8 | finale

816 64 17
                                    

"Sihyeon on dakikaya geliyorum." Jiwon beyaz spor ayakkabılarının bağcıklarını bağlarken Sihyeon'a seslendi. Ayağa kalkıp seslendiği Sihyeon'dan cevap gelmeyince salona doğru yürüdü. Televizyonun sesinden Jiwon'un seslenişini duymadığı çok belliydi. Ki salona girdiğini bile duymamıştı.

Jiwon televizyonun arka fişi tek hamlede, hızlıca çekince Sihyeon önündeki siyah ekrandan ayırıp gözünü Jiwon'a bakmak zorunda kaldı. Jiwon ellerini önde birleştirmiş Sihyeon'a bakıyordu.

"Jiwon-ah bir şey mi dedin?"

"Evet Sihyeon... Mağlum televizyonun sesinden duyamamışsın..."

"Özür dilerim Jiwon-ah..."

Jiwon kafasını arkaya yaslanıp Sihyeon'a geri döndü.

"Her neyse... Ben yukarı kata çıkıcam haberin olsun..."

Sihyeon gözlerini hafif kısarak Jiwon'a baktı.

"Neden?"

"Chan'ın yanına gidicem..."

Sihyeon şaşırmış bir şekilde ayağa kalktı.

"Neden?"

Jiwon sarı saçlarını arkaya doğru attı.

"Oturacağız... Hem sana ne..." Bir süre sessiz kaldıktan sonra devam etti. "Gelirim iki saate kadar..."

Sihyeon kafasını sallayak Jiwon'un arkasından kapıyı örttükten sonra üst kata Chan'ın evinin önüne geldi. Derin bir nefes alıp kapının zilini çaldıktan sonra sanki kapının önünde zilin çalmasını bekliyormuşçasına kapı hemen açıldı. Üstelik Chan'ın kocaman gülümsemesi ile...

Jiwon karşında ona gülümseyen Chan'a gülümsedi. Chan, Jiwon'a beklemesini söylerek işaret edip içeri geçti. Jiwon gözünün ucu ile içeri tarafa baktıktan sonra Chan deri ceketini alıp dışarı Jiwon'un yanına geldi.

Jiwon evde olucaklarını zannederken Chan gözünün ucu ile aşağı inmesi gerektiğini söyledi. Jiwon'da Chan'a uydu. Sokakta beraber, yan yana yürürken Jiwon, Chan'a dönerek tam iki kere nereye gittiklerini sorsa da Chan'dan herhangi bir cevap alamamıştı. Ama en sonunda gördüğü şey ile almıştı... Bir sokak aşağıda bulunan bir müzik stüdyosuna götürdü onu.

Chan ceketinin cebinden bir anahtar çıkartarak stüdyonun kapısını açtı. Jiwon etrafa şaşkınlıkla ve merak ile bakarken Chan ses cihazlarının önündeki sandalyeye oturdu. Yanına da Jiwon'un oturması için bir sandalye çekip işaret etti. Jiwon tam Chan'ın karşısındaki sandalyeye oturdu.

Chan duvara yaslanmış bir gitarı alarak elini tellerinde gezdirdi. Ve Jiwon'a döndü.

"Şarkı söylememi istemiştin... Bende tam yerinde söylemenin daha doğru olabileceğini düşündüm..." Jiwon gülümseyerek kafasını salladı. Chan ise sözlerine devam etti. "O zaman Une bella Histia şarkısı benden sana gelsin Jiwon..."

Bakışlarının duyguluğunun, şarkının her notasının tek tek anlamlı oluşu, ağzından çıkan her şarkı sözünü anlamlaştırıyordu o duygu.

Jiwon'da kısa sürede beslediği o duygu...

Jiwon'un da herhangi bir farkı yoktu Chan'dan. Her müziği dinler gibi dinlemiyordu. Aşkla dinliyordu...

Şarkının bitiminde Chan gülümseyerek Jiwon'da döndü.

"Jiwon... Ben galiba..."

Sözünü tamamlayan Jiwon'du.

"Bende seni seviyorum Chan..."

Umarım beğenmişsinizdir 💝Sizi seviyorum başka kitaplarda görüşmek üzere 💗

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Umarım beğenmişsinizdir 💝
Sizi seviyorum başka kitaplarda görüşmek üzere 💗

noisy neighbor ↬ bangchan + e:u ✓Where stories live. Discover now