"Sen saatler önce gitmiştin."

Armağan anlamadığı imadan sonra anladığı bu iğneleyici çıkarım karşısında onun şüphelerini giderebileceğini düşündü. Neyle itham edildiği az çok belliydi.

"Gitmemiştim. Bir şey içip bardan çıkmıştım. Maalesef fazla uzaklaşamadım. Aracım iki sokak arkada bozuldu. Zaten en başta o... bara girme sebebim de biraz ısınmak içindi."

Hasret duraksamanın olduğu yere gelebilecek pek çok sıfat sıralayabilirdi. Pis, iğrenç, boktan, bayağı... Kelimelere bürünmeyen düşüncesi sanki yüzünden okunmuyormuş gibi... Neyse ki, çalıştığı yeri kimin nasıl betimlediği takacağı son şeydi o anda.

"Hava çok soğuk değil ki."

"Biliyorum. Ben üşüttüm biraz. Ve aracımdan inip adına güvenerek o bara girdim."

"Ne yani, sırf barın adı 'hot&hotter' diye mi daldın o... bara?"

"Aynen öyle. Viskiyi tek dikişte içince işe de yaradı aslında. Isındım, kalktım ve arabamda hazır ısınmışken uyumak istedim. Senin çığlığını duyana kadar uyuyordum."

Armağan'ın etrafına bakınarak, sanki o şekilde yan yana durmaları magazinsel bir haber değeri taşıyormuş, birileri onları görürse başı ağrıyacakmış halleri Hasret'i huzursuz etmeye yetti. Bir tarafı hemen eve gitmek, babası görmeden kendindeki hasarı en aza indirgemek istiyordu. Diğer yanı, elinde olsa onu kurtarmazmış ancak annesi onu iyi bir beyefendi olarak büyüttüğü ve zor durumda kalmış bir kadına sırtını dönemediği için kurtarmış gibi yanında eğreti duran adamın hikayesini merak ediyordu. Acısının izin verdiği ölçüde yavaşça kaldırıma oturdu tekrar.

"Arayacak kimsen yok mu?"

"Telefonumun şarjı bitti. Arabanın elektrik aksamında bir sıkıntı var sanırım, marş basmıyor. Şarj edemedim."

Şimdi biraz anlam kazanıyordu bazı şeyler. Nisan olmasına rağmen hava, Hasret'i üstünde ceketle bile titretecek derecede serindi. Adam dediği gibi şifayı kapmışsa bozuk arabada, klima çalışmayacağı için sabaha dek üşüyebilir ve daha beter hasta olurdu.

"Benden arayabilirsin her kimi arayacaksan."

"Şoförümü işimiz bittikten sonra yollamıştım. Numarasını ezbere bildiğim biri yok."

Şoförler, tabancalar diye geçirdi aklından Hasret. Mafyavari adama ne iş yaptığını merak etse de soracak değildi. Sırf mendiline değer biçse barın tapusunu üstüne yapması lazımdı. Adamın her bir detayı zenginliğin bağrından kopmuş gelmiş olduğunu bas bas bağırıyordu. Bıraktığı bahşiş bile kabarık cüzdanını arz ediyordu zaten. Daha fazla orada kalmaya lüzum görmedi. Kendisine iyilik yaptığı için ona teşekkür edecek ve babası meraktan ölmeden eve geçecekti.

"Ben tekrar teşekkür ederim. Seni güzellik uykundan uyandırdığım için kusura bakma. Hem yakınlarda otel var, aklında bulunsun."

"Tavsiye için teşekkürler ama otelde kalmam."

Hasret tavsiyeni kıçına sok desen daha samimi olurdun diye düşündü. Çünkü birilerinin aklına ihtiyacı olmadığını belirten bir tonlamayla ettiği teşekkür bunun kanıtıydı. Kasıntı heriften en az altı kilometre uzakta olmalıydı, yani evinde ama sinirine dokunan adamın kibiri onu adım atmaktan alıkoyuyordu. Tavsiyelerine devam edecekti.

"Taksiyle evine geç."

"Bana ait olmayan bir yerde uyumayı, benim olmayan bir araca binmeyi tercih etmiyorum. Sen? Eve mi?"

Seni TanıyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin