16. Bölüm

1.9K 150 48
                                    

Aralık 1994

Umut etmek, mutluluğa kavuşmak için çekilen çilenin teselli edici yanıydı. Sonunda umuduna kavuşmak da vardı en acı şekilde hüzne boğulmak da... Ancak ben yıllar önce koparıldığım annemle umuda yürümemiş adeta koşmuştum. Beraber bir yolculuğa çıkmıştık. O yolculukta birçok badire atlatmıştık. Sokakta kaldığımız da olmuştu, soğuktan birbirimize sokulduğumuz da. Günlerce yol çekip aç kaldığımız da... Ama hiç biri kendimizi, kimliğimizi ve en önemlisi özgürlüğümüzü kaybetmekten daha kötü değildi.

Fizik tedavi için gittiğim hastane dışında evden çıktığım söylenemezdi. Çünkü içimden gelmiyordu. Annem olmasa belki de hiç umut etmeyecek ve bana yakışmayan bir şekilde Damir'in esiri olmaya devam edecektim. Beni ölen karısı, ikizim Bisera, yerine koyup kullanmaya devam edecekti. Onun kalbine esir olan Bisera, evine esir olan ise Emina olacaktı. Annem gelmeseydi eğer onu engelleyemeyecektim.

Şimdi belki kendimizi yabancı, sığıntı gibi hissediyorduk ancak öyle değildi. Artık annem de ben de birer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydık. Annem çalışmaya başlamıştı ben ise çalışamamıştım. Annem benden önce Türkçe öğrenmişti. Ben de çoğu şeyi ondan öğrenmiştim. Bazen çarşıya pazara gidiyordum. Zor da olsa insanlarla anlaşıyordum. Genelde sıcakkanlı ve yardımseverlerdi. Başta zorlansak bile buraya alışalı çok olmuştu. Bazen babam geliyordu aklıma, yani amcam. Beni sahiplenen, büyüten oydu. Annem ona çok kızsa da ben onu silip atamıyordum. Bazen Emir'i düşünüyordum. Beni çok severdi. Ben de onu severdim ama o başkaydı. Hiç kıyamazdı bana, hep korur kollardı. İkisini de kaybetmiştim.

Damir'i hiç hatırlamamak için her şeyi yapardım. Onu hayatımdan silip atmayı öyle çok isterdim ki! Ondan kurtulmuştum ama bana son kazığını atmıştı. Hiç istemediğim, aklıma bile getirmekten çekindiğim o şey başıma gelmişti. Hamileydim. Onlardan kurtulmayı çok istedim ama annem vicdanıma dokunmayı başarmıştı. Yoksa bir tecavüzcünün çocuklarını dünyaya getirmek istemezdim. Evet onlar masumlardı ama babaları onları bana masum bir şekilde vermemişti. Babalarından kurtulduğum gibi onlardan da kurtulacaktım. Benim isteğimle olmamışlardı ki onlara bağlanayım. Benim için vazgeçilmez değillerdi. Evet ikizlerdi. Annemin zoruyla gittiğimiz kontrolde ikiz olduklarını, ikisinin cinsiyetinin de erkek olduğunu öğrenmiştik.

Annemde benim hissetmediğim bir heyecan vardı. Doğmaları için sabırsızlanıyordu. Onları yetimhane kapısına bırakacağımı söylediğimde bana inanmamıştı. Ama yapacaktım. O adamı bana hatırlatan her şeyi hayatımdan silip atacaktım. O canavardan tamamen kurtulacaktım.

"Sofra hazır."

Annemin sesini duyduğumda uzandığım koltuktan zorlanarak kalktım. Son ayın içindeydim. Belki de birkaç güne doğum yapacaktım. Ama hala onları bırakacağım yer belli değildi. Mutfağa gidip sandalyeye otururken "Senden istediğim şeyi yaptın mı?" diye sordum. Çorba kasesini uzatırken annem "Ne istemiştin?" diyerek soruma soruyla karşılık verdi.Çatılmış kaşları neyi kastettiğimi anladığını gösteriyordu. O da yemeğini alıp tam karşıma oturdu.

"Onlar için bize en yakın yetimhaneleri sorup soruşturdun mu?"

"Tabi ki öyle bir şey yapmadım Emina!"

"İyi öyleyse bir cami avlusuna bırakırım. Ne yapayım?"

"Emina..."

Sözünü kestim. "Devletin sıcacık kolları yerine soğuk bir musalla taşına bırakırım."

"Ne dediğinin farkında değilsin. Hiçbir yer annenin kolları arası kadar sıcacık olmuyor. Bu konuyu bir daha açma. Çünkü buna izin vermeyeceğim."

KALBİN ESİRİ(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin