VİKİNG SAVAŞÇISI

Av biyazar

72.2K 4.9K 1.2K

O bir Türk ama aynı zamanda bir Viking Savaşçısı... Asya arkadaşına hediye etmek için aldığı antika bir saat... Mer

BÖLÜM 1 - SAAT
BÖLÜM 2 - ÖLÜM UYKUSU
BÖLÜM 3 - KRAL BJORN
BÖLÜM 4 - YENİ AİLE
BÖLÜM 5 - SAVAŞ
BÖLÜM 6 - YAZI / TURA TANRILARIN KUMARI
BÖLÜM 7 - MERHAMET
BÖLÜM 8 - ZORLU YOLCULUK
BÖLÜM 9 - İNFAZ
BÖLÜM 10 - TUTSAK
BÖLÜM 11 - İFTİRA
Bölüm 13 - DÜĞÜN
Bölüm 14 - TUZAK
BÖLÜM 15 - HÜKÜM
BÖLÜM 16 - İNTİKAM
BÖLÜM 17 - PİŞMANLIK
Bölüm 18 - ASYA
Bölüm 19 - KUTLAMA
Bölüm 20 - HAZİNE

Bölüm 12 - Venire

3.2K 306 52
Av biyazar

Venire hiç sıkılmadan şöminenin başında saatlerce kızıl kadını dinledi. Nihayet yorgunluğa yenik düşüp uykuya daldığında ise kendi kendine uzun bir süre alevleri izleyerek düşündü. O yaşlı cadının bu iftirayı neden attığını anlamak çok da zor değildi... Fakat zavallı kadının hiç bir şeyden haberi yoktu, kurtlar sofrasına düşmüş masum bir kadındı sadece ve Ragnar'ın hak etmeyeceği kadar güzel ve iyi kalpliydi. 

Aptal kardeşinin bu yaptıklarına inanamıyordu. O kadar kolay dolduruşa gelmiş ve kadına saldırmıştı ki... Üstelik gece yarısı olmasına rağmen hala ortalıkta yoktu...

Venire kızıl kadına baktı, onun sabahki hali gelmişti aklına. Sıcak suyun etkisiyle pespembe olmuş beyaz teni ve alev gibi yanan öfkeli gözleri kadına çok farklı bir hava katmıştı. Şimdi ise şöminenin önünde kıvrılmış bir kedi gibi uyuyordu. Venire onu uyurken saatlerce seyredebilirdi. 

'Ah Ragnar. Seni küçük aptal!'

İşte o an kararını verdi. Ragnar'ı bulacak ve ona bu yaptığını ödetecekti. Eğer kadın ona dönmek istemezse Venire ona sahip çıkardı. Bu hoş karşılanmayacaktı belki fakat Ragnar zaten onu istemediğini defalarca söylemişti. Evlilikleri de tanrıların huzurunda henüz tamamlanmamıştı. Şu an için Venire'i durduracak hiç bir şey yoktu.

Kadını uyandırmamak için yavaşça yerinden kalktı. O yokken şöminenin sönmesi ihtimalini düşünerek kürklerinden biriyle kadının üzerini örttü. Daha sonra sessizce evden ayrıldı. Soğuk geceye adımını atar atmaz şefkat duygusu çabucak yerini öfkeye bıraktı. Karların içinde yürürken kaşlarını çatmış, yumruklarını sıkmıştı artık savaşa hazırdı ve

'Tanrılar yardımcın olsun Ragnar.' diye düşünmekten kendisini alıkoyamadı.


Ragnar kadın evi terk ettiğinden beri öfkeyle evin içinde volta atıyordu. Sinirden bir lokma bile yemek yememiş hatta sofrayı yerle bir etmemek için kendini zor tutmuştu. 

Kadın ona tokat atmıştı.

Bir kadın Ragnar Lothbrook'a tokat atmıştı!

Bunu herhangi biri yapmış olsaydı cezası kesinlikle ölüm olurdu ama bunu yapan karısıydı ve ne yazık ki onu öldüremezdi. Başka bir şekilde cezalandırmak zorundaydı. Bildiği bir şey varsa o da bu hareketin kesinlikle kadının yanına kalmayacağıydı.

Ragnar içten içe kadını bulması gerektiğini biliyordu fakat gecenin bir yarısı yalnız başına nereye gitmiş olabilirdi ki?

Nasıl bulacaktı? Bu sorular saatlerdir onu yiyip bitiriyordu.

Muhtemelen ormanında derinliklerinde kaybolacak diye düşündü Ragnar. Sonra da eğer donarak ölmemişse açlıktan ölecekti. Bir kaç gün sonra köyden biri Ragnar'ın karısının cansız bedenini bulacak ve daha kendi karısını bile koruyamadığı için onu en iyi ihtimalle krallıktan men edecek, en kötü ihtimalle ise öldüreceklerdi.

Ragnar bu düşünceler üzerine iyice deliye döndü.

"Aptal kadın!" diye öfkeyle bağırdı ve duvara oldukça şiddetli bir yumruk attı. Bu hareketi bile öfkesini yatıştırmaya yetmemişti...

Saat gece yarısını geçiyordu ve artık kadını bulmak zorundaydı. Üzerine bir şeyler geçirip kendisini dışarı attı fakat hala onu nerede bulabileceği hakkında hiç bir fikri yoktu. Hatta aramaya nereden başlayacağını bile bilmiyordu. Talim alanına doğru yürümeye başladı açıklığın ortasına geldiğinde durup derin bir nefes aldı ve buz mavisi gözleriyle gecenin karanlığında ay ışığının aydınlattığı kadarıyla etrafa göz gezdirdi. 

O sırada sol tarafından ayak sesleri geldiğini fark etti ve dikkatini oraya yöneltti. Gelen iri yarı biriydi kızıl kadın olmadığı aşikardı. Ragnar hayal kırıklığına uğramış bir şekilde orada dikilmeye devam etti. Fakat ayak sesleri iyice yaklaşmaya başlamıştı. Ragnar dikkat kesildiğinde adamın ona doğru gelmekte olduğunu anlamıştı fakat bu mesafeden kim olduğunu henüz anlayamamıştı.


Venire talim alanının ortasında Ragnar'ı gördüğünde çok sevinmişti. Şimdi onu dışarda istediği gibi dövebilirdi. Adımlarını sıklaştırdı ve öfkesi de attığı her adımda git gide büyüyordu. Ragnar hala onun kim olduğunu anlayamamıştı fakat bir kaç adım daha attıktan sonra Ragnar'ın yüzündeki rahatlama ifadesi gelenin Venire olduğunu anladığını gösteriyordu. Nitekim bu rahatlama çok uzun sürmeyecekti.

Venire aralarındaki mesafeyi kapatır kapatmaz Ragnar'ın yüzüne oldukça şiddetli bir yumruk atarak adamın geriye doğru sendelemesine neden oldu. 

Ragnar neye uğradığını şaşırmıştı. Venire öfkeyle hızlı hızlı solurken Ragnar da onun üzerine yürüdü. İki genç savaşçı şimdi yumruk yumruğa kavgaya girişmişlerdi fakat kimse bu kavganın nedenini bilmiyordu.

Ragnar bir sonraki yumruk darbesiyle Venire'i yere serdiğinde dirseğini onun boğazına dayayarak yere sabitledi ve 

"Senin derdin ne be adam!" diye öfkeyle bağırdı. 

Venire'in gözlerinden ateş fışkırıyordu. Ragnar'ı bir tekmeyle üzerinden atıp 

"Sen tam bir pisliksin!" diye bağırdı ve ona tekrar saldırmadan önce

"Bu yüzden seninle anladığın dilden konuşuyorum." dedi. Bunun üzerine Ragnar'ın karnına inen yumruk genç adamın nefesinin kesilmesine neden oldu ve söyleyecekleri boğazında düğümlendi...

Ragnar şimdi iki büklüm olmuş öfkeli gözlerle Venire'e bakıyordu. Onu oracıkta öldürebilirdi. Hemen kendini toplayıp saldırıya geçmeye hazırlandı. Venire ise onun etrafında daireler çizerken hem saldırıya hazırlanıyor hem de konuşmasına devam ediyordu

"Gücün yalnızca bir kadına yetiyor değil mi ? Seni aşağılık herif." 

Ragnar bu sözler karşısında hayrete düşmüştü. Venire bu olayı nasıl öğrenmişti?

"Karım nerede!" diye kükredi.

Venire ona cevap vermeyecekti. 

Ragnar onun boğazına yapıştı. 

"Karım nerede dedim seni adi herif!" 

Venire zar zor nefes alıyordu bu yüzden sadece 

"Gü-güvenli bi-bir yerde." dedi öksürüklerin arasından.

Ragnar bu sözün üzerine onu bırakıp deli gibi koşmaya başladı. Bunu ona nasıl yaparlardı! 

Venire de zar zor kendini toparlayıp Ragnar'ın peşinden koşmaya başlamıştı fakat ona yetişmesi çok zordu. Ragnar normalde de inanılmaz hızlıydı zaten bir de bu kadar öfkeliyken... 

Venire'in evine ulaştığında genç savaşçı kapıya omuz atarak içeriye daldı. Tahta kapı büyük bir gürültü çıkararak arkadaki duvara vurmuştu ve bunun etkisiyle Asya şöminenin önünde uyuduğu yerden korkuyla sıçramıştı. 


Ragnar kapıyı öyle hiddetli vurmuştu ki Asya deprem oluyor sanmıştı. Yattığı yerde şok içinde doğruldu ve korku dolu gözlerle Ragnar'a bakmaya başladı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Ragnar kadına 

"Toparlan. Gidiyoruz!" diye bağırdı. 

Bu adam asla iflah olmaz diye düşündü Asya. Yattığı yerden doğrulup ayağa kalkmıştı.

"Hayır." dedi sertçe. Onun bu sözleri Ragnar'ı daha da çok öfkelendirmişti. 

"Sen benim karımsın ve sana ne dersem onu yapacaksın." 

Asya tam ağzını açacakken Venire bir hışımla kapıdan girip Ragnar'ın karşısında dikildi. Göz ucuyla Asya'ya bakıp

"İstemediğin hiç bir şeyi yapmak zorunda değilsin." dedi. İki adam yumruklarını sıkmış hiddetle birbirlerine bakıyorlardı. Venire resmen Ragnar'a meydan okumuştu.

Ragnar da ona karşılık verdi

"O benim karım. Bu mesele seni hiç ilgilendirmez!" dedi. Venire ise sıkılı olan yumruğunu Ragnar'a kaldırmaya hazırlanıyordu. Asya bu iki adamın onun yüzünden kavga etmelerine müsaade etmeyecekti. 

Onlara dikkatlice baktığında hali hazırda yüzlerinin kan revan içinde olduğunu fark ettiğinde şok oldu. Asya uyurken neler olmuştu böyle.

"Kahretsin" diye söylendi. Bu iki savaşçı tekrar birbirlerine girmeden önce hemen bir şeyler yapmalıydı. 

Derin bir nefes aldı ve kendisini ateş hattına attı... Ragnar ile Venire'in aralarına daldı.

Yüzünü Venire'e dönerek 

"O haklı." dedi sadece.

Venire kadının bu sözleri karşısında donup kalmıştı. Sadece bir kaç saat önce adamdan nefret ediyorken şimdi söyledikleri... Öfkesini bu kez kadına yöneltti

"Haklı falan değil. Onunla gitmeyeceksin."

Asya derin bir iç çekti. Hepsi birbirinden daha inatçıydı ve artık hangisiyle uğraşacağını şaşırmıştı. Elini Venire'in omzuna koydu ve sakin bir sesle konuşmak için kendini zorladı

"Evet gideceğim çünkü şu an onun karısıyım..." Biraz duraksadıktan sonra başını kaldırıp genç adamın gözlerinin içine baktı. Venire şimdi halinden memnun görünüyordu gözlerinde muzip bir parıltı vardı ve Asya'nın lafını böldü

"Hayır değilsin. Henüz." Bu sözler üzerine Asya kaşlarını çattı Ragnar'a baktığında ise onun o her zamanki kendine güvenen duruşundan eser olmadığını gördü. Venire'in bu sözleri onu rahatsız etmişti. 

Asya başladığı işi ne olursa olsun bitirmeliydi bu yüzden sözlerine devam etti

"Beni dinlediğin için çok teşekkür ederim ama şimdi gitmeliyim." dedikten sonra elini yavaşça genç adamın omzundan çekti ve kapıya yöneldi.


Venire kadının bu dokunuşu karşısında ne yapacağını bilemez halde öylece kalakalmıştı. Ses tonu hem yumuşak hem de oldukça kararlıydı bu yüzden ona karşı çıkamamıştı. Ona teşekkür ettiğinde sadece başını sallamakla yetindi. Söyleyecekleri boğazında düğümlenmişti. Genç kadın kapıdan çıkarken 

"Umarım ne yaptığını biliyorsundur..." diye mırıldandı. 

Ragnar ile Asya evden ayrıldıklarında Ragnar halinden oldukça memnundu. Kadının Venire'e dokunması dışında her şey istediği gibi gitmişti fakat bu durum genç kadın için geçerli değildi. Önden yürüyor ve Ragnar'a hiç bakmıyordu. Evin yolunu bilmemesine rağmen öylece yürümeye devam ediyordu. Ragnar ise onun inadını artık yavaş yavaş öğreniyordu. Sırf onunla konuşmamak için diğer kasabaya bile yürürdü. 

Yanlış yöne gitmeye başladığında kadının kolunu kavradı. Asya mecburen ona doğru dönüp gözlerini Ragnar'a dikti.. Ragnar ise sadece

"O tarafa değil" dedi ve onu diğer yöne doğru götürmeye başladı. Asya'nın öfkesi geçmemişti fakat Ragnar'ın ses tonu gayet yumuşaktı bu yüzden ona karşı çıkmadı. 

Asya onunla eve dönmek için Venire'in karşısına geçtiğinde bu Ragnar'ın hoşuna gitmişti. 

'En azından yapılması gereken doğru şeyi biliyor' diye düşündü. Kızıl kadın zamanla onların kültürünü ve bu kültürdeki yerini öğrenecekti. Bunu tek başına yapamazsa Ragnar ona seve seve öğretirdi. Şimdi Ragnar bir adım önde kadın ise onun arkasında eve doğru yürüyorlardı. Yol boyunca ikisinin de ağzını bıçak açmadı. Ragnar onun ne düşündüğünü ölesiye merak etse de yüz ifadesinden hiç bir şey anlayamıyordu...

Nihayet eve vardıklarında Ragnar normalde yaptığının aksine bu sefer sessizce kapıyı açıp içeri girdi ve yine ondan hiç beklenmeyecek bir şekilde kapıda durup kadının içeri girmesini bekledi. Asya bu hareketi karşısında o kadar şaşırmıştı ki...

Ragnar eve girdikten sonra odaya doğru yürüyüp yatağın ucuna oturdu. Oldukça zorlu bir gece geçiriyordu. Asya da mecburen onu takip etti. Ne yapacağını bilemez halde öylece dikiliyor ve sağa sola bakıyordu. O sırada Ragnar yüzünü avuçlarının içine aldı. eliyle yüzünü sıvazladığında farkında olmadan bir kaç saat önce kabuk tutmuş bir yaranın açılmasına neden oldu.

Sıcak kan ellerine bulaştığında

"Kahretsin" diye mırıldandı. Canı acımıyordu fakat şimdi yarayı temizlemesi ve kanamanın durmasını beklemek zorunda kalacaktı. 

Asya ona döndüğünde Ragnar'ın alnındaki yaranın kanamaya başladığını gördü. Ragnar bir bez parçasıyla kanamayı durdurmaya çalışıyordu. Asya ona doğru yürüdü 

"Ragnar. İzin ver yarana bakayım." dedi. Fakat o genç kadını umursamamıştı. 

"Gerek yok." dedi ve Asya'ya arkasını döndü. Asya ise gerçekten öfkelenmişti koluna dokunup genç adamı kendine çevirdi uzanıp elindeki bezi aldı ve yarasına dikkatlice baktı. Ragnar nihayet karşı çıkmayı bırakmıştı. O farkında değildi fakat yara çok derindi temizlenmesi gerekiyordu hatta belki de dikiş bile atılması gerekebilirdi. 

Asya hiç bir şey demeden adamı yalnız bırakıp mutfağa yöneldi. Yarayı temizleyebileceği bitkileri arıyordu. Nihayet mutfağın altını üstüne getirerek de olsa aradığı bitkileri buldu. Onları bir miktar suyun içine atıp kaynamaları için bıraktı o sırada temiz bir kaç bez, iğne ve iplik aramaya koyuldu. 

Ragnar mutfakta kopan gürültüyü duyabiliyordu fakat artık kadının işine karışmaması gerektiğini öğrenmişti. Bu yüzden bezi yaraya bastırmaya devam ederek odanın içinde geziniyordu. Bir süre sonra genç kadın elinde bir sürü malzeme ile odaya geldi Ragnar'ın karşısında dikilip yatağı işaret ederek

"Otur şuraya" dedi. 

Ragnar kadının kararlı ses tonu karşısında tek kaşını kaldırarak ona baktı ama bu kez ona karşı çıkmadı ve yatağa oturdu. 

Asya elindeki tasın içinden ıslak bezi çıkararak iyice sıktı daha sonra dikkatlice yarayı temizlemeye koyuldu. Adamdan nefret etse de defalarca kadının hayatını kurtarmıştı bu yüzden Asya da bu küçük yardımı ona borçlu olduğunu düşünmüştü. Ragnar'ın yarasını temizlerken dikkati onun yüzündeki diğer yaralara takıldı. Genç adamın yüzünde irili ufaklı o kadar çok yara izi vardı ki... Asya bu kadar çok yarayı ne zaman almış olabileceğini merak etmekten kendini alamadı. Sonra adamın yüzünü incelediğini fark edip utandı ve hemen yarayı dikme işine geçmeye karar verdi. 

Ragnar ise hiç sesini çıkarmadan oturuyor onun bu ne yaptığını bilen kendinden emin tavırlarının ne kadar hoş olduğunu düşünüyordu. Fakat bu sessizliği genç kadının elindeki iğne ve ipliği görene kadar sürebilmişti. Ragnar'ın gözleri kocaman açıldı

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!" diye bağırdı şaşkınlık içinde. Ciddi ciddi onun yarasını dikmesine müsaade edeceğini düşünmüyordu her halde...

"Bu biraz acıtacak ama üzgünüm Ragnar yara çok derin. Dikilmesi gerekiyor" dedi genç kadın. O kadar rahat davranıyordu ki Ragnar buna inanamıyordu. 

"Hayır kesinlikle olmaz." dedi. 

Asya bu sözler karşısında gülümsemesine engel olamadı. 

"Yoksa koskoca Ragnar Lothbrook küçücük bir iğne ve iplikten mi korkuyor?" diye küstahça bir soru yöneltti genç kadın.

Ragnar bunun üzerine çenesini sıkarak cevap verdi

"Lanet olsun. Ne yapıyorsan yap kadın." diyerek tekrar önceki yerine oturdu. 

Asya ise bir savaşı daha kazanmanın mutluluğuyla iğneye ipliğini geçirdi ve daha sonra bir eliyle Ragnar'ın çenesini tutup yarasını görebileceği hizaya getirdi. Genç kadının bu dokunuşu karşısında Ragnar irkilmişti. Kadının dokunuşu o kadar nazikti ki savaşçı buna hiç alışık değildi. Asya onun yarasını dikerken genç adam kaskatı bir şekilde işlemin bir an önce bitmesini bekliyordu ve kadının her hareketini dikkatlice izliyordu. Bu da Asya'nın biraz gerilmesine neden olmuştu. Nihayet dikme işi de bittiğinde Asya ona 

"Bu kadar" dedi. Geri çekilip bir süre Ragnar'ın gözlerinin içine baktı. Ragnar da bakışlarına ona sabitlemişti ikisi de bir süre hiç bir şey söylemeden öylece birbirlerine baktılar. O an Ragnar'ın aklına Venire'in sözleri geldi. Artık ne yapması gerektiğini biliyordu. Bunu yapmak zorundaydı... Herkesin iyiliği için.

Sessizliği bozan Ragnar oldu. Gürültülü bir şekilde boğazını temizleyerek ayağa kalktı ve 

"Teşekkür ederim." dedi. Asya onun bu sözleri bilerek mi sertçe söylediğini yoksa onun normal halinin hep böyle mi olduğunu tam anlayamasa da genç savaşçı ona ilk defa teşekkür etmişti. Bu da bir gelişmeydi.. 

Arkasını dönüp kirli bezleri tasını ve diğer malzemelerini toplamaya koyuldu. Bunları ne yapacağını şimdilik bilmiyordu ama yarın Boda'ya sorardı. Bu yüzden mutfakta bir kenara bırakıp odaya geri döndü. 

O bunları yaparken Ragnar da her zamanki gibi yatmak için üstündekileri çıkarmaya koyulmuştu. Asya göz ucuyla ona baktığında sadece yüzünün değil bütün vücudun yara bere içinde ve morarıklarla kaplı olduğunu fark etti. Anlaşılan Venire ile ikisi çok ciddi bir şekilde kavga etmişlerdi. 

Asya buna neden üzüldüğünü anlayamamıştı -adamdan zerre kadar haz etmiyordu- ama yine de Ragnar'ın onun yüzünden yaralanmış olması genç kadının moralini bozmuştu.. 

Nihayet Asya da çizmelerini çıkarıp yatağın ucuna kendini atabilmişti. O kadar zorlu bir gün olmuştu ki her şeyi unutup bir an önce uyumak istiyordu. Fakat tam uykuya dalacakken Ragnar'ın sözleri sessizliği bıçak gibi böldü

"Angroboda'ya söyle hazırlık yapsın. 

İki gün sonra düğünümüz olacak..." 

------------------------------

DEVAM EDECEK...


Arkadaşlar kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Beğendiyseniz yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :) yorumlarınız benim için çok değerli

Ragnar ve Asya'nın düğününde görüşmek üzere

Keyifli okumalar dilerim :)


Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

143K 6.2K 14
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
7.3M 274K 48
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
2.4M 103K 27
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...
220K 3.7K 28
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...