1. Zor Bir Gece

66 1 0
                                    

Jungkook, sabaha kadar uyuyamamıştı, yatağına hiç bu kadar yabancı olduğunu hatırlamıyordu. Sarıldığı yorganı, başını yasladığı yastığı bile ona sırtını dönmüş olabilir miydi? Gözlerini son kez kapatıp uyumaya çalıştı ancak, yaşamaya değer gördüğü tek şey artık onunla değildi, alkış sesleri çok uzaklardan, belli belirsiz çalınıyordu kulaklarına. Hayatında gerçekten sahip olduğuna inandığı tek şeyi unutmaktan korktuğunu farketti ve aniden açtı gözlerini, sanki kalbi vücudunu parçalayarak terk edecekti bedenini. Alkış sesleri... gözlerini kapatıp, tüm kalbiyle dinlediği o tezahüratlar... Sonra sağ elini yorganın altından kalbine götürdü "her şeyin sonu " dedi içinden. Her şey bitti... ve elini sakinleştirmek istercesine  bastırdı  kalbine, yapabileceği tek şey buydu zaten artık elinden başka bir şey gelmiyordu.

Sebepsizce yatağında birden doğruldu yastığını bir hışımla düzeltip yatağın başlığına dayadı sırtını. O an da hiçbir şey düşünmüyordu. Birden. Saat? dedi dudaklarını belli belirsiz oynatarak. Sabah olsun istiyor muydu gerçekten, bilmiyordu. Kafasını sağa doğru çevirip komidinin üstünde duran saate baktı. Saat henüz 03.00 yeni olmuştu. Bir an da zamanın önceden su gibi aktığını anımsadı. O zamanlar güneşin, onu bu kadar hızlı terketmesine şaşırıyordu. Hatta bazen yaşlanacağını düşünüp hem içerliyor hem de içten içe gülümsüyordu. "Sanırım zamanın mutlulukla bir ilgisi var" dedi içinden. Kesinlikle haklıydı, zamanın mutlulukla doğrudan bir ilgisi vardı. Mutlu olduğu anları koca bir gülümseye sığdırabilirdi ama sabahı olmayan geceleri sığdırabilecek kadar uzun bir ömrü olamazdı. Mutsuzken, hayat slow motion ilerliyordu sanki. Tam da bu yüzden korkuyordu, çok korkuyordu. Yelkovan, akrebi kovalamaktan vazgeçmişti sanki. Akrepte hiç oralı değildi zaten.

Gece tüm karanlığıyla doluşmuşken odasına o da yatağında oturmuş dizlerini göğüsene kadar çekmiş, uzun, naif parlamalarını alnında dolaştırıyordu. Hava aydınlandığında ne karar verecekti?  sabaha kadar gözlerini tavana dikip bunu düşündü. O kadar karanlıktı ki baktığı şeyin tavan olduğundan bile emin değildi. Düşünceleri gibi karanlık..Saatler sonra güneş kendini göstermeye başladığında Jungkook bacaklarını belli belirsiz örten yorgandan kurtuldu ve kendini duşa attı. Sıcacık bir duş bütün olumsuzlukları yok edebilir miydi? Sanmıyordu..

Dakikalarca o küvette oturup su damlalarının dirseğinden kurtulup ondan gidişlerini izledi. Su damlacıkları birer birer su dolu küvete karışıyor, artık onlarda herkesleşiyordu. Her biri, birbirlerine karışıp herkesleşirken kendi hayatını düşündü. "Benim gibi" dedi. "Tıpkı benim gibi.." Uzun zamandır baktığı her yerde kendi hayatını görüyordu. Kırılmış bir bardak, dışarıda unutulan kokuşmuş bir et parçası, ya da buzdolabına konulduğu için tadını kaybetmiş, büzüşmüş bir domates gibi. Sanki  beyni onunla alay ediyordu seni alt ettim diyordu. Bir zamanlar herkesin övgüler yağdırdığı o kocaman gözlerini geri de bırakıp giden birkaç damla yaşta art arda düştü küvete. Titreyen elleriyle küvetin tıpasını açtığında az önce sulara kucak açan o küvetin, büyük bir gayretle onları nasıl yuttuğunu gördü. Kızarmış gözleriyle suların kayboluşunu izledi. Ardından yersiz bir ürperti sardı bedenini, suyun o sıcaklığı artık yoktu onu ısıtan hiçbir şey yoktu. Dünya da küvet gibi ona sunduğu tüm sıcaklığı yutmuştu. Onu sıcacık kalpleriyle seven binlerce insanı...Tüm bunlardan geriye sadece ürperen, üşüyen bir beden kalmıştı işte.
Nihayet duştan çıktı.

Belki de son kez iyi görünmek için elinden geleni yapmıştı şu an tam anlamıyla bir idoldü ama kimsenin artık dönüp bakmadığı, acınası halde bir idol. Bir hayli zayıflamıştı, bundan birkaç yıl önce sanki içtiği su bile ona yarıyordu ama şu an o günlerden eser bile kalmamıştı. Sahi yedikleri nereye gidiyordu? Onlarda sevdiğini söyleyen herkes gibi terk mi ediyordu onu? Ah her şey ondan uzaklaşıyordu. Buna deli gibi engel olmak isteyip hiçbir şey yapamıyordu. Zaten eskisi gibi heyecanla atan bir kalbe sahipte değildi. O ateşli kalbi bile donmuştu.
Evet, kesinlikle buz kesmişti. Artık attığından bile emin değildi...

Sevimsizlik AbidesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin