2.ʙöʟüᴍ:"ᴋᴏʀᴋᴜ ᴅüğüᴍü"

Start from the beginning
                                    

Koridora ağır adımlarla çıkınca ilk olarak salona girdim çünkü dün gece açık bıraktığım balkon kapısını örtmem lazımdı o yüzden salona girdiğim anda bedenimi soğuk hava karşıladı. Seri adımlarla balkona çıkıp dün gece bıraktığım bilgisayarı salonumdaki sehpaya koydum, geri kapıyı kapatınca kilitli olduğuna kanaat getirerek geri koridora yürüdüm.

Evden çıkmadan önce mutfağa ilerlediğimde masamın üzerine çantamı koyup buzdolabına ilerledim. Dolabı açar açmaz tek seferde çıkardığım çilek reçelini alıp geri kapattım.

Ağzıma bir şey atmadan evden çıkarsam açlıktan ölürdüm.

Ekmek sepetinden de iki dilim ekmek almamla sandalyeye kurulup reçeli ekmeğe sürmeye başlamıştım. Bir yandan ısırdığım ekmeğimle masada duran çantamın fermuarını açıp içindeki defterlerimi kontrol ettim. Kendimi sağlama almam da fayda vardı . Birkaç dakika da ettiğim kahvaltıyla hızla ortalığı toparlamıştım, arkamda kirlilik kalsın istemiyordum.

Kapının orada durduğumda ayağıma spor ayakkabılarımı giydim ve üzerime aldığım deri ceketimle hazırdım. Bu kadar aceleci olmamın tek sebebi evimdeki kasvetli havadan kurtulmak içindi çünkü hâlâ dün gecenin kareleri gözümün önünden gitmiyordu ve bu durum beni fazlasıyla korkuya sürüklüyordu.

Apartmanın merdivenlerinden yavaş yavaş inip kapıyı ittirip dışarı çıkıverdim ama karşımdaki görüntü alışılmamış şekilde beni şaşırttı. Gözlerim kapımın önünde beni bekleyen Elya ve Meriç'i seçmişti. Şaşırdığımı belli etmek amacıyla kaşlarımı havalandırıp onlara doğru ilerledim.

" Neden buraya geldiniz bu saatte?" Pürüzlü çıkan sesimi düzeltmek amacıyla bir iki kere öksürdüm. O sırada Elya kaşlarını çatıp kızgınlığını en sert şekilde belli edercesine söze girmişti." Dün beni yolun ortasında bırakıp gittiğin için olabilir mi acaba?" Bir anda cırlayınca yüzümü buruşturdum, bitkin bir hâlde parmaklarımla şakaklarımı ovalarken oflamamak için kendimi zor tutuyordum. Cidden bir bu eksikti.

" Elya kırılacak başka bir şey bulamadın mı? Kızgınken yanımda durulmasını sevmediğimi biliyorsun, ne diye zorluyorsun." diye bıkkınlığımı belli ederken dikkatim anlık bir şekilde arkamızdaki parka kaymıştı, geri arkadaşlarıma döndüğümde anlamsızca ikisinde gezindi gözlerim ama ikisi de sözlerimi duymamış gibi yanıma daha fazla yanaştılar.

"Senin gözlerine ne oldu böyle?" diye sorusunu dile getirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım ve rahatsızlıkla geri çekildim çünkü iyi görünmediğimin farkındaydım o yüzden kendimce düzgün bir cümle kurmaya çalıştım.

" Zor bir gece geçirdim çok önemli bir şey yok merak etmeyin, şuan biraz daha iyi hissediyorum."

" Saçmalama, sen hâlini görmedin galiba, berbat görünüyorsun... Hadi gel biraz bir yerler de oturalım, seni asla böyle okula götürmeyiz hâline hiç bakmadın mı sen? Her an yeri boylayacak gibi görünüyorsun." deyip kolumu tuttuğunda elini geri çekmesi için uğraştım ama katiyen bırakmıyordu artık Elya'nın inatçılığına yetişemiyordum.

Zaten kendi derdim bana yeterdi, gerisi de umurumda değildi sadece artık huzurlu bir uyku istiyordum. Uykularım bile zehir olmuştu, bir anda gelen duygu patlamasıyla ne yapacağımı şaşırdım. Titremeye başlayan ses tellerim kuvvetli bir patlamaya ev sahipliği yapacak gibiydi.

Gözlerimden akan yaşları durdurmadım veya gerçekten artık durdurmak istemiyordum.

Bedenime dolanan kollarla birlikte bu sefer ikisine de sıkıca sarıldım. Ta ki ağlamalarım sesli iç çekişlere dönünceye kadar ağlamama izin verdiler, bu yaşadığım şeyin birkaç dakika sonra geçeceğini biliyordum lakin şuan  içimi dökmek ve rahatlamak istiyordum buna izin vererek bana sarılan arkadaşlarıma minnettar kaldım. Birkaç gündür olanlar her an duygu patlamasıyla bana geri dönüyordu ve buna engel olamıyordum.

KALP KIRICI: FEVTWhere stories live. Discover now