0.2

2.2K 210 81
                                    

BAŞLANGIÇTA


Günümüz

Lee Donghyuck'un Günlüğü


Sevgili Günlük,

Jungwoo, hayatımda şu an olduğum ayarsız bireye dönüşmeme sebep olan olayları sıraya koymama yardımcı olmak için seni kullanmamı tavsiye etti. Beni huysuz ve duygusal anlamda soğuk birisi yapan bazı sağlıksız ilişkileri incelememi istiyor. Ben de o yüzden, bütün pişmanlıklarımın en büyüğüyle başlayayım diye düşündüm.

Yani Mark Lee'yle...

Onu ilk gördüğümde, daha yeni tanıştığım biriyle anal seks yapıyormuş gibi davranıyordum.

Off! Bu kulağa gerçekten de kötü geliyor.

Açıklamama izin ver.

Dans, müzik ve görsel sanatların yanı sıra, ülkedeki en prestijli tiyatro okullarından birini bünyesinde barındıran özel bir üniversite olan The Grove Sahne Sanatları Akademisi'ne girmek için seçmelere katılmıştım.

Eski bir bağ arazisine kurulmuş olan okul Seul, Gangnam'da yer alıyordu ve son zamanlarda Kore'nin en yetenekli tiyatro sanatçıları ve ekran yüzlerini yetiştirmişti.

Kendimi bildim bileli orada eğitim görmenin hayalini kuruyordum. O yüzden lise son sınıfta bütün arkadaşlarım üniversitelere doktor, avukat, mühendis ve gazeteci olmak için başvururken ben oyuncu olmak için başvurmuştum.

The Grove, birçok nedenden dolayı ilk tercihimdi. En basiti, ülkenin annemlere en uzak yanına gitmekti.

Annemleri sevmediğim için değildi. Çünkü onları seviyordum. Ama annem ve babam hayatımı nasıl yaşamam gerektiğine dair belli fikirlere kapılmışlardı. Tek çocuk olduğum ve bu nedenle de her şeyi onların takdirini kazanmak için yapmaya programlanmış olduğum için onların bütün gerçek dışı ideallerine göre yaşadım aslında.

Lise son sınıfa geldiğimde hiç alkol almamış, sigara içmemiş, annemin sağlıklı ama tatsız tuzsuz vejetaryen yiyeceklerinden başka bir şey yememiş ya da bir erkekle birlikte olmamıştım. İkisi de beni tamamen görmezden gelse de, birbirlerine çıkışsalar da ya da hiç evde olmasalar da, ben her zaman evde olmam gerektiği zaman evde olurdum.

Annem sorunları çözen türden biriydi. Her zaman kendini ya da beni daha iyi bir hale getirme ihtiyacı duyardı. Ben sakardım. O yüzden beni bale kursuna yazdırdı. Şişmandım. O yüzden yediğim her lokmayı izledi. Utangaçtım. O yüzden beni tiyatro kursuna gönderdi.

Tiyatro dışında, beni yapmaya zorladığı her şeyden nefret ediyordum. Sadece tiyatro yanıma kâr kaldı. Görünüşe göre bu konuda oldukça yetenekliydim de. Birkaç saat boyunca başka birisi gibi davranmak mı? Evet, bu benim için harika bir şeydi.

Babamın yetişmemdeki en büyük katkısı nereye gidebileceğim, kiminle görüşebileceğim ve ne yapabileceğime dair katı kurallar koymaktan ibaretti. Onun dışında, çok yanlış bir şey yapmadığım sürece beni görmezden gelirdi. Bir şeyleri doğru yaptığımda daha az bağırış çağırış ve cezalandırmanın olduğunu çabucak öğrendim. İyi notlar almam onu mutlu ediyordu. Tiyatro ve topluluk önünde konuşma derslerinde ödül almak da öyleydi.

Bu nedenle çok çalıştım. Bir genç adamın babasının dikkatini çekmek için çalışması gerektiğinden çok daha fazla. İnsanları memnun etmeye yönelik bütün saplantılarımın ondan geldiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

All The Things He Said ||  MarkhyuckWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu