❤ 52 ❤

2.3K 279 571
                                    

Louis o gece gerçekten çok sinirli bir şekilde uyumuştu. Harry ile eve taşındıkları gün arka arkaya bir sürü aksilik gerçekleşmişti. Ev sahibinin birkaç aydır ödemediği faturalar yüzünden sular kesilmişti, evdeki ampuller patlak çıkmıştı, mobilya mağazasından getirilen demonte dolapla uğraşırken Louis kendini yaralamıştı... Ters gidebilecek her şey ters gitmişti işte.

Akşama kadar evin temizliğiyle, eşya yerleştirmesiyle uğraşmışlardı. Louis dolabın parçalarını birbirine monte etmeye çalışırken çok gerilmişti, bir de o sırada yatak odasında nevresimle debelenen Harry ona "Louis, yardıma ihtiyacım var." deyince Louis daha da gerilmiş, "Kendin hallet." demişti.

Kavganın fitilini ateşleyen bu olmuştu işte. Harry sinirli bir şekilde salona inip "Altı üstü yardım istedim, bu kadar kaba olmana gerek yok." demişti. Louis de ona "Her şeye aynı anda yetişemem. Onu da sen yap." diye cevap vermişti. Harry'ye göre bu berbat bir sözdü, çünkü evin her şeyini Louis yapmış da Harry sabahtan akşama kadar oturmuş gibi bir tonda söylenmişti.

"Beni birlikte eve çıkmak için zorladın, şimdi de tüm aksiliklerin sorumlusu benmişim gibi davranıyorsun!" diye çıkışmıştı sinirle. İkisinin de sesleri gittikçe yükselmişti. Louis ona "Her fırsatta, aynı eve çıkmayı isteyenin ben olmamı yüzüme vuracak mısın?" diye sorunca Harry ona kızıp "Ne halin varsa gör, Louis." demiş ve yatak odasına çıkıp nevresimini seremediği yatağa uzanmıştı. Louis de bir türlü monte edemediği dolabı öylece bırakıp koltuğa uzanmış ve orada uykuya dalmıştı.

İşte bu yüzden evin işi bitmemişti. Mutfak eşyalarının bir kısmı hâlâ kolilerdeydi, temizlik eşyaları etraftaydı, nevresim tam olarak yerleştirilememişti, dolap ise yarısı yapılmış halde yerde duruyordu.

Louis uyusa da Harry bir türlü uyuyamamıştı. Louis'nin odaya gelmemiş olmasından rahatsız olmuştu, aşağıda rahatça uyuyacağı bir yastığı ya da üstüne örtecek örtüsü yokken orada uyumasından hoşlanmamıştı. Sonuç olarak kılıf geçiremediği yorganla birlikte yastığı da alıp merdivenlerden aşağıya inmişti. 

Onca şeyden sonra, Louis sabah gözlerini açıp da kendisine sarılarak uyuyan Harry'yi görünce tüm gerginliğini unuttu. İkisinin başlarının altında tek bir yastık vardı, Üzerlerinde örtülen yorganın yarısı yerdeydi. Ufacık koltuğa zor sığmışlardı. 

Louis onun kıyamayıp da gelip burada uyumasına hayatındaki çoğu şeyden daha fazla duygulandı. Harry'nin alnına gelen saçlarını geriye doğru ittirip başını iyice yastığa yerleştirdi ve onu uyandırmamaya çalışarak doğruldu.

Dikkatlice Harry'nin üstünden atladı, yorganla onun üstünü örtüp banyoya gitti. Artık birlikte bir hayata başlıyorlardı, böyle basit kavgaların arayı bozmasına izin veremezdi. Harry'nin narin bir kalbi olduğunu biliyordu. O kalbi pamuklara sarması gerekiyordu, kırmamak için her şeyi yapacaktı.

Yüzünü yıkadıktan sonra üstüne hırkasını giydi ve cüzdanıyla anahtarları da alıp evden çıktı. Eşofman altı ve tişörtü vardı üstünde, bu yüzden giyinmesine gerek kalmadı. Merdivenlerden aşağıya indi, binanın en alt katındaki dükkanlar arasından gözüne kestirdiği kafeye girdi. Çok kalabalık görünmüyordu, belki de yeni açılmıştı. Çünkü içeriyi saran kokular henüz taze gibiydi.

"Selam." dedi cam pasta dolaplarının arkasında duran görevli kıza. "Ne istediğimi bile bilmiyorum, bana yardım edebilir misin?"

Kız kıkırdadı, başını salladı. "Edebilirim, burada mı yiyeceksiniz?"

"Hayır, eve götüreceğim." deyip istemsizce gülümsedi. Evi. Harry ve onun evi, birlikte yaşadıkları ev. "Tamam, şey... Kahvaltı için bir şeyler istiyorum aslında. Ne önerirsin?"

HOMECOMINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin