BÖLÜM 9 - İNFAZ

Start from the beginning
                                    


Ragnar zor olsa da doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmıştı. Birazdan öldüreceği genç kadının çenesini tutmuş ve onu sert bir şekilde öpmüştü. Bu tamamen mecburiyetten yapılmış kısa ve hızlı bir hamleydi. Asya neye uğradığını anlayamadan Ragnar arkasını dönüp tekrar evin yolunu tutmuştu. 

Sigrid Ragnar'ın öpüşündeki mesajı almıştı. O asla yumuşayacak bir adam değildi. Nitekim bir sonraki hareketi de bunu kanıtlar nitelikteydi. İki kadına dönüp

"Siz ikiniz! İçeri. " diye kükredi. Sonra da adamlarına ve çılgın kalabalığa döndü

"Herkes işinin başına! Burada tek bir kişi dahi görmeyeceğim.!" diye bağırdı ve herkes çıt çıkarmadan toparlanıp alanı terk etti. 


Asya ise gördükleri karşısında hayrete düşmüştü. Bu adamın gücünden artık iyiden iyiye korkmaya başlamıştı. Kadınlar da kendilerine emredildiği gibi Ragnar'ın peşinden eve girdiler. Fakat buraya ev demek çok büyük haksızlık olurdu. Ragnar'ın sadece salonu koca bir orduyu tek seferde doyurabilecek kadar büyük masalara sahipti. Eve girildiğinde ilk olarak uzun masalar sizi karşılıyordu. Tavanda ve salonun köşelerinde mumlar ve gaz lambalarıyla aydınlatma sağlanmıştı. Ragnar içeri girdiğinde hizmetçiler hemen mumları yakmaya koyuldu. Salonu geçtikten sonra arka tarafta odalar yer alıyordu.

Yan yana bir kaç oda bölmelerle ayrılmış, odalardan birinin tam ortasında bir küvet duruyordu. Asya yıkanacakları zaman bunu bölmenin arkasına çekiyorlar herhalde diye düşündü ama yine de ortalıkta duran bir küvete anlam veremedi. 

Daha sonra tüm evi gezdiklerinde evde sadece bir yatak bulunduğu dikkatini çekti. Bu ihtişamlı yatak tabi ki Ragnar'ın olmalıydı...

Bir de koridorun en sağında mutfağa benzer bir yer vardı ve bütün ev bundan ibaretti. 


Asya düşüncelere dalmışken Ragnar bir hizmetliye "Hayır!" diye bağırdı bunun üzerine zavallı kız eteklerini toplayıp hemen oradan uzaklaştı. 


Ragnar onlara doğru döndü...

Sigrid nefesini tuttu ve 'İşte başlıyoruz... Tanrılar yardımcımız olsun.' diye düşünüp dua etmeye koyuldu.

Ragnar parmağını Sigrid'e doğrulttu ve hışımla onun üzerine doğru yürümeye başladı.

"Sen !" diye kükredi.

"Bütün bunlar senin planındı! Hepsi senin başının altından çıktı.!"


Sigrid durumun bu olmadığına onun inandırabileceğine asla ihtimal vermiyordu ama yine de hayatı için savaşmak zorundaydı. Bu yüzden şansını deneyecekti.

"Ragnar sana yemin ederim bunu planlamadım. Bunu istesem bile planlayamazdım nereden tahmin edebilirdim? Tanrıların huzurunda sana yalvarıyorum açıklamama izin ver..."


Ragnar öfke içinde ona bakıyordu. Kararını vermişti ve kimse onu ikna edemezdi.

"Siz ikiniz bunun bedelini canlarınızla ödeyeceksiniz! Yarın sabah.."


Ragnar'ın öfkesi o kadar yoğundu ki onları şuracıkta öldürmemesi bile mucizeydi. 

Sigrid çaresizlikle yere çöktü ve gözyaşları yanaklarından sicim gibi akmaya başladı. 

"Ragnar yalvarırım Valhalla'ya gitme şansımı elimden alma..." Çünkü bu kocasıyla yeniden birlikte olabilmesi için son şansıydı.

Fakat bu sözler Ragnar'ı daha çok öfkelendirmişti. 

"Senin gibilere Valhalla'da yer yok. Aşağılık kadın!!" diyerek oradan ayrılmaya hazırlanmıştı. 

Asya nihayet olan bitene anlam vermeyi başarmıştı. Bütün bu olanlar onun suçuydu ve Sigrid de onu korumaya çalıştığı için ölecekti. Bunu düzeltmek için ne gerekiyorsa yapmalıydı ve yapacaktı da. 

Asya korkusunu bir kenara bırakarak Ragnar'ın peşinden gitti. Onun uzun adımlarına yetişebilmesi için koşması gerekmişti ve ona ulaştığında genç adam kapıdan çıkmak üzereydi. Asya Ragnar'ı kolundan yakaladı...


"Ragnar dinle!" Asya ona avazı çıktığı kadar bağırmıştı ve savaşçının karşısında korkusuzca dikiliyordu. 

Ragnar bu kez gerçekten afallamıştı. Kızdan böyle bir şeyi kesinlikle beklemiyordu bu yüzden kolunu hızla ondan çekti ve kaşlarını çatarak ona bakmaya başladı. 

Asya hemen onun sessizliğinden faydalandı ve devam etti. 


" Sen gelmek kasaba. Öldürmek iki kadın.. Hemen. Senin insan ne düşünmek Ragnar." eliyle dışarıyı işaret etti onu anlayacağını umuyordu fakat Ragnar'ın yüz ifadesi daha da karanlık bir hal almıştı...


"Umrumda değil" diye bağırdı. Asya bir adım gerilemişti. Tam ağzını açmaya yeltenmişken kapı açıldı ve iri yarı bir adam içeri daldı. 

Adamın yüzünde alaycı ve küstah bir ifade vardı. Asya'yı umursamadan Ragnar'a yöneldi. Onun karşısında durup 

"Kadın haklı Ragnar" dedi. Bacaklarını iki yana açmış, omuzları dik ve iki elini pantolonunun kemerine sokmuş küstahça dikiliyordu. Asya çok şaşırmıştı. Bu adam Ragnar ile böyle konuşmaya nasıl cesaret edebiliyordu. Derken adam salonda volta atmaya başladı. Ciddi bir sesle devam etti


"Kral Ragnar'ın karısı... Geldikten bir gece sonra ormanın kenarında bir yerde ölü bulunuyor. Hmm...

Onu senin öldürdüğünü mü düşünecekler sence? Hayır kardeşim öyle düşünmeyecekler..."


Asya ve Ragnar hipnoz olmuşçasına onu dinliyorlardı. Adam tekrar Ragnar'ın yanına döndü bir elini sertçe Ragnar'ın omzuna yerleştirdi ve gözlerini onun gözlerine dikerek ekledi


"Ne düşünecekler biliyor musun?" Ragnar'ın omzunu  sertçe sıktı ve sesini yükseltti...

"Koskoca kral daha karısını bile koruyamıyor!" Şimdi öfkeden deliye dönme sırası bu tanımadığı yabancıdaydı.

"Tam da bunu düşünecekler." Sonra iki eliyle birden Ragnar'ın omuzlarını kavradı. Bu kez sakin ama tehditkar bir ses tonuyla konuşmasını tamamladı.

"Bizim kültürümüzde kendi karısını bile koruyamayan bir krala ne yaparlar Ragnar..?" diye sordu...

Şimdi salona büyük bir sessizlik hakim olmuştu.


- DEVAM EDECEK-



VİKİNG SAVAŞÇISIWhere stories live. Discover now