-1- MESAJ

1.1K 49 12
                                    

- Oy vermeden geçmeyelim lütfen -

Multi : Lara Atahan

Minibüsten inerek ceketimin eteklerinden tutup bedenimi sarmış, kendimi ısıtmaya çalışırken, yoluma devam ettim. Gökyüzündeki bulutların daha da çok karardığını fark ettim. Yağmur yağma belirtisi olurken derin bi nefes alarak dilimle dudaklarımı ıslattım. Umarım 'yağmur yağmaz' diye içimden geçirdim. Üzerimde siyah kot pantolon, beyaz tişört ve siyah deri ceketim vardı. Maddi durumu çok iyi bir aileye sahip değildim ama mutlu, düzenli bi ailenin en küçük kızı Lara Atahan'dım. Sarı saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirirken, evimin olduğu sokağa girmiştim. Sonbaharın rahatsız edici yanı da bu yağmurdu. Henüz daha yağmıyordu fakat arkadaşıma kahvaltıya giderken felaket derecede yağmıştı. O an şemsiye almadığım için kendime sövmüştüm.

Bu gece karanlığı yetmezmiş gibi birde kara bulutlar kendini belli ediyordu. Sokakta yürümeye devam ederken aniden bulutların arasından şimşek çarpmasıyla ister istemez, bedenim korkuya kollarını açmıştı. Yağmur yavaş yavaş çisilerken gözlerimi havada gezdirdim. Gökyüzünden inen yağmur taneleri saçlarımı ıslatırken bıkkınlıkla soludum. Şu yağmuru sevmeyen bir tek ben miyim? Ceketimi daha çok kendime sararken hızlı adımlarla yürümeye devam ettim.

Arka cebimdeki telefon titrediğinde ofladım. Şuan bu yağmurda telefonuma bakamazdım. Ya annem, ya da ablamdır. Muhtemelen eve geç kaldığım için onlardan iyi fırça yiyicektim. Ama napayım Ahsen ile 101 oynamaktan zamanın geciktiğini fark etmemiştim. Kendi kendime kıkırdarken umursamadan evime devam ediyordum ki tekrar bi bildirim geldi.

Merakla herhangi bir binanın altına girmiş, yağmurdan kendimi korumuştum. Telefonu arka cebimden çıkartarak gelen mesaja baktım. Birisi bana sms atmıştı, hemde gizli numaradan.

Kimden - Gizli Numara
"Yağmurun yağacağını bile bile şemsiye almadın :) Şemsiyeni alman gerekiyordu."

•"Telefona bak. Aksi taktirde sinirlenirim ve bu senin için hiç iyi olmaz."

Bu da kim? Üstelik şemsiye almadığımı nerden biliyordu? Etrafıma baktığımda sadece ben ve çöpün kenarlarında duran iki tane kediden başka kimse yoktu. Neler oluyordu? Burda kimse yoksa benim şemsiye almadığımı nerden biliyordu? Kafamda deli sorular? Bu da nesiydi? Neyse diyerek umursamadan binanın altından sıyrılarak mesajı kapattım. Telefonu tekrardan arka cebime yerleştirdim ve yürüyerek yoluma devam ettim. Ergen veletlerle uğraşacak zamanım yoktu. Kim bilir numaramı nerden almıştı.

Evin kapısına geldiğimde kapıyı açarak içeriye adım attım. Evdeki sıcaklık tenimi uyuştururken gözlerimi kapatıp sıcaklığın esiri altında kaldım. Ev gibisi yoktu. Mis gibi yemek kokuları buraya kadar geliyordu. Ayakkabılarımı çıkarırken oldukça sessiz olmaya özen gösterdim. Doğrusu babamın fark etmesini istemezdim. Eğilerek ayakkabılarımı portmantoya yerleştirip doğrulduğumda burnumun dibinde annemi görmeyi beklemiyordum. Korkuyla çığlık atacaktım ki ellerimle ağzımı kapatarak zor durdum.

"Şştt! Kızım sen neredesin? Babanı bilmiyormuş gibi hareketler yapma" derken bakışları bi oturma odasında duran babamla bide benim aramda gidip geldi.

Uyarı dolu sesi benim yüzüme tebessüm yerleştirirken yanaklarından öptüm. Şu evde en değer verdiğim kişi annemdi. O olmasa bende olmazdım. Bu arada annem ustabaşı aşçıydı. Gündüzleri sabah erkenden kalkıp okul yurtlarındaki yemekleri yapardı. Sırf eve iki üç kuruş katkısı olsun diye geceleri de poğaça, simit yapıp okul çıkışı satardı. Onun yemeklerini çok seviyordum. Annem gibisi yoktu. Bana en çok değer veren beni en çok düşünen kişiydi. Böyle bi anneye sahip olduğum için kendimi çok özel hissediyordum.

BAY DOBRA (texting)Where stories live. Discover now