4, böyle șeyler düșündükçe istemeden de olsa kendisini suçlu hissediyordu. Pozisyon o kadar da önemli bir șey değildi ve Jungkook'u bunun için zorlamak istemiyordu.

3, ama neden her sevișmelerinden önce kendisini Jungkook'un içinde hayal ediyordu? Bu durum, içindeki asla șiddetini düșüremeyeceği șehveti daha da alevlendiriyordu.

2, bașını hızlıca iki yana salladı ve (tekrardan) aynaya dönüp üzerini inceledi. Güzeldi.

1, sırtını dikleștirdi. Boynunu çıtlatırken dudaklarını ıslattı. Hazırdı. Az sonra sevgilisiyle -daha doğrusu doktoruyla- görüșecek olmasının heyecanını hissedebiliyordu. Kendisini rolünün içine soktu.

0, ve oyun bașladı.

Kim Taehyung kolundaki saate baktı. Randevuya geç kaldığını hissederken aceleyle az önce ulaștığı doktorunun ofisinin kapısını tıklattı.

Normalde hiç geç kalmazdı. Her çarșamba günü, yaklaşık 10 dakika önce kapısının önüne ulașır ve o çok sevdiği doktorunu görmek için heyecanla beklerdi. Yakıșıklıydı doktoru elbette. Sesi, yüzü, vücudu, saçları... Her șeyiyle birlikte mükemmeldi. Taehyung'un heyecanlanmaması için hiçbir sebep yoktu.

"Gir!" Kulaklarını dolduran o sesle hafifçe gülümsedi fakat yüzündeki gerginlik hâlâ varlığını sürdürüyordu. Kapının kolunu indirip ofisin içine girmeye hazırlanırken rahatlamaya çalıștı.

Her zamanki gibi düzenli masaya gözleri kaydı odaya girince. Havanın sıcak olmasından dolayı açık olan klima, soğuk havayı direkt Taehyung'a doğru salıyor ve bu da daha yeni boyanan yeșil saçların hafifçe dalgalanmasına sebep oluyordu.

Beyaz duvarın üzerinde Taehyung'un asla anlamadığı ama altında derin anlamların yattığına emin olduğu tablolar yer alıyordu. Penceredeki yine duvar gibi bembeyaz olan bir perde, sonuna kadar çekilmiști. Güneș bu sebepten dolayı odaya giremezken her șey aynıydı. Jeon Jungkook, her zamanki gibi temiz ve titizdi.

"Bay Kim, geç kaldınız." Taehyung dikkatini odadan ayırıp doktoruma baktı. Yumușak olduğu her yönünden belli kırmızı saçları bu odadaki ona ait olan en renkli șeydi. Onun dışında Jeon Jungkook yine simsiyah giyinmiș, üzerine beyaz bir önlük giyip odaya hakim olan rengi fazlasıyla güzel sunmuștu gözler önüne.

"Üzgünüm."

Doktorun bu durumdan rahatsız olduğu açıkça belliydi. Geç kalınmasını sevmezdi. Genel olarak sözlerine uymayan insanları sevmezdi. Ağzını açıp konușacağı sırada Taehyung'un saçlarına baktı. Yüzünde hafif bir gülümseme olușmasına engel olamamıștı. "Boyamıșsın."

Taehyung da hafifçe gülümsedi. Her ne kadar ofisin ortasında ayakta dikiliyor olmaları onu garip hissettirse de masanın önündeki koltuğa oturmak için herhangi bir hamle yapmadı. "Kafamı dağıtmak için yapacak bir șeyler arıyordum. Yeșili çok sevdiğiniz aklıma gelince saçımı yeșile boyamanın güzel bir aktivite olabileceğini düșündüm."

Doktor bir șey demeden sadece gülümsemeye devam etti ve eliyle koltuğu ișaret ederken sandalyesine oturmak üzere yürümeye bașladı. O sırada "Bunu sevdim." diye mırıldandı.

Yeșil saçlı da kendisine gösterildiği gibi koltuğa oturdu. Her oturduğunda bir koltuğun nasıl bu kadar rahat olabildiğini sorgulardı. Öyle ki kalçası deriyle buluștuğu an hemencecik vücudu gevșer, kafasını koltuğun bașına yaslama isteğiyle dolardı. "Sizinle bu 4. seansımız olacak ve eminim ki șimdiden büyük bir gelișimde bulunduk. Bu bir ayda hakkınızda yeterince bilgi edindim ve hatırlatmama izin verin, sizi hipnoz ederken herhangi bir zarar gelmeyeceğini temin ederim."

just do what i say [taekook] Where stories live. Discover now