𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / �...

By MarianaDean

3.3M 153K 42.9K

Tamamlandı. Dövmeli Kız: Boynundaki dövmenin aynısının, benim göğsümde nasıl gözüktüğünü görmek ister misin... More

•0.1°
•0.2°
•0.3°
•0.4°
•0.5°
•0.6°
•0.7°
•0.8°
•0.9°
•1.0°
•1.1°
•1.2°
•1.3°
•1.4°
•1.5°
•1.6°
•1.7°
•1.8°
•1.9°
•2.0°
•2.1°
•2.2°
•2.3°
•2.4°
•2.5°
•2.6°
•2.7°
•2.8°
•2.9°
•3.0°
•3.1°
•3.2°
•3.3°
•3.4°
•3.5°
•3.6°
•3.7°
•3.8°
•3.9°
•4.0°
•4.1°
•4.2°
•4.3°
•4.4°
•4.5°
•4.6°
•4.7°
•4.8°
•4.9°
•5.0°
•5.1°
•5.2°
•5.3°
•5.4° 𝓲𝓷𝓼𝓽𝓪𝓰𝓻𝓪𝓶
•5.5°
•5.6°
•5.8°
•5.9°
•6.0°
•6.1° 𝐹𝒾𝓃𝒶𝓁𝓁𝓎
✘ YENİ KURGU
BİTTİK

•5.7°

34.4K 1.7K 853
By MarianaDean

6 ay sonrası...

●●●


"Ben geldim!"

Çantamı odama çıkarken almak için merdivenin sonuna bırakıp, mutfağa adımladım.

"Hoş geldin kızım. Ellerini yıka önce."

Açtığım buzdolabı kapağını geri kapatırken boynumu büküp, ellerimi yıkamak yerine tezgâhın karşısındaki bar masaya yaklaşıp sandalyeye oturdum.

"Kusura bakma madam, şuradan şuraya gidecek hâlim yok. Ellerimi kesip, yıkadıktan sonra geri getirip dikebilirsin."

Annem, blend ettiği mercimek çorbasını süzgeçten geçirirken güzelliğine hayranlıkla bakıyordum.

Anneler, kusursuz kelimesinin tam karşılığı olsa gerek.

"Üniversiteye başlayalı 3 ay oldu. Ama yıllardır üniversiteliymişsin gibi davranman çok acı. Her şeyi abartmak günümüz gençlerinin tek ortak noktası galiba."

"Tamam ya, gidiyorum. Benim üzerimden bütün gençleri eleştirdin saniyede. Çok acımasızca bu. Neyse, merak ettiğim şey peki ya kruton?"

Annem gülerek fırının kapağını açtığında yükselen dumanların arasında bir tepsi kruton girmişti kadraja.

"O da hazır. Baban gelmeyecek bugün. Üstünü değiş de masayı kurup yemek yiyelim. Yiğit oğlumu da çağırdım. Birazdan gelir."

Annemin, Yiğit'i bu derece sevmesi babamı pek memnun etmese de annemin sevgilime duyduğu sevgi beni mutlu ediyordu. Babam kıskançtı da biraz. Yani birazdan biraz daha fazla kıskanç.

Ya da Yiğit konusunda, çok kıskançtı.

Yıllardır Yiğit ile tanış olmamıza rağmen arkadaş olarak yakın olmadığımız için ailelerimiz birbirini tanımıyordu. Yaklaşık 2.5 yıldır komşuyduk ama o zaman da tanışmamışlardı.

Gerçi annem ve babamın söylediğine göre yıllardır geceleri uykudayken Yiğit'in adını sayıklamamdan dolayı onu tanıyorlarmış ama.

Ve şu an boynumdaki zarif zincire asılı yüzük ile hem Yiğit ve ben birbirimize bağlıydık hem de ailelerimiz yakındı.

"Yiğit, bana bundan bahsetmedi. Üzerimi değişip masayı kurmana yardımcı olamaya geleceğim."

Mutfaktan çıkıp, yerdeki çantamı kulpundan yakaladığım gibi odama çıktım.

Çantam yakında benimle aynı kiloda olacaktı resmen. Hukuk kitaplarından daha ağır çok az şey vardı bu hayatta.

Çantamı koltuğa bırakıp, elimi yıkadıktan sonra üzerime giyeceğim kıyafetler ile odadaki giyinme kabinine girdim.

Üniversiteye başlayalı aylar olmuştu ve ben sürekli okuldan geldikten sonra bu döngüde ilerliyordum. Ev, okul, yemek, ders, ev, okul...

Edis ile beraber aynı üniversite olan bize karşı, Yiğit, Ege, Ekin ve Mavi de beraber başka bir üniversitede eğitim görüyorlardı.

Hepimizin istediği üniversiteyi kazanmış olması da nokta atışı gibi bir şeydi.

Mutluydum, sevgilim ile, ailem ile, arkadaşlarım ile... Küçük bir sıkıntı vardı ama bunu şu an sorun olarak görmüyordum. Bunca zaman arkadaşlarımdan kazık yememiştim. Bundan sonra da yemezdim herhalde.

Siyah pantolonumu ve beyaz tişörtümü giyindikten sonra üzerine de siyah gömleğimi düğmelerini iliklemeden geçirip aynadan saçıma baktım. At kuyruğum olması gerektiği gibiydi.

Ellerimi tekrar yıkadıktan sonra odamdan çıktım.

"Evet, şimdi isteklerinizi söyleyebilirsiniz.  Hatta ellerimi tekrar yıkayabilirim rahat etmezse içiniz."

Musluğu açıp, ellerimi tekrar yıkadıktan sonra havluya silip, anneme döndüm.

"Dolaptaki salatayı çıkarıp, yağını ekler misin?"

İstek üzerine dolaptan çıkardığım üstü streç film ile kaplı salata dolu kaseyi tezgaha koyup eklenmesi gerekenleri ekledim ve karıştırdım.

Annemin masaya koyduğu bardaklar ile salata tabağını da ben masaya koyduğumda her şeyin tamamlanmış olmasını sağladım.

"Yine çok becerikliyim. Değil mi anne?"

Başını yana eğen annem, "Hı, ne demezsin." bakışları ile çorba servis kasesini masaya koydu.

"Ah, bak Yiğit geliyor. Git de kapıyı aç."

Annemin baktığı yeri takip ederken camdan gördüğüm beden ile gülümseyerek kapıya ilerledim.

Yiğit'in kapıyı çalmasına izin vermeden kapıyı açtığımda ışık görmüş tavşan gibi kalmıştı bir kaç saniye.

"Annemin Yiğit oğlu da gelmiş. Hoş gelmiş."

Beni görünce büyüyen gülümsemesi, beni daha da gülümsetirken içeri girip elindeki paketleri vestiyere bırakır bırakmaz kollarını sımsıkı bana sardı.

"Annenin Yiğit oğlu olmak çok hoş da, sen yine de sevgilim gelmiş de."

Kulağıma fısıldaması ile huylandığımdan dolayı bedenim titrerken sesli bir şekilde gülüp, anneme sarıldı.

"Hoş geldin Yiğit."

"Hoş bulduk Müge Teyze."

Annemden ayrılıp, vestiyere koyduğu orta boy gül saksısını anneme uzattı.

"Zahmet ediyorsun oğlum. Her zaman ki gibi mavi gül almışsın."

"Ne zahmeti efendim. Onur duyarım. Siz mutlu oluyorsanız, zahmet değildir. Poyraz amca yok mu?"

"Yok, babam bugün geç gelirmiş. Şansına küs, bugün seni evden sopayla kovalayacak bir Poyraz amcan yok."

Annemin bana olan kınayıcı ifadesi hevesle gülleri koklarken kaybolmuştu.

Yiğit söylediğim şeye muzip bir şekilde gülümseyip  vestiyerdeki pasta paketini de bana uzattı. Gözlerim mutlulukla ışıldarken Yiğit dudaklarını sessiz bir şekilde oynattı.

'Sen pastayı ye, ben de seni yiyeceğim.'

Pasta paketini alıp, dirseğimi sakin bir şekilde ölümcül darbem için kullanıp, zaman kaybetmeden Yiğit'in karnına geçirmiştim.

"Teşekkür ederiz. Hadi masaya geçelim. Acıkmışsın sen, belli."

Yüzü hafif kızaran Yiğit, acıdan dolayı yanaklarını şişirip, indirdikten sonra derin bir nefes almıştı.

"Önce eller annemin Yiğit oğlu. Önce eller."

Pasta kutusunu tezgaha bıraktığımda annem de güllerini olağan bir yere bırakırken Yiğit'in ellerini yıkayıp gelmesi ile masaya oturmuştuk.

"Afiyet olsun."

▪▪▪

Yemeğin sonlarına doğru annemin Yiğit ve bana olan 'Üniversite' de Yapılması Gereken 27493 Altın Kural' konuşmasını dinlerken Yiğit'in telefonundan yükselen bildirim sesi ile ıssız bir ortam oluşmuştu.

Yiğit, telefonunun ekranını açarken annem de önemli bir şeydir belki diye düşünmüştü ki konuşmasına ara vermişti.

Alışmıştım. Uzun zamandır benim yanımda olduğu her an bildirim geliyordu. Futbolcu olmasından dolayı onu takip eden insanların mesajlarıdır belki diye düşünüyordum. Ama düşünüyordum!

Yiğit'in yanımda oturmuş olmasından dolayı ekranı kolayca görürken ekrandaki 'Mavi' yazısı ile elimdeki çatalı yerine bırakıp önüme döndüm.

Mavi. Mavi. Mavi. Tam 1 aydır sürekli Mavi. Bunu kıskanıyor olmam, doğru muydu? Çünkü ben Yiğit ile sevgili olduğumuz zamandan beri ilk defa onu kıskanmaya başlamıştım.

İlk kıskançlık duyduğum kişi en yakın kız arkadaşım olmamalıydı. Bu benim açımdan yapılmış bir hainlikti. Doğru değildi, yanlıştım.

"Kötü bir şey mi var Yiğit?"

Annemin Yiğit'e olan bakışları ile istemsizce başımı Yiğit'e çevirmiştim.

Gözlerim soluklaşmış sıratta gezinirken yavaşça telefona kaydı...

"Ee, sanırım lavaboya gitmem gerek."

Dirseğim masadan düşerken, aniden sandalyeden kalkan Yiğit'in hızlı ilerleyişi ile başımı çevirip gittiği yolu izledim.

"Ne oldu ki acaba?"

Annemin sorgulayıcı bakışları benim de merak dolu gözlerim ile buluştuğunda tekrar Yiğit'in arkasından baktım.

"Ben bi' baksam iyi olur."

Sandalyeden kalkmam ile aniden gözüm kararken anneme belli etmeden masadan destek alıp, adımladım.

Korkuyordum. Garip bir histi.  Canım yanmıştı.

Üst katta bulunan lavaboya yürüyüp kapıya yaklaştım.

Elim kapı pervazına güç almam için dayanmıştı. Diğer elimi de kapıyı çalmak için hazırda tutuyordum.

"Mavi, sanırım bir yanlışlık oldu. Bana yolladığın fotoğrafa bakar mısın hemen?"

Sinir ile karışık çıkan ses Yiğit'e aitti.

"Ben de yanlışlıkla attığını düşünmüştüm zaten. Ekin'e falan atacaktın sanırım. Bir de rica etsem, yanlış anlama ama bana artık mesaj atma, beni belli belirsiz zamanlarda arama. Lütfen!"

Kapı dinliyordum. Paranoyak olmuştum ve garip şeylerden şüpheleniyordum. Kendime gelsem iyi olurdu.

Kapıyı çalıp, içeri girdiğimde Yiğit beni görünce kulağındaki telefonu indirdi.

"Kötü bir şey mi var? Aniden kalktın. Merak ettim. Biriyle konuşuyordun sanki."

Yiğit, kırmızı tuşa basıp aramayı sonlandırdığında telefonu cebine atmıştı.

"Biriyle konuşuyordum, sevgilim. Kötü bir şey yok ama benim acilen Ekin'e gitmem gerek. Kusura bakma."

Beni ardında bırakıp, çıkıp gittiğinde elimi dönen başıma yaslayıp gözlerimi kapattım. Sakinleşmeye çalışıyordum.

Ama içimdeki hakim olamadığım benliğim ortaya çıkmıştı. Yapacaktı işte düşünmeden, ilk istediğini.

Arka cebimden çıkardığım telefon ile hemen mesaj bölümüne girmiştim.

Duygu: Mavi, müsait misin? Görüntülü arayabilir miyim seni?

Bunu neden yaptığımı bile bilmiyorken, arkamdaki aynaya dönüp yüzümü inceledim. Sarı bir ten rengine bürünmüştüm.

Kendinden utanmalısın. Arkadaşından şüphelendiğin için ne hâllere girdin ahmak Duygu?!

Elimin üstündeki telefon titrerken, gelen mesaja bakmak için ekrana döndüm.

Mavi'li: Şu an müsait değilim. Üzerimi giyinmedim daha. Giyinmem gerek. İyi akşamlar.

Neydi bu? İyi akşamlar yazıp, resmen beni tıpışlamıştı.

"Saçmalık. Belki morali bozuk, belki konuşmak istemiyor kız. Kraliçe falan mıyım ki ben herkes bana zaman ayırmak zorunda kalsın? Saçmalıyorsun Duygu."

Aynada gözlerimin içine bakarak koşup kendimi inandırmaya çalışıyordum.

Elimdeki telefonu hırsla önümdeki zemine bırakırken, suyu açıp yüzümü yıkadım.

Kimi kandırıyordum ki?

Masadayken, Yiğit'in suratına bakarken gözlerim ekrana kaydığında görmüştüm.

Mavi'nin özel bir fotoğrafını Yiğit'e attığını görmüştüm.

●●●

Uzun süre oldu ha?!

Haberlerdeki ölüm sayıları
hepimizin psikojisini bozmuştur.
Benim de bozulmuştu.
Sonra kendimi uzak tuttum haberlerden.
Sanki haberlerden uzak dursam insanlar ölmeyecekmiş gibi...

Bu sefer de en yakınlardan geldi
ölüm haberleri.
1 değil, 2 değil, çok fazla. Çok.
Kaderden kaçılmıyor mu demek gerek?!

Kendinize dikkat edin.
Özünüze mukayyet olun.

İyi Günler.💚

Continue Reading

You'll Also Like

37.6K 2.2K 37
(Bölümler düzenlenmeye başladı. Bazı bölümler düzenlendi.) "... adam çok sevmesine rağmen yine kızı terk etmiş." 3 Genç kız Özel Yurt Erkek Lisesinde...
1.8K 219 32
İsel:Kalbim nerede kaldın ? Kalbim:Kalbin, şu an da cevap veremez. Kalbim:Kalbin, seni aldatıyor. . . . . Tüm hakları aklımdadır. Bir uğramaktan zara...
2.1K 126 23
İzmir'den İstanbul'a gelen Yosun yeni okuluna merhaba der . Aynı zamanda serseri bir çocuğa da merhaba demek zorunda kalır. Bu çocuğun hayatına balık...
1.5M 26.5K 33
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...