32.Bölüm "Yeniden"

Start from the beginning
                                    

Gözlerim odanın içinde gezerken koluna baktım." Okula gitmedin. Sınavların ne oldu? "omzumu silktim. Bir kaç gün sonra olsam ölmezdim ya. Zaten çalışmamıştım bu psikoloji ile hiç yapamazdım.

" Sen ne yapacaksın? " sıkıntılı nefes verdiğini işittim.

" 1 hafta rapor çekerim. Bu kolla zaten bir şey yapamam. " kolunu kaldırıp bana gösterdiğinde kafamı salladım ve ona baktım. Bana baktığını görmemle heyecanlandım.

Sanki ilk defa bana bakıyordu.
Bu neyin kafasıydı?

"İyi ben gideyim." ayağa kalktığımda o da aceleyle ayağa kalkıp önüme geçti.

" Olmaz. Annemler gönderdim refakatçi olarak seni yazdırdım. Gidersem ne yapacağım ben tek elle?" kaşlarım havalandığında ne yapacağımı bilemedim.
İşine gelse yapardı ama gelmiyordu.

İşime gelse bende gidebilirdim ama şimdi gitmeyecektim.
"İyi madem ne yapalım el mecburi zorla kalıcaz. Anneme haber vermem lazım merak eder. Sen yat ayakta durma. " yüzünün güldüğünü gördüğümde kaşlarımı çattım.

"Yani düşersin falan ben senin öküz gibi bedenini nasıl taşıyayım dimi?" yüzünün düşmesiyle yatağa doğru yürüyüp uzandı. Bende dışarıya çıkarken cebimde ki telefonu çıkarıp annemi aradım.

Telefon hemen açıldığında annemin sesini duydum. "Neredesin sen Aleda? Gel artık ve o adamın ailesi yok mu başında sen ne diye yanında kalıyorsun? Unuttun mu kızım?" annemin sinirli sesiyle dudağımı ısırıp gözlerimi kapattım.

Unutamıyorum anne.
Herkes, her şey hatırlatıyor zaten merak etme unutmuyorum.

" Anne durumu kötü biliyorsun sana anlattım. Benim yüzümden ölebilirdi ben buna dayanamam. Tabii ki yanında olmucam bu vicdan azabıyla evde duramam ben. Hem yarın, yarından sonra geliyorum eve merak etme diye aradım." bahane üreten zeki ben ile gülümsedim.

"İnşallah vicdan azabı için orada kalıyorsundur kızım. İnşallah bir daha aynı hataları yapmazsın. " kafamı salladım ve telefonu kapatıp cebime koydum. Kafamda ki kazınan yere dokunduğum da gözlerimi kapattım. Ne zaman iyileşecektim ben? Ne zaman iyileşecektik biz?

Odaya girdiğimde kapıyı kapatıp koltuğa geri oturdum. Üstümde ki kıyafetlerle tebessüm ettim. Cansu dün Barışın geri dönmesi üzerine eve gidip bana da bir kaç bir şeyler göndermişti şoför ile. Kaç gündür banyo yapmasam da temiz kıyafetler içinde kendimi iyi hissediyorum.

Barışa baktığımda bana baktığını gördüm. Kapı açıldığında bakışlarım oraya düştü. "Yemek Geldi!" Bir kadının sesiyle hemen kapıyı açıp yemek dağıtan kadından iki tepsi yemek alıp zar zor içeriye taşıdım.

Güzel kokan yemeklerle kaç gündür aç kalan midem guruldamaya başlamıştı. Hemen masaya yerleştirip masayı ya Barışın yatağının üzerine çekip kenarına oturdum. Barış suratını asıp yemeklere baktığında ben çoktan çorbamo içmeye başlamıştım bile.

"Ben nasıl yiyeceğim?" soruyla beraber kafamı kaldırarak Barışa baktım.

Kafamla diğer elini işaret ettim.
"Sol elinle ye." dediğimde suratını asarak konuştu.

"Aleda ben Sağlağım nasıl solla yiyebilirim? Şuanda senin bana yedirmem gerekmiyor mu? Refakatçim sensin ya." ona hayretle bakakaldım.
Kaşığımk geri koyarak kollarımı bir birine doladım.

"Allah Allah ben mi istedim Refakatçin olmayı Barış? Utanmasan altımızda değiştir dersin sen şimdi. Allah aşkına istersen yaparsın bilmiyor muyum ben seni?" dediğimde suratı sirke satmaya başlayarak sol eliyle zar zor yemek yemeye başladı.

Bu haline çaktırmadan güldüğümde üzerine döktüğünü gördüm.

Marifetsiz!

Hemen peçete alıp üzerini sildiğimde en sonunda kıyamayıp yemeğini ben yedirmeye başladım. Suratında açan cennet bahçesi gibi gülücükler ile bende gülüp kafamı iki yana salladım.

Çocuk gibiydi!

Yemeklerimiz bittiğinde masayı kenara koyup eski yerime oturdum.
Telefonumun titremesi üzerine şarjının az olduğunu gördüm. Sıkıntıyla nefes alıp verdim.

Aşağıda mrsja kutusunda mesaj geldiğini görmemle kaşlarımı Çatıp gelen mesajı açtım.

Ben seni affettim Aleda. Haklı olmama rağmen seni affedip eski arkadaşlığımızı geri döndürmeye çalıştım  ama görüyorum ki hala o adamı seviyor ve affetmek için can atıyorsun. Bu sefer olmaz Aleda. Bu sefer ben kesin olarak hayatında çıkarım.

Şok içinde telefona bakarken gözlerim doldu. Kimse beni anlamak istemiyordu ben ne yapabilirdim ki?

"Kim?" kafamı kaldırıp Barışa baktım.

"Kimse." ayağa kalkıp odadan çıktığımda odadan çıkar çıkmaz göz yaşlarım dökülmeye başladı. Neden bir hayatımda ki insan için diğerinden vazgeçmek zorunda kalıyordum?

Haksızlık değil miydi bu?

Nedne hayat bana gülmüyordu?
Neden ben de diğer insanlar gibi mutlu olamıyordum.?

Bölüm sonu.

Aleda sizce ne yapmalı ya da ne yapacak?

Sinan sizce haklı mı?

KOYU PIRLANTA (TAMAMLANDI.) Where stories live. Discover now