10. Bölüm|Buz Duvarları

Depuis le début
                                    

"Beklemiyorum," dedi kaşlarını kaldırarak. "Tanımadığın insanlara karşı daha kibar olmalısın, dışarıdan göründüğün kadar buz kutusu olmadığını düşünüyorum." diyerek bana döndü. Bu cümle kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. "Haklısın." diye mırıldandım ve ona doğru ilerledim.

"Neden onları izliyordun ki?"

O da benim gibi kaşlarını çattı. "Sen neden izliyordun ki?" Gözlerimi devirerek yürümeyi bırakıp karşısına dikildim. "Önce ben sordum." dedim gülümsemeye çalışarak. "Pekala." Alt dudağını ağzının içine alıp ıslattı ve bakışlarını gözlerime çevirdi.

"Güzel bir kız gördüm ve dedim ki neden tanışmayalım?" Ona anlamsız bir bakış attım. "Kızıl kızları beğenirim." diye açıklama yaptı. Gece'yi beğenmişti. Kafamın içinde neden herkesin onu çok beğendiğini sorguluyordum ki mükemmel yüz hatları ve güzel vücudu geldi gözümün önüne. "Iy," dedim düşündüğümün aksine. "Boya onun kafası."

"Nereden biliyorsun?" dedi gülümsemesi yüzüne yayılırken. "Ayrıca fark etmez, hoş kız."

İsteksizce başımı sallayarak onu onayladım. "Şansına küs, yanındakiyle sevgili."

"Ben şansa inanmam." diyerek başını dikleştirdi. Gülümsemesi artık çapkın bir oğlanın kızları avcunun içine almak isterken gönderdiği gülümsemeyle aynıydı. "Daha doğrusu işimi şansa bırakmam."

Dudaklarımın arasından histerik bir kahkaha fırladı. "Çok iddialısın ama o kız Rüzgar'ı bırakmaz."

"Hım." diyerek bir adım geri çekildi. "Rüzgar belki onu bırakır." Göz kırparak arkasını döndü ve "Okulda görüşürüz Cemre." dedi.

Bu neydi ki şimdi?

O kapıdan çıkıp gözden kaybolurken şaşkın bakışlarla gidişini izledim. Birkaç dakika önce tanıştığım biriyle döndürdüğüm muhabbetin keyifsizliği mimiklerime bulaştı. Gecenin geri kalanını evimde, yatağımda geçirmek istiyordum. Emre'yi aradım fakat cevap vermeyince onu orada bırakıp kimseye bir şey demeden evin yolunu tuttum. Çağırdığım taksiyi beklerken soğuk tenime işlemişti bile. Kesinlikle hasta olacaktım.

Taksiden inip eve yürümek bile öyle zor geliyordu ki merdivenleri sürünerek çıkmayı planlıyordum. Bacaklarım ve kollarım bitkin haldeydi. Kafam geçmişin kırık dökük sahneleriyle dolup taşmışken bir hiçliğin ortasındaymışçasına kendimi banyoya attım ve küveti doldurdum. Yüzümdeki makyajı silmeye bile üşeniyordum. Vücudumu sıcak suya bıraktım ve gözlerimi kapattım. Kasımın sekizinci gününü baş ağrısıyla tamamlamıştım, yarının daha güzel olmasını dilemekten başka şansım yoktu.

9 Kasım 2015

Zar zor okula yetiştiğiniz bir pazartesi sabahının daha kötü geçmesi için gerekli olan tek şey sınav haberiydi. Okula adımımı atar atmaz o sınıftan bu sınıfa girenleri görünce anlamam zor olmamıştı fakat bir ümit kendi sınıfıma girip bizimkilere sınav olup olmadığını sormuştum. Bir şey söylemelerine gerek kalmadan panoya tek bir raptiyeyle iliştirilmiş sınav çizelgesini gördüm. Birkaç adımda büyük panonun önündeydim, ilk sınavımız edebiyat sınavıydı ve 2. ders yapılacaktı. Kelebek sistemiyle sınav oluyorduk, yine hangi lanet olası katın hangi sınıfındaydım bilmiyordum. Omzumun üzerinden Batu'ya bakarak "Liste geldi mi?" diye sordum. Çenesinin ucuyla öğretmen masasını işaret etti. Ona sıcak bir gülümseme göndererek listeyi elime aldım.

12A 18

En azından alt kata inmiyorum diye düşünerek kendi kendime omuzlarımı silktim. Edebiyatla aram pek iyi sayılmazdı, yazarlar ve kitapları aklımda kalsın diye mutlaka okurdum. Buna rağmen o isimler kafamda birbirine girmeyi başarıyordu. "Sınav tarihleri belli olalı on gün oluyor. Aklın neredeydi?" Adının ne olduğunu hatırlayamadığım kumral kız bana gülümseyerek telefonunu uzattı. "Sınıf grubunda bile söylemiştim."

Vous avez atteint le dernier des chapitres publiés.

⏰ Dernière mise à jour : Jul 26, 2021 ⏰

Ajoutez cette histoire à votre Bibliothèque pour être informé des nouveaux chapitres !

RÜZGARIN ATEŞİOù les histoires vivent. Découvrez maintenant