"Dilsiz misin konuşsana!"

Adamlardan birinin üstüme doğru gelmesiyle geri bir adım atmıştım. Daha ruhen ve bedenen o haftayı atlatamamışken yeni bir olayı kaldıramazdım.

"Ben ablam için."

"Ablan mı?"

İki adamda bana bakıp sırıttığında bir adım daha bana yaklaştıklarında arkamı bakmadan kaçmak için geri geriye gitmeye başlamıştım ki ablamın sesiyle derin bir nefes verdim.

"Ahsen."

Ablam direkt adamların önüne geçti, kaşlarını çatıp ters ters bakmaya başlamıştı.

"Tanıyor musun bu kızı?"

"Kardeşim o benim."

"Ablası sen miydin?"

"Evet."

Yüzlerinde o piç gülümsemeyle bana doğru baktıklarında gerilmiştim.

"Alnında yazmıyor ya senin kardeşin olduğu."

"Kesin! Onu korkutmuşsunuz, görmüyor musunuz?"

Ablamı ilk kez bu kadar sert tepki verdiğini görüyordum. Ablamın lafından bile etkilenmemiş gayet gülmeye devam ediyorlardı. Ablam kolumdan tuttuğu gibi içeriye soktuğunda etrafa bakamadan direkt beni uzun bir koridora sokup sağ taraftaki odaya sokmuştu.

Odada sadece bir tane siyah masa ve bir tane siyah koltuk vardı. Onu dışında başka hiçbir şey yoktu.

"Nasıl benim kardeşim olduğunu söylemezsin Ahsen?"

Gözlerimi devirip kollarımı birbirine bağlayıp

"Ablam için geldiğimi söyledim ama o iki aptal bir anda üstüme yürüdüklerinde korktum."

"Sen bakma onlara gece gece eğlence aramışlar."

Başımı salladığımda masanın yanında duran siyah düz önlüğü bana doğru uzatıp

"Al bakalım hayırlı olsun, artık sen de buraya aitsin."

İstemsizce tüylerim ürpermişti. Böyle bir yere kim ait olmak isterdi ki? Önlüğü elinden alıp başıma geçirdiğimde bir tık bile olsa eteğimin kısalığını kapatmıştı.

"Çok yakışmış bu arada etek, uzun bacakların ortaya çıkmış."

Yüzümü buruşturup

"Fikrini kendine sakla abla."

Yüzündeki gülümsemeyi bozmayıp koluma girip beni kapının önüne götürdü.

"Hazırsın değil mi?"

"Hiç olmadığım kadar, bana güven."

"Güveniyorum."

Evet bu kendim için attığım en büyük adımdı, şimdi bile o ayaklarımdaki zincirlerin gevşediğini hissediyordum.

"Buz aşağıda, herhangi bir sorunla onun yanına git, buradan ve bizden o sorumlu."

Adamın adında hayır yoktu, nasıl bana yardım edecekti tanrı bilirdi.

"Sen?"

"Benim üst kattaki misafirlerle ilgilenmem lazım ama çıkışına yetişirim."

Başımı sallayıp kapıyı açıp o uzun koridordan çıktığımda direk dans pistine çıkmıştım. Barın dışarıdaki yapısı ne kadar ürkütücü dursa bile içerisi bir o kadar renkliydi.

Kocaman bir dans pisti vardı. Pisttin hemen yanlarında oturma alanları mevcuttu. Gözlerim sağ tarafa kaydığında boydan boya bar yeri vardı. Barın diğer tarafında bir merdiven vardı. O merdiven ise büyük cam localara çıkıyordu. Gözlerim insanlarda gezdiğinde hepsi çok değişikti. Kadınlar cesur kıyafetleri ile göz boyarken erkekler ise vücutlarına ve yüzlerine yaptıkları dövmeler ile resmen yürüyen bir resim defterleriydi. Bu benzetme bana komik geldiği için istemsizce kıkırdamıştım.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Where stories live. Discover now