yeonjun şaşkınca adama doğru bakıyordu, o aptalın yüzünü görmek istemediğimden yeonjunun yüzünü zoomlamıştım. o adamı görmek beni sinirlendiriyordu, telefona yumruk atma riskini göze alamazdım. (çünkü pahalıydı)

aşık mıyım, değil miyim bilmiyordum, aşk zaten ciddi bir şeydi. ama ben severken bu kadar zahmete girip acı çekiyorsam, aşk kim bilir nasıl acıtırdı insanın kalbini. içimi bir anlık karamsarlık kaplamasıyla telefonu kapayıp masaya koydum. somurttuğum için dudaklarımın kıvrılmasına engel olamamıştım. yanımda bir beden hissettiğimde kafamı bedene doğru çevirdim.

sarıya yeni boyatmış saçları, düşük omuzları, bir bebeği andıran yüzü ve bana göre minik bedeni olan beomgyu'nun yanıma oturması beni şaşırtmıştı. "ne oldu, sana da taehyun mu yüz vermedi?" dudağını büzdü ve yumruğunu masaya vurdu. "hayır yani anlamıyorum, tipim güzel, kalbim sevgiyle dolu, iyi biriyim de niye benden hoşlanmadı ki!"

güldüm ve iç çektim. yalnız olmadığım beni biraz sevindirse de, şu an ona da üzülmüştüm. benimle aynı kaderi paylaşıyordu. sırtını sıvazladım. "senin en yakın arkadaşın da benimle flörtleşip başka adamı öpüyor. merak etme, yalnız değilsin." gülmesine engel olamamıştı, omuzuma iki kez hafifçe vurdu. "yeonjun öyledir, ama merak etme, onun ciddi olmadığına adım kadar eminim. zaten senden bahsedip duruyor, kai ile beni hep boşladı!"

"sence... o adamın evine gider mi?" diye sordum usulca. omuzlarını çekip dudaklarını büzdü bir kaç saniye. "bilmiyorum, yeonjun biraz sağı solu belli olmayan biridir ama daha önce hiç böyle bir şey olmadı." gitmez yeonjunum, inanıyordum ben. "sağol beomgyu, sana Taehyun ile ilgili tavsiyeler vereceğim." gözleri fal taşı gibi açıldı, bana döndü ve gülümsedi. "bak sana burada bir sarılırım-"

"daha sonra teşekkür edersin. Taehyun böyle masum bir çocuk gibi görünür ama aslında aşırı akıllıdır. biraz belalı tiplerden hoşlanır. ilk tanışıldığında vıcıklık asla sevmez, sadece yakınlarıyla şakalaşır. ayrıca çok da sevimlidir. sanırım sen ona biraz fazla samimi davrandığın için böyle yaptı."

hemen yerinden kalktı ve gülümsedi. gözleri belli ki taehyun'u arıyordu. " çok çok çok teşekkürler soobin. taehyun'un yanına gitmeliyim, görüşürüz!" yanımdan ayrılmasıyla beraber yanıma baktım, gördüğüm manzara karşısında şoke olmuştum, ne yeonjun vardı ne de o adam!

hemen kalktım ayağa ve barın içinde dönüp dolanıp yeonjun'u aramaya başladım, lütfen gitmemiş olsun, lütfen gitmemiş olsun! önce hyunjin'in yanına koşmaya başladım, belki o görürdü. çıkışa yakın bir yerde oturuyordu. "yeonjun, sana yapmadığımı bırakmayacağım." dedim içimden. tanrım, cidden bunu bana nasıl yapardı?

gecem zehir olmuştu.

hyunjin ve jeongin'in yanına gelip endişeyle onlara baktım. onlar da fark etmiş olmalı ki dikleştiler hemen. "yeonjun'u gördünüz mü?" başlarıyla reddettiler. "görmedik, en son senin yanındaydı?" dedi bana jeongin merakla. teşekkür edip etrafta yeonjun'u aramaya başladım. demek ki dışarı çıkmamıştı. belki de odaların birindedir diye düşünüp odalara doğru ilerledim. iki odanın ışığı yanmıyor, üçünün ışığı yanıyordu. biraz ıssızdı odaların olduğu yer, karanlık ve insanlardan uzak.

bir anda arkamdan bana sarılan kollar, boynumda hissettiğim dudaklar ve burnuma gelen tanıdık kokuyla irkildim. kokudan kim olduğunu anlamıştım aslında ama inanamıyordum. sarı saçları boynumu öptüğünden, boynumu gıdıklanıyordu. "sen çok mu kıskandın?~" sarhoş olduğundan dolayı tuhaf çıkan sesi çok tatlı gelmişti.

"gittin sandım," dedim usulca. "sana çok kızgınım." önüme geçti yavaşça. dudaklarını büzüp bakışlarını yere eğdi, ellerini ise önünde birleştirdi. "özür dilerim binnie..." yeonjun'un istediğinde çok masum biri olma gibi bir özelliği vardı ve galiba benim buna dayanamadığımı biliyordu. "çoooook üzgünüm!" kollarını kocaman açtı ve bana ağlayacak gibi baktı. "bak, bundan daha çok üzgünüm hem de.. " yanakları alkolden dolayı kızarmıştı, bu daha da tatlı olmasını sağlıyordu.

bana kocaman sarıldı ve iç çekti. ben de ona kocaman sarıldım. kokusunu içime çekme fırsatı bulabilmiştim. "eğer beni sevmiyorsan, bana umut vermek zorunda değilsin yeonjun." dedim sessizce. "hayır soobin, ben seni çook seviyorum! senin yanına sarışın, seksi bir yelloz gelince ben de şey yaptım... ama bana ne, hak ettin!" dudağıma öpücük bıraktı. şaşkınlıkla yeonjun'a bakıyordum.

"hâlâ affetmedim yeonjun." dedim sert bir sesle. affetmemiştim işte, gördüklerimi kim hazmedebilirdi ki. yıkık gibi hissettirmişti. kaşlarını çattı ve bağladı kollarını önünde. o da sözde kızgın olduğundan kıvrılmış dudakları onu öpme isteğimi daha fazla arttırıyordu açıkça. bir ayağını sertçe vurdu yere. bunu ayıkken de yapmıştı bu yüzden sanırım sinirlendiğinde bu hareketi hep yapardı. havalı görünmeye çalışıyordu, ama tam bir bebekti. ve bunu sadece benim bilmem hoştu.

"ben de affetmedim zaten binnie, hıh." dedi tavrını koyarak. "ciddi misin?" dercesine bakıp alaycı bir şekilde gülmeden edememiştim. "salağın tekisin choi yeonjun!" uzaklaşmak için bir kaç adım atmışken bir anda arkamdan bana sarılan kollar, omuzumdaki çene, boynuma gelen sıcak nefes ile yine durdum. tanrım, choi yeonjun tam bir aptaldı... kulağıma gelen burun çekme sesiyle yeonjun'un ağladığını düşünüp arkama döndüm. tam da tahmin ettiğim gibiydi, yaşları yanaklarını ıslatmıştı.

"ama binnie, ben seni çooooooooook seviyorum! bana böyle davranmasanaaa..." omzuma narince vurdu ve bakışlarını yere eğdi. tamam, bu gece zor geçecekti... gel bana, şebek." ona kocaman sarıldım ve fırsattan istifade kokusunu içime çekmiştim, bu her zaman yapabileceğim bir şey değildi. "şebek mi? binnie, o kadın bizim üst katta yaşıyor! sen o teyzeyi nereden biliyorsun?!" gözlerimi devirdim ve güldüm, sarhoş bir choi yeonjun her şeyi herkese benzetebilirdi, bundan bunu anlamıştım. "yeonjun ne saçmalıyorsun?"

"binnie biliyor musun, ben bu gece senin kucağında oturmak için gelmiştim~" dedi flörtöz bir tını ekleyerek sesine. ah be yeonjun, gelip söyleseydin ya salak.. dünden hazırdım... diyeyim mi şimdi ben de o yüzden geldim diye? sırıttım ve yumuşak saçlarıyla oynamaya başladım. fakat daha sonra söylediği şey beni şoke etmişti.

"henüz geç değil, sence binnie?~"

🦋🦋🦋

evet, öncelikle bu bölümün smut olması gerekiyordu ama ne bileyim gönlüm el vermedi olaylardan. ben de part part yapmaya karar verdim. bir iki hafta sonra bölümü atacağım, zaten yarısı hazır. sadece sürecin geçmesini ve her şeyin daha bir hâl almasını bekliyorum. bu durumda smut yazamazdım, üzgünüm.

dance, yeonbin. Where stories live. Discover now