Kafesin kenarına dizilen kırmızı kovaların olduğu yere geçtiğimizde, kovalardan birinin üstüne oturdum, Rüya ise karşımda ayakta kalmıştı. Çenesinin hafifçe öne çıkartarak, karşı çaprazımızda kalan dört kadını göstermişti, gözlerim hızla biraz sonra kafesin içinde karşılaşacağım kadınları bulmuştu.

Rüya, "İlk dövüşün, şu en baştaki kadınla. Adı, daha doğrusu takma adı: Kanlı Kontes, kavgalarında bol kan görmeyi sevdiği için direk olarak yüzüne saldıracaktır. Yüzünü koruduktan sonra işin kolaylaşabilir çünkü yüzünü koruyamazsan ve Kontes senden akan kanları görürse... Sonunda gözlerini hastanede açarsın," dediğinde hafifçe gülümsedim.

"Zayıf noktası var mı?" diye sorduğumda Rüya da gülümsedi, "Belinde tiki var, dokunduğun anda dikkati dağılır ve onu alt edebilirsin. Altına aldıktan sonra onu bayıltman kolay olur sanırım?" dediğinde, başımı aşağı yukarı salladım. "Şu kenardaki mavi şortlu kız ise, Blue Blood. Kendine neden öyle diyor hiçbir fikrim yok ama emin ol, o kadın kafesin en güçsüzlerinden biri, burada olmasının başka bir nedeni olmalı," diyerek devam eden Rüya'ya kaşlarımı kaldırarak baktım ve "Ne gibi bir neden?" diye sordum.

"Hiçbir fikrim yok," dediğinde omuz silkti ve başka birini göstererek konuşmaya devam etti, "Şu kenardaki kırmızı tişörtlü kız ise Sevim, adına bakma hiç sevimli değildir. Tırnaklarıyla ölüm makinesi gibi, bacakları çok hassas, yani bacaklarına çalışırsan kolay hedef olur, buraya geleli üç hafta oluyor ve her gece dövüşlere katılır ama bir kere olsun kazanamadı. Sanırım Aras'tan feci halde hoşlanıyor..." dediğinde, gözlerim tekrardan Rüya'yı buldu.

"Kafeste olmasıyla, Aras'tan hoşlanmasının ne alakası var?" diye sorduğumda, Rüya pot kırmışçasına kaşlarını kaldırdı ve kendini savunmasına kalmadan araya hoparlörden yükselen erkek sesi girdi.

"Bugün beş kızımız, veliahdımız için dövüşecek!" dediğinde, adam alkışlar alırken benim kaşlarım iyiden iyiye çatılmıştı. "Veliahdımız için dövüşecek, derken?" diyerek etrafıma bakındığımda, "Tamam... Söylüyorum! Kazanan kişi, Aras'la yatar," dedi Rüya.

Rüya'nın söyledikleri zihnimde şimşek gibi patlarken, afallamıştım. Gözlerim iki koca yuvarlağa dönüşürken, "Ne?" diye sorduğumda, Rüya, "O yüzden kazanmak için dövüşmene gerek yok, sadece Aras'ın dikkatini çeksen yeter..." demişti. Dişlerimi sıkarak ayağa kalktığımda Rüya birkaç adım gerilemişti, daha fazla gerilemesine izin vermeden bileğini yakaladığımda, "Senin planın ne?" diye sordum.

Rüya ise bileğini sallayarak elimden kurtulmaya çalıştı fakat bileğini öyle çok sıkıyordum ki, sadece acıyla inlemişti. "Aras'ın dikkatini çekmek istiyordun! Bu da bana en güzel çözüm gibi geldi," dediğinde, "Neden en başından söylemedin?" diye sordum.

"Ne önemi var? Odasına onunla birlikte olmaya girmeyeceksin ya..." dediğinde, düz bir ifadeyle Rüya'ya baktım.

"Ama o, öyle sanacak," dedim, ifademe yakışır düz bir sesle.

"Evet, böylece dikkatini çekmiş olacaksın ve seninle konuşmaya daha erken gelecek, sen de derdini anlatırsın ve şanslıysan buradan haftan bile dolmadan çıkmış olursun," dediğinde, ilk önce kafese sonrada karşı tarafımızda dikilen kızlara baktım.

Rüya'nın bileğini bırakırken, "Peki, şu arkadaki kadın kim?" diye sordum.

Rüya tek kaşını kaldırarak, "O Boğa Ayşen, ona kadar dayanırsan tamamen bitmiş olursun ve o kadın seni tek yumrukla bayıltır," dediğinde, kaşlarımı kaldırarak Rüya'ya döndüm. Yüzüme soğuk bir gülümseme yerleştirirken, "Çok güzel," diye mırıldandığımda, "Ama şanslısın ki kadın lezbiyen. Eğer Aras kafese gireceğini öğrenmişse ki, kesinlikle öğrenmiştir... Seni zorlamak için dövüşmesini istemiş olabilir," dediğinde gözlerim istemsizce irileşmişti.

YERALTIWhere stories live. Discover now