BÖLÜM 7 - MERHAMET

Start from the beginning
                                    

Tanrı aşkına bu barbar herifler resmen narin ve hassas kadınları eyersiz ata bindiriyorlardı...

Asya sinirden köpürmüş bir şekilde başını çevirip Sigrid'e baktı. Burada onu anlayabilecek tek kişi oydu.

Fakat Sigrid'in yüz ifadesi oldukça huzurluydu. O halinden hiç de şikayetçi gibi görünmüyordu. Atının üstünde adeta bir tanrıça gibi dimdik oturmuş gözlerini tam karşıya dikmiş ilerliyordu. Bir an bile gözünü kırpmıyor gibiydi. Sonra diğer kadınları incelemeye koyuldu ve maalesef onlarda da hiç rahatsızlık belirtisi yok gibiydi... Sadece çoğunun yüz ifadesinden korkuları okunabiliyordu ve bu da içinde bulundukları durum düşünülünce oldukça normaldi. 

Asya çaresizce önüne döndü ve elindeki dizginlere bakarak bir süre acısını görmezden gelmeye çalıştı. Ama bu konuda pek başarılı olamıyordu. Uzunca bir müddet bununla savaşmasına rağmen artık acı dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. 

Atının dizginlerini tutan adama döndü. Onunla konuşmaya çalıştı, defalarca seslendi ama adam oralı bile olmadı. Bunun üzerine Asya adamın dikkatini çekmek için kolunu yumrukladı adam irkilerek kolunu çekti ve ona bağırdı

"Ne var kadın!" 

Asya bu ses tonu karşısında irkilse de acı o kadar dayanılmaz bir hal almıştı ki sorusunu soracak cesareti kendisinde nihayet bulabildi. 

"Ne kadar yol kalmak?"

"Bir kaç saat!" diye kükreyerek cevap verdi adam. Asya ağzını açtıysa da adam onu görmezden gelerek yine önüne dönmüştü.

'Bir kaç saat...' diye düşündü Asya. Bir kaç saat eyersiz bir atta dayanabilirdi heralde. Bu kadar narin miydi?

Ama yol bitmek bilmiyordu. Ragnar çelik gibi bir ifadeyle en önde tek başına ilerliyor arkasına hiç bir şekilde bakmıyordu. Yalnızca Asya'nın dizginlerini tutan adam ona bağırdığında başını hafifçe çevirir gibi olmuştu fakat bu da o kadar kısacık bir andı ki Asya hayal görmüş de olabilirdi. 

Adamlar da yanlarındaki kadınları hiç umursamıyor yalnızca kaçmamaları için etraflarında çember oluşturmuş bir şekilde ilerliyorlardı. 

Atlar karlara bata çıka zar zor ilerliyordu. Hava yavaş yavaş kararmaya başladıkça rüzgar şiddetini artırmış ve kar yağışı tipiye benzer bir hal almaya başlamıştı. Etrafları ağaçlarla çevrili olmasına karşın bu durum soğuğu ve rüzgarı hiç bir şekilde engellemiyordu. Asya acısının yanında bir de iyiden iyiye üşümeye başlamıştı... 

Bayılacak gibi hissediyordu. Her yerine sancılar giriyordu. Bacaklarının arka kısımları atın kemikleri yüzünden kesinlikle çürümüştü ama artık uyuştuğundan hissetmemeye başlamıştı. Üstelik karnı da acıkmaya başlamıştı. Asya şimdi en çok korktuğu şeyin başına geleceğini hissediyordu. Ne yazık ki buna engel olması artık mümkün değildi. Sandığı kadar dayanıklı olmadığını anlamıştı ve bu koşullara da kesinlikle alışkın değildi. Bu su götürmez bir gerçek olsa da kimse bunu bilmediğinden onlardan onu anlamasını da bekleyemezdi. 

Asya'nın baş dönmesi giderek daha kötü bir hal almaya başladı derken gözleri karardı. 

Duyduğu son şey kendi cılız çığlığı olmuştu...

-----

Sigrid gözlerine inanamıyordu. Zavallı küçük kadın resmen atından düşmüştü. Hem de o kadar sert düşmüştü ki Sigrid onun boynunu kırdığına yemin edebilirdi. Atının eyerini tutan adama aldırmadan hemen aşağı atlayıp kızıl kadının yanına koştu. 

Zavallının yüzü gözü çamur içinde kalmıştı fakat Sigrid'in korktuğu kadar sert düşmemişti. En azından hala hayattaydı. Telaş içinde etrafındakilere bağırmaya başladı. Adamlara ona yardım etmelerini kadını yerden kaldırmaları gerektiğini haykırıyordu fakat hepsi öylece durmuş sadece izlemekle yetiniyordu. 

Sigrid durumu anlamıştı Ragnar'ın ağzından tek kelime çıkmadan adamlar hiç bir şey yapmayacaktı. 

Bunun üzerine Ragnar'a baktı. Kadın düştüğü esnada çığlığını duymuş ve olduğu yerde durmuştu dolayısıyla adamlar da durmuşlardı fakat Ragnar arkasını bile dönmemişti. O genelde yaralı ve yolcuğu yavaşlatan adamları geride bırakıp yoluna devam ederdi. Çünkü onları birer yük olarak görürdü ve kimse kendisini planlarının gerisinde bırakacak yükleri yanında istemezdi. 

Fakat Ragnar bunları düşünürken çok ilginç bir şey gerçekleşti. Normalde herhangi bir adamı asla onun izni olmadan kendi başına hareket edemez, kendi başına kararlar alamazdı. 

Yine de istisna olmuştu ve bu kez içlerinden biri atını Sigrid'e doğru ilerletmeye başlamıştı. Yanlarına vardığında adam kararlı bir sesle 

"Onu atıma alacağım." diyerek sessizliği bozdu.

Sigrid her ne kadar bu durumdan hoşnut olmasa da kızıl kadını burada ölüme terk edemezdi ve şu an için tek şansları bu genç savaşçının onlara yardım etmesiydi. Sigrid ayaklanırken Ragnar'ın kükreyişi hepsini olduğu yere çiviledi.

"Hayır. Almayacaksın!"

Adam ve Sigrid hayretle ona bakıyorlardı. Ragnar tam da onun gibi bir vahşiden bekleneceği gibi kızıl kadını öldürmeye karar vermişti...

Atını onlara doğru ilerletirken yüzünde her zamanki sert ifadesi vardı. Sigrid hışımla ayağa fırlayıp kızıl kadını korumak istercesine önüne atladı. Şimdi Ragnar ve kızıl kadının arasında Sigrid etten bir duvar örmüştü. Fakat Ragnar Sigrid'i kenara çekmeleri için adamlarına başıyla işaret verdi. Bunun üzerine bir kaç adam Sigrid'i kollarından tutup kenara çekmeye çalıştılar ama o deli gibi haykırıyor, küfürler ediyor, kurtulmak için var gücüyle çırpınıyordu.

"Ragnar ! Seni adi pislik. Onu öldüremezsin. ! "

Sigrid ne söylerse söylesin Ragnar onu dinlemiyordu. 

"Ragnar yalvarırım! O masum bir kadın sadece. Onu o aptal ata eyersiz bindirdiğiniz için ölmeyi hak etmiyor!" 

Sigrid'in gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Kendini çok çaresiz hissediyordu. Kralının emaneti gözlerinin önünde öldürülürken onun elinden hiç bir şey gelmiyordu. On üç yaşından beri savaşlarda korkusuzca savaşan kadın şimdi göz yaşları içinde vahşi bir adama yalvarıyordu. 

Sigrid o kadar üzgündü ki Ragnar'ın kadının başında dikilmiş bir şeyler ararcasına etrafına bakındığını fark etmemişti. Bu yüzden Ragnar kadına doğru eğildiğinde Sigrid onu bıçaklayacağını düşünmüş ve aniden bir çığlıkla öne atılmıştı. 

"HAYIRR!!!!" 

Fakat bu kez de adamların elinden kurtulmayı başaramamıştı. 

Ragnar hiç aldırış etmeden kadını belinden kavradı ve onu bir eşya taşırcasına sırtına attı. Kimse ondan böyle bir hareket beklemiyordu. Bu yüzden orman derin bir sessizliğe gömülmüştü. Herkes Ragnar'ın sıradaki hamlesinin ne olacağını merak ederken Ragnar atına doğru yürümeye başlamıştı.

Sigrid hayretler içinde onu izliyordu. Gördüklerine hala inanamıyordu. Ragnar kadını sadece öldürmemekle kalmamıştı. 

RAGNAR ONU ATINA ALIYORDU.

Tanrılar yardımcımız olsun diye düşündü Sigrid. 


Dünyanın sonu gelmiş olmalıydı... 

VİKİNG SAVAŞÇISIWhere stories live. Discover now