Arabayı sürerek rafın arasında ilerlerken, şaşırtıcı şekilde yanımda yürüyordu.

Daha sonra elini uzatarak elindeki şeyi gösterdi. "Kız kardeş sorunsalı. Ne yazık ki olan bana oluyor..." Elindeki ped paketini gördüğümde anında kızardım.

Pekâlâ utanmamam gerekti ama yanımda sevdiğim çocuk varken nasıl utanmazdım?

Kızardığımı fark etse de beni utandırmamak istemiş olmalı ki bir şey demedi. "Kız kardeşin mi var?" Sesim biraz meraklı çıkmış olmalı ki hafifçe güldü. Gözlerim gülümsemesinde takılırken konuştu. "Hem de en kötüsünden. Ergenliği biraz ağır yaşıyor."

Onunla ilk defa normal şekilde sohbet ediyorduk ve bu fazlasıyla hoşuma gitmişti. "Senin gibi abisi olduğu için şanslı olmalı." Kaşlarını kaldırarak bana baktığında dediğim şeyi fark ederek boğazımı temizledim. "Yani bende her zaman bir abiye sahip olmak istemişimdir. Bana laf atan olunca onları döven, benimle dertleşen..." Güldüm. "Hatta bazen kavga eden bir abi."

Dediğim her şeyi es geçerek bir noktaya odaklandı. "Sana laf atan mı oluyor?"

İçimdeki Lisa sinsice gülerken, yüz ifademi normal tutmaya çalışarak hafifçe kafamı salladım. "Yani... Bazen."

"Yakın arkadaşların ne işe yarıyor?" Sertçe konuştuğunda kahkaha atmak istedim. "Her şeyi onlara anlatamam. Benim yüzümden başlarına bela almalarını istemem."

İyi drama yaptın Lisa...

Bir şey diyecek gibi olsa da vazgeçmişti.

Birlikte kasaya doğru ilerlerken aldığım şeyler kasadan geçince poşetlere koydum. Taehyung aldığı şeyi kasadan geçirirken, gözlerini kaçırıp durmuştu ve buna fazlasıyla gülesim gelmişti.

Gülemedim.

Onu ve yanındaki arkadaşını tekrar gördüğümde iki poşeti elime alarak arkamı döndüm. Marketten çıktığımda, Taehyung birkaç adımda bana yetişti. "Kimden kaçtığını söyleyecek misin?" Elimdeki poşetlerden birini uzanarak aldığında, ona baktım. "Ben taşırdım."

"Araba şurada. Seni bırakabilirim." Kafasıyla ileriyi gösterdiğinde, oraya baktım. "Yoluna ters düşebilir kendim giderim."

"Sorun değil poşetlerin ağır. Gel hadi."Arabaya doğru ilerlerken mecbur şekilde arkasından ilerledim. Bir yandan arkamı kontrol ederken, Taehyung elimdeki poşeti de alarak arka koltuğa koydu. Anlamsız ve meraklı bakışları bu hâlimi anlamaya çalışır gibiydi. Şoför koltuğuna oturduğunda, bende kapıyı açarak yanına oturdum.

Heyecanını dizginlemeye çalışırken, burnuma vuran erkeksi kokusuyla derin bir nefes almamak için kendimi zor tuttum. "Kemerini tak." Uysal bir kedi gibi dediğini yaparak kemerimi taktım. Evimi kısaca ona tarif ettiğimde, arabayı sürmeye başladı. Kısa bir süre ikimizde de konuşmadık.

"Anlatacak mısın?" Sorduğu soruyla yan dönerek ona baktım. "Neyi?"

"Seni neyin bu kadar korkuttuğunu?"

Yutkunarak önüme baktım.

Ona önceki okulumda, lise hayatımın ilk senesinde uğradığım zorbalığı anlatmadım.

Beni sevdiğini söyleyen bir erkeğe karşılık vermediğim için ondan zorbalık gördüğümü anlatamadım.

lie to me Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon