedi. " Ginny nin evli bir adamla gizlice aşk yaşayacak bir karaktere sahip olduğunu mu soruyorsun?"

Ron nun çatılı kaşları bir parça düştü.
" Hayır, bunu demek iste-"

" Tamamen aynı anlama geliyor."

Ron iç çekti, alnını ovdu. " Pardon... Bir an Chang öyle söyleyince sinirim bozuldu." dedi Ron, rahatsız bir bakış attı. " Gerçekten aranızda hiçbir şey yok, öyle değil mi? Şuan yok?"

Harry kaslarının bir parça çatılmasına engel olamadı. " Bundan sonraki hayatımda kiminle görüştüğüm kimseyi ilgilendirmez Ron. Ne Ginny ile, ne de bir başkası için."

" Öyleyse o kişinin Ginny olmadığından emin ol." dedi Ron, bu kez ses tonu fazla ciddi çıkmıştı.
" Harry seni severim, bunu çok iyi biliyorsun. Bu zamana kadar kararın ne olursa olsun arkanda durdum. Ama ikinci kez, kız kardeşimi yüz üstü bırakırsan karşında beni bulursun."

" Onu neden yüz üstü bırakayım?" bu kez şaşırmıştı Harry.

" Geçmişte ondan ayrıldın." dedi Ron. " Bunu anlayabilirim, o zaman tek amacın Ginny i korumaktı. Fakat şimdi, çocuklarına rağmen Cho dan boşandın... Aynısını yine yapmayacağının garatisini kim verecek?"

Harry yanıt veremedi. Bunun üzerine söylenebilecek hiçbir şey yoktu. Sohbet çoktan kapanmıştı. Ron, Hermione nin elini tutup merdivenlerin tepesinde Harry i kendi düşünceleriyle baş başa bıraktı.

......................................................................

Ginny saatini kontrol etti. Neredeyse on iki olmak üzereydi. Harry, anlaştıkları saatten dört saat gecikmişti. Çoktan pes etmesi gerektiğini biliyordu ama özenle hazırladığı masaya bir türlü kıyamamıştı işte. Eriyen kırmızı mumlara ve soğuyan leziz yemeklere baktı.

Beklemekten yorulmuştu.

Bu açıktı, Harry gelmeyecekti. Öfkeli hissetmesi gerekiyordu ama kin tutamayacak kadar kendini yorgun hissediyordu. Belki de mahkemede hiçbir şey yolunda gitmemişti. Bu da diğerleri gibi başarısızlıkla sonuçlanıp ertlenmiş olmalıydı.

Ayakkabılarını çıkarıp salondaki mumların hepsini söndürdü. Masadakileri yok etmek istedi fakat asasını ortalıkta göremeyince bunu yapmaya üşendi. Yatak odasına girip kıyafetleriyle kendini yatağına bıraktı.

En azından geç geleceğini bir mektupla söylemesini isterdi. Ya da küçücük bir not... Belki baykus? Herhangi bir şey. Ama sabah sesi şöminde mutlu geliyordu. Her şey yolundaysa gelmesine ne engel olabilirdi? Acaba başına kötü bir şey mi gelmişti?

O kafasında bu düşüncelerle boğuşurken bir saat sonra yatağında yorgunluktan uyuya kaldı. Eğer biraz daha enerjisi olsaydı belki de şömineden gelen tıkırtı seslerini duyabilecekti.

Işte Harry, kızıl saçlı kadını yatağında böyle uyurken bulmuştu. Salondaki iyi donatılmış masayı görünce kendini çok kötü hissetti. Ama elinde değildi, Lin rahatsızlanınca bir türlü evden çıkacak fırsatı bulamamıştı.

James olgunlukla karşılasa da on beş yaşındakinin hala mutsuz olduğunu biliyordu. Oysa defalarca bunu konuşmuşlardı. Cho ile ayrılması Lin e olan sevgisini değiştirmeyecekti. Yazın her haftasonu ve özel günlerde birlikte olacaklardı.

Galiba hangi boyutta olursa olsun çocuklarının nazına kolay aldanıyordu. Bu yüzden o uyuyup ikna olana kadar odasından çıkmamıştı. Neyseki bu kez Cho ortalıkta görünmeyecek kadar akıllı davranmıştı.

Elindeki gülleri tek kişilik koltuğun üzerine bıraktı. Ceketini çıkartıp uyuyan kadının yanına kıvrıldı. Bir süre yüzüne düşen kısa kızıl saçları izledi. Uyandırmaktan korktuğu için dokunmaya cesaret bile edememişti.
Öteki boyuttan döndüğünden beri her gün, saniye bu anın hayalini kuruyordu.

Korkmadan, çekinmeden, göz kaçırmak zorunda kalmadan Ginny i izlemek...

Örtüyü üzerine katladı, yastığını başının altına alıp saçlarını kokladı. Merlin, nasıl hissettirdiğini unutmuştu. Gözlerini kapattı ve bu anın tadını çıkardı.

Değeceğini biliyordu... Her şey bitmişti.

Ya da yeni başlıyordu.

......................................................................

Ginny, burnunun kaşıntısıyla uyandı. Gün çoktan ağarmıştı. Odasında asılı duran siyah perdelerden içeri güneş ışığı sızıyordu. Ilk başta hayal gördüğünü sanmıştı fakat yastığının başında gerçekten de yüzlerce gül vardı. Burnunu kaşındıran onun kırmızı kadife yaprağıydı. 

" Günaydın."

Ginny, yatağın diğer yanında Harry nin uzandığını gördü. Kucağında iyi kızartılmış yumurta, portalak suyu ve uyku sersemliğiyle görmekte zorlandığı başka yiceklerle dolu bir tepsi vardı. Onun içinde de güller vardı.

" Merlin...lütfen bana rüya görmediğimi söyle."

Harry gülümsedi, kızıl saclarını önünden itip kulagınin arkasına koydu. " Bu kadar beklettiğim icin özür dilerim."

Ginny kolundaki saati yokladı, bire geliyordu. " Ne zaman geldin?"

" Dün gece." dedi Harry. " Seni uyandırmak istemedim. Lin hastalanınca yanına kaçmaya bir fırsat bulamadım."

Ginny biraz daha uyanık göründü. Yatağında dogrulup oturdu. " O iyi mi? Gelmek zorunda değildin. Yanında kalabilirdin."

" Ciddi bir şey değil, soğuk algınlığı. Hem," tepsideki kırmızı gülleri eline bıraktı. " Bunları sana başka türlü nasıl verebilirdim?"

Ginny, ona parlakça gülümsedi. Birini alıp kokladı. " Mhm, çok güzel kokuyorlar."

" Affedildim mi?" dedi Harry.

" Keşke sebebini söyleseydin..." kaşlarını büzdü. " Başka bir güne ertelerdik." dedi Ginny.

" Sensiz harcayacak tek bir günüm bile yoktu."

Ginny nin yanakları al al oldu fakat bunu belli etmedi. Adamı izledi.
" Ama ben bir geceyi daha sensiz geçirdim... Beni uyandırmalıydın." 

Harry kadının elini tuttup hafifçe sıktı. Üzerine yumuşak bir öpücük koydu. " Sana söz veriyorum...Bir daha ayrı geçireceğimiz tek bir gece bile olmayacak."

Ginny hala rüyada gibiydi. Bunları hiçbiri gerçek gibi gelmiyordu. Gerçek olamayacak kadar güzeldi çünkü. " Ee, hadi anlat. Lin ve James i görebilecek misin?"

Harry nin gülümseyip başını olumlu anlamda salladığını görünce " Merlin! Senin adına çok sevdim Harry."

" Ben de." dedi Harry. Boşanma süreci sona erdiği için seviniyordu.

Ginny, Harry nin kucağından duran tepsiye işaret etti. " Onlar benim için mi?"

" Oh, şey evet." dedi Harry, elini bırakıp tepsiyi önüne koydu. " Akşam yemeği için küçük bir telafi diyelim."

Ginny birkaç dakika tepsiyi izledi. Harry, ne düşündüğünü bir türlü yüz ifadesinden çözemiyordu. Beğenmemiş miydi? Yoksa artık yumurta sevmiyor muydu? Belki de kızarmış ekmekler yeterince pişmemişti.

" Portakal suyunu severdin." dedi Harry diyebildi en sonunda. " Yani... buz dolabınca görünce hala sevdiğini düşündüm. Istersen içmek zorunda degilsi-"

" H-hayır. Her şey çok güzel görünüyor." dedi Ginny, yüzüne bir gülümseme oturttu. " Teşekkür ederim."

Aslında içinin kan ağladığını Harry nereden bilebilirdi?

Harry nin Privet Drive da kaldığı yıllarda istemeden yemek yapma alışkanlığı kazandığını biliyordu. Muhtemelen evlenince de devam ettirmişti. Cho ya da her sabah böyle tepsiler hazırlıyor muydu?

En cok da bundan korkmuştu işte. Kafasında sürekli istemeden beraber geçirdikleri her anı kıyaslamaktan... Bunları düşünmenin ne kendisine ne de Harry e bir faydasının dokunmayacağını biliyordu fakat... fakat elinde degildi işte. Böyle bir zamanda Hermione nin ona söyleyeceği ilk şey muhtmelen geçmişi geride bırakmasını öğütmek olurdu.

Peki o kadar kolay mıydı?

" Ginny, bir sorun mu var?"

Ginny, gözlerini tepsiden alıp kendisini endişe içinde süzen adama baktı. " Seninle gizlice, sanki yanlış bir şey yapmış gibi buluşmak istemiyorum Harry."

Harry şaşkınlığına engel olamadı.
" Ama bunu isteyen sendi-"

" E-evet biliyorum fakat," Ginny bakışlarını kaçırdı. " Öte yandan herkese söylersek Chang ile benim yüzümden ayrıldığını düşünecekler.
Gelecek postasının neler yazdığını biliyorsun...Eger ortaya çıkarsa atacağı diğer manşetleri tahmin etmek o kadar da zor değil."

Haklıydı. Eğer dün Ron ile aralarında geçen konuşmayı ona söylese kim bilir ne düşünecekti...Şimdilik öğrenememesi daha iyiydi.

Harry önündeki tepsiyi kucağından alıp komodinin üzerine kaldırdı. Kızıl saçlı kadının ellerini avuçları arasına aldı. " Sana bakanlıkta söylediklerimi hatırlıyor musun?"

Ginny elbette kelimesi kelimesine hatırlıyordu. Çünkü aylardır ona sabır veren şey bu sözlerdi.

...Yanımda olduğun sürece buna karşı çıkacak herkesle savaş verebilirim. Sen birlikte savaşmaya hazır mısın?

Ginny başını olumlu anlamda salladı.

" Fikrim değişmeyecek. Ne olursa olsun. Kimsenin hakkımızda ne konuştuğu umrumda değil."

" A-ama benim umrumda." dedi Ginny, kaşlarını büzdü. " Ailemin birlikte olduğumuzu gelecek postası manşetlerinden öğrenmelerini istemiyorum."

Harry " Herkese biraz süre tanımaya ne dersin?" dedi, gerçekten bunu istiyordu. Eğer şimdi öğrenirlerse Cho nun ekmeğine yağ sürmüş olurdu.
" Bize süre tanısan?"

Ginny yanıt vermedi.

Bu odada onunla kalıp sonsuza kadar dışarı çıkmak istemiyordu Harry. Sadece sessizlik ve Ginny. Kaoslar olmadan. " Sadece bir süre... Rahatsız edilmeden. Dünyaya karşı yalnızca sen ve ben."

Ginny bunu istiyordu. Hem de dünyadaki her şeyden daha çok. Aslında düne kadar da emindi. Fakat sadece... sadece bu tepsi birden kafasını karıştırmıştı işte. Başını iki yana salladı. Bir daha ne Cho yu ne de bununla ilgili şeyleri aklına getirmeyecekti.

" Tamam." dedi Ginny, yutkundu.
" Eğer yanımda olacaksan seninle cehenneme bile giderim."

Harry, ellerinden yavaşça onu kendine doğru çekti. Kahverengilerin dudaklarına kaydığını fark ettigi an Harry, Ginny i öpmek isteyen tüm hücrelerinin saatlerdir yalvardığının o zaman farkına vardı. Öne uzanan dudaklarının asla ayrılmayacagını birbirine değer değmez anlamıştı.

Ginny i belinden tutup kucağına doğru çekti. Titreyen ellerinin hızlı hızlı düğmeleriyle oynadığını fark ettiği an hala üzerinde duran siyah elbisesinin fermuarını aşağı indirdi. 

Kalbi boğazında atıyordu. Ona dokunmayı ne kadar özelliğinin daha iyi farkına vardı. Hogwarts ın yeşil arzilerinde birlikte geçirdikleri vakitleri, Ginny SBD lerine çalışırken quidditch sahasına yaptıkları kaçamakları, Kovukta paylaştıkları o son öpücüğü....

Ginnyninkiler ensesinden omurgasına doğru kayarken Harry nin elleri sonunda kadının sıcak teniyle buluştu. Gözlerini açıp onu izlemekten kendini alıkoyamadı. Cildinde gündüz güneşe maruz kalan kısımlar hafifçe bronzlaşmıştı. Gerdana doğru teni yumuşak ve pembenin bir tonuna bürünüyordu.

Ginny, elbette onu izlediğini fark etmişti. Bir şeyler söylemek için ağzını açtı ama Harry, az önce süzdüğü yere dudaklarını gömdü. Bu kadının söyleyeceklerinin iniltiye dönüşmesine sebep oldu. Kalçasında duran elbiseyi aşağı indiriyordu ki kapı sesi bu ana bir son verdi.

" Birini mi bekliyordun?"

Ginny başını iki yana salladı. " Hayır. Eh, beni uyandırsaydın öğlenin birinde bunu yapmak zorunda kalmazdık." tek kaşını kaldırdı, ayağa kalkmak için hamle etti fakat Harry ona engel oldu.

" Boşver. Birazdan gider."

Ginny sırıttı.  Adamın çenesini tutup kendine doğru çekti fakat kapı bir kez çaldı. Umursamamya çalıştıkça zil sesi daha da arttı. En sonunda pes ettiler.

" Merlin!" Ginny gözlerini devirdi.

" Komşularını lanetlememe izin var mı?"

" Senindir." Ginny poflayarak kendini yatağın içine bıraktı.

Harry, koridora çıkıp hole yürüdü. Ginny ile geçireceği ilk anı hangi gerizekalının böldüğünü merak ederken çalmaya devam eden kapıyı sinirli sinirli sonuna kadar açtı.

Bu siyah saçlı, asyalı, uzun boylu bir adamdı. Elinde bir çiçek buketi ve paket vardı. Harry aniden kapıyı açınca eli havada kalmıştı. Şaşkınca ona baktı.

" Sen de kimsin?" dedi adam, bir Harry nin çıplak göğsüne bir de omzunun arkasından görünen koridora baktı. " Burası Ginny Weasley in evi degil mi?"

" Hayır." dedi Harry. Görüş alanına girdi. Kapıyı suratına çarpmak için hamle etti fakat adam ayağını eşiğe koydu.

" Elbette burası onun evi, yalan söyleme." adam kaşlarını çattı. " Ben onun erkek arkadaşıyım."

Harry donakaldı. Erkek arkadaş mı? Daha önce Ginny nin başka insanlarla çıkabileceği ihtimalini hiç düşünmemişti. Adama bakış şekli vahşileşmiş olacak ki " Yani eski erkek arkadaşı demek istedim." diye düzeltti.

Şükür.

Harry" Ne istiyorsun?" sesine verebileceği en duygusuz tonu verdi.

" Bugünün doğum günü olduğunu söylemişti, kutmak için ona pasta almıştım." dedi adam. " Mike dersen tanır...Err, şey yanlış anlama ama tanışıyor muyuz? Yüzün çok tanıdık geliyor."

Harry Potter oldugunu anlarsa başına bela açardı. Cevap vermek yerine pastayı ve hediyeyi adamın elinden aldı.  " Doğum günü 11 Agustos, 11 Temmuz değil."

" Gerçekten?" dedi Mike şaşkınca.
" O zaman ben onları geri ala-"

Harry " Merak etme, ben ona özür ve tebriklerini iletirim." başka bir şey söylemeden kapıyı adamın suratına kapattı.

Pastayı dolaba kaldırdı. Çiçeklerin üzerindeki notu da yok edip onları masaya bıraktı.

" Harry? Gelen kimmiş?"

Ginny nin sesini duyunca mutfaktan çıkıp odaya geri döndü. Yanına geri uzanırken " Yanlış posta." dedi.

" Öyle mi? Eh, gönderseydin o halde." dedi Ginny, gözlerini devirdi. " Bu kadar zaman alan neydi?"

" Ne o?" dedi Harry muzipçe. Kadının üzerine eğilirken " Yoksa sabırsızlandın mı?"

" Sıkıldım diyelim." dedi Ginny, elleriyle Harry nin pantolunun kemeriyle oynadı. Bu Harry nin aklına başka bir önemli soru getirdi.

" Benden önce erkek arkadaşın oldu mu?"

Ginny önce şaşırsa da bir süre sonra dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
" Otuz dokuz yaşındayım Harry, on altı değil. Sence?"

Harry " Yani sen daha önce de-"

" Harry..." Ginny onu susturdu.
" Gerçekten şuan eski sevgililerimden mi bahsetmek istiyorsun?"

Harry" Yani birden fazla var?" dedi huysuzca. Ginny nin attığı bakış üzerine " Tamam, tamam sustum."

" Benim karnım acıktı." dedi Ginny. Yanaklarını şişirdi." Yani artık pek o havada hissetmiyorum."

Harry içinden Mike a edebileceği en ağır küfürleri etti. Kadının üzerinden doğrulup yanına uzandı. " Pasta yemek ister misin?"

" Pasta mı aldın? Bu harika!" dedi Ginny mutlulukla. " Ama yumurtan..."

" Boşver onu, soğmuştur." Ginny i elinden tutup yataktan kaldırdı.

" Merlin, nereden aklına geldi?" dedi Ginny doğrulurken. Küçük kızlar gibi sevindiğine inanamıyordu.

" Eve gelirken en sevdiğin tatlının pasta olduğunu hatırlayıverdim." Harry omuz silkti.

Ginny sırıttı. Yanağına bir öpücük bırakırken " Eğer çikolatalıysa akşama beklemek zorunda kalmayabiliriz." dedi.

Harry dolaba kaldırırken neli olduğuna bakmamıştı. Eğer öyleyse Mike a içinden söylediği tüm küfürleri geri alacaktı. " Umarım."

......................................................................

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤

Nasıl buldunuz bakalım? :)

Açıkçası ben yumuşacık oldum. Umarım siz de beğenmişsinizdir.

Bir sonraki epilog ne zaman gelir bilmiyorum.

Sihirli ve evde kalın!

Continue Reading

You'll Also Like

342K 20.4K 61
"Şimdi, insan olan mallar kendi içinde 4 gruba ayrılır. Grup mallar, çekici mallar, itici mallar ve son olarak da doğuştan şanslı olan katıksız mall...
34.5K 2.8K 37
1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchana...
58.5K 4.4K 40
Soo men: Kızlar,ne yapıp edip buradan kurtulmalıyız. Rose: Yanlız şöyle bir durum var.Ormana nereden geldiğimizi bilmiyoruz ve araba bataklıkta,telef...
505K 17.4K 31
Fiona Dursley, büyüden nefret eden Dursley'lerin cadı olan kızıydı. Kuzeni Harry Potter'ın en değerlisi, en yakın arkadaşı Ginny Weasley'nin sırdaşıy...