Bir kaç adım atıp cam kenarına geldi ve oradaki çiçekleri nazikçe okşadı. Bazı şeyler onu gerçekten yoruyordu.

Mükemmel olmak kolay değildi.

Bahçeye çıkıp Jennifer'a seslendi.

"Jennifer bana içecek bir şeyler getirebilir misin?"

"Hemen geliyor Bayan Karol." Aldığı cevaptan sonra sandalyeye oturup biraz dışarıyı izledi. Önüne konan bardak ve küçük tabakla kendine gelmişti.

 Önüne konan bardak ve küçük tabakla kendine gelmişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tabakta da mavi makaronlar vardı.

" Al bakalım Karolcum."

" Teşekkür ederim Jennifer ama kilo vermeliyim yani makaron yiyemem."

"Karolcum fiziğin zaten çok güzel, kilon yok ki."

"Ama annem öyle düşünmüyor." Jennifer Karola bir süre baktıktan sonra geri içeriye girdi. Karol yavaş yavaş içeceğini içmeye başladı. Bitirdiğinde ise kalkıp odasındaki kıyafet dolabına gitti.

Altına yapışan, kenarında beyaz çizgileri olan, siyah bir tayt giydi. Üstüne de tek omuz, kalın askılı, yapışan, siyah bir crop giydi.

Saçları zaten omzunun oralarda olduğu için rahatsız olmadı ve açık bıraktı. Spor ayakkabı olarakta neon lacivert renginde bir spor ayakkabı giydi ve aşağıya indi.

Evden de çıktıktan sonra şoföre başıyla selam verdi ve yürüyeceğini işaret etti. Biraz yürüdü yürürken de telefonundan şarkı seçiyordu. Seçtiği bir şarkıyla kulaklığını taktı ve söyleyerek koşmaya başladı.

" I know we be so complicated."
Çünkü biliyorum ki biz fazla karmaşığız.

" But we be so smitten, it's crazy."
Ama çok da aşığız, bu delice.

" I can't have what I want, but neither can you."
İstediğim şeyi alamam, ama sende alamazsın.

" You ain't my boyfriend. (boyfriend.)"
Sen benim erkek arkadaşım değilsin. ( erkek arkadaş.)

" And I ain't your girlfriend. (girlfriend.)"
Ve bende senin kız arkadaşın değilim. ( kız arkadaş.)

" But you don't want me to see nobody else."
Ama sen başka kimseyi görmemi istemiyorsun.

" And I don't want you to see nobody."
Ve bende senin kimseyi görmeni istemiyorum.

*

" Tell me pretty lies,"
Bana tatlı yalanlar söyle,

" Look me in the face."
Yüzüme bak.

" Tell me that you love me, Even if it's fake."
Bana beni sevdiğini söyle, yalan olsa bile.

"'Cause I don't fucking care, at all."
Ama hiç s*kimde değil.

PerfectWhere stories live. Discover now