VİKİNG SAVAŞÇISI

By biyazar

72.2K 4.9K 1.2K

O bir Türk ama aynı zamanda bir Viking Savaşçısı... Asya arkadaşına hediye etmek için aldığı antika bir saat... More

BÖLÜM 1 - SAAT
BÖLÜM 2 - ÖLÜM UYKUSU
BÖLÜM 3 - KRAL BJORN
BÖLÜM 4 - YENİ AİLE
BÖLÜM 5 - SAVAŞ
BÖLÜM 6 - YAZI / TURA TANRILARIN KUMARI
BÖLÜM 7 - MERHAMET
BÖLÜM 8 - ZORLU YOLCULUK
BÖLÜM 9 - İNFAZ
BÖLÜM 10 - TUTSAK
BÖLÜM 11 - İFTİRA
Bölüm 12 - Venire
Bölüm 14 - TUZAK
BÖLÜM 15 - HÜKÜM
BÖLÜM 16 - İNTİKAM
BÖLÜM 17 - PİŞMANLIK
Bölüm 18 - ASYA
Bölüm 19 - KUTLAMA
Bölüm 20 - HAZİNE

Bölüm 13 - DÜĞÜN

3.7K 282 123
By biyazar

Asya yattığı yerden fırlayıp Ragnar'a bağırmaya başladı.

"Düğün mü? Sen ne saçmalıyorsun !"

Asya bu kez gerçekten deliye dönmüştü. Bu kez susmayacaktı. Bu kadarı çok fazlaydı. Ne düğününden bahsediyordu bu adam.

Ragnar da mecburen yerinden kalkıp bıkkın bir şekilde onun karşısına geçti.

"Evet düğün. Bir düğün olmak zorunda. Bu evliliğin tanrıların huzurunda tamamlanması gerek ve tanrıların kutsamasını almak zorundayız.

Aksi halde..."

Ragnar sözünü tamamlamadı. Asya bunun üzerine odada volta atmayı kesip onun önünde dikildi.

"Aksi halde ne Ragnar! Aksi halde ne?!"

Ragnar bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Derin bir iç çekip kadına arkasını döndü. Bir süre sessizce bekledikten sonra tekrar kadına dönerek

"Aksi halde bizi koruyamam." dedi.

Asya beyninden vurulmuşa döndü. Şimdi her şey açıklığa kavuşuyordu.

Venire...

Haklıydı.

"Ah. Şimdi anlıyorum Ragnar Lothbrook. Bütün o saçma kavgalar ve şimdi bu düğün saçmalığı...

Evlenmeyi asla istemediğin ama şimdi de mecbur kaldığın kadın başka birine gidecek olursa bunu sağlama almak amacın. !"

Asya o kadar sinirlenmişti ki kendini daha fazla tutamadı ve kontrolünü kaybetti. Ragnar'ın göğsünü yumruklamaya başladı.

"Çünkü sen lanet olası Ragnar Lothbrooksun. Senin elinden kimse oyuncağını alamaz değil mi?!"

Bir yandan ona avazı çıktığı kadar bağırıyor bir yandan da adamın göğsünü yumruklamaya devam ediyordu.

Göz yaşları gözlerini yakmaya başlamıştı.

"Söylesene! Söyle hadi!"

Ragnar şu ana kadar sabrını korumayı başardıysa da bu bardağı taşıran son damla olmuştu artık. Kadının bileklerini yakaladı ve göğsünde sabitledi. Keskin bakışlarını kadının göz yaşlarıyla dolmuş gözlerine sabitledi ve sıkılı dişlerinin arasından

"Evet. Alamaz." diye bağırdı.

"Bu düğün olacak ve buna engel olmak için yapabileceğin hiç bir şey yok kadın.!"

Kadının bileklerini hışımla bırakıp onu geriye doğru itti ve odanın kapısın çarparak orayı terk etti. Asya'ya hiç bir söz hakkı tanımamıştı.

Her zamanki gibi.

Asya dizlerinin üzerine çöktü. Ayakta duracak hali kalmamıştı. Göz yaşlarını da tutmak için çaba sarf etmiyordu. Aksine uzun zaman sonra ilk defa içini çeke çeke özgürce ağlıyordu.

Bütün bunları sona erdirmek istiyordu. Bu düğünü kabul edemezdi ama onunla başa çıkamayacağını da çok iyi biliyordu...

Uzun bir süre yerde iki büklüm olmuş bir şekilde ağladıktan sonra biraz olsun rahatlamıştı ve göz yaşlarını elinin tersiyle silip ayağa kalktı.

Yatağa doğru yürüdü, çizmelerini çıkarıp yatağa yattı. Hem fiziksel hem de duygusal olarak o kadar tükenmişti ki uyumak istemese de uykuya yenik düştü. Kısa süre içinde uykuya dalmıştı.


Ragnar odayı terk ettikten sonra salonda bir süre sinirle volta attı. Kadının ağlama sesleri onu daha da çok sinirlendiriyordu. Yumruklarını bir sıkıp bir açıyor bir şeyleri kırıp dökmemek için kendisini sakin olmaya zorluyordu.

Nihayet kadının ağlama sesleri kesildiğinde biraz olsun sakinleşmeyi başarmıştı. Bir süre şöminenin başında durup öylece alevleri izledi. Bu kadın işleri onun için zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Zaten evlilerdi ve bu durumu çoktan kabullenmişti. Ondan sadece küçük bir törene katılmasını istemişti. Bunda bu kadar büyütülecek ne olduğunu anlamıyordu.

"Ah baş belası kadın..."

Neyse ki Ragnar düğün konusunu çözdüğünü düşünüyordu. Aslında böyle olmasını istememişti ama kadının saçma ithamları onu bu deliliğe itmişti.

Ragnar şöminenin başından ayrılıp odaya doğru yürüdü. Kapıyı yavaşça açarak içeri girdi. Elindeki mum odayı hafifçe aydınlatıyordu. Ragnar mum ışığında kadının ağlamaktan şişmiş gözlerine ve kızarmış burnuna baktı. Uykusunda bile içini çekmeye devam ediyordu.

Ragnar ona çok mu sert çıktığını düşündü. Kendisini sorgulamaya başlamıştı ve o an ne kadar saçmaladığını fark etti.

Hayır. Hayır. Bu kadın önemli değildi. Bu kadının duyguları falan da umrunda değildi. Şu an düşünmesi gereken çok daha önemli şeyler vardı.

Yakında gireceği savaş için planlar yapmalıydı..

Ragnar mumu söndürüp yatağa uzandı. Kadın ona dönük bir şekilde dizlerini göğsünde birleştirmiş cenin pozisyonunda yatıyordu ve karanlıkta yüz hatları her zamankinden daha güzel görünüyordu. Ragnar ona bakmayı kesmek zorundaydı. Kadına arkasını dönüp uyumaya çalıştı. Yarın her şey çok daha zor olacaktı...


Sabahın ilk ışıklarıyla uyandığında kadın hala uyuyordu. Bu çok iyi bir şeydi en azından onunla uğraşması gereken kişi Ragnar olmayacaktı. Ragnar giyinip odadan çıktı. Boda ortalıkta görünmüyordu. Tam her zamanki gibi bağırarak onu çağıracaktı ki kadının uyanmaması gerektiği aklına geldi. Yavaşça Boda'ya seslendi neyse ki hizmetçi onu duymuştu. Hemen yukarı çıktı. Ragnar onu görür görmez

"Düğün hazırlıklarına başla Boda. " dedi.

Kadının gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Zaten uyku sersemiydi yanlış anlamış olmalıydı...

" İki günün var." Ragnar odayı işaret etti.

"Ona geleneklerimizi anlatacaksın. Her şey eksiksiz olacak. Tek bir hata olursa seni temin ederim hepinizi öldürürüm."

Ragnar son kısmı söylerken kadının üzerine yürümüştü. Boda itiraz etmek için ağzını açacaksa da bu hareketinden sonra sadece başını sallayabilmişti.

Ragnar tatmin olmuş bir şekilde evi terk etti ve gün içinde bir daha uğramadı. Düğüne kadar da olabildiğince evden uzak duracaktı.

Askerlerini topladı onlar talim yaparken o da gireceği savaşı düşünüyordu. Yapacağı taktikler bu kez her zamankinden önemliydi. Bu savaş onun için yüz yılın savaşı olabilirdi. İlerde insanlar onu bu savaşla anacak veya tarihte hiç hatırlanmayan biri olacaktı...


Ragnar kapıdan çıkar çıkmaz Boda

"İki gün içinde bir düğün ha! Tanrılar yardımcım olsun.!" diye söylene söylene alt kata indi. Evdeki tüm hizmetçileri neredeyse döve döve yataklarından kaldırdı. Herkese emirler yağdırmaya başladı ve en zor görevi de Sigrid'e vermeye karar vermişti. Bunca işin arasında bir de gelin bozuntusuyla uğraşamazdı...


Asya uyandığında eve tam bir kaos hakimdi. Asya buna pek de şaşırmamıştı. Düğün Ragnar'ın dediği gibi iki gün sonra olacaksa kaybedecek bir dakikaları bile yoktu. Omuzlarını silkip mutfağa doğru yürüdü. Hazırlıklar umurunda değildi ve kesinlikle hiç bir şeye yardım etmeyecekti.

Tam o sırada Sigrid onu gördü ve koşa koşa kadının yanına geldi. Onu omuzlarından kavradı ve

"Hemen benimle gel. Seni eğitmek zorundayız." Asya tabi ki hemen karşı çıktı

"Sigrid karnım aç ve umurumda bile değil. Hiç bir yere gelmiyorum." Sigrid ise gayet kararlıydı

"Anlamıyorsun. Tek bir hatamız olursa Ragnar bizi öldürecek. Gel hadi gel!"

Sigrid genç kadını kolundan tutup dışarı sürüklemeye başlamıştı. Asya öldürmek lafını duyunca daha fazla itiraz edemedi. Onun yüzünden kimseye zarar gelmesini istemezdi ve Ragnar böyle söylediyse zarar vermekten çekinmeyeceği de aşikardı.

Şimdi Sigrid onu gölün kenarına getirmişti ve hararetli bir şekilde düğün dersi vermeye başlamıştı.

Kim nerede duracak, nasıl duracak, neler yapılacak...

O kadar karışıktı ki Sigrid bunları binlerce kez de anlatsa Asya aklında tutabileceğini sanmıyordu. Bu insanların ne kadar çok geleneği vardı böyle. Çoğu da ya gereksiz ya da mide bulandırıcıydı.

Sigrid Asya'yı akşama kadar köyün içinde bir oraya bir buraya koşturup durdu ve sürekli ona bir şeyler anlattı. Bunun yanı sıra sürekli bunların ölümcül şekilde önemli olduğunu vurguluyordu.

Nihayet Asya çoğu şeyi anlamıştı ve hatta ezberlemeye başlamıştı. Artık endişelenmiyordu çünkü bu derslerin yarın da devam edeceğinden emindi...

Akşam olup eve döndüklerinde hizmetçiler akşam yemeğini hazırlamışlardı. Fakat Ragnar ortalıkta yoktu. Bütün bir gün boyunca köyde gezmelerine rağmen onu görmemişlerdi. Asya bunun çok tuhaf olduğunu düşünse de oturup güzelce yemeğini yedi ve daha sonra yatmaya gitti. Kısa bir süre sonra uykuya dalmasına rağmen Ragnar hala eve gelmemişti...


Ertesi gün de yine aynı tempoda düğün hazırlıklarıyla geçti. Asya'ya keten kumaştan çok güzel bir elbise dikilmişti. Kemik rengi bir elbiseydi ve üzerine de kan kırmızısı bir pelerin dikilmişti.

Normalde geleneklere göre gelin yemin töreninden önce kendi halkının renklerini giyer ve tören esnasında damat o pelerini çıkararak geline kocasının halkının renklerinden oluşan pelerini giydirirdi. Böylece artık kocasının halkına ait olurdu fakat Asya'nın bir ailesi olmadığından törene Ragnar'ın renkleri ile katılacaktı ve onun pelerinini giyecekti.

Çözülmesi gereken diğer problem ise Asya'yı törene kimin getireceğiydi. Bunu gelinin aile üyelerinden en küçük erkek kardeşin yapması gerekiyordu fakat yine Asya'nın yalnız olması gibi bir durum söz konusuydu.

Boda bunu Ragnar'a sorduğunda onu törene Sigrid'in getirmesini uygun görmüştü. Şu anda yapılabilecek en mantıklı şey buydu...

Düğünden önceki gece de Ragnar eve gelmedi. Asya o geceki kavgalarından beri onu görmemişti ve içinde kötü bir his vardı. Ragnar'ın başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Yeterince derdi yokmuş gibi bir de bunu kafasına takmıştı... Ertesi gün düğünü olduğunu düşündü ve yine ağlayacak gibi hissetti. Yapayalnızdı ve bu saçma viking çağında evleniyordu. Artık eve dönme umudunu tamamen kaybediyordu. Onu hiç sevmeyen bir barbarın karısı olarak burada yaşayacak ve ölecekti...


Ragnar ve bir kaç yakın arkadaşı gölün kıyısında oturmuş ertesi gün gerçekleşecek düğünün kutlamasını erkenden yapıyorlardı. O gece içki içip dans ettiler ve hepsi zil zurna sarhoş olup bir yerlerde sızıp kaldılar. En çok Ragnar içmişti fakat bünyesi oldukça dayanıklıydı ve pek etkilenmemişti. Sadece artık eskisi gibi olmayacaktı hiç bir şey ve işte buna içilirdi.

Ömür boyu baş belası bir kadınla yaşayacaktı. Özgür bir adam olarak son gecesini kutlamak en doğal hakkıydı...

Yine de sabah olduğunda düğün merasimi için boruya üfleyen Ragnar olmuştu. Bunun anlamı artık törenlerin başlayacağıydı. Hemen diğer savaşçılarını uyandırdı ve merasim için hazırlıklara başladılar.


Boruya üflendiğinde Asya korkuyla yataktan sıçradı. Hemen etrafına bakındı Ragnar hala ortalıkta yoktu. Ama düğün başlıyordu ve bu işareti gözden kaçırması imkansızdı. Asya yataktan çıkıp hazırlanırken

"Umarım beni bu lanet olası düğünde tek başıma bırakmazsın Ragnar. İşte o zaman ben seni öldürürüm..." diye kendi kendine söyleniyordu.

Sigrid bir hışımla odaya daldı ve gördüklerinden hiç memnun kalmamıştı

"Ah Tanrılar... Daha hızlı daha hızlı !"

Asya'nın gelinlik olarak giyeceği elbiseyi ve pelerinini hızla giydirdi ve saçlarını örmeye başladı.

Gelin tamamen hazır olduğunda onu gölün başında bekleyen büyük tekneye götürdü. Bu bir nevi gelin arabası görevi görecekti. Gölün başından düğünün olacağı noktaya bu her tarafı çiçeklerle bezenmiş süslü tekne ile gideceklerdi.

Sigrid Asya'yı tekneye bindirdikten sonra işaret verdi ve hareket ettiler. Asya ise iyice gerilmişti bütün o yapmak zorunda olduğu şeyler şimdi bir çığ gibi büyüyordu gözünde. Özellikle de kurban merasimi canını çok sıkmıştı.. Ama yapılacak hiç bir şey yoktu.


Ragnar ve arkadaşları teknenin yaklaştığını gördüklerinde gölün içine girip omuzlarına kadar suya gömüldüler. Daha sonra tekne kıyıya yanaştığında Ragnar en önde olacak şekilde kıyıya doğru çıktılar.

Asya birden bire sudan çıkan adamları görünce ödü koptu. Yüzleri simsiyah boyalarla kaplıydı birinin elinde kemiklerden yapılmış bir asa vardı. Tıpkı bir savaşa gider gibiydiler ve korkunç görünüyorlardı. Asya bir düğünde neden böyle boyandıklarına anlam verememişti.

Ragnar onun teknesine geliyordu. Nihayet genç kadın günler sonra onu görmüştü. Yüzünü ve gözlerini simsiyah boyamasına rağmen Ragnar'ın gözleri çökmüş ve kan çanağı gibi kıpkırmızıydı. Asya onun kendisine ne yapmış olabileceğini düşünmek bile istemiyordu.

Ragnar tekneye yanaştığında Sigrid'in onayıyla genç kadını kucağına alıp suyun içinden kıyıya taşıdı. Tekneden onu aldığında su neredeyse Ragnar'ın beline geliyordu ve savaşçı genç kadının ıslanmaması için oldukça çaba harcamıştı. Asya bu hareketi üzerine oldukça şaşırmıştı.

Nihayet kıyıya ulaştıklarında savaşçı, kadını taşların üzerinde yere indirdi. Etrafları kalabalıklaşmaya başlamıştı. Tüm köy halkı merasimin yapılacağı yere toplanmıştı.

Ragnar kadını bırakıp kurban ayini için kalabalığa doğru yürümeye başladı. Geleneklere göre yeminlerini etmeden önce Tanrıların bu çifti kutsaması için bir kurban verilmesi gerekiyordu. Thor için bir keçi, Frejya için dişi bir domuz, Freyr için yaban domuzu ya da at kurban ediliyordu.

Ragnar dişi domuz kurban etmeyi tercih etmişti. Domuzun boynunu bir hamlede kesip kanını bir kazana akıtırlarken herkesin gözü yeni narin gelinin üzerindeydi. Onun yüzünde tek bir korku ifadesi yakalamak için bekliyorlardı fakat Asya onlara istediklerini vermeyecekti.

Sigrid onu bu konuda da uyarmıştı. Eğer kraliçe olarak ona saygı duyulmasını istiyorsa cesur ve korkusuz olmak zorundaydı. Bu yüzden Asya kurban ayini esnasında gözünü bile kırpmadan Ragnar'ı izlemişti. Birazdan onun sırası gelecekti.

Ragnar kan dolu kazanı bir taş yığının üzerine koydu. Etrafına tanrılarını sembolize eden küçük heykelcikler dizildi. Herkes yanında bir kaç heykel getirmişti ve onları dizdiler.

Şimdi sıra Asya'daydı. Öne çıkıp kazana doğru yürüdü. Ragnar onun yanında duruyor ve kadını dikkatle izliyordu. Asya'nın omuzları dimdik ve bakışları keskindi kesinlikle tereddüt etmedi.

İşaret parmağını kana batırıp önce Ragnar'ın yüzüne kurban kanını sürdü. Bu hareketi yaparken Ragnar'dan gözlerini bir an olsun ayırmadı. Daha sonra köy halkına doğru dönüp kurban kanını kendi alnına sürdü. Elini tekrar kazana daldırıp küçük tanrı heykellerine kan serpiştirmeye başladı. Bu işlem biraz uzun sürmüştü ve kadının güzel elbisesi elleri her yeri kan içinde kalmıştı. Yine de Asya gözünü bir an bile kırpmamış hiç bir iğrenme belirtisi göstermemişti. İçinde kopan fırtınaları sadece kendisi biliyordu.

Nihayet bu ritüel de tamamlandıktan sonra sıra yemin törenine gelmişti. Tören alanına giderken kadın Ragnar'ın koluna girmek zorunda kalmıştı. Ragnar hala sırılsıklamdı kan ve su kokuyordu ama ilginç bir şekilde bu Asya'nın hoşuna gitmişti. Muhtemelen Asya da aynı şekilde kokuyordu. Bu olaydan sonra kendisini günlerce yıkasa da temizlenmiş hissedemeyecekti.

Ragnar ve Asya pagan rahibi Gothi'nin önünde yerlerini aldıklarında birbirlerine dönük bir şekilde konumlanmışlardı. Rahip törene başlayacakken Ragnar ona işaret yaptı ve Asya'yı yanına çekip kalabalığa döndü. Bunu uzun zaman önce yapmayı planlıyordu aslında.

Kalabalığa seslendi

"Bugün burada tanrıların huzurunda evlilik yeminlerimizi edeceğiz ve onların bu evliliği kutsamasını talep edeceğiz."

Ragnar'ın sözlerine borular ve davullarla eşlik ediyorlardı. Yine savaşa gidiyor gibiydiler...

"Bu gördüğünüz kadın bugünden itibaren sizin ve tanrıların huzurunda benim karım ve sizin yöneticinizdir. Bundan sonra onun sözü benim sözümdür. !"

Ragnar son cümleyi söylerken gerçekten de savaş narası atmıştı.

Sözlerine devam etmeyi sürdürdü

"Fakat hiç biriniz - bende dahil - onun ismini bilmiyoruz. Bu yüzden bugün burada ona bir isim vereceğim. "

Ragnar şimdi yüzünü genç kadına dönmüştü

"Onun ismi bundan böyle Astrid'dir.

ASTRİD LOTHBROOK.!"

Kalabalık onları coşkuyla alkışlamaya başlamış ve çığlıklar atmaya başlamışlardı. Asya şaşkınlıktan ne yapacağını bilmiyordu ama Ragnar ilk kez ona bakarken hafifçe gülümsüyordu. Asya dönüp kalabalığın içinde Sigrid'i bulmaya çalıştı. Nihayet onu bulduğunda Sigrid'in de çok mutlu olduğunu gördü. İyice kafası karışmıştı ama şu an bunu düşünmeye vakti yoktu. Rahip törene başlamıştı.

Daha sonra önce Ragnar yeminini etti, daha sonra da Asya Sigrid'in ona ezberlettiği şekilde yeminini etti. Tören bitiminde Ragnar ve Asya ellerini rahibe uzattılar rahip genç kadının elini Ragnar'ın elinin üzerine yerleştirdi ve o sırada küçük bir kız çocuğu yanlarına geldi. İkisinin ellerini bir iple hafifçe birbirine bağladı. Böylece sembolik olarak ömür boyu onları birleştirmiş oldu.

Tören bitiminde biralar dağıtılmaya başladı. Geleneklere göre Asya Ragnar'a düğünlerde içilen bal birasından ikram etmeliydi. Bu evliliğin tamamlanması için zorunluydu eğer Ragnar içkiyi kabul etmezse Thor ve Odin'in huzurunda bu evlilik kutsanmayacaktı.

Sigrid Asya'nın yanına geldi. Damat için özel olarak hazırlanmış kadehte bal birası getirmişti ve Asya'ya uzattı.

Asya içkiyi alıp Ragnar'a ikram etti. Ragnar kadehi havaya kaldırıp

"Thor ve Odin !" diye bağırarak birazını içti. Daha sonra tekrar kadehi Asya'ya uzattı. Aynı şekilde onun da kadeh kaldırması gerekiyordu.

Bu kez Asya kadehi kaldırdı ve bağırdı

"Frejya!" daha sonra bir dikişte içkiyi bitirdi ve aynı onlar gibi eliyle ağzını sildi.

Bu hareketi üzerine kalabalıktan bir kahkaha kopmuştu. Asya da uzun zaman sonra ilk defa gülüyordu.


Bütün bunların ardından müzik, dans, ziyafetler ve içkiler başladı. Köy halkı sürekli olarak gelip tebriklerini sunuyor, herkes yiyip içip dans ediyor ve çok mutlu görünüyorlardı.

Sigrid bile kalabalığa karışmış dans ediyordu. Asya bir kenarda durmuş çılgın kalabalığı izlerken Ragnar gelip onu kolundan tuttu ve kalabalığa doğru götürdü.

"Gel de kendi düğününde dans et." dedi. Asya bu da bir gelenek olabilir diyerek sesini çıkarmadı. Başlangıçta oldukça beceriksiz olsa da kolayca ayak uydurmayı başarmıştı.

Hatta bir süre sonra oldukça eğlendiğini bile kabul etmeliydi...

Bu düğün düşündüğü kadar kötü olmamıştı aslında. Sabaha kadar yorulmak nedir bilmeksizin dans edip içki içtiler. Nihayet sabahın ilk ışıklarıyla herkes evlerine dağılmaya başlamıştı.

Ragnar da Asya'yı alıp atına bindi eve doğru gitmeye başladılar. İkisi de çok fazla içki içmişti fakat Ragnar hiç etkilenmemiş gibiydi. Asya ise tam tersi başı dönüyor ve gözlerini zar zor açık tutuyordu. Ragnar kollarını genç kadına dolamamış olsa atın üzerinde bile duramazdı.

Eve vardıklarında Ragnar kadını kucağına alıp eve taşımak zorunda kaldı. Bu kadının onların içkisine asla alışamayacağını düşünüyordu. Sadece iki kadeh içmişti çünkü hepsi o kadar ama halini gören sabaha kadar aralıksız içki içtiğini düşünürdü...

Onu yatağa yatırdığında Asya gözlerini hafifçe aralamayı başarabilmişti anlaşılmaz bir şeyler mırıldanıyordu.

Ragnar ona dönüp

"Evdeyiz Astrid. Uyu hadi." diye onu azarladı. Ama kadın o cümlesini tamamlayamadan uyuya kalmıştı bile.

Ragnar da derin bir iç çekip yanına uzandı. Sabah güneşinin yüzüne vuruşunu izlemek...

Derken kendisini hemen toparladı bunun olmasına izin vermeyecekti. Veremezdi.

En azından evlilikleri artık kutsanmıştı.

Bu düşüncenin verdiği huzurla kendisini uykunun kollarına bıraktı...


DEVAM EDECEK...

-------

BÖLÜMLERİ BEĞENDİYSENİZ YILDIZLAMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN ARKADAŞLAR :)

TAKİPTE KALIN

TEŞEKKÜRLER :)

Continue Reading

You'll Also Like

195K 12.8K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...
9K 640 28
Hiçbir yere ait olamamak mümkün mü? İnsan bir yere ait olabilir mi? Aidiyeti hissetmek için ne yapabilirsiniz? Nelerden vazgeçebilirsiniz? Doğaüstü...
143K 6.2K 14
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
2.4M 103K 27
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...