Başlıyoruzzz

18 0 0
                                    



"Seni hiç bırakmayacağım" dedi genç adam. Bırakmak zorunda kalacağını biliyordu fakat gerçeklerden bahsetmeyi ikisi de tercih etmiyordu.

"Ben de seni." dedi genç kız. Ne kadar yalan söylediklerini bilse de.


"Hermione biraz daha geç kalırsan trene yetişemeyeceğiz!"

"Tamam anne geliyorum."

Son bir saatir valizlerim hazır bir şekilde odamda oturuyordum. Son yarım saatir ise kedim Crookshanks'ı yakalamaya çalışıyordum! Harry ve Ron çoktan trene binmiştir diye düşündüm içimden. Okul dışında büyü yapmak yasaktı ama bu lanet kediyi başka şekilde kafesine sokamayacaktım.

"Wingardium Leviosa!"

Kedim havada uçuşurken kıkırdamadan edemedim. Kafesine yerleştirdiğimde hala sinirli bir şekilde bana miyavlıyordu.

"Üzgünüm Crookshanks bana başka çare bırakmadın."

Valizlerimi ve kedimi alıp koşar adımlarla merdivenden indim.

"Anne uçan arabayla gitmek zorundayım başka çarem yok!"

"Hayır kızım asla olmaz, ya bir muggle görürse? Okuldan atılabilirsin."

"Anne geç kalırsam da okuldan atılabilirim! Ben gidiyorum."

"Ay kızım dur!"

Annem ve babam da muggle olduklarından dolayı bir sürü muggle komşumuz vardı ve ben çaktırmamak için çok zorlanıyordum. Okulun ilk gününden okula geç kalmak çok büyük bir suçtu ve ben riske girmek zorundaydım. Arkamdan bağıran annemi dinlemeden arabanın arka koltuğuna valizlerimi ve kedimi koyduktan sonra sürücü koltuğuna geçtim. Bir saniye bile düşünmeden gaza bastım ve arabayı uçma moduna aldım. Tren istasyonuna doğru sürmeye başladım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Keşke kendime özel bir baykuş alsaydım diye düşündüm içimden. Hogwarts'ta zaten kendimize özel posta baykuşlarımız var diye böyle bir zahmette bulunmak istememiştim ama bazen kendime özel baykuş çok işime yarar diye de düşünmüyor değildim. Bunları düşünürken yanımda beliren süpürgeyle bir çığlık attım.Neredeyse direksiyonu bırakıyordum. Süpürgenin üzerinde ki Malfoy muydu? Yoksa ben rüya mı görüyordum -Yani kabus- Bana eliyle arabanın camını indirmemi işaret etti. Camı indirdim.

" Ne istiyorsun Malfoy?"

" Ne oldu geç mi kaldın?"

Bunu derken pis pis sırıtıyordu.

"Senin de benden az kalır bir yanın yok. En azından ben havada süpürgeyle gitmiyorum!"

Yüzünü buruşturdu. Altın sarısı saçları dağılmıştı.

"Bak buraya kavga etmek için gelmedim."

"Eee bir zahmet benimle kavga etmek için havaya süpürgenle gelecek halin yok ya. Aslında olabilir nasıl olsa sen Draco Malfoy'sun."

"Bak Granger, bir kere kibar bir şekilde soracağım. Arabaya binebilir miyim?"

"Pardon, kibar sormazsan ne olacakmış?"

Asasını cebinden çıkarıp birden gözden kayboldu. Bu kadar çabuk pes edeceğini sanmazdım derken yanımdaki koltukta Draco Malfoy'u görünce tiz bir çığlık attım.

"B-bunu nasıl yaptın ?"

"Belki beni hafife alıyor olabilirsin Granger ama ben hafife alınacak biri değilim."

Bu kadar yanımda olması beni rahatsız ediyordu. Malfoy'un yanımda olmasına sevinecek halim yoktu herhalde. Harry veya Ron bizi bu şekilde görseydi muhtemelen çoktan ölmüştüm.

"İn arabamdan Malfoy!"

"Bende seninle aynı arabada olmaya bayılmıyorum. Sadece bir ricada bulunuyorum Granger! Benimle didişmeye devam edersen geçin de geçine kalacağız."

Lanet olsun ki haklıydı. Yüz yıl düşünsem Malfoy'a hak vereceğim aklıma gelmezdi. Hem de hiç.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Hogwarts yavaş yavaş sislerin arasından gözükmeye başladığında rahatlamıştım. Neredeyse saatlerce süren yolculuğumuz sanki hiç yaşanmıyor gibiydi. Arabaya bindiğinden beri hiç ağzını açmamıştı. Ben de öyle. Hiçkimsenin bizi göremeyeceği bir yere park ettikten sonra ağrıyan kollarım ve ayaklarımdan dolayı yüzümü buruşturdum. O kadar uzun zamandır aralıksız bir şekilde arabayı sürüyordum ki her yerim uyuşmuştu. Arabadan sanki şoförüymüşüm gibi inen Malfoy'a baktım.İnsan bir teşekkür eder! Arka koltuktan kedimi ve valizlerimi aldım. Malfoy sadece önümde dikiliyordu.

"Niye tepemde dikiliyorsun?"

"İstersen taşımana yardım edebilirim."

Sanırsam bu da Malfoy'un teşekkür ederim deme şekliydi.

"Hayır biri görür, ayrıca kendim taşıyabilirim."

"Ah, tabi üzgünüm annen Harry ve baban Ron sana kızabilir haklısın."

Dediği şeyden sonra samimi olmayan bir kahkaha attı.

"Neyse Granger, borcum olsun."

Arkasını dönüp binaya yürüyen Malfoy'a bakakalmıştım. Ellerimi dudaklarıma götürdüm. Niye gülüyordum?

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Hermione!"

Yemekhanede bana doğru koşan Harry ve Ron'a koşuyordum. Onları üç aydır görmediğimden ötürü ikisini de deli gibi özlemiştim. İkisine de sarıldığımda arkadaşlarımı ne kadar özlediğimi fark ettim. Ron elinde ki gazeteyle kafama vurdu.

"Nerede kaldın?"

Aklıma Draco geldiğinde gülmeden edemedim. Haklı olması sinirimi de bozmuştu.

"Geç kaldım işte nasıl geldiğimin önemi var mı ?"

Sinirli bir şekilde isteyerek söylememiştim. Draco'yu düşünmek bile beni sinirlendiriyordu. Tepkimden dolayı şaşıran Ron ve Harry daha fazla üstüme gelmedi. Yemeğimizi yedikten sonra günün geri kalanın da derslere girdim. Gryffindor binasına doğru yürürken Harry asasını yemekhane de unuttuğunu fark edince Ron ile beraber almaya gittiler. Ben mi ? Ben elimde kitaplarımla son dakika kararı ile kütüphaneye gitmeye karar vermiştim. İçimde ki ineği susturamıyordum işte. Kütüphaneye girdiğim de hiç kimse yoktu. Kimsenin gecenin bu saatinde kütüphaneye gelmek isteyeceğini düşünmemiştim zaten. Kitaplarımı açıp özetini çıkarmaya başladığımda kütüphaneden hışırtılar gelmeye başlamıştı. Kitaplarımın hepsini bir büyü ile küçültüp cebime attım. Gecenin bu saatinde Profesor Snape'e yakalansam hiç hoş olmazdı değil mi? Bir kitaplığın arkasına saklandığım da hışırtılar daha da yaklaşmıştı. Umarım Argus değildir diye düşündüm içimden. Adımlarım geriye doğru giderken sırtımda bir sırt hissettim. Asamı elime alıp arkamı döndüğümde...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 21, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Forbidden Love (Dramione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin