BÖLÜM 10 - TUTSAK

En başından başla
                                    

Keskin buz mavisi gözlerini kızın altın sarısı gözlerine kilitlemişti ve

" Anlaşıldı mı?" dedi. Bir an bile gözlerini kırpmadılar. Asya da ona aynı şekilde karşılık verdi

"Evet anlaşıldı." dedi.

Bunun üzerine Ragnar ardından kapıyı sertçe çarparak evden ayrıldı. Asya derin bir nefes aldı. Az önce neler olmuştu? Neler yapmıştı öyle? Yere yığılmamak için kendisini zor tutuyordu. İşte o an aklına geldi.

Sigrid...


Asya onu tamamen unutmuştu. Koşa koşa yanına gitti. Sigrid iki büklüm olmuş yerde oturuyor ve hala ağlıyordu. Asya onu ilk defa bu kadar perişan görüyordu. Hemen ona sarıldı ve sakin bir ses tonuyla olanları anlattı. Canlarının bağışlandığını ama ikisinin de artık birer tutsak olduğunu anlatmaya çalışıyordu ki Sigrid bağışlanma kısmında sevinçten kendini kaybetmişti ve gerisini dinlemeye gerek duymamıştı.

Asya da bunu önemsemedi birbirlerine sarılmış bir halde öylece durdular... Uzun bir müddet o şekilde kalmış olmalıydılar ki hava aydınlanmaya başlamıştı. Onlar kasabaya geldiklerinde gece yarısı olduğunu tahmin ediyordu. Artık herkes güne başlamaya hazırlanıyordu fakat Asya ve Sigrid için daha şimdiden fazlasıyla uzun bir gün olmuştu bile...

Asya onları nelerin beklediğini merak ediyordu. Ragnar ölmekten daha iyi şeyler olmayacak derken neyi kast ediyordu? Neyse ki bu soruların cevabını alması çok da uzun sürmeyecekti. Onlar kendilerini toparlamaya çalışırken evin diğer hizmetlileri ortaya çıkmaya başlamıştı. Muhtemelen konuşulan her şeyi duymuşlardı ama ne olursa olsun o Ragnar'ın karısıydı ve ona bir şey söylemeye cesaret edemezlerdi.

Orta yaşlarda olduğunu tahmin ettiği bir kadın yanlarına gelip onlarla konuşmaya başlamıştı. Yalnız öyle yoğun bir aksanı vardı ki Asya onu anlayamıyordu, Sigrid anlıyor gibi görünüyordu. Omuz silkti bu yeterliydi nasıl olsa Sigrid ona bir şekilde anlatırdı. Kadın onlara peşinden gelmelerini işaret etti. Evi gezdiler ve neyin nerede olduğunu detaylıca onlara gösterdi.

Daha sonra ufak tahta bir merdivenle alt kata indiler. Burada bir kaç şilte ve derme çatma dolaplar bulunuyordu. Asya Sigrid'e döndü

"Sigrid burası ne olmak?"

Sigrid kadını dinledikten sonra

"Burası bizim kalacağımız yer." diye yanıtladı onu.

Tabi ki diye düşündü Asya. Onlar birer hizmetçiydi başka nerede yatacaklardı ki.

Bu durum yukarıdaki devasa yatağı da açıklıyordu.

Evi öğrenme kısmı bittikten sonra sıra işleri öğrenmeye gelmişti. Asya ile Sigrid bütün bir günü kadının etrafında pervane olarak geçirmişlerdi. Kadın tabi ki halinden çok memnundu. İşlerin çoğunu onlara yaptırıyordu. Akşam üzeri olduğunda yemek hazırlıkları başladı ve su taşınması gerekiyordu. Kadın nedense bu görev için -çelimsiz olmasına rağmen- Asya'yı uygun görmüştü. Asya'nın da ona itiraz etme gibi bir lüksü yoktu tabi ki, Ragnar'a söz vermişti. Neyse ki kuyu yakındı evden bile görülebiliyordu fakat tam ortalarında askerlerin talim alanı bulunmaktaydı. Oradan geçemeyeceği için mecburen onların etrafından dolanacaktı bu da yolu ne yazık ki uzatıyordu.

Asya kadının ona uzattı iki kovayı aldı ve kuyuya doğru yürümeye başladı. Askerler bu saatlerde talimlerinin sonuna gelmiş olmalıydılar ki hepsi oldukça yorgun görünüyordu. Onların tam ortalarında hiç de yorgun görünmeyen aksine hala onlara bağırıp çağıran Ragnar yer alıyordu. Asya artık bu adamın insan olmadığı kanısına varmaya başlıyordu.

VİKİNG SAVAŞÇISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin