Yan Karakter -10-

En başından başla
                                    

Okuldan dışarıya adım attığım gibi şiddetli yağmur saçlarımı ıslatmaya başlamıştı. Çantamı tepeme tutarak okulun dışında bekleyen arabamıza doğru koşar adımlarla ilerledim. Arabanın kapısını hızlıca açıp bindiğimde derin bir nefes vermiştim.

"Ne yağmur yağıyor ama."

"Aynen öyle."

Duyduğum tanıdık sesle gerilirken bakışlarımı yana doğru çevirmiş, arka koltuğun diğer ucunda oturan Tolga'yla göz göze gelmiştim. O gülümsediğinde annemlerle aynı ortamda olduğumuz için ben de mecburiyetten gülümsemiş, önüme dönmüştüm.

Tolga'yı bir kaşık suda boğasım vardı. Yüzünü görmeye dahi katlanamıyordum. Ona her baktığımda aklıma beni arkamdan nasıl bıçakladığı geliyordu ve onun ısrarla beni buna maruz bırakması, hayatımdan siktir olup gidememesi ona olan kinimi güçlendiriyordu.

Araba hareket etmeye başladığında Tolga'nın olduğu tarafa bir daha bakmamış, yolu izlemeye başlamıştım. Henüz çok uzaklaşamadan annem, babama arabayı durdurmasını söylemiş ve konuşmuştu.

"Ulaş'ın okulundan sanırım, sırılsıklam olmuş kızcağız. Belki gideceği yere bırakabiliriz. Yazık, hasta olmasın."

Babam, arabayı durdurunca annem camını aşağıya doğru indirip kıza yönelik konuştu. "Kızım, ne tarafa doğru gidiyorsun? Gel, bırakalım seni."

Kız, 'zahmet vermeyeyim' gibi cümleler kurarak annemi geri çevirmeye çalışsa da annemin ne kadar ısrarcı bir kadın olduğunu biliyordum. Annem, bunu bir kez daha kanıtlayarak kızı ikna ettikten sonra kafasını camdan çekip arka tarafa, bana döndü.

"Ulaş, Tolga'ya doğru kay da kız otursun."

"Tamam anne." diye homurdanarak istemeye istemeye Tolga'ya kaydım. Birkaç saniye sonra arabanın kapısı açıldığında gözlerimi kızın yüzüne çevirmiştim. Göz göze geldiğimizde gördüğüm tanıdık yüz, donup kalmama sebep olmuştu.

Kız, birkaç saniye kapının orada dikildikten sonra bakışlarını kaçırmış, yanıma oturmuştu. Bakışlarımı kızın yüzünden çektiğimde o da arabanın kapısını kapatmıştı. Araba tekrar hareket etmeye başladığında içine düştüğüm durumun trajikliği yerlere yatarak gülmek istememe sebep oluyordu.

Bir yanımda bana ihanet eden en yakın arkadaşım, öteki yanımda ise okulda platonik olarak takıldığım kız oturuyordu. Arka tarafta sıkışmıştık çünkü Tolga da ben de hayvan gibiydik. Bu yüzden istemeden de olsa omuzlarımız, kollarımız birbirine değiyordu. Tolga'ya yakın oturmak beni rahatsız ediyordu ama ondan uzaklaşmak için diğer yana kaysam kızın kucağına çıkacaktım.

Rahatsız olmasın diye bacaklarımı kapatmayı denedim. Bu sırada Tolga'nın yayılmış bacaklarına da yandan hafifçe vurup uyarır gözle bakmıştım. Omuzlarımız hâlâ birbirine değiyordu, ona bir çare bulamamıştım ama en azından kıza biraz alan bırakmıştık.

"Siz Ulaş'la aynı okuldasınız, değil mi?"

Üstümüzde tıpatıp aynı forma varken bu gereksiz soruyu soran anneme dikiz aynasından kaşlarımı kaldırarak bakmıştım. Hiç oralı olmamıştı bile. Kız, başını sallayarak onayladığında annem gülümsedi. Kendisini rahat hissetsin diye konuşuyordu.

"İsmin neydi kızım?"

"Deniz."

"Ne güzel ismin varmış." Annem, sıcacık gülümsemesiyle kızla konuşmaya devam ederken ben de ellerimi dizlerimde birleştirmiş, kafamı kaldırmıyordum. Normalde bu arabada Tolga olmasa belki heyecanlanabilirdim, muhabbeti kaçırmamak için kulaklarımı dikip dinlerdim. Belki katılırdım... Ama Tolga'nın buradaki varlığı beni her şeyden uzaklaştırıyordu.

YAN KARAKTER | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin